Katalog

CUMARTESI 04 19/9/07 17:23 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 22 EYLÜL 2007 CUMARTESİ Konser Patti Smith İstanbul’da Modern zamanların en önemli isimlerinden biri olan Patti Smith arka arkaya iki konser için İstanbul’a geliyor. Babylon’un sekizinci sezon açılışı için 25 Eylül ve 26 Eylül akşamları saat 21.30’da konser verecek Smith, şimdiye kadar PJ Harvey’den Kim Gordon ve Liz Phair’e kadar birçok kadın ‘rockçı’ya ilham verdi. Müziği kadar yaşam içerisindeki duruşu ile de dikkatleri üzerine çeken Smith, yaklaşık 40 yıllık sanat hayatı boyunca kendine has tarzıyla hafızalara kazındı. Smith, 1975 yılında müzik dünyasının ilk artpunk albümü olarak kabul edilen, ‘Tüm Zamanların En İlham Verici Albümleri’ listesinin üst sıralarında yer alan ilk stüdyo albümü ‘Horses’ı yayınladı. Müzik yaşamı boyunca birçok müzisyen ve modacıyı peşinden sürükleyen bu parlak yıldızın konserini kaçırmayın. (0216 556 98 00, biletler 78 YTL) Yeni Türkü sevenleriyle... Vega ve Gripin aynı sahnede Vega ve Gripin, Enka Okulları ile altı ulusal ve bir uluslararası okulun birlikte yürüttüğü, ‘Uluslararası Bilinç Ağı’ projesi kapsamında bu akşam saat 21.00’de Enka Açıkhava Tiyatrosu’nda konser verecek. Uluslararası Bilinç Ağı çeşitli özel okulların dünyayı tehdit eden yedi küresel sorun üzerine tartıştıkları, uygulanabilir çözüm önerileri ürettikleri ve bunları hayata geçirdikleri bir proje. Konserden elde edilecek gelir yeni projeler üretilmesinde kullanılacak. (0216 556 98 00, biletler 34 YTL) 1978 yılında kurulan Türk Müzik dünyasının önemli topluluklarından Yeni Türkü, 28 Eylül Cuma akşamı Beyoğlu Bronx’ta müzikseverlerle buluşacak. Derya Köroğlu önderliğinde çeşitli müzisyenleri bünyesinde barındırmış olan grubun şu anki kadrosunda Erkin Hadimoğlu, Raci Pişmişoğlu, Furkan Bilgi, Erdinç Şenol ve Fatih Ahıskalı bulunuyor. Topluluk, saat 22.00’de başlayacak konserde Yeşilmişik, Vira Vira ve Aşk Yeniden gibi unutulmaz albümlerdeki pek çok şarkıyı sevenleri için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 23 YTL) Senfonik Orkestra ile Şebnem Ferah S ahne üzerinde olmayı hak eden ve oraya yakışan ender kişilerden biridir diyebilirim, Şebnem Ferah için. O rock sahnesinde olmak için yaratılmış olduğu için özeniyor, titiz davranıyor ve samimiyetini teklifsiz ortaya koyuyor. Bunu başaran müzisyenler olabilir ama Şebnem’in bir ayrıcalığı da dinleyicisine karşı kendisini deli gibi sorumlu hissetmesidir. Dünyanın en büyük stadını, farklı ülkelerden insanlar doldursa bile o sahnedeyken en arka sıralardaki APTÜLKADİR dinleyicinin elektriğini alabilir. Sanki o insanlara ateşi getirmek ELÇİOĞLU için kendini feda eden Prometius gibi dinleyicisinin en mutlu gecesini geçirmesi için tüm varlığını ortaya koyar. Bütün bunları yazma gereğini Şebnem Ferah’ın 10 Mart 2007 tarihinde İstanbul Symphonic Project Orkestrası ile birlikte verdiği konserin DVD’sini izledikten sonra yazma gereği engel tanımaz bir şekilde geldi. Şu günlerde çıkan DVD Türk Rock’ı için geleceğe belge olarak kalabilecek bir yüz akını oluşturuyor. Böylesi cesaret isteyen projelerin değişmez ismi Orhan Şallıel’in yönettiği senfonik orkestra ile verilen bu konserin filme çekilişinde yönetmenliği Pentagram grubundan tanıdığımız Hakan Utangaç yüklenirken gene aynı topluluğun basçısı Tarkan Gözübüyük de prodüktör olarak karşımıza çıkıyor. müziği yerine solo kariyerini sürdürüyor. Ancak senfonik orkestra ile birlikte verdiği konserin DVD’si ve iki hafta önce Açık Hava Tiyatrosu yapılan akustik konserleri artık bize netlikle gösteriyor ki, Şebnem gene grup müziği yapıyor. Onun yıllardır yanında olan Buket Doran (bas gitar), Metin Türkcan (gitar), Aykan İlkan (davul) ve Ozan Tügen (klavye); Şebnem’in Volvox’dan sonraki gerçek topluğu dememiz abartılı olmaz. Bu birlikteliği ve uyumu grup müziği yapanlarda bile bulmamız imkansız. Onların uyumu arkadaşlığı ortaya insanı kavrayan bir müzikaliteyi çıkartıyor. Yıllar içinde Şebnem’e odaklanan dinleyici gelinen noktada diğer elemanlara da ilgisini yoğunlaştırmaya başlamış. Bu elemanların başında da Metin Türkcan geliyor. Aynı zamanda Pentagram’da da gitaristlik yapan Metin, Şebnem Ferah’ın grubunda farklı ama gene kendine has bir hava yakalayabiliyor. Onun sololarını sadece Pentagram’da değil, Şebnem’de de dinlerken ayrı bir haz yakalamanız mümkün. Basçı Buket Doran ve davulcu Aykan İlkan’da konserlerde kendi kişiliklerini çok güzel ortaya koyabiliyorlar. Özellikle Senfonik orkestra konserinin DVD’sinde klavyeli çalgılarda yer alan Ozan Tügen’de kendini bir hayli hissettirmiş. Senfonik orkestra ile rock grubunun bileşimine çok güzel aracılık etmiş. Böyle olunca da ortaya mükemmellik arz eden bir armonik bütünlük çıkmış. Caz dolu bir gece Franti?ek Uhlír Trio, 2829 Eylül akşamları Nardis Jazz Club’de konser verecek. Brno Üniversitesi mezunu ünlü bascı Franti?ek Uhlír, gitarist Darko Jurkovic ve davulcu Jaromír Hele?ic’ten oluşan topluluk Herb Ellis & Ray Brown tarzı müziklerden hoşlananlar için unutulmaz bir gece yaşatacak. Saat 22.30’da başlayacak konserlerde grup, cazseverler için pek çok caz standartını yorumlayacak. (0212 244 63 27, biletler 30 YTL) Michael Jackson partisi Studio Live, pop tarihine damgasını vurmuş Michael Jackson için özel bir gece hazırlıyor. Bu akşam Studio Live’da, 1983 tarihli ikinci albümü ‘Thriller’ ile gelmiş geçmiş en çok satan albüme imza atan Jackson’ın dillerden düşmeyen pek çok parçası çalınacak. ‘Bad’ ve ‘Dangerous’ albümleri ile de tüm dünyada beğenilen Michael Jackson, dansı ve davranışları ile de milyonların peşinde koştuğu bir ikon. Bu özel gecede, Jackson’ın unutulmayan parçaları gece boyunca müzikseverlerle buluşacak. ŞEBNEM FERAH KONSERDE DİNLENİR Özellikle 80’lerin sonuyla 90’lı yılların içinde kurulan grupların bir çok elemanı için “Bir konsere gittim, hayatım değişti” başlangıcı vardır. Bu gayet normal gibi olsa da üniversite yıllarında ilk kez rock ile tanışıp, ardından da bir gitar öğrenme hevesi başlıyordu. Daha önceden müzikle ilişkisi oldukça mesafeli olan bu insanların 19’undan sonra rock dinleyerek adım atmaları ve başarmaları dünyadaki örneklere bakılınca şaşırtıcı gelmiştir. Ama 80’lerden sonra tesadüfe ve “yırtmaya” dayalı meslek erbabını görünce müzikte de olanı anlayabiliyoruz. İşte bu zaman diliminde çıkıp, bu durumu bozan örneklerden biri ise Şebnem Ferah’tır… O çok küçük yaşlarda müzikle sevgi bağında olmuştu. 14 yaşına varmadan döneminin ve eski rock gruplarının çalışmalarını iyi bir şekilde dinleyip, özümsemiş biriydi. Aynı şekilde de müzisyen olmaya kararını çoktan vermişti. Gitaristti ama bu ona yetmiyordu. Çünkü dinlediği ve tutkunu olduğu müziğin toplulukla yapılması gerekiyordu. Ayrıca o da zaten grup müziğini seviyordu. Bir grup kurması gerekiyordu ama okuldaki arkadaşları arasında rock dinleyen bile pek yoktu. O yakın bulduğu bir iki arkadaşını gözüne kestirdi ve onlara “rock grubu kuracağız” dedi. Bununla kalsa iyi, hepsini kendince bir enstrümana yönlendirip, iteledi. Volvox isimli grubunu böylece kurdu. Sonrasında da 15 yaşında bütünüyle kızlardan kurulu (ki bu dünyada bile az örneğe sahip bir özelliktir) topluğu ile ilk konserlerine çıktılar. İşte Şebnem böyle bir tutkunun insanıydı. O bugün Türkiye’nin en önemli rock yıldızıyken bile hala 15 yaşındaki gibi dinlediği rock gruplarından, gittiği konserlerden bahseder. Onunla konuştuğunuzda DİNLEYİCİ KOROSU Konserin en ilgi çekici yanlarından biri ise senfonik orkestra, rock grubu birlikteliğine Şebnem’in dinleyicisinin de katılıyor olması. Belki de dünyada ender gruba nasip olacak şekilde konserin başından sonuna dek bütün parçalara kelimesi kelimesine eşlik ediyorlar. Konserde senfonik orkestranın arkasında yer alan geniş bir klasik koroyu da hesaba katarsak yoğunluğu varın siz düşünün. Kimi zaman dinleyicilerin vokali hem senfonik orkestrayı hem de koronun kulaklarımıza ulaşımını yok etse de bazı anlarda da harika birliktelik oluşturuyordu. Konsere hazırlanırken sanki dinleyicilerde provalara katılmış gibisinden bir kanıya bile varabiliyorsunuz. Baba Zula’dan ‘Kökler’ BaBa Zula, altıncı albümü ‘Kökler’in ilk konser heyecanını Babylon izleyicisi ile paylaşıyor. 11. yaşına giren topluluk, elektro saz, kaşık ve darbuka gibi müzik aletlerini kullanıyor. Üç kişilik grup, ilginç kostümlü dansözleri ve canlı çizim teknikleri ile konserlerini bir şölen haline getiriyor. 28 Eylül Cuma akşamı saat 23.00’de konser verecek olan BaBa Zula, oldukça minimal yapıya sahip yeni albümlerindeki şarkıları sevenleri için seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 28 YTL) ‘SEDAT ABİ’YE VEFA Şebnem Ferah’ın “10 Mart 2007 İstanbul Konseri” isimli DVD’si senfonik orkestra ve rock grubu birlikteliğini gerçekleştirmesinin yanı sıra geçmişe karşı vefanın da anıtını inşa ediyor. DVD’nin içindeki kitapçığın teşekkür bölümünde bu çalışmanın Sedat Yıldırım Sarıcı’ya ithaf edildiğini öğreniyoruz. Sarıcı yani bir dönemin rockçılarının “Sedat Abi”si. Bundan 20 yıl öncesinin Bursa’sını herkesi şaşırtan bir şekilde “Rock Kenti”ne dönüştüren insan. O bir çok grubun çıkışına katkı da bulunmuştu. Zaman geçti ve onun ismini hala unutmayan tek vefalı kişi de Şebnem Ferah oldu. rock’ın doluluğunu, tutkusunu ve bugün artık yitirdiğimiz bir çok güzel şeyini tekrar yaşamaya başlarsınız. Belki de o yüzden Şebnem’in konserleri bir başka oluyor. Volvox’la 15 yaşındayken Bursa’da verilen konserlerle başlayan süreç şimdi de sürüyor. Artık o çok sevdiği grup Özgün, dahi ve ölümsüz… ? Barbra Streisand Live In Concert 2006 (Sony BMG) Bu yazının kzulal?yahoo.com başlığına, müzik dünyasının ünlü isimlerinden Jay Landers’ın bir albüm kapağında çıkan yazısı ilham verdi. Landers’ın ilhamı ise, Amerika’nın en başarılı kadın sanatçılarından Barbra Streisand. 65 yaşındaki çok yönlü sanatçıyı bu üç sıfatla anlatıyor Landers. Streisand’ı zaten tanıyanların bu tanımlamaya hiçbir itirazları olmayacaktır. Ama onu tanımayanların da, “Streisand Live In Concert 2006” adlı iki CD’lik albümü dinledikten sonra bu görüşe katılacakları kesin. Sanatçının geçen yıl gerçekleştirdiği 20 konserlik turnesinden sonra yayımlanan bu albüm, şarkı seçiminden ses kalitesine kadar öylesine özenle ortaya çıkarılmış ki, gözlerinizi kapayıp dinlerseniz kendinizi konserde sanabilir, hatta kendinizi kaybedip kulağınızda yankılanan alkışlara siz de katkıda bulunabilirsiniz. Toplam 31 şarkının yer aldığı albüm, farklı konserlerden en güzel performansların bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. Şarkı aralarında anekdotlar halinde anılarını anlatıp espriler yapıyor Streisand. Örneğin “Happy Days Are Here Again” adlı şarkıyı anons ZÜLAL KALKANDELEN ederken, 1932 yılında Amerika’da Demokrat Parti’nin bu şarkıyı kampanya şarkısı olarak seçtiğini anlatıyor ve geçen yıl yapılan Kongre seçimlerini kastederek ekliyor: “Umarım bu yıl 7 Kasım’da bu şarkıyı yeniden söyleyebilirim.” Uzun yıllardır Demokrat Parti’ye aktif olarak destek veren sanatçı, her fırsatta Başkan Bush’a karşı olan görüşlerini dile getirmeyi sürdürüyor. Streisand hayranları için bu albümü ilginç kılabilecek bir diğer özellik, şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmayan şarkıları da içermesi. “Starting Here, Starting Now”; Broadway müzikali “Nine”dan “Unusual Way”, dünyaca ünlü pop opera grubu Il Divo’nun eşlik ettiği “The Music Of The Night” ve “Somewhere”, en dikkat çeken performanslar. Amerikan tarihinde Grammy, Emmy, Altın Küre ve Tony ödüllerinin hepsini birden kazanma yeteneğini gösterebilmiş az sayıdaki sanatçıdan birisi Barbra Streisand. Oyuncu, prodüktör, besteci, şarkıcı ve yönetmen… 2006 turnesiyle adını taşıyan vakıf için 92.5 milyon dolar gelir elde etmiş. Şimdiye kadar 60’dan fazla albüm yapmış ve 60 altın, 30 platin, 13 multiplatin albüm ödülüne değer görülmüş. Bu sayılar çok başarılı olduğunun birer göstergesi. Çok güzel olmadığı için sahneye uygun olmadığını düşünürmüş annesi. Nasıl da yanılmış! O, 47 yıldır sahnede ve en önemlisi unutulmaz yorumlarıyla ölümsüz kalacağı da kuşkusuz. ? Dean MartinForever Cool (Capitol RecordsEMI) Bugünkü yazıya, ana başlıktaki tarife uygun ikinci bir isim konuk oluyor: Dean Martin. Çünkü ilerleyen teknoloji sayesinde Martin’in popüler sanatçılarla yapılan düetlerinden oluşan “Forever Cool” adlı toplama albüm piyasaya çıktı ve ilk haftasında Billboard Top 200 listesine 39 numaradan giriş yaptı. İnternet üzerinden şarkı indirilen sitelerdeki popülaritesi ise kayda değer; iTunes’un Top 10 Albüm listesinde beş numaraya ulaşmış. Bir zamanlar birisi Dean Martin’e bir gazete kupürü vermiş. Uzun yıllar boyunca Martin’in soyunma odasının duvarında asılı duran bu kupürde bir karikatür varmış. Sıkıcı bir işte çalışan bir memur diğerine sızlanıyormuş: “Tekrar hayata gelirsem, Dean Martin olarak gelmek istiyorum.” Dean Martin dünyaya ne olarak geri gelmek isterdi bilinmez ama hâlâ kendisi olarak varlığını sürdürüyor. Ses sanatçısı olmanın en garip ama en güzel yönlerinden birisi bu olsa gerek. 1995 yılında yaşama veda eden bir sanatçı, derleme bir albümle çok satanlar listelerine geri dönüyor! Üstelik artık fizik olarak var olmasa da, sesi, dönemin en popüler isimleriyle yapılan düetler aracılığıyla yeni kuşaklara ulaşıyor. Dean Martin’in Kevin Spacey, Chris Botti, Robbie Williams, Joss Stone, Charles Aznavour gibi tanınmış isimlerle düetlerinden oluşan albüm, özellikle 50’lerin ve 60’ların caz müziğinden hoşlananlar için kaçırılmayacak bir çalışma. Dean Martin’in tüm zamanların en beğenilen erkek sanatçılarından birisi olduğu tartışılmaz. Hatta Elvis Presley bile, en hoş yani “cool” olanların kralının Dean Martin olduğunu itiraf etmiş. Romantik şarkılarıyla özellikle kadınların kalbini kazanmış bir ikondur o. Smokini, şapkası, siyah rugan ayakkabıları ve karizmatik gülüşüyle yarattığı imaj hafızalara kazınmıştır. Kendisi yaşarken hep başarılı bir sinema oyucusu olarak anılmak istemişse de, biz onun dinlerken insanı garip bir şekilde rahatlatan sesini hiç unutmuyoruz. Albümde Joss Stone’la, “I Can’t Believe That You’re In Love With Me” (Bana Aşık Olmana İnanamıyorum) adlı şarkıyı söylüyor Dean Martin. Sorun annenize ya da anneannenize neden aşıklarmış Dean Martin’e… Çünkü çocuklarınız ve torunlarınız da size soracaklar aynı soruyu. İşte bu da Dean Martin’in ölümsüzlüğünün kanıtı. RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com