22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Barış’ı şarapta da yaşatamadık Türk, Yeni Zelanda ve Avusturalyalı ortakların ürettiği ‘Barış Şarabı’ Türkiye’de yeterli desteği bulamadı 83 yıl önce savaşan Anzaklarla Türklerin torunları, yıllardır süre gelen barış ortamını perçinlemek için bir araya geldiler. Beş yıl önce Çanakkale’de bağcılık ve şarapçılığı geliştirmek için kurulan Vigneron A.Ş., bölgesel projeyi uluslararası arenaya taşımak için Pax Mey (Barış Şarapları) projesini hayata geçirdi. Latince barış anlamına gelen ‘Pax’ sözcüğüyle, Farsça şarap anlamına gelen ‘Mey’ sözcüğünü birleştirerek SİNEM ortaya çıkan bu marka, Çanakkale’nin dünyaya penceresi olacaktı. Avustralya, Yeni DÖNMEZ açılan Zelanda ve Türkiye üzümlerinin bir araya geldiği Barış Şarapları, üzümler karıştırılıp şarap yapıldıktan sonra üç ülkeye eşit olarak paylaştırıldı. Yurtdışında büyük ilgi gören proje, Türkiye’de yeterince değer bulmadı. Şimdi Çanakkale bölgesini geliştirecek, Bozcaada ve Çanakkale’ye bağcılık ve şarap yapımında ün kazandıracak şirket kapanma tehlikesi altında. Biz de Barış Şarapları’nı Vigneron A.Ş. yönetim kurulu üyesi Selim Apaydın’la konuştuk. Çanakkale’de şarap yapımını ve bağcılığı desteklemek için başlatılan Barış Şarapları projesi için önce eksper getirtilmiş ve hangi üzümlerin yetişebileceği öğrenilmiş. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası başta olmak üzere 29 ortakla Vigneron A.Ş. kurulmuş ve daha sonra Yeni Zelanda ve Avustralya’daki Wine Works şirketiyle anlaşılmış. Çanakkale’ye gelen Avustralyalı ekip, Bozcaada’da bir ay süreyle kalmış. Çanakkale’nin değişik bölgelerinden toplanan Sauvignon Blanc ve Semillion üzümlerinin karışımı ile Bozcaada’daki Corvus Şarap Fabrikası’nda 23 bin litre beyaz şarap üretildikten sonra, üretilen ham şarabı konteynırlara doldurup Avustralya’ya göndermişler ve dedesi Anzaklardan olan bir şarap üreticisi, üç ayrı ülkede yetişen şarapları yapmış. Avustralya’da karıştırılan bu üç ülkenin üzümlerinden yapılan toplam 72 bin şişe şarap üç ülkeye 24’er bin şişe olarak gönderildi. Avustralya’da büyük yankı bulan proje, Türkiye’de biraz sıkıntılı bir süreç yaşadıktan sonra hayat bulmuş. Öncelikle gidiş geliş sırasında sorun yaşanmış. “Bize neden beyaz şarap yaptınız, kırmızı olsa satardı gibi basit çözümler sunuyorlar ancak zaten riskli bir projeydi. İlk yıl bu riski almayalım dedik. 48 gün süren bir yolculukla Avustralya’ya gitti bu şaraplar ham haliyle. Gönderirken şirket ihracat yapıyor dendi, Türkiye’ye konteynırla giremiyor şaraplar, şişelenmiş haliyle geri aldık, bu kez de ithalat yapıyor durumuna düştük, gümrük ödedik”diyor. Bu sorunlar aşıldıktan sonra şarap satışı başlamış. Ancak ne yazık ki diğer iki ülkedeki gibi deyim yerindeyse sahip çıkılmamış. Avustralya ve Yeni Zelanda’da durum buradaki gibi değil. Semillion ve Semillion Blanc üzümlerinden yapılan şaraplar şu an internet satışında stoklarda kalmamış görünüyor. 2005 yılında gerçekleşen Çanakkale Ticaret Odası seçimlerinden sonra yeni gelen yönetimin bu girişimi pek de ciddiye almadığını söylüyor Apaydın: “Yönetim değişikliğinden sonra odanın desteği çekildi. Bu projenin bireysel olmadığını, tamamen bölgenin gelişimi için olduğunu ifade etsek de bir faydası olmadı. Daha sonra tüm ortakların motivasyonu düştü. Bu tip bölgesel projelerde bireyler ön plana çıkmamalı. Ticaret Odası’nın yönetimi değişince şirket tek başına kaldı. Ticari faaliyet için yürürlükte olan bir yer gibi oldu. Buradaki iş adamları şaraptan edecekleri kara bakacak insanlar değiller. Herkes bölge için bir araya gelmişti. Biz odanın desteğinin çekilmesiyle çatıyı kaybetmiş olduk.” Ticaret Odası’nın yüzde 25 diğer ortakların ise yüzde 5 hisseye sahip olduğu Vigneron A.Ş.’nin amacı Çanakkale Bölgesi içindeki mevcut bağların gelişmesine katkıda bulunmak, Avustralyalıların yönlendirmesiyle kaliteli üzüm yetiştirilmesini sağlamak, yeni yatırımcılara teknik bilgi vermek, bağcılık ve şarapçılıkta kaliteyi yükseltmek. Şirket bireysel yatırımcıların üzümleri ve şarap yapım malzemelerini daha ucuza getirtmelerini sağlayacaktı. Bu yüzden Çanakkale 18 Mart Üniversitesi de ortak oldu. Avustralya’da şarapçılık üzerine üniversitelerle değişim programları planlandı, Çanakkale Üniversitesi’nden bazı öğrencileri eğitime gönderildi. Vigneron A.Ş., Çanakkale’deki yerel gazetelerin verdiği bilginin aksine hala aktif. Bu hafta içinde yönetim kurulu üyelerine fikirleri sorulacak ve projeye ya tamam ya devam kararı verilecek. Bu tip bölgesel projelerde kurumların ön planda olmasının ve liderlik etmesinin gerekliliğini vurgulayan Apaydın, “Şirketin ilk zamanlarında bağcılık işine girenler oldu, toprak analizleri yapıldı. Biz istedik ki Avustralya, Yeni Zelanda ve Türk hükümeti de iletişim içine girsin. Bu projeden elde edilecek istihdam var, eğitim ve turizm adına pek çok fırsat var. Örneğin Porto Şarabı deyince fiyatı artıyor şarabın, insanlar sadece şarap tadımı için Porto’ya gidiyor. Çanakkale de, 10 yıl sonra Anzaklar ve Truva dışında akıllara şarabı getirebilir. Toprakların verimliliği kanıtlı, belgeli. Ben istiyorum ki birileri çıksın, bu proje devam etsin, gerekirse hisselerimizden vazgeçelim. Bu proje boyunca emek verildi, biz hala üniversiteyi de işin içine katmak, teknik bilgiyi buraya taşımak, yatırımcılara destek ve yardımcı olmayı istiyoruz” diyor. Vitrin Mavi Jeans’in kısa film tadındaki yeni reklam filmi, Mavi’nin sıradışı ve öncü iletişim anlayışına uygun olarak, dünyaca ünlü yönetmen Emir Kusturica tarafından çekildi. Belgrad yakınlarında Tuna nehri kıyısında, 50’nin üzerinde oyuncuyla üç günde çekilen filmin yıldızları, oyuncu Nejat İşler ve Kusturica’nın “Bana Söz Ver” adlı filmindeki başrolüyle çıkış yapan Maria Petroniyeviç oldu. Filmde ayrıca, Kusturica’nın birlikte sahne aldığı No Smoking Orchestra müzik grubunun üyeleri de oynadı. Kusturica, gençleri kafasına eseni ve gönlünün dilediğini yapmaya davet eden reklam filmini, 1995’te Cannes’da Altın Palmiye kazandığı Yeraltı adlı filmin final sahnesinden yola çıkarak tasarladı. Çağdaş sinemanın kült filmlerinden birinin en ünlü sahnesini reklam stratejisiyle buluşturan Mavi, ilk kez kısa film niteliğinde bir projeyle izleyicilerin karşısına çıkıyor. Starbucks Coffee, espresso bazlı buzlu içecekleri ile kahvesverlere yaz aylarında serinletici seçenekler sunuyor. Tüm dünyada kahveyi bir yaşam tarzı olarak benimseyenlerin değişmez tercihi Starbucks Coffee, her biri farklı lezzetteki buzlu içecekleri ile misafirlerini yazın keyfini çıkarmaya davet ediyor. Starbucks Coffee, yaz aylarında serinletici alternatifler arayan misafirlerine, espresso ile buzun birleşiminden oluşan farklı damak tatlarına uygun lezzetler sunuyor. Süt ve espressonun buz ile karşımından oluşan Caffè Latte, kahvesini sütlü sevenler tarafından tercih edilirken, karamel lezzetini tatmak isteyenler için ideal seçenek Buzlu Caremel Macchiato. ? Kusturica’nın Mavi’si ? Starbucks Coffee’den buzlu içecekler Maya Tekstil, uykuya verdiği önemi sağlıklı oturma ve konfor ürünlerine de gösteriyor. Othello’nun geliştirdiği Mobil Comfort adlı yastık, bel boşluğunu tam olarak doldururken, aynı zamanda omurgayı sağdan ve soldan kavrar ve düz bir çizgide kalmasına yardımcı oluyor. Omurganın sağa ya da sola kaymadan düz bir çizgide durması için de bu bölgenin korunması büyük önem taşımaktadır. Bu sebepten, özellikle bu kısma destek olan yastıklar uzmanlar tarafından öneriliyor. FlorMar Multidimensions ürün grubu, True Color serisine yeni bir boyut getirdi. True Color ailesinin 2008 İlkbahar/Yaz serisi olan Multidimensions ürün grubu gözlerde, dudaklarda ve tırnaklarda ışıltıyı ön plana çıkarıyor. Multidimensions ruj, far, parlatıcı ruj ve ojeler modaya uygun bahar renklerini elmas parlaklığı ve özel formülleri ile birleştirerek makyajda farklı bir çizgi yaratıyor. ? Othello ? Elmas parlaklığı C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle