Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 5 ARALIK 2009 CUMARTESİ Savaşlardan, baskınlardan Mor ve Ötesi’nden akustik konser Yakında yeni albüm çalışmaları için stüdyoya girecek olan Mor ve Ötesi, 9 Aralık Çarşamba akşamı akustik setiyle Jollly Joker Balans’ta sahne alacak. Az sayıda akustik konser veren Mor ve Ötesi’nin saat 22.30’da başlayacak konseri için, kapılar 21.00’de açılacak. Topluluk parçalarının akustik yorumuyla sevenlerine unutulmaz zamanlar yaşatacak. Konserin giriş ücreti 30 TL, Nokia Ovi üyeleri için indirimli bilet 20 TL. (www.ovi.com ) sağ çıkmış şarkılar Uzun bir süredir yayında olduğu radyo programında İran ve yakın coğrafyasındaki popüler müziğin izinde örnekler sunan M. Bülent Kılıç, Türkiye aydınının ve solunun “İrani dünyayla” OSMAN daha yakın ilişkiler kurması gerektiğini ÇUTSAY söylüyor. Yıllardır çağdaş İran şiirinden çevirilerini de sürdüren Kılıç, Açık Radyo’da salı günleri saat 13.0014.00 arası yayına giren “Fizan Ekspresi” başlıklı programında müziğin yanı sıra yakın coğrafyamızın acılı çağdaş tarihini de işliyor. M. Bülent Kılıç, programının amacı, aldığı tepkiler ve geldiği noktayla ilgili sorularımızı yanıtladı. “Fizan Ekspresi” nasıl bir kavram, neden programınıza böyle bir başlık uygun gördünüz? Fizan, bugün Libya sınırları içinde kalan bir yöre. Tarihteyse Osmanlı’nın en acımasız koşullara sahip sürgün yeriydi. Oraya en tehlikeli, en iflah olmaz sürgünleri gönderirlerdi. Dış dünyayla her türlü iletişimin koptuğu, firar etme düşüncesinin bile çölün korkunç kuşatması altında kolayca sürgün veremediği bir yerdi Fizan. Ama biliyoruz ki, pek çok aydın orada, çölün koynunda yaşadı. Yardakçılık yapmadı, af dilemedi. İşte bunun için “Fizan” bir somut yer, yöre olmaktan çok, aydın kararlılığının saflaşması, kristalleşmesi anlamına geliyor benim gözümde. Koşullar ne kadar berbat olursa olsun, bir geri adım atmama ama yine de hayatta kalma stratejisinin adı oluyor. Hizaya gelmeyenlerin, “he” demeyenlerin sembolik cumhuriyeti oluyor. “Fizan Ekspresi” bu inatçı aydın grubuna bir selam anlamına geliyor. Onlardan ve onlara haberler getirip götüren bir aracı “Fizan Ekspresi”… Steril koşullarda müzik yapmıyorlar Radyo programınızla ne anlatmaya çalışıyorsunuz? Farsça konuşulan coğrafyaların tümü de çalkantılı coğrafyalar. Kanın, ateşin, ölümün kol gezdiği bu topraklarda uzun süredir katmerli bir gericiliğin hüküm sürdüğü ortada. Bu da her şey gibi kültürün ve elbette müziğin de ciddi bir baskı görmesi anlamına geliyor. İran’da birçok müzik türünün ve kadınların solo söylemelerinin ya da Taliban döneminde Afganistan’da müziğin bütünüyle yasaklanmış olması gibi… Türlerin ve müziğin genel olarak yasaklanmasının ötesinde bir de çok ciddi bir sansür ve otosansür mekanizması söz konusu. Örneğin Mohsen Namcu adlı genç ve yetenekli İranlı müzisyen İran’da “İslam’a hakaret” suçlamasıyla hakkında açılan davadan kaynaklanan bir korkuyla “devlet büyükleri”nin Ali peygamberle ilgili şarkı yazmasöyleme siparişini kabul etmiş, bu emri yerine getirmişti. Daha sonra beş yıla mahkum oldu ve gidip Hollanda’ya sığındı. Burada da yaptığı ilk iş, esrarı öven Farsça sözlü bir şarkı bestelemek oldu. Sonra bir açıklama yaparak, “İran’da bana uygulanan sansüre boyun eğdiğim, devletin dümen suyuna gittiğim ve otosansür uyguladığım için pişmanım” dedi. Benim, Açık Radyo’daki programımda şarkılarını çaldığım hiçbir müzisyen, örneğin Soho’da, steril koşullarda caz yapan bir müzisyen kadar, rahat değil. Çaldığım şarkıların çok büyük bir bölümü, savaşlardan, iç savaşlardan, kanlı baskınlardan “sağ çıkmış” şarkılar. Çoğu yasaklı, çoğu diyasporadakilerin çabalarıyla internet üzerinden tedavüle sürülen ya da ülkelerinde tezgah altında satılan şarkılar… Program aracılığıyla, yaşadıkları toprakların, insanlarının, dünyalarının aydınlanmasına, şenlenmesine, mutluluğuna hizmet etmeye çalışan ama öldürülmüş, sindirilmiş, susturulmuş, hor görülmüş insanlara bir saygı duruşunda bulunuyorum ve dinleyicileri de bu saygı duruşuna davet ediyorum. Larry O’neil Park Cafe’de 1978 yılından bu yana Taksim Gümüşsuyu’nda hizmet veren Park Cafe&Bar’da her Cumartesi akşamı caz ve blues müziğinin dünyaca ünlü sesi Larry O’neill konser verecek. Saat 21.00’de sahneye çıkacak O’neill, en beğenilen caz parçalarını sevenleri için seslendirecek ve 3 saat sürecek muhteşem performansıyla izleyenleri büyülüyecek. Pazar günleri hariç haftanın her günü gece saat 02.00’ye kadar açık olan Park Cafe&Bar mutfağının dekorasyonuna kadar A’dan Z’ye yenilendi. (0 212 252 30 30 / 252 56 41) Göksel ve 45’likler “Sabır”, “Depresyondayım”, “Karar Verdim” ve “Arka Bahçemde” gibi şarkılarla büyük başarı yakalayan Göksel, bu akşam saat 22.30’da Ghetto sahnesinde müzikseverlerle buluşacak. Şimdiye kadar altı albüm çıkaran Göksel, son olarak geçtiğimiz Mayıs ayında çıkardığı “Mektubumu Buldun mu?” albümüyle çocukluğuna geri dönüp sevilen ve unutulmayan şarkıları seslendirmişti. Konser öncesi ve sonrasında Türk popunun en sevilen 45’liklerinin çalınacağı ‘Göksel&45’likler Partisi’ kaçmaz! (0212 251 75 01, biletler 35 ve 25 TL) Cenderedeki insanlar Peki bu, nereden aklınıza geldi, nasıl bir ihtiyaç daha doğrusu? Türkiye’de çok tuhaf şeyler oluyor. Bunlardan biri de şu mesela: Farsça kökenli kültür nedense sağcılardan, şeriatçılardan soruluyor. Solcu, Kemalist çevrelerde de uzunca yıllar öyle bir alışkanlık vardı ki, sahiden de Farsça konuşulan bu coğrafyalarla ilgili her şeyi adeta şeriatçılara teslim etmişlerdi. Ne güzel ki, artık bu koridordan çıkmaya başladık. Türkiye’nin aydın, ilerici kesimleri artık o bölgelerde de kendileri gibi sıkışıp kalmış, içinde bulunduğu cendereden çıkmak isteyen milyonların yaşadığını kavramaya başladı. Sağcı, şeriatçı kesime dönecek olursak, onlar da İran’a dair sosyokültürel her şeyi temellük edebileceklerini sanıyorlar. Mesela hayli öncü bir yaklaşımla erotik şiirler yazan, “Günah” adlı şiirinde örneğin “Günah işledim, zevkle dolu bir günah /tatlı sıcak bir kucakta/günah işledim” diyerek sevişme eylemini adeta kutsayan Furuğ gibi bir şair bile Türkiye’de İslamcılardan soruluyor. Furuğ’un pek çok kitabını İslamcılar bastılar. Aynı biçimde, bir panteist olduğunu öne sürebileceğimiz Sohrab gibi büyük bir şair bile Türkiye’de onlar tarafından temellük edilmeye (kendine mal etme) çalışıldı. Bu, acıdır. Sol adına, çağdaş dünya adına acıdır. İslamcıların bir bölümünün tavrı bütünüyle bir cehaletten kaynaklanıyor, ama daha büyük bir bölümününkiyse kültür sanat alanında kurmak istedikleri hegemonyaya hizmet amacı taşıyor. Benim için şu çok önemli bir şey: Türkiye’de 12 Eylül darbesi bu kadar başarılı olabilmişse, bunu biraz da İran’da mollaların mutlak iktidarı ele geçirmesine borçludur. Tersi de doğrudur. Türkiye’de 12 Eylül darbesi gerçekleşmeseydi belki Türkiye’nin devrimcileri, tıpkı İspanya’da Franco rejimiyle savaşanlara destek veren enternasyonalist güçler gibi, İran soluna çok ciddi bir destek verebilecekti. Dolayısıyla ben bu ülkelerin kaderinin öyle ya da böyle birbirine bağlı olduğunu düşünüyorum. Sahram Nazeri İranlı gençler pop dinliyor Çağdaş “Farsî” dünyadaki müzik ile günümüz Anadolusundaki müzik pratikleri arasında ne gibi yakınlıklar, uzaklıklar var? İlişkileri siz nasıl görüyorsunuz? Bu ülkelerle pek çok ortak ezgimiz var. Bunların hangisinin kime ait olduğuysa bazen çok da açık olmayabiliyor. Ahmed Arif’ten ödünç alarak söyleyecek olursak tavuklarımız birbirine karışmış durumda. Örneğin “Sarı Gelin” ya da “Sari Gelin” adlı türkünün Türkçe, Kürtçe, Farsça, Ermenice ve Azerice tam beş versiyonunu dinledim ben. Belki daha fazlası da vardır. Enstrümanlarımız, ezgilerimiz, türlerimiz arasında ciddi benzerlikler var. Üzücü olansa, artık bütün müziklerin “pop” denen tür üzerinden birbirine benzemeye, aynılaşmaya başlaması. İranlı gençlerin ezici bir çoğunluğu ne İran halk ezgilerini ne de İran klasik sanat müziğini dinliyor. Aslına bakarsanız, İran’ın orta sınıftan gençlerinin önemli bir bölümü, bir riski göze alarak kurdukları uydu antenleri aracılığıyla MTV izlemeyi İran müzikleri dinlemeye yeğ tutuyor. Öte yandan, geleneksel müzikle modern müziği, “doğulu” ezgiler ve çalgılarla “batılı” ezgileri ve çalgıları muhteşem biçimlerde sentezleyen, bu nedenle de müziklerinin, türlerinin yok olup gitmesine engel olan (pek çoğu İranlı) önemli bir müzisyen topluluğu da yok değil. 500 yıl klasikleri Klasik müzik tarihinin en önemli bestecileri ve eserleri 5 CD’lik ‘500 Yıl Klasşkleri’ albümüyle toplanıyor. Artist Müzik tarafından yayınlanan albümde, 15. ile 20. yüzyıllar arasında 57 besteci tarafından yazılmış 75 eser bulunuyor. Klasik Batı Müziği’nin en önemli yapıtlarını bir araya getiren albümde Rönesans, Barok, Klasik, Romantik ve Modern dönemlere ait eserlerin yanı sıra klasik müziğin başlangıç dönemine ait Koral Müzik örnekleri de yer alıyor. Johann Sebastian Bach, Wolfgang Amadeus Mozart, Antonio Vivaldi, Luigi Boccherini, Ludwig Van Beethoven, Tomaso Albinoni, Antonin Dvorak, Gabriel Fauré, Claude Debussy ve Sergei Rachmaninoff gibi unutulmaz bestecilerin en sevilen eserleri bu albümlerde. sirin.guven?gmail.com ZÜLAL KALKANDELEN Artık adet oldu; her yıl sonunda o yılın en iyi albümlerini sıralayan bir liste yapıyorum. Bütün bir yılı değerlendirme fırsatı verdiği için yararlı oluyor bu tür listeler... Ama bu iş bu kez biraz daha zor oldu; çünkü oldukça verimli bir yıldı, birbirinden güzel albümler çıktı ardı ardına... Yüzlerce albümün arasından eleme yapıp tek bir liste oluşturmak hiç de kolay değildi. Sonuçta epeyce uğraştıktan sonra, 50 albümlük bir sıralama meydana geldi. Listenin bütününe bakarsanız, indie ve deneysel albümlerin öne çıktığını fark edersiniz. Oysa çok satışlı medyada, genel olarak sadece en çok satanlar listesindeki albümler tanıtılır ve alternatif müzik hep görmezden gelinir. Popülerlik kriterini gözetmeden, gerçek kültür ve sanata yer veren kaç gazete ve tv kanalı var ki? Aşağıdaki liste, müzikteki yaratıcılık çıtasını yükselterek diğerlerini geride bırakan başarılı albümlerden oluşuyor. Yıl bitse de, en azından bir kısmını bulup dinlemek için hiç de geç değil. Müzikte 2009’un en iyileri 50 NoisettesWild Young Hearts 49 Florence and the MachineLungs 48 Devendra BanhartWhat Will We Be 47 White LiesTo Lose My Life 46 The Dead WeatherHorehound 45 Arctic MonkeysHumbug 44 BeirutMarch of the Zapotec and Realpeople Holland 43 Sonic YouthThe Eternal 42 Manic Street PreachersJournal for Plague Lovers 41 Speech DebelleSpeech Therapy 40 Camera ObscuraMy Maudlin Career 39 Iggy PopPreliminaries 38 Melody GardotMy One and Only Thrill 37 Jarvis CockerFurther Complications 36 MuseThe Resistance 35 Basemet JaxxScars 34 Silversun PickupsSwoon 33 Noah and the WhaleThe First Days of Spring 32 Bob DylanTogether Through Life 31 Bruce SpringsteenWorking on a Dream 30 Rodrigo y Gabriela11:11 29 GossipMusic for Men 28 The XXXX 27 FanfarloReservoir 26 Green Day21st Century Breakdown 25 The Pains of Being Pure at HeartThe Pains of Being Pure at Heart 24 The Big PinkA Brief History of Love 23 RöyksoppJunior 22 Edward Sharpe & the Magnetic ZerosUp From Below 21 The Flaming LipsEmbryonic 20 Animal CollectiveMerriweather Post Pavilion 19 Bat for LashesTwo Suns 18 Grizzly BearVeckatimest 17 MetricFantasies 16 Deadmau5For Lack of a Better Name 15 EditorsIn This Light and On This Evening 14 KasabianWest Ryder Pauper Lunatic Asylum 13 Antony and the JohnsonsThe Crying Light 12 The HorrorsPrimary Colours 11 Cold CaveLove Comes Close BİRİLERİ 10 Fuck ButtonsTarot Sport 9 TwinkranesSpektrumtheatresnakes 8 ModeratModerat 7 Memory TapesSeek Magic 6 Wild BeastsTwo Dancers 5 Fever RayFever Ray 4 MobyWait for Me 3 Patrick WatsonWooden Arms 2 The VeilsSun Gangs 1 Piano MagicOvations www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com Yılın en iyi albümlerine ek olarak, bir de 2009’un en güzel şarkıları için bir seçme yaptım. Sadece bu şarkıları bulup dinleseniz bile, müthiş keyifli, eklektik bir müzik seansı olur. C MY B C MY B Yılın En İyi Şarkıları Piano Magic “The Blue Hour”; Memory Tapes“Bicycle”; Patrick Watson “Wooden Arms”; Moderat“Rusty Nails”; Fever Ray “If I Had a Heart”; Wild Beasts“This Is Our Lot”; The Veils “The Letter”; The Horrors“Whole New Way”; Fuck Buttons “The Lisbon Maru”; Cold Cave “Love Comes Close”; Editors “Bricks and Mortar”; Röyksopp “Röyksopp Forever”; Bat for Lashes “Two Planets”; Patrick Wolf “Hard Times”; Metric “Front Row”; Fanfarlo “Luna”; Deadmau5 “The 16th Hour”; Grizzly Bear “Two Weeks”; Antony and the Johnsons “One Dove”; Moby “Pale Horses”; Silversun Pickups “Growing Old Is Getting Old”; Gossip “2012”, Mika “Rain”, The XX “Crystalised”; The Flaming Lips“Watching the Planets”; Kasabian “Vlad the Impaler”, Basement Jaxx “Raindrops”; Thom Yorke “Hearing Damage”; The Big Pink “Dominos”. Darya Dadvar