22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 10 10/1/08 16:54 Page 1 CUMARTESİ EKİ 10 CMYK 10 12 OCAK 2008 CUMARTESİ figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 Yabancı dile Dokunma vaziyetlerimiz “Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle?” ORHAN VELİ KANIK İlkin dokunuşla başlıyor yaşam, tıpkı bir bebeğinki gibi… Dokunma, beş duyumuzdan biri olup, insanın sahip olduğu güçlü bir sihir ve samimiyetimizi anlatmanın en etkin yoludur. Gözler kapalıyken beden dokunarak görür. Birine dokunduğumuzda, onun sırtını sıvazladığımızda, ona ilgimizi göstermiş oluyoruz. Bir öğretmenin öğrencisinin ödevine bakarken başına dokunması ve sırtını sıvazlaması onun cesaretlenmesini sağlar, girişkenlik kazandırır. Kimi zaman hafifçe değme şeklinde olan dokunma bile sevgiyi çok güzel ifade eder. İnsanın yüreğine ılık ılık meltemler akmasını, bahar sellerinin coşmasını sağlar. Gördüğümüzün gerçek; taşın sert, pamuğun yumuşak olduğunu onun sayesinde anlarız. Dokunmak, sazın telinde türkü, ressamın fırçasındaki resim, piyanonun tuşlarında klasik müzik olabilmekte; bilgisayar tuşlarında ya da TV kumandasında ise tüm dünya ile iletişim kurabilmektir. El sıkışta yeni insanlarla tanışmaktır. Unutmamalı, her insan ayrı bir dünyadır. Gözleri görmeyenler için hazırlanmış Braille alfabesinde dokunmak, kitaplar dünyasına dalmaktır. Çevremizde yaşayan canlılara da sevgimizi göstermek dokunmadan geçer. Dokunmaya sarılmak olarak baktığımızda ise; Uzun süre görmediğiniz annenize sarılmak, bir annenin yanağını çocuğunun yanağına değdirme de bir dokunmadır. Öpmekse sevdiğimize dudaklarımızın dokunmasıdır. Yanlış anlamaya sebebiyet verme durumu da bulunmaktadır: Bazı toplumlarda bazı masum davranışlar yanlış olarak algılanabilmektedir. Örneğin İngiltere’de iki erkeğin el ele yürümesi eşcinselliği ifade eder. Toplumumuzda ise erkeğin kadına toplum içinde dokunması olumsuz bir davranış olarak algılanabilmekte; bu da kimi zaman ters reaksiyonlara sebep olabilmektedir. Duygulandırır ve etkiler… ‘“Bu söz bana çok dokundu’’ ifadesinde anlatıldığı gibi, bazen sözler ve görüntüler duygularımızı harekete geçirir. Yolda araba çarpmış bir kedi görüntüsü duygularımıza dokunarak ağlamamıza neden olur. “Bir dokun bin ah işit” dertli bir insanı ifade etmektedir. “Ucu dokunmak” yapılan bir işten zarar görmedir. Haftalık yayınlanan mizah dergisi Leman’da 1990’lı yıllarda bir köşe vardı ve “arkadaşıma dokunma” derdi. Burada ima edilen düşüncelerini özgürce ifade edenlere zarar verilmemesidir. Dokunmanın kuvvetli ve şiddetli olanına vurmak denirse, yumruk atmak ta bir çeşit dokunmadır. Dolayısıyla mizah ta olaylara bir çeşit dokunmadır. “Mizah demir yumruktur kimi vuracağı belli olmaz” sözü “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” filminde sadrazam rolündeki Güven Kıraç tarafından dile getirilmişti. Dokunmanın bir çeşidi de dürtmedir. Çeşitli vaatlerle uyutulan insanları uyandırmakta kullanılır. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ deyimimiz de yok mu? Hiçbir işe karışmamak, kendi iş ve menfaati dışında tepki göstermemek söz konusudur. Burada da mutlu azınlığın rahatsız edilmemesi sağlanmaktadır. Oysa yapılması gereken yüzleşmedir. Uğur Mumcu’nun dediği gibi “Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma yapılır”… Bir sözümüz daha var; “Suya Sabuna Dokunmak”. Suya sabuna dokunmadığımız da kirlenmeye başlarız. Bu da rahatsızlığa sebep oluyor. Suya sabuna dokunmadan nasıl temiz olunabilir ki, değil mi? Diğer bir yönden baktığımızda, kendi işi gücüyle uğraşan insanların yaşamlarını sürdürmeleri, güçlü ve yöneticilerin işlerine karışmamaları dile gelmektedir veya güç sahiplerinin yaptıkları ile söylediklerinin eleştirilmemesi ve asla onlardan yakınılmaması istenmektedir. Böylece büyük kalabalıkların ya da sessiz yığınların kaderlerine razı olmaları beklenir. Böylece, yöneticiler de hiçbir engele takılmadan istediklerini yapma olanağına sahip oluyorlar… Dokunmanın bir de “dokunulmazlık” tarafı var; Bir gurup tarafından kullanılan ayrıcalıklı olma durumu yani. Halkın dokunulmazlığı yok, vekilin neden oluyor ki? Eğer halk hesap veriyorsa onlar da verebilmeli. Dokunulmazlık uygulaması 1876 yılında Kanuni Esasi’nin milletvekillerine tanıdığı ayrıcalıktan geliyor. Yıllar geçmiş ama uygulama değişmemiş milletin vekillerinin dokunulmazlığı devam etmiştir. Unutulmamalıdır ki “yaşama dokunmak” ömür boyu devam eder ve insana sunulan en değerli armağandır. ozgkara@hotmail.com hazır mı? ocuklar yabancı dil öğrenmeye kaç yaşında başlamalı? Önce anadilini çok iyi öğrenip sonra mı başlamalı? Yoksa bunu beklemeye gerek yok mu? Yabancı dil öğrenmeye geç başlayan çocuk, iyi öğrenemez mi? Kimi uzmana göre, yabancı dili okul öncesinde öğrenmeye başlamak erken ve sakıncalı. Kimine göre, yabancı dil öğretimi için de ‘’7 çok geç’’. 11 yaşından önce tek bir İngilizce kelime duymamış ama bu yaştan itibaren iki yıl İngilizce hazırlık okuyarak bu dili gayet iyi öğrenen biri olarak çocukların ille de okul öncesinde yabancı dil öğrenmeye başlamaları gerektiğine inanmıyorum. FİGEN Ama, erken yaşta dil öğrenmeye başlamanın sakıncalı olduğunu da düşünmüyorum. Yani ATALAY karar tamamen size kalmış! Çocuğunuzun gittiği yuvadan çok memnunsanız, yabancı dil dersi verilmiyor diye değiştirmeye gerek yok belki ama çocukların, çok küçük yaşlarda oynayarak eğlenerek ve farkında olmadan dil öğrenmeye başlamaları da ilerki yaşlar için avantajlı. Çocuklarının okul öncesinde yoğun biçimde İngilizce dersi almasını isteyen (ve tabii ki bu eğitimin maliyetini karşılayabilecek ekonomik gücü olan) annebabalar için Zekeriyaköy’de açılan “Okul Öncesi İngilizce Okulu’’ bir alternatif sunuyor. Yabancı dil eğitimini 5 yaşında başlatan okulda, çocukların ilköğretime, ilk yabancı dilini öğrenmiş olarak başlamaları amaçlanıyor. Merkezi Londra’da bulunan Scola International ile EF Dil Okulları ortaklığı ile kurulan okuldaki dersler, İngiltere’de uygulanan Okul Öncesi Eğitim Programı’na göre hazırlanıyor. ÖZGÜR KARAKAYA Ç Dikkat edin! Uzmanlara göre, yabancı dil eğitimi sırasında 511 yaş grubunun şu özellikleri göz önünde bulundurulmalı: ? Dili analiz edemezler ? Dokundukları, gördükleri somut olayları ve nesneleri algılayabilirler. ? Öğrenme sürecine dinleme becerisi ile başlarlar, sonra sırasıyla konuşma, okuma ve yazma ile devam ederler. ? Sözcükler ile yapıları teker teker anlayamaz ve çözümleyemezler, ancak söylenenleri bütün olarak algılayabilirler. ? Çok zengin bir düş gücüne sahiptirler. ? Yaptıkları etkinliklerden kısa zamanda sıkılırlar. ? Sürekli tekrara gereksinim duyarlar. ? Anımsamaları için ilginç ve akılda kalıcı materyallere gereksinim duyarlar. ? Bireysel etkinlikleri değil grup halindekileri severler. ? Övgüden hoşlanırlar. Oyuncak kitaplığı Kadın Emeği Değerlendirme Vakfı ile Actavis’in birlikte yürüttüğü proje çerçevesinde Mardin’de Oyuncak Kitaplığı kuruluyor. Proje, Saraçoğlu Mahallesi Kadın ve Çocuk Merkezi’nde bulunan Oyun Bölümü’ne gelen çocukların, buradaki oyuncakları evlerine götürmek istemeleri üzerine oluşturuldu. “Oyuncak Kitaplığı”, oyuncak alma olanağı bulunmayan herkese açık olacak. Çocuklar, buradaki oyuncakları evlerine götürürek kardeşleri ve aileleri ile de oynama fırsatını bulacaklar. Oyuncak Kitaplığı’nda yer alacak oyuncaklar, Actavis’in Levent’teki merkezinde toplanıyor ve projeye herkesin katılımı bekleniyor. Çocuklara sürpriz program Santralistanbul, yarın çocuklara sürpriz bir program sunuyor. Fransa’daki Centre Pompidou’da çocuklar için atölyeler düzenleyen Gaelle Pelachaud, 711 yaş grubu çocuklarla “Modern ve Ötesi” sergisi kapsamında bir atölye çalışması yapacak. Santralistanbul Eğitim Birimi tarafından hazırlanan atölye çalışması, 10.3011.30 ve 11.3012.30 olmak üzere 2 ayrı grup olarak düzenlenecek. Tiyatro festivali Beşiktaş Belediyesi BELTAŞ tarafından düzenlenen “Çocuk Tiyatroları Festivali”nde, her cumartesi iki farklı çocuk oyunu sahneleniyor. Mustafa Kemal Merkezi’nde, 26 Ocak 2008 tarihine kadar sürecek Festival’de, palyaçolar, yüz boyama aktivititeleri ve şişme oyuncaklar da çocukları bekliyor. Mutfakta sanat var Whirlpool Muftak Sanatları Akademisi, dünya mutfağının birbirinden güzel tatlarını yaratmak için hafta sonunu mutfakta geçirmek isteyen amatör aşçıları bekliyor. 2004 yılında kapılarını açan Whirlpool Mutfak Sanatları Akademisi, profesyonel aşçılık eğitimlerinin yanı sıra, mutfakta vakit geçirmeyi hobi haline getirenlere ya da yemek pişirmeyi ciddiye alan amatörlere de eğitim vermek amacıyla kuruldu. Ocak ayı için özel hazırlanan programlarında Uğur Gömeç ve ekibi yepyeni tarifler ve eşsiz lezzetler sunuyor. Akademide amatör eğitimler, günlük, haftalık, aylık olarak ayrılıyor. Yeni bir şey öğreneyim, yiyeyim, yedireyim diye düşünenler, dünya mutfaklarını, pastacılık, yemek soslarıyla yakından ilgilenip pişirecekleri yeni yemekleri profesyonellerden öğreniyorlar. Ders programında 20 Ocak tarihine kadar Meksika ve Çin mutfağı, pizza ve kişler, İtalyan davet mutfağı, atıştırmalıklar, balıklar ve pişirme yöntemleri gibi dersler bulunuyor. Her gün farklı bir ders programı ve tek derslik eğitim bulunan Mutfak Sanatları Akademisi’nde 14 Ocak’ta Meksika mutfağı, 21 Ocak’ta Çin mutfağı, 17 Ocak’ta pizza ve kişler, 13 ve 16 Ocak’ta İtalyan davet mönüsü, 16 ve 23 Ocak’ta Türk mutfağı, 17 Ocak’ta atıştırmalıklar, 20 Ocak’ta et pişirme teknikleri dersleri var. Sokak atölyeleri başlıyor! Çocuk büyük demeden herkes denemiştir üç portakalı yere düşürmeden çevirmeyi. Evde yapılan minik şovlara bir katkı sağlamak, bedeninizi keşfetmek, yeniden bulmak ya da sadece eğlenmek için içinizde sirk sanatçılığı ukte kaldıysa buyrun sokağa. ‘Çağdaş Sirk ve Sokak Sanatları Atölyeleri’ santralistanbul ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları bölümü ile Fransız Kültür Merkezi ortaklığında yürütülen bir proje. Bu projenin ilk ayağı olan ‘Sokak Sanatları ve Yeni Sirk’ projesi kapsamında sokak ve sirk sanatları alanında sekiz adet atölye çalışması yürütülecek. Fransa’da bulunan sirk sanatı eğitimi veren Académie Fratellini’den gelecek deneyimli eğitmenlerle gerçekleştirilecek atölye çalışmalarından ilki, 23 Ocak1 Şubat tarihleri arasında santralistanbul’da yapılacak. Gerçekleşecek ilk atölyenin katılımcıları jonglör Vincent Berhault eğitmenliğinde beden/nesne ilişkisini keşfetmek üzerine bir laboratuar çalışması yapma fırsatı bulacaklar. Etkinlik ücretsiz ancak tam katılım bekleniyor. Ayrıca Vincent Berhault’nun Nasreddin Hoca ile ilgili çalışması ‘Hodja’ 15 Ocak tarihinde Fransız Kültür Merkezi’nde izlenebilir. Katılım ve ayrıntılı bilgi için Funda Açıkbaş’ı 0 212 311 77 04’ten arayabilir ya da facikbas@bilgi.edu.tr’ye e posta gönderebilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle