23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dinleyin 4 7 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ Aşk şarkıları yorumcusu Kendine has sesiyle ünlenen Bonnie Tyler, en iyi şarkılarını topladığı ‘From The Heart’ albümünün dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye geliyor. 12 Şubat Perşembe akşamı İş Sanat Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de konser verecek Tyler, Jim Steinman’in yazdığı efsane aşk şarkısı ‘Total Eclipse Of The Heart’ ile tüm dünyada bir numara olmuştu. ‘Faster Than the Speed of Night’la İngiltere Albümler listelerine direkt 1 numaradan giren ilk İngiliz kadın şarkıcı olarak Guinness rekorunu elinde bulunduran Tyler, Ajda Pekkan’dan dinlemeye alıştığımız ‘O Benim Dünyam’ parçasının orijinal versiyonu ‘Holding Out for a Hero’yu seslendiriyor. Ayrıca ‘It’s A Heartache’, ‘Total Eclipse Of The Heart’ ve ‘Lost in France’ gibi unutulmaz şarkıların sahibi. Bu arada sanatçı yeni bir albüm hazırlığı içinde. (0216 556 98 00, biletler 66, 55.50, 45 ve 35 TL) Operanın ikizleri Dünyaca ünlü opera sanatçıları Didem ve Sinem Balık kardeşlerin hazırladığı ve konservatuar öğrencilerinin rol aldığı ‘Opera Kabare Show’, bu akşam ve her cumartesi günü Süzer Plaza’da hizmet veren ve İtalyan mutfağının en özel lezzetlerini sunan Bice Ristorante’de sergileniyor. Birbirinden yetenekli müzisyenlerin yer aldığı ‘Opera Kabare Show’, kostümleri ve repertuvar seçimiyle müzikseverleri büyüleyecek. İtalyanca, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce parçaların oluşturduğu şovun ikinci bölümünde Türkçe parçalar da yer alıyor. (0212 334 40 40) Prag Filarmoni İstanbul’da Keman dünyasının en parlak yıldızlarından Nikolaj Znaider, Çek şef Jakub Hruša’nın yönetimindeki Prag Filarmoni Orkestrası eşliğinde İş Sanat’ta sevenleriyle buluşacak. Avrupa’nın önde gelen orkestraları arasında yer alan Prag Filarmoni Orkestrası ile Brahms ve Mendelssohn’un eserlerinden oluşan repertuvar bu akşam saat 20.00’de sergilenecek. Prag Filarmoni Orkestrası, klasik ve romantik dönemden çağdaş bestecilere uzanan repertuvarının gereksinimlerine göre, yaylı çalgılar topluluğundan tam teşekküllü orkestraya uzanan esnek bir oluşuma sahip. (0212 316 10 83, biletler 50, 40, 30 ve 25 TL) Binboamania etkinlikleri başladı Binboamania etkinliklerine dün Jolly Joker Balans’ta Avrupa Müzik Ödülleri’nde ‘Avrupa’nın En İyi Sanatçısı’ ödülünü alan Emre Aydın ile başladı. 14 Şubat’ta ise sevgililer günü özel konseri için Pinhani sahneye çıkacak ve Jolly Joker Balans’taki herkesi aşk şarkılarıyla büyüleyecek. konser saat 21.00’de başlayacak. Binboamania etkinlikleri 27 Şubat Cuma akşamı Aslı ve Seksendört konserleriyle, 28 Şubat Cumartesi ise Teoman’la devam edecek. (0216 556 98 00, 14 Şubat biletleri 40 TL) Karnaval gibi bir müzik ŞİRİN GÜVEN Serkan Okumuş, Barbaros Evin, Çağlar Yıldız ve Günhan Erengöl’ün 2005 yılında Ankara’da bir araya gelmesiyle kurulan Karnaval, aynı isimli ilk albümünü çıkardı. İstanbul ve Ankara’da çeşitli mekanlarda sahneye çıkmaya başladı. Üstelik de krizin herkesi ve her yeri etkilediği, konserlerin daha az yapıldığı, albümlerin çok az satıldığı bu dönemde... Onlar Ankaralı bir grup. Yaptıkları müzik genel anlamıyla ‘popfunk’ olarak adlandırılıyor ancak onlar kendilerini ve müziklerini belli bir kulvara sokma çabasında değil. Daha ziyade kendi kulvarlarını yaratmak ve kısıtlanmamak istiyorlar. Hatta gruplarının adını ‘Karnaval’ koymaları da sırf bu sebebten. Onlar karnaval kadar renkli bir müzik yapıyorlar. Tamamen özgür ve bir o kadar da eğlenceli... Bir yandan Türkiye’deki müziğin çıtasını yükseltmek gibi hedefleri de var onların. Kimisinin daha çok para kazanabilmek için kalitesiz işler yapmasından şikayetçiler: “Müzik piyasası bizce Türkiye’de çok farklı. Bazıları müzikten daha çok para getirecek şeyler yapmaya çalışıyorlar ve bu da kaliteyi düşürüyor maalesef. Tabi bunun yanında çok kaliteli isimler de var. Ve bu isimlere grup müziği destek veriyor. Bizce grup müziği Türkiye’nin müzik çıtasını yükseltiyor.” Müziğin kapsayıcı bir şey olduğunu ve bu yüzden de grup olarak müzik yapmanın anlamlı olduğunu düşünüyorlar. Kendi tarzlarında grup müziği yapan kimsenin olmadığına inanıyorlar. Onlar, “Biz hayatımızı müziğe adamış insanlarız. Yarattığımız müziği mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak istiyoruz” diyecek kadar baş koymuşlar bu yola. Grubun ilk albümü Karnaval, tüm müzik marketlerde yerini aldı. Yapımcılığını Yıldıray Yıldız ve Sermurat Küçükgül’ün, prodüktörlüğünü Özgür Salur’un, kayıtlarını Ender Balcı’nın, aranjörlüğünü Karnaval ve Özgür Salur’un yaptığı albümün ‘mastering’ini 6 Grammy ödüllü Adam Ayan üstlendi. Topluluğun dikkat çekici ilk klibi de televizyonda yayınlanmaya başladı. Hatta müzik tutkunu Karnaval, Devrin Usta’nın çektiği klibin ardından yeni klip çalışmalarına başlamış bile. Bir taşla iki kuş Otto Santral’de bu akşam elektronik müzik dünyasının en başarılı gruplarından biri olmak üzere yola çıkan ve dans müziğine yeni bir yorum katan Wufi ile disco ve house cover parçalarıyla fark yaratan Supercharger sahneye çıkacak. Cem Özel, Can Saban ve Ali Rıza Şahenk’ten oluşan Wufi, aynı isimli albümlerinin kayıtlarını tamamladılar. İlk klipleri ‘Shut Up’ da müzik kanallarında yayınlanmaya başladı. Serra Camcı, Serdar Doğan, Orkun Demirelli, Dağhan Kök, Batur Yurtsever ve Ulaş Özbiçer’den oluşan Supercharger ise, disco ve house müziğin en güzel örneklerini seslendirecek. Konserler saat 23.00’de başlayacak. (0212 427 18 89) Balkan müzikleri Balkan müziğinin tüm renklerini, doğduğu coğrafyanın tüm seslerini sahneye taşıyan Suzan Kardeş, bu akşam BKM sahnesinde müzikseverlerle buluşacak. Suzan Kardeş, Boşnakça, Arnavutça, Makedonca, Sırpça, Roman, Rumeli ve Türk Sanat Müziği şarkılarını 15 kişilik orkestrası ve dans grubuyla birlikte seslendirecek. Geceye Prizren’den 8 kişilik bir grup da konuk olarak katılacak. Kosova bölgesinin en eski müzik grubu, Arnavutça şarkılarda Suzan Kardeş’e eşlik edecek. Suzan Kardeş, Balkanların her dilinden şarkılarını seslendirmenin yanı sıra, geçtiğimiz günlerde çıkardığı 2. albümünden parçalar da seslendirecek. Konserde, Serkan Çağrı da klarnetiyle Suzan Kardeş’i yalnız bırakmayacak. ‘Patron’un yeni rüyası Barack Obama, geçen kasım ayında eşi Michelle ile bir konsere gittiğinde şu itirafta bulunmuş: “The Boss (patron) olamayacağım için başkanlık yarışına giriyorum.” Patron dediği ZÜLAL elbette Bruce KALKANDELEN kişi, Springsteen... Herhangi bir kzulal?yahoo.com Amerikalıya “Rock müziğin patronu (The Boss) kim?” diye sorsanız, hep aynı ismi duyarsınız. İşte o değişmez isim, işçi sınıfının kahramanı, “Working on a Dream” (WOAD) adlı yeni albümüyle son günlerde yine müzik gündeminde... Albüm gelecek hafta Türkiye’de de satışa çıkacak ama ben meraktan bekleyemedim ve araştırıp Amerika’nın ulusal kamu radyosu NPR’ın özel dinleme seansını yakaladım. Günlerdir dinliyorum albümü ve şunu söyleyebilirim ki; Springsteen yine göstermiş patronluğunu... 35 yıldır Amerika ve Amerikan halkı hakkında hikayeler anlatan Bruce Springsteen, bu defa politikaya ve toplumsal olaylara değil; daha çok kişisel konulara, umudun ve aşkın gücüne odaklanmış. Aslında ona sorarsanız, son 35 yılı Amerikan rüyası ile Amerikan gerçeği arasındaki farkı ortaya koymaya çalışarak geçirdiğini söylüyor. Son albümde söz ettiği rüyalar da, gerçekleşmeyecek türden değil; gündelik yaşam içinde, sıradan insanların küçük hayalleri... Springsteen’in müzik yaşamı boyunca kendisine eşlik eden The E Street Band ile birlikte kaydettiği bu albümde, 12 yeni şarkı ve iki de bonus şarkı var. Kısa bir süre önce Altın Küre Ödülleri’nde “En İyi Şarkı Ödülü”nü kazandığı “The Wrestler” da bunlardan birisi. Kariyeri sona ermekte olan bir güreşçinin normal yaşama uyma güçlüğünü anlatıyor bu parça... Piyano ve akustik gitarın öne çıktığı blues/country etkisindeki “The Wrestler”, albümün en melankolik şarkısı... “Working on a Dream”in tümünü dinleyince, yansıttığı atmosferin Springsteen’in önceki çalışmalarından farklı olduğu görülüyor. Özellikle Bush döneminde çıkan üç albüm, The Rising (2002) ve Devils & Dust (2005) ve Magic (2007), daha sert bir sounda sahipti. Yeni albümde ise, pop, rock, country ve soul müziğin karışımı söz konusu. The Beach Boys, The Byrds ve Roy Orbison’ı andıran şarkılar dikkat çekiyor. Bir diğer fark ise, önceki albümlerin politik eleştirel tavrına karşın, WOAD’de Obama dönemine özgü heyecanın ortaya çıkışı... Gerçi Springsteen, albümün ilk melodisini 2007 turnesi sırasında boş kaldığı anlarda yazmış; ama belli ki sonrasında kendisini başarılı geçen turnenin sevincine kaptırıp, Amerika’da yeşeren umuda bırakmış... AŞK VARSA ZAMAN GÜCÜNÜ YİTİRİR Working on a Dream’de öylesine olumlu bir bakış açısı var ki, albümün en romantik şarkısı “Kingdom of Days”, insanın sevdiğinin yanında yaşlanmasının güzelliğinden söz ediyor... Sevdiğinin yanında yaşlanan adam, yazın bitişinin bile farkına varmıyor; ona göre bu, sadece kadının yüzüne yansıyan ışıkta belli belirsiz bir ışık değişimi... Kim sevmez bu metaforu? “Aşkın olduğu yerde zaman gücünü yitirir,” diyor Patron. Kim katılmaz buna? Belki de ilk kez bu kadar aşk dolu itiraflara yer veren Springsteen, pop/rock türündeki “Life Itself”de de sevdiğine “Sensiz yaşayamam,” diyor. Ama bunu yıkıcı bir hüzünle değil, etkileyici bir gitar soloyla süslediği naif bir melankoliyle yapıyor... Yavaş, romantik şarkıların yanı sıra, kalabalıkları coşturacak türden parçalar da var albümde. “This Life” bunun iyi bir örneği. Koronun eşlik ettiği la, la, la... sesleri ile akıp giden, sonunda her şeyin yoluna gireceğini duyuran canlı bir şarkı. Dans etmeden duramayacağınız parçanın adı “Good Eye”. Springsteen, bu albümde birbirinden farklı tarzlarda vokal teknikleri kullanmış. Bu şarkıdaki çatallı vokal ise, şaşırtıcı derecede Tom Waits’i andırıyor. Harp, armonika, zil, davul ve gitarın yarattığı hareketli ritmiyle, bana göre, albümün en güzel şarkısı... Bunların dışında, albümde üzerinde fazla durmaya değmeyecek birkaç şarkı olduğunu da belirtmeliyim. Örneğin “Queen of the Supermarket”... Springsteen’in evinin yakınında açılan süpermarketteki kasiyer kıza olan ilgisi ilham kaynağı olmuş bu şarkıya... Hiç umulmadık bir yerde karşınıza bir güzellik çıkabileceğini anlatmaya çalışıyor olsa da, sıradan bir melodi... İhmal edilebilecek bir diğer şarkı ise “Tomorrow Never Knows”. The E Street Band’in 40 yıllık klavyecisi, geçen yıl yaşamını kaybeden Danny Federici’nin anısında yazılmış... Fakat benim gibi country müzikten pek hoşlanmayanlar açısından es geçilebilir... Sonuç olarak, Working on a Dream’i beğenenler de olacak beğenmeyenler de... Ama bu albümün de altın statüsüne ulaşacağını tahmin etmek zor değil. Boşuna demiyorlar Bruce Springsteen Rock Müziğin Kral Midas’ı diye... Her dokunduğu albümü altına çeviren o değil mi? www.zulalkalkandelen.com sirin.guven?gmail.com The Rasmus Türkiye’de Dünyanın önemli alternatif rock gruplarından The Rasmus, yeni albümleri Black Roses’ın dünya turnesi kapsamında 13 Şubat Cuma akşamı İstanbul Sheraton Convention Salonu’nda, 14 Şubat Cumartesi gecesi ise Ankara Saklıkent’te konser verecek. Finlandiya’nın en iyi gruplarından birisi olarak kabul edilen The Rasmus, bu zamana kadar 6 stüdyo albüme ve 21 farklı ‘single’a imza attı. Olmeca sponsorluğunda Unilife organizasyonuyla Türkiye’ye gelecek topluluk, 2003 yılında yayınladıkları, dünya çapında 3.5 milyondan fazla satan 4.albümleri ‘Dead Letters’ın piyasaya sürülen ilk parçası ‘In The Shadows’ ile Avrupa ve Amerika müzik listelerinde İlk 10’a girmeyi başarmıştı. Albüm, 8 altın, 5 tane de platin ödül almıştı. Grup, henüz yeni çıkardığı ‘Black Roses’ albümünün ilk şarkısı ‘Livin In a World Without You’ ile de müzik camiasında büyük bir yankı uyandırdı. Finlandiya’nın soğuk fiyortlarından sıcak bir rüzgar estirecek The Rasmus, Ankara ve İstanbul’da saat 22.30’da sevenleriyle buluşacak ve onlara unutulmaz saatler yaşatacak. Topluluktan önce saat 21.30’da da Öztürk sahneye çıkacak. BİRİLERİ RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com Ünlü keman virtüözü sahnede Türkiye’nin en iyi keman solistlerinden biri olan Tuncay Yılmaz, keman resitali ile 13 Şubat Cuma akşamı saat 20.00’de Akbank Sanat’ta olacak. Mozart, Paradies, Elgar, Beethoven/Kreisler, Brahms/Joachim, Granados/Kreisler’den eserler seslendirecek olan Yılmaz’a Robert Markham da piyanosuyla eşlik edecek. İzmir Devlet Konservatuvarı’nda başladığı müzik eğitimine Ankara Devlet Konservatuvarı’nda devam eden Yılmaz, solist olarak ilk konserini Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde gerçekleştirdi. Daha sonra Moskava Senfoni Orkestrası, Sofya Filarmoni, West Virginia Senfoni, BBC Konser Orkestrası ve Musica Viva gibi önemli orkestralar eşliğinde çaldı; Rudin, Rivinius, Say, Markham gibi tanınan sanatçılarla sahne aldı. Avrupa’daki öğrenim yıllarında Almanya Louis Spohr Keman Yarışması’nda ‘En iyi Schumann Yorumcusu’ ödülünü ve Dünya Mozart Yılı’nda ise Mozart’ın 5. Keman Konçertosu yorumuyla ‘Mozart Özel Ödülü’nü kazandı. Radyo ve TV programları da gerçekleştiren sanatçı hakkında Fransız Nice Matin gazetesi ‘Kemanın genç prensi’, ABD Boston Globe ise ‘Sofistike bir solist kemancısı’ olarak bahsetti. Hem teknik hem de müzikal açıdan evrensel düzeyde bir keman solisti olarak değerlendirilen Yılmaz, ayrıca Türkiye’de yaptığı eğitim çalışmalarıyla da Türk kemancılığına büyük katkılarda bulundu. Çalışmalarını ve başarılı kariyerini Türkiye ve Almanya’da sürdüren sanatçı, 1996 yılından beri T.C. Kültür Bakanlığı Keman Solist sanatçısı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle