19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 10 14/2/08 16:07 Page 1 CUMARTESİ EKİ 10 CMYK 10 16 ŞUBAT 2008 CUMARTESİ Modern yaşamın kirini pasını siliyorlar NaturMed Doğal Tedavi ve Kaplıca Kür Merkezi, kişiye özel tedavilerle ruhunuzu ve bedeninizi dinlendiriyor Aydın’daki Natur–Med Doğal Tedavi ve Kaplıca Kür Merkezi, size yaşamınıza farklı açılardan bakmanın yolunu açıyor. Tatille ilişkilendirilen yeme, içme, sigara, içki, eğlence yerinin doğaya uyuma bırakıyor. Dinlenme günleri kişinin kendini ve vücudunu tanıma serüvenine dönüyor. Yeşilin arasında, bol oksijenli havayı içinize çekerken, sessiz, sakin bir dünyada kendinizi buluyorsunuz. Burada, Avrupa Kaplıcalar Birliği’nin onayladığı “gençleştirici mineral” diye bilinen silisyum diyoksiti içeren kaplıca ve içme suyuyla bir güzelliğe ortak oluyorsunuz. Aydın’ın turistik ilçesi Davutlar Köyü’nde, ormanın kıyısına dayayan gizli bir köşede 1 ile 4 haftalık program ile vücudunuzun gerçekten dinlendiğini hissediyorsunuz. 41 derecelik şifalı sularıyla doğal bir tedavi merkezi olan Natur Med Doğal Tedavi Kaplıca ve Kür Oteli, uyguladığı antiageing (yaşlanmama) tedavisiyle yerli ve yabancı birçok turistin listesinde ilk sırada yer alıyor. Dünyaca ünlü anti angeing uzmanı Prof. Dr. Karl Hecht ve Dr. Yaşar Yılmaz’ın önerilerini alan katılımcılar, uyku ve masaj seanslarıyla gençleşirken, ozon ve kolon tedavisi görerek şifalı sularla zindeleşiyor. Merkeze ilk vardığınızda, Dr. Yaşar Yılmaz, vücudunuzla yaşadığınız sorunları dinliyor. Dr. Yılmaz’ın kişiye özel hazırladığı programı uygulayan katılımcılar, merkezden 2 hafta sonra büyük değişikliklerle ayrılıyor. Merkezde bulunduğunuz sürece, yeni dostluklar edinirken hasta kavramı ve ilaç kullanımı ortadan kalkıyor. Merkezde kalanlar birbirine sağlık dostu şeklinde sesleniyor. HİCRAN ÖZDAMAR RUHSAL ARINDIRMA Natur – Med Doğal Tedavi ve Kaplıca Kür Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Yaşar Yılmaz, hastalıkların tümüne yakınının vücutta bozulan asit – baz dengesi sonucu oluştuğunu belirtiyor. Vücutta oluşan hafif, orta ve ileri düzeydeki asit birikiminin vücuttan temizlenmesi gerektiğini anlatan Dr. Yılmaz, bundan kurtulmanın ruhsal arındırma olduğunu belirtiyor. Dr. Yılmaz, arındırma yöntemlerinin yürüyüşten ozon tedavisine, solunum egzersizlerinden tansiyon düzenleme terapilerine, içme kürlerinden kolonhidroterahiye, infraruj tıbbi saunadan alkali anti – aging, anti toksik, anti – asidik kaplıca banyolarına dek bir çok uygulamayla gerçekleştirildiğini kaydediyor. Dr. Yılmaz, modern yaşamın insan üzerinde yarattığı tahribatın silindiğini belirtiyor. Modern yaşamın stres, hareketsizlik, kötü beslenme, iş baskısı, hava kirliliği etkilerinin sağlık üzerinde tahribatlara neden olduğuna dikkat çeken Dr. Yılmaz, bedenin ve ruhun yenilenmesiyle kötü etkilerin yok olacağını vurguluyor. Dr. Yılmaz, yaşamına renk katmak isteyenleri Natur – Med’e beklediklerini kaydediyor. Merkeze girişle birlikte büyük kentlerin stresli ortamından uzaklaşıyorsunuz. Günlük araç trafiği, iş stresi, gürültü, hava kirliliği gibi birçok etken geride kalıyor. Ormanın kıyısındaki alan sizi içine alıyor. Herşey derin bir nefesle başlıyor ardı sıra gelen kuş sesleri doğaya kendinizi bıraktığınızın kanıtı niteliğinde. İlk gün kentin stresinden uzaklaşarak başladığınız tatiliniz ikinci gün saat 06.30’daki jimnastik ve yürüyüşle sürüyor. Ormanda yapılan yürüyüşün ardından açık veya kapalı havuzlarda termal suyla yapılan kür, kişiyi zinde tutuyor. Kürün ardından Prof. Dr. Karl Hecht’le birlikte havuz başında solunum egzersizi yaparak doğru solunum yöntemleri aktarılıyor. Günlük solunum egzersizleri uykunuzu, iç uyumunuzu ve ruhunuzu dengeliyor. Solunum diğer vücut fonksiyonlarıyla uyumlu bir senkronizasyon sağlıyor. Bu egzersizin ardından bol yeşilli bir kahvaltı sizi bekliyor. Kahvaltı tabağı diyet ve normal olmak üzere iki gruptan oluşuyor. Sağlık tatilinizde, doğadan olmayan hiçbir yiyecek size sunulmuyor. Bağışıklık sisteminizin güçlenmesi için size havuç, portakal, biber, maydonoz gibi çeşitli meyve ve sebzeler sunuluyor. Kahvaltının ardından kişiye özel tedavi süreciniz başlıyor. Bunun içinde ozon tedavisi, kolon – hidroterapi, yoga, tıbbi mesaj, bal masajı, el ve ayak refleks masajı, infraruj ısı kabini, tansiyon gevşeme terapisi, manyetik alan tedavisi, vitamin ve mineral tedavileri, ultrason, tens, vibrasyon, manuel, nöral terapi, akupressur, hamam, kese, köpük masajı ve çamur tedavisinden uygun olanlar gerçekleştiriliyor. Öğle yemeğinin ardından mini uyku terapisi yapılıyor. Bu terapi sırasında, gün içinde 10 ve 20 dakikayla sınırlı olmak üzere uyumanız öngörülüyor. Mini uyku dinlendiriyor, ritim kazandırıyor, uyku bozukluğunun giderilmesine yardımcı oluyor. Yoga ve ardından su içi grup jimnastiği eğlenceli ve vücudunuzu hareketlendirilen bir etkinliğe dönüşüyor. Birçok etkinliğe katılırken, günün nasıl bittiğinin farkına varmıyorsunuz. Saat 17.30 – 18.30 arasında da Prof. Dr. Karl Hercht ile Dr. Yaşar Yılmaz, sağlık seminerleriyle bilgilenmenizi sağlıyor. Sağlık seminerleri son yıllarda tedavinin vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendiriliyor. Amaç, kişiyi bilgilendirmek, aydınlatmak ve duruş karakteri, pozisyon yönetimi karakteri yaratmak olarak açıklanıyor. Seminerin ardından yine bol yeşillikli bir akşam yemeği sizi bekliyor. Yemekten sonra yeni dostlarınızla birlikte kısa bir yürüyüş, paylaşımları yoğunlaştırıyor. Ardından film gösterimi sunuluyor. Sağlık tatiline katılanlar evlerine döndükten sonra da NaturMed uygulamalarından bir kısmını devam ettirebiliyor. Merkez bu açıdan doğal tedaviler, insanın nasıl kendi kendinin doktoru olabileceği, sağlıklı yaşam alışkanlıkları, doğanın imkanlarını sağlık için kullanma konularında eğiten bir okul niteliğinde. Levent’te karşıdan karşıya geçmek daha tehlikeli! Gizem ve Brayn çifti İstanbul’dan Avustralya’ya bisikletle gidecek, küresel ısınma ve çevre sorunlarını fotoğraflayacak “Biz tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş iki bisikletçiyiz. Okuduğumuz okulların, yaptığımız işlerin önemi yok. Biz gezginiz. Doğa dostuyuz. Doğaya inanan, bisiklet dili konuşan iki gezginiz” diyen, Gizem Altın ve Amerikalı eşi Brayn Nance, Mart YILDIZ ayında uzun bir yolculuğa Tam tamına 25 bin km ÇELİK başlıyorlar. pedal çevirecekler. İstanbul’dan Avusturalya’nın Sidney kentine kadar pedal basacaklar. 1 Mart 2008’de başlayacakları yolculukluklarını, 1 Temmuz 2009 tarihinde Sidney’de bitirmeyi planlıyorlar. Çiftin bu yolculuğa çıkış nedeni ise küresel ısınma tehdidine karşı toplumu harekete geçirmek ve bisikletin Türkiye ve dünyada bir ulaşım aracı olarak yaygınlaşmasını sağlamak. Çift, 25 bin km öncesi sorularımızı yanıtladı... Böyle bir yolculuk yapmaya, nasıl karar verdiniz? Eşimle tanıştığımız ilk günden beri dünyayı gezmenin hayalini kuruyorduk. Sonra hayatımıza üçüncü biri girdi: Bisiklet! Bisiklete binmek, bir yerden bir yere kendi gücümüzle gidebilmek bizi mutlu ediyordu. Üstelik araba yerine bisiklete binerek çok sevdiğimiz doğaya hiçbir zarar vermiyorduk. Dünya turumuzla bisiklet ve doğa sevgimizi birleştirince ortaya TEMA Vakfı’nın BisikleTEMA projesi çıktı. Yolculuk sırasında 15 ülke geçeceksiniz. 25 bin km öncesi için hayatınızda ne gibi planlamalar yaptınız? Öncelikle geçeceğimiz coğrafyaları iyice inceledik. İstanbulSidney arasında geçebileceğimiz en güvenli, aynı zamanda en ilginç çizgiyi oluşturmaya çalıştık. Gezerken plan yapmayı çok sevmememize rağmen, bisikletli olmamız ve yolumuzun bozkır ve çöllerden geçmesi herşeyi en ince ayrıntısına kadar planlamamızı gerektiriyor. Örneğin yolun bir bölümünde tam 180 kilometre boyunca su yok. Ya bisikletleri develerin sırtına bağlayacağız ya da o kadar suyu yanımızda taşımanın bir yolunu bulacağız! Yol boyunca mümkün olduğu kadar kendi kendimize yetmeye çalışacağız. Örneğin elektronik malzemeleri şarj etmek için güneş panelimiz, konaklama için çadırımız, su arıtma için filtremiz ve yemek yapmak için her çeşit gazla çalışan bir ocağımız var. Yola çıkmadan önce yapılması gereken en önemli şey “Deli misiniz?”, “Rahat mı battı?” gibi sorulara kulak tıkamak. En önemli planımız bu! Bu kadar uzun bir yolculuğu bisiklet üzerinde yapmak için de vücudun formda olması gerekir. Vücudunuzu bu uzun zorlu yolculuğa nasıl hazırlıyorsunuz? Aslına bakarsanız çok fazla bir hazırlığımız yok. Genel olarak doğaya yakın yaşamaya gayret ettiğimiz için basit ve sağlıklı besleniyoruz, hemen her yere bisikletle veya yürüyerek gidiyoruz. Aklınıza gelebilecek bütün doğa sporlarını severek yapıyoruz. Spor salonuna gidip ağırlık kaldırmak yerine sporu hayatımızın bir parçası haline getirdik, böylelikle kendimizi “sağlam” tutuyoruz. Eşinizle nasıl tanıştınız? Yaşamınızda bisikletten başka neler var? Eşim Bryan’la Los Angeles’ta plaj voleybolu oynarken attığım servis kafasına çarptığında tanıştık. İkimiz de özgür ruhlarız.. bizi en mutlu eden şey doğanın içinde, doğayla başbaşa olmak. Zaten düğünümüzü de bir göl kenarında, açık havada yapmıştık. Ne mutlu ki, az parayla çok mutlu olabildiğimizi çok erken keşfettik ve bu karar bize özgürlüğümüzü verdi. Eşim amatör ressam, şu anda İstanbul’da ebru dersleri alıyor ve harika çalışmaları var. Bense yazmayı çok seviyorum. Bisiklet turundayken haftada 12 gün mola veriyoruz, ben yazılarımı toparlıyorum, o resim yapıyor. Yola çıkarken işlerimizden ayrıldık. Bryan proje müdürüydü, bense halkla ilişkiler uzmanıydım. Bu turun kariyerimize zararlı değil, bilakis yararlı olacağına inanıyoruz. Karşılaştığımız ve karşılacağımız tüm zorlukların iş hayatında karşılaştığımız problemlerin bir yansıması olduğunu düşünüyoruz. Taklamakan Çölü’nü bisikletle geçebiliyorsak, iş hayatımızdaki sorunları çözecek kuvveti de bulabiliriz kendimizde. Bisiklet ile bu kadar uzun bir yolculuğa ilk kez mi çıkıyorsunuz? Hayır, 2007’nin Mart ayında işlerimizden istifa ederek Hollanda’dan yola çıktık ve Prag’a kadar 10 ülke geçtik ve 3 bin 650 km pedal bastık. Doğal olarak yolculuk için maddi ve manevi gereksinimleriniz olacak. Sizi destekleyenler var mı? Atlas dergisi sponsorumuz. Başka destekçilerle de TEMA Vakfı’nın görüşmeleri sürüyor. Tüm bisiklet ve doğa sevenler destekçimiz. Gerçekten de bisiklet forumlarından, kulüplerinden harika bir manevi destek alıyoruz. Bunun yanı sıra Murat Celep harika bisiklet logomuzu hediye etti, tek kelime etmeden uzun cümleler kuran bir çizim. DC Ajans sempozyum afiş ve broşürümüzü yaptı, reklam afişlerimizi yapacak. Delta Bisiklet, Türk malı Geotech bisiklet ve bisiklet malzemelerimizi sağlıyor. Bir yandan da ana sponsor arayışımız devam ediyor. İstanbul’dan yola çıkacaksınız. Devamındaki rotanız nasıl olacak? Turumuza İstanbul’dan başlıyoruz. Karadeniz üzerinden Sarp sınır kapısına gidiyoruz. Gürcistan ve Azerbaycan’ı geçip Çin’e kadar İpek Yolu’nu takip edeceğiz. Çin’den Güneydoğu Asya’ya geçip Vietnam, Laos, Kamboçya, Tayland, Malezya, Singapur ve Endonezya’yı bisikletle geçeceğiz. Avustralya’nın kuzey batısını da bisikletle katettikten sonra 25 bin kilometrelik turumuz Sidney’de sona erecek. Bütün yolda karşılaştığımız çevre sorunlarına tanıklık edeceğiz, fotoğraflarını çekeceğiz ve bunları ülkemize raporlayacağız. Yine yol boyunca gittiğimiz ülkelerdeki çevre sivil toplum kuruluşlarını ziyaret edip Türkiye’yi ve TEMA çalışmalarını anlatacağız. Asyayı bisiklet üzerinde geçmek tehlikeli olmaz mı sizce? Bence Levent’te caddeden karşıdan karşıya geçmeye çalışmak tehlikeli. Küresel ısınma gibi bir tehdit varken her yere özel arabalarımızla gitmek, yarın gelmeyecekmiş gibi tüketmeye devam etmek de tehlikeli. Doğadan uzaklaşmak, hayatımızı televizyon programlarına endekslemek de öyle... Bize kalırsa en tehlikelisi yaşlanıp da geri dönüp baktığımızda “Keşke cesaret edebilseydik” demek. Bunlarla karşılaştırıldığında, hayır, Asya’da bisiklete binmenin tehlikeli olduğunu düşünmüyorum, ancak gerekli bütün güvenlik önlemlerini alıyoruz.” 2000 yılında basılan Bir Bilet Al ve yayıncı arayan Dostum Pasifik isimli kitaplarınız var. Bu yolculuğu da kitaba dönüştürmeyi düşünüyor musunuz? Kesinlikle! Turdan sonra hem yetişkinler hem de çocuklar için kitaplar yazmak istiyorum. Eşim de amatör ressam olduğu için kitapları onun çizimleriyle süsleyeceğiz. Ben bir kitapla hayatı değişebilen insanlardanım. Bu kitaplar da bisikletin ne kadar harika bir araç olduğunu anlatmamıza yardımcı olur, belki birileri daha atlar da bisikletle dünyayı keşfe çıkar, bisikleti günlük yaşamlarının bir parçası yapar ve küresel iklim değişikliği ile mücadele eder diye ümit ediyorum. Aslında insanlar evden bakkala bisikletle gitseler ona da razıyım. KÜRLERİN YARARLARI ÇOK . Gençleşmeye ve uzun bir ömür yaşamanıza yardımcı olur. . Ozon, kolon tedavisiyle beden direncinizi arttırır. . Cilt kırışıklıklarınız, selülitleriniz azalır. . Kilo vermeye yardımcıdır. . Sigarayı bırakmaya yardımcıdır. . Sedef ve egzema gibi cilt hastalıklarının tedavisine destek verir. . Romatizmanız, kireçlenmeniz, fibromiyaljiniz iyileşir. . Yüksek tansiyonunuz düzene girer, ilaçtan kurtulmaya yardımcıdır. . Uyku probleminiz çözülür, stresten arınırsınız. . Kemik erimeniz yavaşlar . Mide, bağırsak probleminizin, prostat sorununuzun, bağışıklık sistemi hastalıklarınızın iyileşmesine yardımcıdır Kaplıca suyunun tedavide etkili olabilmesi için belli özelliklere sahip olması gerekiyor. NaturMed kaplıca sularının çeşitliliği, kullanım alanlarını da zenginleştiriyor. Litresinde 6.3 gram yoğunluğunda ve 30 değişik mineral içeren NaturMed kaplıca suyu, Türkiye’de nadir bulunan bir su. NaturMed kaplıca suyu, vücudu rahatlatıcı, zindeleştirici, hastalıklara karşı koruyucu etki tayıyor. Yanı sıra 30 farklı mineralle Türkiye’de, antiaging minerali olan, silisyum diyoksiti içeren, banyo ve içmede kullanılan tek su olarak kabul ediliyor. www.tema.org.tr/bisiklet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle