22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 3 MAYIS 2008 CUMARTESİ Konser Revan’da Hıdırellez Kasablanca Revan’da sahne alan Suzan Kardeş, 5 Mayıs’ta ‘Hıdırellez gecesi’ düzenliyor. Misafirlerin gelirken yanlarında tek kalmış bir küpe, kopuk bir düğme, bir boncuk ya da küçük bir taş gibi küçük hediyeler getirmesini isteyen Kardeş, “Benim de size hediyelerim var: Kırmızı keseniz hazır (içindeki para Siz’den), kırmızı beyaz sağlık bilekliği, kırmızı yumurta” diyor. Salıncakta sallanılacak, ateşten atlanılacak ve gül dalına adaklar adanacak gecenin programı saat 21.00’de başlıyor. Ama bütün hikaye 00.00’dan sonra... Efsane ikili İstanbul’da Grunge müziğin önemli isimlerinden Mark Lanegan ve alternatif müziğin karizmatik solisti Greg Dulli’den oluşan The Gutter Twins, bu akşam Binboa sponsorluğunda ‘Radyo Eksen Konserleri’ kapsamında Yeni Melek sahnesinde olacak. Alternatif müzik camiasının ‘çirkin kral’ı olarak tanınan Lanegan, 1986 yılında grubu Screaming Trees’le çıktığı yolda Nirvana, Queens of The Stone Age, Mad Season, The Twilight Singers ve Belle & Sebastian’dan Isobel Campbell gibi birçok önemli kişi ve toplulukla çalıştı. The Gutter Twins’in diğer yarısı Dulli ise, Afghan Whigs, Backbeat Band ve Twilight Singers topluluklarının solistiydi. (0216 556 98 00, biletler 45 ve 40 YTL) Gece boyu rock Ghetto’ya bu akşam üç farklı İrlandalı rock grubu konuk olacak. 2005 yılında Dublin’de bir araya gelen ve ‘Biraz gürültü biraz da müziksel deneyler’ yapmak için yola çıkan Van Cleef, Avrupa’nın ‘en batısı‘ Dublin ile ‘en doğusu’ İstanbul arasında yaşayan insanın masalını anlatan Joyce ve alt kültürle ilgili şarkılar yapan Reclaim... Saat 22.30’da başlacak konserlerde üç topluluk sırayla sahne alacak. Rockseverlerin kaçırmaması gereken bir gece. (0216 556 98 00, biletler 22.50 YTL) Klasik gitar dinletisi Klasik gitaristlerimiz Kürşad Terci ve Kağan Korad, bu akşam Bilkent Konser Salonu’nda verecekleri konserle birlikteliklerinin 20. yılını kutlayacaklar. Dünya çapında başarılar elde etmiş TerciKorad Gitar İkilisi’ne konserde şef Bujor Hoinic yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşlik edecek. İkili saat 20.00’de başlayacak etkinlikte Bujor Hoinic’in ‘İki Gitar Konçertosu’nu seslendirecek. 20. yılını tamamlayan topluluk, Almanya’daki Uluslararası Koblenz Müzik Festivali, Yunanistan’daki Uluslararası Volos Gitar Festivali ve Uluslararası Belgrad Guitarart Festivali’ne davet edilen ilk Türk sanatçılar olmuşlardı. (www.tercikorad.com) Dans müziğinin en akıllı rap vokalisti: Maxi Jazz Geçen hafta Beyoğlu’ndaki İndigo’nun çok özel bir konuğu vardı: Faithless grubunun beyni ve karizmatik vokalisti Maxi Jazz! Öncelikle müzik dünyasının bu büyük ismini ağırladıkları için İndigo ekibini kutluyorum. Mütevazı ve çok da geniş olmayan bir mekânda büyük işler ZÜLAL yapıyorlar. Maxi Smirnoff KALKANDELEN Jazz’ın Experience gecesine DJ setiyle katılması kzulal0?yahoo.com da bunun son örneği. Uçağı kaçırsa da, onu gece saat 01.00’da röportaj için kulise getirmeyi başardılar. Disko, pop, hiphop ve R&B ağırlıklı eğlenceli performansının öncesinde ünlü müzisyenle çok keyifli bir sohbet yaptık. Beklemeye gerçekten değerdi. Dans müziğine sosyal temalara değinen politik şarkı sözlerini taşımakla ünlüsünüz. Dinleyicilere aktarmak istediğiniz en önemli mesaj ne? Yazdığım sözlerin, insanlara kendi güçlerinin farkına varmasında yardımcı olmasını umarım. Çünkü her insanın, insan olmaktan dolayı özel bir değere sahip olduğuna inanıyorum. İlk bakışta hepimiz farklıyız, başka anne ve babaların çocuklarıyız. Sevdiğimiz yemekler, müzikler, kıyafetler farklı, ama sonuçta hepimiz aynı nedenlerle seviyor ve ağlıyoruz. Hepimiz mutlu olmak istiyoruz. Önemli olan şu ki, eğer insan olarak kendi içinizdeki güzelliğe inanmazsanız, etrafınızdaki güzelliklerin farkına varamazsınız. O etkileyici şarkı sözlerinizin ardındaki temel etken Budizm mi? Kesinlikle. Eğer Budizm’e inanmasaydım, yazdığım sözler mutlaka farklı olurdu. İnanç sistemim, hayata ve dünyaya bakışımı tümüyle değiştirdi. Fakat örneğin, ben dindar ya da ruhani biri olmamama karşın, sizin söylediklerinizi hissediyorum, her dediğinizi onaylıyorum. Sizce neden? Bu gerçekten çok iyi bir soru... Belki de içtenlikle ilgili. Olduğumdan başka biri gibi görünmeye çalışmıyorum. Şarkı yazarken bana doğru gelen düşünceleri olduğu gibi aktarıyorum. İlk gençlik yıllarımda sürekli radyo dinlerdim ve birçok farklı şeyden hoşlanırdım, ama belli şarkılar anlattıklarıyla bana özellikle dokunurdu. Şimdi ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Bunun tek yolu da, benim için anlamı olan düşünce ve duyguları içtenlikle anlatmak. Birçok dans grubunun çoğunlukla hedonizme odaklanma nedeni ne sizce? Sanırım bu house müziğin ortaya çıkışıyla ilgili. Esasen gerçekten bir tür kaçış yöntemiydi bu müzik. Gençler, hafta sonu dışarı çıkıp bütün paralarını alkole ve uyuşturucuya Günümüzdeki gibi, korkunun ve evrensel düzeyde bir aldatmacanın hakim olduğu dönemlerde, bir sanatçı insanların hayatında ne yönde etkili olabilir? Bir sanatçı, ancak gerçekleri aktararak insanların hayatında etkili olabilir. Bu konuda farklı düşünenler vardır mutlaka, ama bence bir sanatçının ilk yapması gereken budur. Kendinize olan güveniniz tamsa, düşünce ve duygularınızı korkmadan söylersiniz, İnsanlar bundan hoşlanmayabilir, müziğinizi sevmeyebilirler, bu yüzden size saldırabilirler. Ama bu yaptığınızın doğru ya da iyi olmadığı anlamına gelmez. Korkunun kol gezdiği bir dünyada yapılacak en iyi şeyse, insanlara hiçbirşeyin yoluna girmeyeceği mesajını vermemek; zor olsa da, doğru olduğunu hissettikleri şeylerin peşinden gitmelerini söylemek. O zaman sizi dinlerler. Düşünsenize; Peter Tosh, Bob Marley gibi müzisyenler, Jamaika’dan çıkıp dünya çapında kahraman oldular. Hiphop’ın geçirdiği dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Müzik endüstrisinde 80’lerin sonunda aniden bir keşif yapıldı. Seks ve şiddet diğer herşeyi pazarladığına göre neden hiphop’ta da kullanılmasın diye düşündüler ve N.W.A. adlı grubun başarısından sonra plak şirketleri gangsta rap denilen türü desteklemeye başladı. Çünkü para oradan geliyordu. O dönemde 15 yaşında bir genç radyoyu açtığında tek duyduğu, seks ve silahlardan söz eden gangsta rap’ti. Ama bu medyanın öne çıkardığı birşeydi. Plak şirketleri hayatın gerçeklerini anlatan rapçilerle ilgilenmiyordu. Oysa araba yıkamak ya da annesine duyduğu sevgi hakkında yazanlar vardı. Hayatın bazen ne kadar zor, bazen de ne kadar güzel olduğundan söz ediyorlardı. De La Soul’un “Baby Phat” adlı bir şarkısı var. Şişmanlığın da güzel olabileceğini, her kadının videolardaki gibi incecik görünmek zorunda olmadığını anlatıyor. Ben hayatın sıradan yanlarını anlatan bu tür şarkıları çok seviyorum. Geriye dönüp müzikte yaptıklarınıza baktığınızda, sizi harekete geçiren ortak dürtü nedir? Benim tutkum değişim. Yaşlandıkça bunu daha çok istiyorsunuz. Ne tür bir değişim? İnsan ve müzisyen olarak. Telefon şirketindeki işimi bıraktığımda tek istediğim, dünyaya hiphop’ın ne kadar güzel olduğunu gösterebilmekti. O dönemde en önemli şey işim yani hiphop’tı. Ama yıllar geçtikçe ondan daha güzel bir şey olduğunu anlıyorsunuz: O da hayatın kendisi. Artık yapmak istediğim, yalnızca hiphop’ın değil, bütünüyle hayatın güzelliklerini göstermek ve onları paylaşmak. Müzik festivali Kadir Has Üniversitesi öğrenci konseyi ve kulüplerinin desteğiyle düzenlenen Khasfest, bu yıl 910 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek. Selimpaşa kampüsünde yapılacak festival kapsamında Burhan Öcal&Funky C&Ayben, Demet Akalın, Dolapdere Big Gang ve Teoman konser verecek. Marmara Denizi’ne sıfır bir sahil kasabasında yer alan kampüste müzik dolu iki gün geçirebilirsiniz. (0216 556 98 00, biletler 50, 40, 35 ve 30 YTL) Koçfest Türkiye’yi geziyor Türkiye’nin en büyük gençlik festivallerinden Koçfest dün Mersin Üniversitesi’nde başladı. 1 Haziran Pazar gününe kadar devam edecek festival kapsamında gerçekleşecek etkinlik ve oyunların ardından ünlü sanatçılar konserler verecek. 5 Mayıs Pazartesi Mustafa Kemal Üniv., 7 Mayıs Çarşamba Uludağ Üniv., 9 Mayıs Cuma Kocaeli Üniv., 12 Mayıs Pazartesi Anadolu Üniv., 14 Mayıs Çarşamba Selçuk Üniv., 16 Mayıs Cuma Hacettepe Üniv., 19 Mayıs Pazartesi İnönü Üniv., 21 Mayıs Çarşamba 19 Mayıs Üniv., 23 Mayıs Cuma Cumhuriyet Üniv., 26 Mayıs Pazartesi Atatürk Üniv., 28 Mayıs Çarşamba Erciyes Üniv., 30 Mayıs 9 Eylül Üniv.ve 1 Haziran Pazar Parkorman müzikle dolacak. Caz gecesi Kristina Svolkinaite, 8 ve 9 Mayıs akşamları Nardis Jazz Club’de müzikseverlerle buluşacak. Litvanya doğumlu genç sanatçıya gitarda Önder Focan, bas gitarda Erdal Akyol ve davulda Ediz Hafızoğlu eşlik edecek. Konser perşembe akşamı saat 21.30’da, cuma akşamı ise 22.30’da başlayacak. Kom katkılarıyla gerçekleşecek gecelere Svolkinaite’nin hocası vokalist Steponas Januška da katılacak. Cazseverler için keyifli bir etkinlik. (0212 244 63 27, biletler 25 ve 15 YTL) Türk müziği üçlüsü Kanun, kemençe ve viyolonseli bir araya getiren ve üç kadın müzisyenden oluşan ‘Nazenin Türk Müziği Üçlüsü’ 5 Mayıs Pazartesi akşamı konser verecek. Türk müziğinin 20. yüzyıl eserlerini seslendirmek amacıyla kurulan topluluk ağırlıklı olarak 19. yüzyıldan itibaren Türk müziğini etkilemiş ve Batı müziği etkisinde bestelenmiş modern şarkı, kanto ve tango gibi eserlere hayat veriyor. Nermin Kaygusuz, Ayşegül Kostak Toksoy ve Rüya Kocamemiş‘ten oluşan grup, Sermet Çifter Salonu’nda saat 18.00’de konser verecek. harcıyor, dans edip gerçeklerden uzaklaşmak istiyorlardı. Oysa benim yetiştiğim dönemde, 60’lar ve 70’lerde dinlediğim pop, reggae ve hiphop, gerçeklerden kaçmıyordu. Reggae, bir protesto şekliydi; hükümete, yüksek vergilere, savaşa, polis baskısına, vahşete karşı bir protesto aracıydı. Public Enemy’den Chuck D, hiphop’ın “CNN’in getto versiyonu” olduğunu söylemişti bir keresinde. Reggae de ilk önceleri aynen öyleydi; bu müziği dinleyerek toplumda olanları öğrenebilirdiniz. Çünkü müzisyenler müzik aracılığıyla kendi yaşam deneyimlerini aktarırlardı. House müzikse, Detroit’li siyah gay’lerin iyi vakit geçirip olanları unutmak amacıyla başlattıkları bir akımdı. Amerika’da herhalde hem siyah hem de gay olmaktan daha kötü bir durum yoktur. Bu yüzden onlar da, hergün yaşadıkları sorunları konuşmak yerine, “Dans edelim, uzaklaşalım bu sorunlardan!” diyorlardı. Ama sonuçta yine “Sorunları konuşalım” noktasına geldik! “Mass Destruction” adlı şarkınızda, gerçek kitle imha silahlarını sıralamıştınız. Bunlardan birisi de korkuydu. sirin.guven?gmail.com Şevket Uğurluer’le Anılarla Müzik Rock müzik yazıları yazan biri olarak bu haftayı Şevket Uğurluer’e ayırdığımı görenler şaşırabilir. Ancak benim yazıp çizme serüvenimin başından itibaren kendi dinlediğim ve sevdiğim şeyleri insanlarla paylaşmak vardır. Bu yüzden Şevket Uğurluer yerine yeni bir rock grubuna yer vermiş olsaydım, samimi davranmamış olacaktım. Son iki yıldır her hafta neredeyse hiç kaçırmadan izlediğim tek program “Şevket Uğurluer’le Anılarla Müzik” olmaktadır. Bu ilgim o denli büyüktür ki, şimdilerde TV8’de yayınlanan bu programın daha önceki ve TRT’deki kayıtlarını da bir yerlerde bulamak için çırpınıyorum. Her Çarşamba gecesi, saat 00.00’da başlayan “Anılarla Müzik”te programın değişmez elemanı Piyanist Şevket Uğurluer üçlüsüyle konuklarını ağırlarken, tadına doyulmaz bir müzik ziyafetine de adım atıyorsunuz. Piyano, bas ve davuldan oluşan bu üçlü klasikleşmiş bir caz standardı ya da 50’lerin popüler bir parçasıyla programa başlar ve ardından konuğu davet edilir. Programın sonunda konuğa veda edilir ve davulcu Korkut Koray’a sıra gelir. Şevket Uğurluer, Koray’a dönerek “Bugün bize ne çalacaksın” der ve finali oluşturan İtalyanca ya da Latin bir şarkı başlar. Televizyon programlarında alıştığımız ünlü ve gündemde olan konuk seçimi “Anılarla Müzik”te pek geçerli değildir. Yıllardır görmediğiniz eski bir şarkıcıyı bulabileceğiniz gibi hiç ismini duymadığınız ama önemli bir yorumcuyu da konuk olarak bulabilirsiniz. Şevket Uğurluer, “Anılarla Müzik” programıyla 17. yılına adım atarken aynı zamanda Türk televizyonculuğunun en uzun soluklu müzik programına da imza atıyor. TRT’de başladığı programı özel televizyon kanalına taşıyan bu usta müzik adamı bugünlerde de çıkardığı “Anılarla Müzik” albümüyle de müzik mağazalarının vitrinlerinde. 1938 yılında doğan Şevket Uğurluer, ilkokul sıralarında başladığı müziği, 1955 yılında profesyonel boyuta taşıyacaktı. Onun bu merakı da ailesinden filizleniyordu. Şevket Uğurluer’in ablaları APTÜLKADİR ELÇİOĞLU olan Fikret Kozinoğlu ve İsmet Çeviker de Ankara Radyosu’nun ses sanatçılarıydı. Uğurluer daha 17 yaşındayken Erol Büyükburç, Metin Ersoy, Kanat Gür ve Salim Ağırbaş’la birlikte ilk orkestralarını kuracaklardı. Florya Plajı’nda kurulan bu topluluktan üç yıl sonra Uğurluer, ilk bestesi olan “You” ile 2. Boğaziçi Müzik Festivali’nde yarışacak ve üçüncü gelecekti. 50’li yıllar ve 60’ların ilk çeyreği tüm dünya gibi Türkiye’de de orkestra müziğinin hakim olduğu yıllardı. Uğurluer de dönemin belli başlı orkestralarında çalıştıktan sonra 1961 yılında kendi adını taşıyan orkestrasını kuracaktı. Şevket Uğurluer ve Arkadaşları adıyla devrin meşhur şarkılarını seslendirmenin yanısıra folk ve Klasik Türk Müziği yapıtlarınrı da caz’a adapte edeceklerdi. “Ana beni Eversene”, “Not Responsible”, “Tombalacık Halimem”, “You” isimli 45’lik plakları o yılların en ilgi uyandıran örnekleriydi. Mimarlıkla geçinip müzikle yaşamak 60’ların sonuna doğru büyük orkestralar ve caz etkili müzikler yerini “aranjman” diye de tabir edilen Türçe Sözlü Hafif Müziğe bırakırken Şevket Uğurluer’in orkestrası da dağılacaktı. Bu aralarda o da müziği bırakarak akademik eğitimini aldığı mimarlığa yönelecekti. Ancak gene de müzikten tam anlamıyla kopamayarak ikisini de birlikte sürdürmeye karar verir. Çeşitli kulüpler ve otellerde müzik yapmayı sürdüren Uğurluer’i 1991’de yapılan Eurovision Şarkı Yarışması’nda besteci olarak bulacaktık. Oğlunun seslendirdiği rock’n roll temalı “İki Dakika” o yılki yarışmada Türkiye’yi temsil edecekti. Şevket Uğurluer’in TV’de yaptığı programın CD’ye taşınması diyebileceğimiz ve bugünlerde piyasaya çıkan “Anılarla Müzik” albümünde sanatçıyla özdeşleşen “Not Responsible”, Nat King Cole’ün döneminin listelerini alt üst eden “Mona Lisa”sı, bizim Ajda Pekkan’ın yorumuyla “İki Yabancı” diye bildiğimiz “Strangers In The Night”, “Too Young”, “Hit The Road Again” gibi 22 klasik parça yer alıyor. Albümde Şevket Uğurluer’in piyano ve vokaline davulda Hasan Hür, kontrabasta da Tevfik Girginer eşlik ediyor. 70 yaşında bir müzik delikanlısı olan Şevket Uğurluer 50. sanat yılında çıkardığı ilk albümüyle karşımızda. O yıllar öncesinin seslerini günümüze aksettiren bir yıldız. Bugün ülkemizde grup müziği yapılıyorsa Şevket Uğurluer’e minnet borcumuz sonsuzdur. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle