22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 9 AĞUSTOS 2008 CUMARTESİ Hollanda’daki ‘Masal Ormanı’, Amerika’daki Disneyland’dan tam 3 yıl önce, 31 Mayıs 1952’de açılmış. Pamuk Prenses, Kibritçi Kız, Rapunzel, Uyuyan Pernses, Parmak Çocuk … Masal dünyasının kahramanlarını bilmeyeniniz yoktur sanırım. Her biriyle, bir kereliğine YUSUF çocukluğunuzda de olsa tanışmışlığınız vardır ÖZKAN mutlaka. Hele de yetenekli bir büyüğünüzün, düş gücüyle süslediği bir masalı beğendiyseniz, kimbilir kaç gece uykuya dalmadan önce yeniden yeniden anlattırmışlığınız… Peki, çocukluk çağlarının bu unutulmaz kahramanlarıyla bir gün ansızın karşılaşıverseniz ne hissederdiniz? Geçen hafta sonu, çocukluğumun o unutulmaz dostları çıkıverdi karşıma. “Masal Ormanı”nda dolaşırken, bir yandan eski dostları bulmanın sevincini, bir yandan da bu güzel kahramanlarla beni tanıştıran pek çok büyüğümün artık bu dünyadan göçüp gitmiş olmasının hüznünü bir arada yaşadım. Ya o “Rüya Uçuşu”na ne demeli. Karanlıkta bir süre yolculuk ettikten sonra kendimizi “Periler Ülkesi”nde buluverdik. Gökyüzünde kandil gibi asılı duran peri şatolarının arasından süzülerek, perilerin şarkıları eşliğinde içinde çeşit çeşit hayvanı, cüceleri barındıran ormana doğru ilerlerken, “masal dinleme yaşım çoktan geçti” diyerek, “masal ülkesi”ne seyehat fikrine itiraz edişimi anımsadım. Ne aptalca bir tepkiymiş oysa. ‘Düşler ülkesi’nin başkenti: Efteling Kırmızı başlıklı kızla.. Muhteşem bir doğa içinde kayıklarla yolculuk yapıp, 45 metre yüksekliğe ulaşan kuleden etrafı seyrettikten sonra, “biraz da adrenalin” diyorsanız seçenek bol. Baş döndüren bir hızla göğe çıkıp, aniden yere inen gondollar, pitonlar, Pegasus’lar, baş döndüren yolculuğunu hızla daldığı suyun içinde noktalayan hayalet gemi Uçan Hollandalı seçeneklerden bazıları. Tabii, kalbiniz sağlamsa. Yok bu kadarına dayanamam diyorsanız, o zaman önce Laaf ülkesinin maketinin yer aldığı bölüme gidelim. Büyüleyici ve gören herkesin “Keşke böyle bir yerde yaşasam” diyeceği bir yer. Nihayet Masal Ormanı. Kırmızı Başlıklı Kız, elinde sepeti nenesinin kapısını çalıyor. Hain kurt, çoktan nenenin yatağına girmiş bile. Ağaçların arasından görünen bir kuleden, Rapunzel güzelim sarı saçlarını sarkıtmış. Bir cadı saçlara tutunmuş yukarı çıkmaya çalışıyor. Bir başka şatoda, sadece Uyuyan Prenses, değil, herkes uyumuş. Parmak çocuk, devi uyandırmadan kurtulma peşinde. Ağzından ateşler saçan bir ejderha, hazine sandığını korumak için korku saçıyor. Hintli fakir halısıyla bir o yana bir bu yana uçarken, nilüferler su üstündeki danslarıyla kendi öykülerini anlatıyorlar. Burası da Kibritçi Kız’ın şatosu. İnanılmaz güzel bir canlandırma eşliğinde bir kez daha dinliyorsunuz o ünlü masalı. Yedi Cüceler, cam bir tabutta uyuyan dünyalar güzeli Pamuk Prenses’in yasını tutarken, sinsi bir kurt keçi yavrusunu yutmak için hazırlanıyor. Pastadan evini yemeye kalktığı cadı tarafından hapsedilen çocuk ise kurtarılmayı bekliyor. Bir Çin sarayına ulaşıyoruz. Çin Bülbülü masalını yaşamak için. 9 – 10 saat süren harika gezimizi, “Panda’nın Rüyası” ile noktalıyoruz. Doğal Yaşam Fonu tarafından kurulan bu bölümde, üç boyutlu bir sinemada, insanoğlunun sorumsuzluğu nedeniyle adım adım yaklaşan doğal felakete tanıklık ediyorsunuz. İsteyen, geç saatlere kadar kalıp, konser ve tiyatro gösterileri izleyebiliyor Efteling’de. İçinde çeşitli mutfaklardan çok sayıda restoranın bulunduğu Efteling’in, konukların kalabileceği bir oteli de var. Giriş ücreti 25 euro. Tüm aktiviteler ücretsiz. Merhaba Bombanın adı ‘küçük oğlan’dı. Hiç kimseyi ayırmadı, onun adı ölümdü. Adından da utanmadı lanet bomba, küçücük çocukları da vurdu. Geleceklerini, umutlarını, hayallerini yoketti. Minik bedenleri yarınsız bıraktı. Onlar, okullarını bitiremediler, arkadaşlarıyla kavga edemediler, zayıf not almanın üzüntüsünü, büyümenin sancılarını yaşayamadılar... Sonsuza dek çocuk kaldılar ölümün kollarında. Sabahın erken saatiydi; 08.15. Yeni bir güne uyanırken Japon halkı, ne kadar çok insan ne kadar çok sivil katledebilirsek o denli iyi diye düşününler de vardı. Vicdandan bihaber ABD’li uzmanlar, boş durmamış ve araştırmışlardı. Japonlar en çok o saatte dışarıda oluyorlardı. Öyle de oldu. Yeni birgün yeni bir umutla çıkmışlardı evlerinden. Sahi ne düşünüyorlardı? 6 Ağustos 1945. Aradan 63 yıl geçmiş. Yıllar acıları siler mi? 250 bin insan ‘küçük oğlan’la yitip gitti. Dün Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki’de. Bugün Irak’ta, Türkiye’de... Yarın kimbilir nerede? İstanbul Güngören ve Konya... Kimi daha ana karnındaydı, “merhaba” bile diyememişti hayata. Kimi 12 yaşındaydı henüz. Acaba yaşadıkları hayatın anlamını kavrayabilmişler miydi? Onlar, kaçak bir kuran kursunun yıkılan duvarları altında kaldı düşleriyle birlikte. Bilir miydi ardından babasının ‘kadercilik’ oynayacağını. Kaderin ne olduğunu? Sorgular mıydı yaşamı, ona yaşatılanları... Erkenden yatmamak, daha fazla televizyon seyretmek, sokakta oynamak, ders çalışmamak için çatışacak mıydı anne babasıyla... Sevdalanacaktı belki birkaç yıl sonra... Oysa büyümenin zorlu evresini geçirmesine bile izin verilmedi. Belki onlar da Sadako Sasaki gibi kağıttan turna yapıp dileklerini uçuracaklardı gökyüzüne. Mücadele edeceklerdi yoklukla, yoksunlukla. Özgürlük ve yaşama hakkını savunacaklardı belki de... Figen Atalay’ın ergenlik dönemini anlattığı bu haftaki yazısını okuyunca aklıma düştü ergen olma hakkı ellerinden alınan çocuklar. Onlar da Figen’in kızı gibi annelerine ‘ön ergenlik yaşıyorum bana anlayış göstermelisin’ demiş miydi? Yanıtını hiç bilemeyeceğiz... İyi hafta sonları... MASAL DEĞİL GERÇEK Masal anlattığımı sanıyorsunuz deminden beri değil mi? Hiç de değil. Hepsini, hatta daha fazlasını bizzat yaşadım “Düşler ülkesinin başkenti”nde yani Efteling’de. Dünyanın en eski, Avrupa’nın en önemli “masal parkı” Efteling. Türkiye’de yeterince tanınmasa da, Avrupa’da oldukça ünlü. Hollanda’nın beşinci büyük kenti Tilburg yakınlarındaki Kaatsheuvel kasabası sınırları içinde. Efteling’deki “Masal Ormanı”, Amerika’daki Disneyland’dan tam 3 yıl önce, 31 Mayıs 1952 yılında açılmış. Efteling’in yaratıcısı, yaptığı resimlerde tarihi objeleri fantastik bir romantizmle Burası da yedi cücelerin evi. Kırmızı Başlıklı Kız, elinde sepeti nenesinin kapısını çalıyor. birleştiren Ressam Anton Pieck. Tam 30 yıl emek vermiş Eftelin’in büyüyüp gelişimine. 1951 yılında başlamış Efteling’in çizimlerine, Anton Pieck. Masal karakterleri ve diğer objeleri yapmak için “gerçek malzeme” koşulu getirmiş. Masallarda geçen ağaçlar, şatolar, kulübeler, giysiler tümü gerçek malzemeden yapılmış. Pieck, bilinen masal kahramanlarının yanı sıra, kendi tasarımı olan “Laaf Halkı”na da hayat vermiş Efteling’de. Zaman içinde Efteling’in gerçek sahipleri, mantar kulübelerde yaşayan Laaf’lar olmuş. Hadi biraz dolaşalım Efteling’i. Göğe yükselen kuleleri geçip içeri adımınızı attığınızda, yemyeşil bir orman içinde güler yüzlü “Laaf kızları” karşılıyor sizi ve kocaman bir koltuk. Resimli panolardan gideceğimiz yönü belirleyip masal ülkesi yolculuğuna başladık. İlk durağımız “Rüya Uçuşu”. İki kişilik vagonlar aracılığıyla, Periler Ülkesi’ne doğru ilerliyoruz. Sağımızda, solumuzda gökyüzüne asılı peri şatoları var. Derken ormana giriyoruz. Peri kızları ağaç dallarına oturmuş şarkılar söylüyor. İyi kalpli cüceler, kötü masal insanları hepsi yerini almış ormanda. İnanılmaz güzel bir senfoni eşliğinde büyülenerek uçuyoruz. Dolaşmaktan yoruldunuz mu? O zaman atlayıp trene, bir başka köşeye gidelim. Binbir Gece Masalları’nın o büyüleyici ortamına ne dersiniz? Buyurun “Fata Morgana”ya. 6’şar kişilik kayıklar ile yeraltına yapılan bir yolculuk. Dev kobralar ve binbir tehlikeyle dolu ormandan geçip, doğunun o muhteşem çekiciliğine ulaşıyorsunuz. Gürültü, karmaşa ve büyülenmişlik. Haramiler, dansözler, hazine sandıkları, pazaryerleri ile gürül gürül bir binbirgece. Ve birden Meksika beliriyor ufukta. Sınır karakolları ve kaktüsler arasında azgın bir nehirde rafting sizi bekliyor. Tehlikeli değil elbette. Ama biraz ıslanmayı göze almanız gerekiyor. Yol boyu, ilginç Laaf insanlarına rastlamak olası Efteling’de dolaşırken. Ya da, peşlerine taktıkları kazları “uygun adım” yürüten marifetli kaz çobanlarına. Ve birden yolunuz “Hayaletler Sokağı”na düşüyor. Ürkütücü olduğu kadar da eğlenceli. Issız bir manastır. Kendini çan ipine asmış bir keşiş sallanıp duruyor. Danseden hayaletler, mezar kapakları.. Muhteşem bir müzik eşliğinde korkuyla, keyif arasında gidip geliyorsunuz. Dâhi ya da deli; aşk herkes için trajedi Aragon bu aşk denen tuhaf hisse dair söylenecek pek fazla şey bırakmadı aslında ‘Mutlu aşk yoktur’ diyerek. Yüzyıllardır aşk yaşıyor insan. Kimi zaman kadın oynuyor acılı kahramanı; kimi zaman erkek. Evet aşk trajik bir konu. İkaros Yayınları, daha SİNEM gencecik bir yayın evi. İlk ses getiren DÖNMEZ kitapları ise ‘Dahiler ve Aşkları’. Kimler yok ki bu dahiler arasında? Aynı kadına aşık Rilke ve Nietzche, Mozart, Beethoven gibi müzisyenler, Picasso, Dali gibi aşklarını tuvale yansıtan ressamlar ve daha bir çoğu. Kitapta her sayfayı bitirirken, ister istemez bu 44 aşkın ortak noktası takılıyor zihne, aşkın hep acı olduğu. Dahiler ve Aşkları’nda yer alan 44 isim, 34 kişi tarafından kaleme alınmış biyografilerle yoğrulmuş aşk öykülerinden oluşuyor. İkaros Yayınlarının genel yayın yönetmeni ve kitabı yayına hazırlayan Özcan Erdoğan’a Dahiler ve Aşkları hakkında sorularımızı yönelttik. Erdoğan, İkaros Yayınevi kurulurken şiir başta olmak üzere sanat, edebiyat kuramları ağırlıklı bir yayınevi olma prensibini edindiklerini ve bu alanlardaki yetkin isimlere bir vefa borcu olarak sadece hayatlarıyla değil, aşklarının da etrafında, yarattıklarıyla paralellik kurduğunu düşündükleri bir kitapla başlangıç yapmak istediklerini söylüyor. “Öte yandan insanımızın felsefeye, sanata, edebiyata özellikle de şiire olan ilgisizliğini düşününce; bu alanlardaki dâhileri insanlarla buluşturabilmenin bir yolunun da, alanlarında yapıtlar vermiş bu dâhilerin yaşamlarına tanıklık etmek, insanlığın ortak paydası olan aşkın o derinliklerine birlikte yolculuk ederek, bir şekilde insanı/insanımızı o dünyaya yaklaştırabilmek, önemliydi. Bu dâhileri tanımaya çağırmak; insanları, bu renkli, kimi uçuk kaçık kişiliklerin yaşadığı o acılara da yaklaştıracak, böylece bunları biraz daha anlamanın yolunu açacak ve ilerleyen süreçte, bunlara olan ilginin artmasına neden olacaktı, diye düşünüyorduk” diyor. Dahiler ve Aşkları’nda, Yahya Kemal’in Nazım Hikmet’in annesine duyduğu aşktan, Arthur Rimbaud ve Paul Verlaine arasındaki eşcinsel aşka, Marx’ın şiir ve sonelerinden, lezbiyen deyimine sebep olmuş ilk kadın şair Sappho’ya kadar pek çok ismin aşk öyküleri var. Hem biyografik açıdan hem de eserlerinden tanıdığımız sanatçıların beslendikleri hislere açılan bir kapı olması açısından Dahiler ve Aşkları bir başucu kitabı olma niteliği taşıyor. KİMİ ÇEVİRMEN KİMİ TUTKULU 2007 yılında başlayan isim seçimi bir yıl sürmüş. Öncelikle sanat, edebiyat, bilim ve düşünce olmak üzere alanları belirlemişler. Sonra, bu isimler hakkında yeterince kaynağın olup olmadığını ve bu kaynakları işleyecek yazarların durumunu araştırdıktan sonra kitabın geniş bir kapsama sahip olması gerektiğine karar vermişler çünkü benzeri bir toplama sahip böyle bir kitabın olmadığını fark etmişler. Erdoğan biyografileri kaleme alacak yazarları nasıl seçtiğini şöyle açıklıyor: “Kitap salt bir biyografi kitabı olmayacağından, ilgili yazarlarımızın söz konusu dâhilerin aşk, sevgi vb. ilişki ve birlikteliklerinden hareketle bunların yapıtlarına yansıyan yanlarıyla konuyu ele almaları çok önemliydi. Çalışmamıza yeni başlarken en önemli sorun da hangi yazarın hangi dahiyi kaleme alacağıydı ve bu konuda tereddütler yaşamıştık. Sonuç olarak bu çalışmada bizimle beraber olup da ipi göğüsleyen yazarlarımızdan kimileri kaleme aldıkları isimlerin eserlerini çevirmiş, kimileri üzerine tezler vermiş, araştırma ve incelemeler yapmış, başlı başına önemli eserler ortaya koymuş, kimileri de bu dâhilere aşık derecesinde tutkunlardı.” Sonuç olarak, Bahadır Gülmez, Bâki Ayhan T, Halim Şafak, Şeref Bilsel, Eren Aysan, Zate Zatturi, Cengis T. Asiltürk, Neval Kitabı yayına Özcan Erdoğan hazırladı. Eyüboğlu, Özcan Erdoğan, Salih Aydemir, Aziz Kemal Hızıroğlu, Haşim Hüsrevşahi, Nihat Ateş, Emel İrtem, Çiğdem Sezer, Efe Duyan, Barış Behramoğlu, Asuman Susam, Burcu Aktaş, A.Galip, Aydın Büke, Derya Önder, Enis Akın, Tozan Alkan, Korkmaz Uluçay, Onur Behramoğlu, Yüksel Pazarkaya, Ayberk Erkay, T.Ülkü Tekten, Betül Dünder, Küçük İskender, Gonca Özmen ve Funda Aksüt hazırlamış. MUTLU AŞK YOKTUR Kitabı okurken kapı yine Aragon’un “mutlu aşk yoktur“ cümlesine çıkıyor sanki. Erdoğan, sanatın edebiyatın ve diğer yaratım süreçlerinin acıdan ve aşktan her zaman beslendiğinin de altını çiziyor. Kendisini en çok etkileyenin ise ‘Dahiler ve Aşkları’nın bir trajediler kitabına dönüşmesi olduğunu söylüyor. Beethoven’in çektiği acıların Marx’ınkinden, Chopin’inkilerin Yesenin’inkinden, Van Gogh’unkilerin Kafka’nınkinden, Simone de Beauvoir’ınkilerin Camille Claudel’inkinden, Sylvia Plath’ınkilerin Virginia Woolf’unkinden, Furuğ’unkilerin Frida’nınkinden, Poe’nunkilerin Nietzsche’ninkinden daha hafif kalır yanı olmadığını ifade ederken; “Mutlu aşk yoktur, sözü aşktaki o tutkuya, mücadeleye ve gerilime de işarettir. Yürütülecek bir davadır. Onunla ilgili söylenecek çok söz vardır. Çünkü mutluluk gevşemiş, bir nevi orgazm olmuş, davadan vazgeçmiş halidir insanın. Mutlu aşk ‘mutlu son’a yakışır. Mutluluk tamamlanmıştır, oysa aşk tamamlanmamıştır. Tıpkı şiir gibi sanat gibi tamamlanmayı bekler” diyor. Paul Verlaine Arthur Rimbaud hafta?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Neşe Yazıcı, Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 0 212 251 98 7475 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle