17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 17 MAYIS 2008 CUMARTESİ ‘Yönetmenin hayalinin bir parçası olmalıyım’ “Bir İstanbul Masalı”, “Şöhret”, “Neredesin Firuze”, “Keloğlan Kara Prens’e Karşı” gibi dizi ve filmlerdeki oynculuğu ile tanıdığımız Ahu Türkpençe, popüler kültüre bu tanınmış simasıyla malzeme olmak yerine, yaptığı işlerle gündemde kalmak BERİL istiyor. Bugünlerde ise ZAMAN Ahu Türkpençe, Onur Bayraktar ile gerçekleştirdiği “İyi ki Varsın” adlı tiyatro projesi ile sahnede. Geçen haftalarda “Elveda Rumeli” dizinde hemşire rolünde izlediğimiz Ahu Türkpençe ile son projeleri, oyunculuk ve rol alacağı yeni dizisi hakkında konuştuk. Bu sezon ‘İyi ki Varsın’ adlı oyunda oynuyorsunuz. Bu projeden biraz bahseder misiniz? Geçen sene sezon sonuna doğru Onur Bayraktar ile ‘İyi ki Varsın’ üzerinde çalışmaya başladık. Geçen sezon çok oynayamamıştık. Bu sene dizide oynamadığım için oyun üzerine yoğunlaşabildim. Biz aslında ‘İyi ki Varsın’ı proje olarak çalıştık. Oyunu Onur yazdı, yönetmenliğini de beraber yaptık. Ama bir tiyatromuz olsun, her sene yeni bir oyun çıkartalım, repertuvar yapalım gibi bir derdimiz olmadı. Sadece sevdiğimiz ve oynamayı çok istediğimiz için bu oyunla sahnedeyiz. Şimdi ise turne zamanı. Mayıs ortası gibi Karadeniz turnesi başlayacak. Onur ve beni en çok zorlayan şey, işin başında da durma zorunluluğu. Bu zamana kadar hep yevmiyeyle tiyatro sahibinin yanında çalışan diğer oyuncular gibiydim. Sadece gidip oyunumu oynuyordum; saatim ve günüm belliydi; yevmiyemi alıp çıkıyordum. İlk defa bu proje için, herşeyini biz yapalım dedik. Çok zormuş. Bütün oyuncular, dansçılar, dekor, sahne kirası, ulaşımı insanı çok zorluyormuş. Sadece finansmanın dışında bu iş için bir de biriktirilmiş sabır gerekiyormuş. Organizatörle çalışmak bazen yetmiyormuş. Sanırım bu işi daha önce yapmış, bu yola girmiş kişilere oyunu teslim edip sadece oyuncu olmak projelerde yer almak gerekiyormuş. Sinema ve dizi oyuncusu Ahu Türkpençe, bugünlerde Onur Bayraktar ile gerçekleştirdiği ‘İyi ki Varsın’ adlı oyunla tiyatro sahnesinde Karikatürlü ‘Kutlama’ Anadolu Üniversitesi’nin kuruluşunun 50. yıldönümü İnsanlar daha yazmaya başlamadan çizmeyi öğrenmiş. Taşlara, duvarlara, ağaç kabuklarına, pişmiş toprağa hep bir şeyler çizmiş. Onların ne amaçla çizdiği pek bilinmiyor ama bazı araştırmacılar bu çizimleri; resim ya da karikatürün ilk örnekleri olarak gösterebiliyorlar. Bu çizgi işi zamanla yaratıcılık gerektiren bir süreç olarak, görsel sanat kavramının temellerinden birini oluşturur. Karikatür de görsel sanatlardan biridir ve kuramsal boyutta “çizgi ile mizah yapma sanatı” olarak tanımlanmıştır. Günümüz karikatüründe iki anlayış öne çıkmaktadır; biri, tüketilip atılan, eğlendirme amaçlı, bol yazılı (popüler) tür, diğeri; (grafik mizah denilen) sanatsal, kalıcı, yazısız ve evrensel olan tür. Birinci tür daha çok mizah dergilerinde görülür. İkincisi ise güldürmeye öncelik vermez, bu tür için buluş ve anlam daha önemlidir. Bu türde mizah sanatsal boyutuyla ciddiye alınır. Bir makale yazma tavrıyla içeriğinde bir mesaj kaygısı güder. Genelde karikatür; haber verir, özellikle günlük gazete karikatürleri kronolojik olarak izlendiğinde ülkenin çizgiyle tutulmuş tarihini, siyasal ve sosyal yaşamdaki değişimlerini ortaya koyar. Karikatür eleştirir, olayların ve yöneticilerin yanlışlarını ortaya koymaya çalışır. Karikatür; psikoloji ile ilgilidir, bir kişiliğin, bir sosyal sınıfın, bir rolün belirgin çizgilerini açığa çıkarırken bir taraftan da insanı eğlendirir. Karikatür ders kitaplarında bir eğitim aracı olarak değerlendirilebilir. Bütün bunlar karikatürün kapsama alanı içerisine giren işlevleridir. Karikatür sanatının bu zengin içeriğinin tüm yönleriyle bilimsel olarak incelenmesi için Anadolu Üniversitesi bir araştırma ve uygulama merkezi kurulmasını kararlaştırır. 2002 yılında kurulan bu merkez ilk iş olarak Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’ni faaliyete geçirir; sergiler, anma günleri, atölye çalışmaları, söyleşi ve konferanslarla çalışmalarını sürdürür. Bu merkez; Turhan Selçuk, Tan Oral, Semih Poroy, Kamil Masaracı, Musa Kart, Nezih Danyal, Sait Munzur, Ercan Akyol gibi Türk karikatürünün önde gelen isimlerini, Mikhail Zlatkovsky, Ivan Haramija gibi yabancı tanınmış karikatürcüleri Eskişehirli sanatseverlerle buluşturur, Ali Ulvi Ersoy, Semih Balcıoğlu ve Necati Abacı gibi artık yaşamayan önemli karikatürcüler için anma toplantıları düzenler. Bu güne kadar müzede kişisel ve karma olarak 28 sergi gerçekleştirilir, Eskişehirli sanatseverler ve Anadolu Üniversitesi öğrencileri yurtiçinden ve yurtdışından gelen sanatçıları daha yakından tanıma fırsatı bulurlar. Dünyanın on mega üniversitesi arasında yer alan Anadolu Üniversitesi; 2008’de 50. yılını doldurur.Yılın başlamasıyla üniversitenin değişik birimleri tarafından etkinlikler yapılmaya başlar, büyük coşku yaşanmaktadır. Üniversiteye bağlı Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi de bu anlamda “kutlama” konulu uluslararası bir karikatür sergisi düzenler. Çeşitli ülkelerden 100 sanatçıya bu sergiye katılmaları için özel duyuru yapılır; sonunda her türlü kutlamayı ele alan bir karikatür koleksiyonu ortaya çıkar. İşte bu koleksiyonun bir bölümü 28 Mayıs 27 Haziran tarihleri arasında Eskişehir’de A.Ü. Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde sergileniyor. Sergide Semih Poroy, Kamil Masaracı, Tan Oral, Ercan Akyol ve daha başka tanınmış Türk karikatürcülerin yanında 29 ayrı ülkenin önde gelen sanatçılarının da eserleri vardır. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fevzi Sürmeli üniversitelerinde tüm sanat alanlarında eğitimöğretim hizmeti verildiğini belirttikten sonra karikatür sanatına da ilgi gösterdiklerini belirtiyor. “Karikatüre yakınlığı ile bilinen Çizgi Film Bölümü Türkiye’de ilk defa Güzel Sanatlar Fakültemizde kurulmuştur. Çeşitli fakültelerden öğrencilerimizin yürüttüğü Karikatür Kulübü 1983 yılından beri etkinliklerini sürdürmektedir. Yine karikatürü ders programına alan ilk yüksek öğretim kurumu da bizim üniversitemizdir. Bunlara ek olarak üniversitemiz, karikatür sanatı alanında Türkiye’de ilk olan bir Araştırma ve Uygulama Merkezi kurmuştur ve bu merkeze bağlı bir de karikatür müzemiz vardır” diyerek üniversitesinde yapılan çabaları övünçle ve kıvançla anlatıyor. Nice 50 yıllara Anadolu Üniversitesi… Gülerek, mutlulukla. ATİLA ÖZER değişiklikler olur, ama ben karakteri ufak ufak çıkarmaya başladım. Karakter bir gerçekle karşılaşıp yaşadığı herşeyin, içinde yaşadığı ailesinin, eşek gibi çalıştığı aşkının yalan olduğunu anlıyor ve çok kırılıyor. Fakat bir çocuğu var ve hayata bağlı kalması gerekiyor. Etraftan tepkiler aşk meşk derken bir yandan da hayat devam ediyor. Beni en çok etkileyen karakterin çok kırılmış olması. Bu nedenle bu karakteri çalışmak konusunda heyecanlıyım. Tabii ki televizyona iş yapıyoruz ve içinde bolca aşk olacak çünkü bolca aşk olması bekleniyor. Tiyatro, dizi ve sinema oyunculuğunun size göre farkları ve etkileri neler? Hepsi ekip işi ama en çok ayrılan, en farklı olan tiyatro. Tiyatroda oyun, baştan başlayıp sonuna kadar hiç durmadan devam ediyor. Oyuncunun oyun içerisindeki duygusal dalgalanmaları da izleyici tarafından bire bir görülebiliyor. İYİ Kİ VARSIN... Sinema ve dizideki fark ise; o işlerin sahibinin yönetmen olması. Oyuncu Tiyatroyu özlemiş misiniz? istediği kadar iyi bir performans Bu proje özleminizi giderebildi sergilesin yönetmen o sahneyi mi? kullanmayabilir. Yönetmen ve Çok özlemişim. Gerçi oyuncu arasında karşılıklı güvene özlediğimi herkese dayalı sinema ve dizi. Ben kendi söylemiştim, ama inat adıma yönetmenin hayalinin bir edip sadece istediğim bir Biraz da ‘Elveda Rumeli’ dizinde rol almaktan da bahsedersek? parçası olmalıyım diye iş olduğu zaman Serdar Akar’la çalışmayı çok istiyordum. Bir oyuncu olarak bütün yönetmenlerle çalışmak düşünüyorum. Ancak o zaman sahnede olmak istedim. istiyorum tabii ki ama Serdar Akar’ın yeri benim için ayrı. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde başarılı olabilirim. Senarist ve “Şu sıralar ‘Bir öğrencilik yaptığım yıllardan beri takip ettiğim yönetmenlerden biri olmasının dışında Türk Sineması yönetmenin ortak bir hayal İstanbul Masalı’nda ile tanışmamı sağlayan iki yönetmenden de biri Serdar Akar; öteki de Derviş Zaim. Serdar Akar’ın için tüm güçlerini ve oynuyorsun. Herkes projesinde yer almak da ödül gibi. O yüzden teklif gelince hemen kabul ettim. Sete gidince de sanki paralarını ortaya koydukları seni tanıyor. Hadi gel bir yıldır onlarla beraber çalışıyormuş gibiydik, çok eğlendim. Toplam üç bölüm oynadım, ama ufak bir bir projede oyuncu kafasına rolle de olsa bu kadar özel bir ekibin arasında yer almak gurur verici. Oyuncu kadrosu, kamera arkası bu tanınmış simanı göre karakteri değiştiremez. çok profesyonel, güzel ve özel bir setti. ve adını kullanalım” Çalışacağınız projeleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Dizilerde ise belli bir yerden diyenlere malzeme Ben oynarım giderim demek yerine tüm gücümü, ruhumu katacağım, sadece iş mantığı ile sonra tekrara giriyor olmak istemiyordum. bakmayacağım işlerde yer almaya çalışıyorum. Gerekirse müziğine, kostümüne de dahil diyebiliriz. Üçü de bana farklı Bu nedenle projelerin olabileceğim ekiplerle, yönetmenlerle çalışmak önemli. İyi bir oyuncu olmak için bu işin her duygular hissettiriyor. Bir çoğuna “hayır” dedim. alanında çalışmak gerekiyor. Ben kamera arkasında da çalıştım, cast da yaptım, sponsor sahne çekilip bittikten sonra Hiç de içim yanmadı. dosyası da hazırladım. Kendimi senaryo, kamera ve mümkünse çok uzak bir ihtimal olsa da yönetmenin gözünün içine Şimdi göğsümü gererek ışık alanında da geliştirmek isterim. Yönetmen ya da senarist olma gibi bir derdim yok. bakıyorum ve yönetmenin gözü ‘İyi ki Varsın’da Ama bu işin mutfağını ne kadar bilirsem, kamera önünde de o kadar başarılı olacağımı parlıyorsa ağlamak istiyorum. oynuyorum diyebiliyorum. düşünüyorum. Ayrıca, mümkün oldukça elime geçen parayı biriktirip sinemaya ya Yönetmeni mutlu edebilmek bana da tiyatroya yatırım yaparak değerlendirmeye çalışıyorum. Belki bir film çıkar, Bu oyunu seyredenler de ayrı bir haz veriyor. Diziler başlanılan ödenek ya da destek alınamaz ise bu parayı oraya yatırabilirim. görüyordur, ‘İyi ki Varsın’ Kazandığım parayı işime yatırım yaparak değerlendirmek istiyorum. heyecanla devam edemiyor maalesef. ticari kaygıyla yazılmış bir oyun İlla benim oynayacağım işler olması gerekmiyor, kendi Bir hafta içinde 90 dakikalık bölüm değil. Bir alt metni var, bir ana fikri tiyatroma ya da kendi arkadaşlarımın projelerine de çekmek insan üstü bir çalıştırma gerektiriyor. ve anlattığı bir şey var. Aynı zamanda yatırım yapabilirim. Tabii ki bir ekip işi ve sette bize çay taşıyan seyirci de hoşça vakit geçiriyor. Kendi arkadaşın bile moralinin yüksek olması gerekiyor. adıma her oyun öncesi çok En son oynadığım dizi ‘Elveda Rumeli’ydi. O set heyecanlanıyorum. Bir çocuk gibi “yaşasın mesela çok hızlı, oturmuş bir setti. bugün oyun var” deyip oyuna kadar gülümsüyorum. Sahnede olmak da Onur’la beni çok eğlendiriyor. Oyun bitince “tüh oyun bitti” diyoruz. Böyle devam ederse herhalde iki sene daha oynarız. Şimdi turne heyecanı var, turne sonrası zaten tiyatro sezonu kapanacak ve bir sonraki sezonu beklemeye başlayacağız. Yeni sezon başlayana dek yeni dizi projeleri var mı? Ağustos gibi çekimlere başlayacağımız yeni bir dizi projesi var. Yine Gold Yapım ile çalışacağız ve dizi ekim ayında yayınlanmaya başlayacak. Bir gün gelip de herşeyin yalan olduğunun anlaşıldığı anlar üzerine bir dizi olacak. Senaryo konusunda o zamana kadar İşin mutfağında da çalışmak isterim C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle