19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 OCAK 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi “hadi benim umarsızım” gözünde açar çiçek “hadi benim umarsızım” alıştın acıya dayan sabret katlan kış geçecek / kış geçecek ( sonra? ) ERAY CANBERK Haritalarda ‘Taksim Cumhuriyet Meydanı’ Güneri Civaoğlu’nun 26 Ekim 2008 tarihli Milliyet’in Pazar Ek’inde Pazar Kahvesi köşesinde yayımladığı CÜNEYT “Taksim Değil, Cumhuriyet AKALIN Meydanı” başlıklı röportaj dikkati çekti. Sav, mimar ve MÜ öğretim görevlisi Kayhan Bakan’a aitti. Kent peyzajı uzmanı Bakan’ın röportajda Taksim Çeşmesinin onarımı sırasında yıkıntıların arasından bulup çıkardığı “Cumhuriyet Meydanı” levhasını kanıt göstermesi, savını güçlendiriyordu. Bu satırların yazarı İstanbul’un tarihi, toplumsal, kültürel gelişimi ile yakından ilgilenen bir toplumbilimcidir. Bakan, bulduğu levhadan hareketle Taksim Meydanı’nın esas adının “Cumhuriyet Meydanı” olduğu savını, yazıyı yayımlamadan benimle de paylaşmış, görüş istemişti. Bir kanıya sahip olmakla birlikte, açıkseçik kanıtlara ulaşamamış olduğum için net bir görüş belirtememiş, kendisine yeteri kadar yardımcı ve destek olamamıştım. Sonraları, özellikle büyüğüm, değerli araştırmacı Cahit Kayra’nın yardımı ile kimi haritalara ve belgelere ulaştım. Vardığım, bir bölümü Cumhuriyet’in tarihi ile sıkıya ilişkili olduğuna inandığım, sonuçları Cumhuriyet okurları ile paylaşmak istiyorum. İkili görüşme Nerde kalmıştık?.. Çin’ den kroki bekliyoruz.. Amerikan rüyası Amerikan bayrağındaki yıldızlar bende olsa kaç Fenerbahçe kurardım.. Ofkorz icabında.. Espirisentır Hayrettin Lokmanoğlu, Haritalı Şehir Rehberi, 1955, İstanbul Halk Basımevi Milli mücadeleyi yücelten bir anıt Anıtın dikileceği yer olarak Taksim’in seçilmesi rastlantı değildir. Cumhuriyet’in ilanından sonra, yukarda belirtildi, milli mücadeleyi canlandıran ve yücelten bir anıta ihtiyaç duyuldu. Dahası törenlerin yapılacağı, insanların bir araya geleceği bir alana ihtiyaç vardı. Deyim yerinde ise, Cumhuriyet’in ilanı anıt ve meydan düşüncesini beraberinde getirdi. Neden Taksim, sorusuna İstanbul üzerine en çok kafa yoranlardan Çelik Gülersoy şu yanıtı veriyor: “Eski İstanbul yani tarihi yarımada imar operasyonları geçirmişti ama bileşimi hala doğulu idi. Cumhuriyet Anıtı, kentin eski eski bölümünden uzak, taze ve bakir bir yerde kurulmalıydı. Taksim kavşağında kuruldu.” (11) O yılların tanıklarından gazeteci İsmet Bozdağ ise Taksim Meydanı ile Cumhuriyet Meydanı arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor: “O yıllarda Taksim Meydanı gerçekten avuç içi kadar bir yerdi. Hatta ortada bir Atatürk heykeli olmasa, meydan olduğunun belki farkına bile varmazdınız.” (12) Burç sentır Terazi burcundaki kardeşim bakıyorum bi kefede ‘Hamdolsun’ bi kefede ‘Psikoloji’ hayatını yaşıyosun.. Aman yükselen burcuna dikkat.. BOP aşaa düşme.. Çöllerde üşüme.. Doktorunuz diyor ki Kırlarda çiçek topluyosun..insanları seviyosun.. yoksullara yardım ediyosun.. savaşlara karşısın.. Kardeşim sen var ya resmen hastasın!.. CUMHURİYET ÖNCESİ VE HEMEN SONRASI Cumhuriyet öncesi haritalarda Taksim Meydanı Beyoğlu Caddei Kebir’inin (günümüzde İstiklal Cad.), Sıraselviler Caddesi ile kesiştiği, Taksim Kışlası ile Talimhane Meydanı’nın yanı başındaki yol kavşağı olarak görülüyor. Yani o yıllarda Taksim, adını su makseminden alan Meydan’dır. Meydanın bir yanında Taksim Kışlası bulunuyordu. 1926’da hazırlanan Pervitch haritaları olarak bilinen sigorta haritasında durum fazla değişik değildir. Rue de Pera yani Osmanlı’nın Caddei Kebir’i, artık İstiklal Caddesi olarak adlandırılmış olduğu için parantez içinde Fransızca İstiklal sözcüğüne yer verilmiş. Sıraselviler Caddesi yerinde duruyor, buna karşılık günümüzdeki Cumhuriyet Caddesi (Taksim’i Osmanbey’e bağlayan cadde) Taksim Bulvarı olarak geçiyor. Buraya kadar her şey olağan. Fiks mönü * Deniz Feneri Buğulama * Gemicik Helvası Sözlük RESESYON: bkz.CÜZDAN YERLİ MALI: Yemeyenin malını yerler.. MERKEZ SAĞ: İleri geri bir iki..ileri geri bir iki!.. Şanlı kafile geçmişin kapısından çıkıyor Cumhuriyet’in ilanının ardından yeni yönetimin ülkeyi heykellerle donatmayı, haklı olarak, bir uygarlık projesi olarak görmesi, kent dokusunu da etkiledi. Ancak elde yontu sanatçısı yoktu. Genç Cumhuriyet bir yandan gençleri Avrupa’ya eğitime yollarken, yontu sanatçıları İtalyan Canonica’yı ve Avusturya’lı Krippel’i ülkeye davet etti. İstanbul’a dikilen ilk Atatürk Anıtı, Sarayburnu’ndaki Atatürk Anıtıdır. (Yer seçiminin 1919 Martındaki gelişinde İstanbul’a Sarayburnu’nda ayak basan İşgal Orduları komutanı Fransız mareşal Francet d’Esparay’in o günkü gövde gösterisine tepki ile ilgili olduğu açıktır.) Sarayburnu heykelininin yapımına koşut olarak, İstanbul Belediyesi 1926’da “Taksim Meydanı Abide Komisyonu” kurdu. İtalyan sanatçı Canonica ile anlaşma imzalandı. Tasarlanan anıt Belediye’nin önderliğinde halkın ve ticarethanelerin bağışlarıyla gerçekleştirildi. Canonica’nın heykele başlamadan önce Atatürk’le konsept hakkında birçok kez tartıştığı biliniyor. Atatürk’ün üzerinde durduğu ve önemsediği hususun, kendi heykelinin yapılmasından çok heykelin Türkiye’ye girmesi olduğunu Canonica’nın anılarından öğreniyoruz. Çünkü heykel, Mustafa Kemal’e göre modernleşmenin dışa vurumudur. İlk tasarımda, tek başına görülen Atatürk, sonraki tasarımda yerini Kurtuluş Savaşı kadrosuna bırakıyor. Önde Cumhurbaşkanı Atatürk, sağında başbakan İsmet İnönü, solunda Mareşal Fevzi Çakmak ve hemen arkalarında dönemin Sovyet Elçisi Aralov kompozisyonu kesinleşiyor. Atatürk’ün anıtın kompozisyonuna müdahale ettiği, Canonica ile saatlerce tartıştığı, Sovyet elçisi Aralov’un gurubun içine alınması talimatını bizzat verdiği biliniyor. (10) Cumhuriyet Anıtı 8 Ağustos 1928’de Meclis Reisi Kazım Paşa tarafından 30.000 kişinin katıldığı büyük bir törenle açıldı. Açılışta konuşan Taksim Meydanı Abide Komisyonu başkanı Hakkı Şinası Paşa anıtı “şanlı kafile geçmişin kapısından çıkıyor” sözleriyle tanımladı. İki meslek iki görüş AYI OYNATICISI: Şahsi oynama ulan!.. PİLOT: Memlekette nehir vardı da inmedik mi?!.. CUMHURİYETİN KURULUŞ YILLARI kamilmasaraci?gmail.com 1930’lu yıllarla ilgili araştırmalar ise farklı sonuçlar veriyor. Meydanın adı 1933’de “Taksim Cumhuriyet Abidesi Meydanı” olarak geçiyor. Benzer şekilde 1930’lu yıllardan başlayarak 1960’lı yıllara kadar uzanan yelpazede hazırlanan değişik kaynaklarda Taksim Meydanı’nın adı “Taksim Cumhuriyet Meydanı” olarak geçiyor. Örneğin 1950’de Rasim ZiyaoğluHayrettin Lokmanoğlu E. Raşit Erer tarafından hazırlanan İstanbul Turistik Rehberi’nin Beyoğlu Turu bölümünde “Taksim Cumhuriyet Meydanı” hem tanımlanıyor hem de planı veriliyor: “Şehrin en büyük ve güzel meydanıdır. Milli ve resmi törenler, büyük geçit resimleri, bu geniş ve muntazam sahada yapılır. Meydan eskiden dar ve bakımsız bir halde idi. Cumhuriyet Abidesi de etrafını saran çirkin bir manzara ortasında kalıyordu. Sonradan, meydan eski Taksim Kışlası ve Ayaspaşa semti istikametinde genişletilerek büyütülmüş ve 1941 yılında İstanbul Belediyesi tarafından Cumhuriyet rejimine layık bir hale getirilmiştir.” Planda Meydanın adı açıkça “Cumhuriyet Meydanı” olarak geçiyor. 1955’de Hayrettin Lokmanoğlu tarafından hazırlanan bir başka Şehir Rehberi’nde “Haritalı Şehir Rehberi” Meydan’ın adı bir kez daha “Cumhuriyet Meydanı” olarak geçiyor. Express’in yeni sayısı dolu dolu Express’in ‘Neredeyiz’ başlıklı 91. sayısı çıktı. ‘İsrail Türkiye Akrabalığı’, ‘Aleviler ve Sol, Sol ve Aleviler’, ‘Muhafazakar Kuşatmaya Liberal Destek’, ‘İslami Belediyecilik’, ‘Türk Polisi Raporu’ ve ‘30. Yılında Maraş Katliamı’ gibi başlıkların öne çıktığı dergi gündemdeki pek çok konuyu mercek altına yatırıyor. ‘İsrail Türkiye Akrabalığı’ başlıklı Meram 91 yazısında Siyonist ideolojinin, Türkiye tarihindeki İttihatçılık, Turancılık ve Türkİslam senteziyle akrabalığı üzerinde duruluyor. Tarihte soykırım ve ırkçılık örneklerinin değerlendirildiği yazıda, dünyadan ve Türkiye’den uygulamalar Siyonist ideoloji ile kıyaslanarak ele alınıyor. Aleviler ve Sol yazısında ise, AKP’nin son ‘Alevi açılımı’ üzerinde duruluyor. Bu açılımın temelinde bir tür ‘kendine benzetme’ hedefinin bulunduğu belirtilirken, Aleviliğin esasen sol ile akrabalığı ve bu bağların koparılmak istenmesi üzerinde duruluyor. Aleviler başlığında ayrıca ‘Eşitlik İçin Sünni Girişimi’ öncüsü ve Ankara’daki Alevi Enstitüsü kurucularından Aykan Erdemir, Alevi kültürü dergisi Serçeşme yazarlarından Engin Urcan (Esen Uslu) ve Pir Sultan Abdal Derneği Sultanbeyli Şubesi’nden Sadegül Çavuş’un değerlendirmelerine de yer veriliyor. ‘Muhafazakar Kuşatmaya Liberal Destek’ başlıklı yazı, son dönemde gündemi belirleyen “Türkiye’de Farklı Olmak –Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı araştırma üzerinden Türkiye’de muhafazakarlığın farklı çevreler tarafından nasıl desteklendiği konusunu ele alıyor. Araştırmayı yapan Binnaz Toprak’ın muhafazakar ve liberallerin ortak hedefi haline gelişi değerlendirilirken bu iklimin ortaya çıkışında Abant Toplantıları’nın etkileri üzerinde duruluyor. Muhafazakar ve liberallerin ‘Büyük uzlaşması’nın değerlendirildiği yazıya göre, “Toplumu usul usul kuşatan muhafazakârlığı sergileyen ‘Türkiye’de Farklı Olmak’ araştırmasına ateş püsküren ‘serbest radikaller’ yaptıkları uzlaşmanın gereğini yerine getiriyor. Dolayısıyla, bu ‘tarihî uzlaşma’nın kökenlerine ve bugün geldiği noktaya yakından bakmakta fayda var...” İslami Belediyecilik yazısında yaklaşan yerel seçimler öncesinde AKP’nin yerel yönetim politikaları üzerinde duruluyor. ‘Eğreti Kamusallık –Kayseri Örneğinde İslâmî Belediyecilik’ kitabının yazarı Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Ali Ekber Doğan’a göre, “Kömür ve erzak yardımları politikasıyla gündeme gelen AKP tarzı belediyecilik, neoliberalizmle İslâmî muhafazakârlığın ‘mutlu evliliğini’ temsil ediyor.” Türkiye tarihinin önemli bir kesidine damga vuran Maraş Katliamı, 30. yıldönümünde bir kez daha hatırlanmak üzere dergi sayfalarında yerini almış. Larousse’da, Ansiklopedi Britannika’da “Cumhuriyet Meydanı” diye ayrı bir madde yok. Büyük Larousse’un ve Meydan Larousse’un “Taksim Meydanı” maddelerinde (Cumhuriyet Meydanına) dolaylı göndermeler var: Taksim Meydanı: “…. İstiklal, Sıraselviler ve Gümüşsuyu caddeleri Taksim (Cumhuriyet) alanına açılır. ( Büyük Larousse, cilt 18, s. 11177, Gelişim Yay., 1986) Taksim Meydanı: “Taksim kesiminin merkezi, Cumhuriyet Anıtı’nın bulunduğu yer olan Cumhuriyet (Taksim) Meydanıdır.” Ansiklopedik kaynaklarda yeterli açıklık yok. 1990’larda yayımlanan İstanbul Ansiklopedisi’nde, Büyük Larousse’da, Meydan Anlatılanlardan şu çıkıyor: Taksim Meydanı Cumhuriyet’in bir eseridir. C MY B C MY B ANSİKLOPEDİLER Sonuç: Taksim Meydanı’na karakter kazandıran, Cumhuriyet Anıtıdır. 1930’dardan itibaren Taksim Meydanı, halk arasında ve İstanbul yazışmalarında Taksim Cumhuriyet Anıtı olarak anıldı. Mimar Kayhan Bakan’ın çöplerin arasında bulduğu emaye levhanın da kanıtladığı gibi Taksim Meydanı’nın adı Taksim Cumhuriyet Meydanı idi. Bu ad resmen Meydan’a verildi mi? Bilemiyorum. Sonraki yıllarda cami kültür sarayı, AKM’nin yıkılması vb tartışmaları ile gündeme gelen Taksim Meydanı’nın adındaki Cumhuriyet ibaresinin nasıl yokedildiğini de bilemiyorum. Adın bir encümen kararıyla kaldırdığını da sanmıyorum. Diğer bir deyişle, levhası kaldırılmış olsa da, Meydan “Taksim Cumhuriyet Meydanı” olmaya devam ediyor. Öyleyse ne duruyoruz? Modern İstanbul’un kalbini yeniden Taksim Cumhuriyet Meydanı adıyla günlük kullanıma sokmanın önünde bir engel yok. Mimar Bakan’ın uyarısı, bizi aslımıza döndürmeli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle