Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 06 14/2/08 16:07 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 16 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ Irak, tarihin nerede? ? Savaşın başından bugüne ülke genelinde, müzelerden 170 bin eserin çalındığı tahmin edilen Irak’ta, kültür yağması, ABD birliklerinin ülkeye girmesinden 24 saat sonra sistematik biçimde başladı ve tıkır tıkır işledi. Dünyanın dört bir yanında Irak eserleri satılıyor, koleksiyonlar Mezopotamya’nın hazineleri ile dolup taşıyor. ?Türkiye Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğü’nün Irak’ta yağmalanan el yazmalarına dair çıkardığı bilançoya göre, Irak’taki 113 kütüphanede, 1494’ü Türkçe olmak üzere toplam 82 bin 258 el yazması bulunuyordu. 4 bin 412 nadir eserin korunduğu Irak Ulusal Kütüphanesi’nde ayrıca 417 bin cilt kitap da yer alıyordu. Akıbetleri meçhul... rta Doğu ülkelerinden 19. yüzyıldan itibaren, kültürel mirasın ihracını engelleyen yasalar düzenlenmeden önce yıllar içinde toplanarak Batı müzelerine dağılan koleksiyonlar değil sözümüzün konusu. Yasal olarak satın alma ve bağış yoluyla zenginleştirilen GAMZE koleksiyonlar ise hiç AKDEMİR değil. Sözümüzün konusu “yağma”. Kelimenin tam anlamıyla yağma. Bir ülkeyi en orantısızından askeri güçle işgal edip, kapılarını tekmeleyip evlerini, müzelerini, kurumlarını talan etmek, yakmak, yıkmak, bölmek, parçalamak yani. Irak’ta, saraylarda tam teçhizatlı bilumum kostümleriyle yayılıp sigara içen Amerikalı askerlerin görüntüleri sanatçıların eserlerine bile konu oldu. belki de işgali en iyi niteleyen karelerden biriydi Amerika’nın Irak’ı işgali o kadar çok koldan gerçekleşti, öncesinde/sonrasında da o kadar çok koldan masaya yatırıldı ki artık kim hangi cephenin, kim hangi lobinin adamı belli değil. Bu kolların başlıcasını petrol, doğal kaynaklar, silah ticareti, rantı oluşturuyor ve bu biliniyor. Oysa kimilerini inanılmaz zengin eden bir kaynak daha vardı ki ısrarla görmezden gelinmişti: Kültür mirası. Dünyanın en eski, en kutsal kültür beşiklerinden ve hazinelerinden biriydi söz konusu rant kapısı: Mezopotamya. “Hükümetler”in özellikle hasıraltı etmeye önce meylettikleri, sonrasında da ellerinden geleni ardlarına koymadıkları “kültür yağması” özellikle akademik çevreleri, aydınları ayağa kaldırdı. O olduğunu kendilerinin de bildiğini ta baştan belirttiğini ifade eden FBI yetkilisi Mueller, Beyaz Saray’ın bu konuda tam desteklerine sahip olduklarının altını çizmeyi de ihmal etmedi. Beyaz Saray destekliyormuş, tamam o zaman! GÖZ GÖRE GÖRE… Oysa bu arada paha biçilmez insanlık hazineleri yurdunda acilen korumaya alınması gerekirken, pazarlarda “özel” müşterilerine satılmış, “işgalciler” ise önce buna seyirci kalmış, sonrasında da ortak olmuştu. Birdenbire Irak kültür mirasından parçalar Mısır’da, Avustralya’da ortaya çıkmaya başlamış, Amerika’ya gezici sergilerle götürülmüş, en ünlü müzayede evleri gururla birdenbire bu eserlerden dem vurmaya, koleksiyonlar kotarmaya başlamıştı. İşte hepsi uzmanların, müze müdürlerinin, gazetecilerin ve tanıkların dehşetin boyutunu gözler önüne seren ifadeleri referans kabul edilerek kaleme alınan ileriki satırlarda da, Mezopotamya’nın yerinden sökülen eserlerini okuyacaksınız. Yerlere çarpa çarpa yağma Savaşın başından bugüne ülke genelinde, müzelerden 170 bin eserin çalındığı tahmin edilen Irak’ta, kültür yağması, ABD birliklerinin ülkeye girmesinden 24 saat sonra sistematik biçimde başladı ve tıkır tıkır işledi. Arkeoloji müzelerinin altı üstüne getirildi, Milli Kütüphane ateşe verildi, hepsi de Amerikalı askerlerin gözü önünde hatta güdümünde gerçekleşti. Irak Merkez Bankası’ndan kaçırılan paralar ve tarihi eserlerin bir bölümünün taşınmasını ise silah kaçakçıları gerçekleştirdi. İşgalin ilk dakikalarından itibaren süratle başlayan yağma olaylarında Bağdat’ta bulunan ve her şeye tanık olan The Independent gazetesi muhabiri Robert Fisk, Ulusal Müze binasında gördüklerini şöyle aktarıyordu: “İçinde bir zamanlar 40 bin yıllık çakmaktaşından objelerin bulunduğu cam fanus kırılarak açılmıştı. Ne Horsabad sarayından gelen Asurlular’ın 5 bin yıllık tabletlerine, tuğralarına ne de en son Sümer prenseslerinin düğünlerinde taktıkları 4 bin 500 yıllık altın yaprak küpelere ne olduğunu kimse biliyor. Kırık heykel gövdeleri, hazineler, parçaları her yana dağılmış çömlekler arasında parlayan mücevherler... Irak’ın paha biçilemez antik eserleri on binlerce parçaya ayrılmış, yerlerde... Yağmacılar Sümer, Akad, Asur, Babil, Med, Pers ve Elen uygarlıklarına ait onlarca heykeli, vazoyu, ikonayı birer birer yere çarptılar.” Bağdat Müzesi (Irak Ulusal Müzesi), 1921’de Irak’ın sınırlarını çizen İngiliz arkeolog ve casus Gertrude Bell tarafından kuruldu. İçinde, Babil, Ninova, Sümer, Asur dönemlerinden kalmış kabartmalar, tabletler, heykeller, altın ve gümüş Ur sikkeleri ve Abbasi dönemine ait eserler vardı. Müze, dünyanın en önemli müzeleri arasındaydı. Nelerin yok edildiğini belirlemek belki de onyıllar alacak. Bağdat’taki Milli Kütüphane’nin yazmalar bölümünde, 6 bine yakın yazma eser bulunuyordu. Fuzuli’nin ünlü eseri Leyla Vü Mecnun’un yanı sıra Abdulkadir Geylani’nin tasavvufa ilişkin altın tezhipli ve minyatürlü el yazması kitaplarının da bulunduğu kütüphanede, çeşitli dönemlere ait el yazması Kuranlar, tefsir ve fıkıh kitapları da yer alıyordu. Hepsi çalındı. Irak’tan eBAY’e Bu arada geçen Aralık’ta meydana gelen olayda İsviçre’nin başını az ağrıtmadı. Irak’tan kaçırılan 4 bin yıllık kil tablet açık artırma sitesi eBay’daki müzayedede son dakikada satıştan çekildi. Olay, bir Alman arkeologun sitenin İsviçre’deki bölümü eBay.ch’deki açık artırmada tarihi eseri fark edince Alman yetkilileri harekete geçirmesi üzerine gerçekleşti. Alman yetkililerin uyarısı üzerine, satış açık artırmanın kapanmasına dakikalar kala iptal edildi. Zürih polisi daha sonra tablete el koydu. Hükümet yetkilileri, MÖ 2 bin yıllarına ait tabletin “büyük ihtimalle Irak’tan kaçırıldığını” belirttiler. Irak’ta Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra yağmalanan tarihi eserlerin ticareti İsviçre’de yasaklanmış bulunuyor. YAĞMACI PAZARI 24 SAAT AÇIK! Irak Arkeoloji ve Ulusal Miras Dairesi Müdürü Donni George’un Chicago Üniversitesi’nde düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamaları ise durumun vehametinin mührü gibi. Hırsızların ülkenin güneyindeki, kazıların devam ettiği onlarca arkeolojik alanı yağmaladığı ve bu eserlerin güpegündüz pazarlarda satıldığını söylüyor George. Bağdat Müzesi’nden kaybolan 15 bin eserden ümit kestiklerini, Mezopotamya’nın arkeolojik alanlarından çıkan bu eserlerin ait olduğu yere geri getirilmesinin zor olduğunu, çünkü çoğunun listelenmemiş olduğunu belirtiyor. Chicago Üniversitesi’nde Irak eserleri uzmanı McGuire Gibson da farklı konuşmuyor. Mezopotamya dönemi sanat eserleri piyasasının genişlediğini, kil tabletler ve heykelcikler gibi birçok eserin kolaylıkla ülkeden çıkarıldığını belirten Gibson’a göre, bu aylardır sürüyor ve eğer böyle devam ederse arkeologların kazı yapmaya buralara gelmelerine gerek bile kalmayacak. ACI BİLANÇO Bağdat Müze Müdürü Dr. Maangad Damanji’nin açıklaması acı bilançoyu gözler önüne seriyor. Buna göre savaştan hemen önce bazı eserler korunmak için depolandı, neyse ki bu depolara yağmacılar giremedi. Ama MÖ 3200 tarihli bir Sümer vazosu, MÖ 2600 tarihli Sümer Kralı Entemena’ya ait başsız bir heykel, pek çok başka heykel, vazo, kupa, el yazması Kuran’lar müzeden çalındı ya da tahrip edildi. Evet bilim çevreleri ayağa kalktı. Mezopotamya uygarlığının en önemli mirasçısı Türkiye’de de, bilimadamları tarih yağmasına karşı ortak bildiri yayınladılar. Dünya Anıtlarını Koruma Fonu (WMF), ta 19801988 İranIrak savaşından başlayan süreçte özellikle bugünkü Amerikan işgali nedeniyle Irak’taki her türlü kültür ürününün tehdit altında olduğunu ve bütün Irak’ı, ‘tehlikedeki 100 anıt listesine’ dahil ettiklerini açıkladı. TARİH HARAÇ MEZAT MÜZAYEDEDE! Kültür yağması ne menem bir şeydi? 1991 Körfez Savaşı’ndan başlayan süreçte Irak’ta ne gibi kültür yapıtları iç edilmişti? Mezopotamya mirası, hangi çevrelerin ellerinde dolaşır olmuştu? Dünyaca ünlü kimi müzayede evleri bu savaşı sadece bu yönüyle izlemişti; gerekçeleri ise “profesyonel ilgi, alaka”ydı. Irak işgallerinin öncesinde ve sonrasında kimi büyük müzayede salonları sahiplerinin Başkan’ın danışmanlarıyla Beyaz Saray’da yoğun bir görüşme trafiği içinde olduğu hatta yağma stratejisi geliştirdikleri savına gelince ise hiç ispatlanamadı dolayısıyla söylentiden öteye geçmedi. Arada bir bunu gündeme getiren bir kısım medya kanadı ise “komplo teorisyenliğiyle” itham edildi, ciddiye alınmadı. Tüm bu konu ve söylentilerle ilgili görüşlerini almak istediğimiz, en ünlü müzayede salonlarından biri olan Sothesby yetkilileri de bu konuyla ilgili görüş vermekten kaçındılar, telefonlarımıza geri dönen olmadı. BEYAZ SARAY SUS PUS! Peki Beyaz Saray tüm bu söylentilere ve kültür mirasının kaçırılmasına karşı nasıl bir görüntü sergiledi? Doğrudan muhatap olmadılar, bazı yetkililerin açıklamalarıyla durumu savuşturdular. Mesela yakın zaman önce yapılan açıklamalardan biri de FBI yetkililerinden Robert Mueller’a ait. Aralarında Irak konusunda uzmanların bulunduğu tam 25 kişilik ekibin ülkeye gönderildiğini ve kaçırılan eserlerin envanterinin düzenlenmesinin yanı sıra izleri sürülerek Irak halkına geri verilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi Mueller. İnanabiliyor musunuz? 25 kişilik bir FBI grubu. Buna kim inanır? Ne 25’i. Orada binlerce askerin yapamadığını, onlarca uzmanın engelleyemediğini 25 FBI ajanı mı engelleyecekti? Bu arada başarıya ulaşmanın çok zor ABD ile İngiltere imzalamadı Irak’taki kültür mirasının nasıl yok edildiğini, gasp edildiğini hepimize kaynak niteliğindeki detaylı yazılarıyla irdeleyen Özgen Acar’ın görüşlerine başvurmamak olmazdı. Bakın neler söyledi, ne bilgiler verdi Özgen Acar: “İnsanlık, bir daha Bonapart, Hitler, Joseph Stalin yağması ile karşılaşmamak üzere hükümetlerine UNESCO’nun gözetiminde 14 Mayıs 1954’te Lahey Sözleşmesini imzaladı. SSCB bu sözleşmeye 1957’de taraf oldu. Birlik dağıldıktan sonra Rus Federasyonu imzaya sadık kaldığını bildirdi. 1935 anlaşmasına ev sahipliğini yapan ABD ile İngiltere ise bu sözleşmeye imza koymadılar. ABD, soğuk savaşın yaşandığı o yıllarda, SSCB’de nükleer silah kullanabilmek için bu sözleşmeyi imzalamadı. Çünkü nükleer silah, sözleşmenin kapsamına giren tarihsel, kültürel ve dinsel mirası da yok edecekti. Türkiye 1965, Irak ise 1999’da sözleşmeye taraf oldu. 40 madde ile bir ek protokolden oluşan Lahey Sözleşmesinin 1. maddesi ‘kültürel varlık’ kavramını tanımlıyor. İkinci madde bu varlıkların korunmasını, bunlara saygı duyulmasını öngörüyor. Sözleşmenin 5. maddesi çok önemli. Bu maddenin birinci fıkrası ‘sözleşmeye taraf işgalci’ ülkenin, ‘tümü ya da bir bölümü işgal edilmiş sözleşmeye taraf ülkenin kültürel varlıklarnın korunmasında yerel yetkilileri desteklemesini’ emrediyor. İkinci fıkra ‘işgal’ anında ve ‘askeri harekat’ sırasında ‘yerel yetkililerin koruma işlemini yapmamaları durumunda işgalcinin bu varlıkları korumada her türlü önlemi almasını, bu amaçla yerel yetkilileri yakın işbirliğine çağırmasını’ öngörüyor. Üçüncü fıkra ise özetle, ‘işgalcinin, yerel direniş güçleri arasında kendisine göre yasal görebileceği grupları zorunlu olarak devreye sokmasını’ istiyor. Her şey apaçık ortada. Tüm dünya aydınlarına, tarihe, kültüre, sanata saygısı olanlara önemli bir görev düşüyor. 1954 Lahey Sözleşmesini güncelleştirecek ve bu iki işgalci ülkeye imza ettirecek bir kampanya başlatılmalıdır.” Acı bilanço Bilançoya dönersek, yağmalanan yazma eserler arasında Osmanlı döneminde Irak’a giden eserler de yok oldu, Osmanlı Sarayı, tarihi kışlalar zarar gördü ve İmamıAzam Camisi’nin minaresi yıkıldı. Bağdat Müzesi’nden şehir daha düşmeden 15 bin parça tarihi eser yağmalandı. ABD kuvvetlerinin bu yağmaya seyirci kaldıkları televizyon kanallarında bile yayınlandı. Bu 15 bin tarihi eserin yarısına yakını ilk belirlemelere göre Türkiye dahil olmak üzere Kuveyt’ten Japonya ve İtalya’ya kadar pek çok ülkeye dağılmıştı. Bazıları Mısır’daki Kahire Müzesi’nde sergilenmeye gönderildi. Kimi de gezici bir sergiyle ABD’ye gitti. Bu arada cümle alem biliyordu ki söz konusu rakam buzdağının görünen yüzüydü. Batılı müzayede salonları ellerini ovuşturuyor, olan bitene gönüllü seyirci kalıyor, gelen eserleri bir bir tercihen kapalı zarf usulü haraç mezat satıyordu/hala da satılıyor. Dünyanın dört bir yanında Irak eserleri satılıyor, koleksiyonlar Mezopotamya’nın hazineleri ile dolup taşıyor.