19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 03 19/9/07 17:28 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 22 EYLÜL 2007 CUMARTESİ 3 Masaracı’dan ‘mavimtırak’ espriler Çizer Kamil Masaracı, Bodrum’da bu yıl ikincisi düzenlenecek “Famous Cup” yelken yarışları kapsamında bir sergi açıyor. “Deniz Karikatürleri” isimli sergi, bugün ve yarın Osmanlı Tersanesi’nde sanatseverlerle buluşacak. Sergilenecek karikatürlerin tümü, serginin adından da anlaşıldığı gibi denizle ilgili. Deniz çizmeyi çok seven Akdenizli çizer Masaracı’nın denize dair karikatürleri yelken yarışlarına renk katacak. Cumhuriyet Gazetesi’nde de çizerlik yapan Masaracı, denizle bağını, “İskele bulduğum her yerde, iskelenin ucuna gider ve oradan denize bakarım. Ufku ve ötesini düşlerim. Yani ufuk ötesi bir durum söz konusu” diyerek nükteli bir şekilde açıklayor. Denizle felsefeyi birbirine benzeten çizer, “İskelede ütopya kovalamak bana keyif veriyor” diyor. Denizde yaşamın kendisini gördüğünü söyleyen Akdenizli karikatürist, “Deniz Karikatürleri” sergisini de şu sözlerle anlatıyor: “Deniz karikatürlerim genellikle profesyonel yelken ekibiyle beraber yarışacak. Dereceye giren teknelerdeki sanat, spor, edebiyat, moda ve basın camiasının önde gelen isimleri 23 Eylül Pazar günü Maserati Marina Yacht Club’da yapılacak törende ekiplerle birlikte ödüllerini alacak. Ödül törenini sunacak olan Metin Uca, “Bütün Gemilerimi Karaya Oturttum” adlı bir performans sergileyecek. Yelken sporunu daha geniş kitlelerle buluşturmayı ve dünyanın en güzel deniz ve rüzgarına sahip Bodrum’da yelken turizmini geliştirmeyi hedefleyen Famous Cup kapsamında konserler de verilecek. Fatih Erkoç ve Önder Bali Orkestrası, Bodrumlulara müzik ziyafeti sunacak. mavimtırak esprilerden oluşuyor. Bu karikatürler kara kalem, pardon mavi kalem işler.” 2223 Eylül tarihlerinde Bodrum’da yapılacak olan Famous Cup’ta, Türkiye’ nin birçok ünlü yüzü, 40 ‘Kimsenin Evcili’ değiliz Ayşegül Güryüksel’in ‘Kimsenin Evcili’ filmi (Nobody’s Pet), Yarın ‘Sydney Experimental Film Festivali’nde en iyi kısa film adaylarından biri olarak yarışacak. imsenin Evcili’ (Nobody’s Pet); sebepleri, sınırları, kuralları ve yaşamdaki etiketleri reddeden bir kadının öyküsünü anlatan 6.46 dakikalık bir kısa film. Ayşegül Güryüksel’in yazıp yönettiği film, bir anlamda paralel hayatların yaşandığı zamanda, durumlara kanalize olunurken anı yakalamaya ve yaşamaya çalışan bir kadının portresini çiziyor. Film, birisinin himayesi altına girmemeye çalışarak yaşayan bir kadının geçmişini, bugününü, yarınını ve hiç doğmamış halini sunuyor izleyiciye. Kendisiyle hesaplaşması hiç bitmemiş bir ZUHAL kadını... Filmde, simge olarak kullandığı boynuna tasmayla bağlı olan ölü AYTOLUN kadının balıkla ‘kendi olamayan, başkasının kopyası olma yolunda ilerleyen insanların hapsolduğu ölü fikirlerle ne kadar rahat yaşayabildiğini’ gösteriyor Güryüksel. Ayşegül Güryüksel, iyi bir sinema izleyicisi olmanın dışında herhangi teknik bir konuda da bilgi sahibi değilken, araştırıyor, öğreniyor, saatlerce çalışıyor ve tüm bunlara bir de kendi deneyimlerini ekliyor. Filmiyle hayatlarında paralel zamanları yaşayan insanların günü ve anı kaçırdığını, sabit fikirlere hapsolup, yaşamın asıl anlamından uzaklaştıklarını anlattığını söylüyor. ‘Kimsenin Evcili’ ile Uluslararası New York Bağımsız Film Festivali’nde ‘En İyi Uluslararası Avant Garde Film’ ödülü alan Güryüksel, 23 Eylül’de Sydney Experimental Film Festivali’nin de ‘en iyi kısa film’ adaylarından biri. K SINIRLARA KET Güryüksel, 27 yaşında başarılı bir dansçı. Zeynep Tanbay Dans Company’de eğitmenlik yapan sanatçı üç yaşından beri bale yapıyor. Ancak, geçen yıl bir gün bale dersinde, sakatlanmasının çok zor olduğu bir hareketi yaparken yere düşen, kalkıp dansına devam etmek isterken ikinci kez düşen Güryüksel’in ön çarpraz bağı yırtılıyor. Bir sporcu gibi bir dansçının da sakatlık geçirmesi, mesleği açısından çok zor bir durum. Ancak bugüne dek başına gelen talihsizliklerin ardından başarılı işler ortaya çıkarmayı bilmiş Güryüksel için, bu kazanın sonucu düşünüldüğü gibi aylarca evde yatmak olmamış. İnsan vücudunda kendini yenileyemeyen tek bağın yırtılması ile ameliyat olması gündeme gelmiş. Sadece futbolcuların başına gelen bu talihsiz kaza, Güryüksel için başka bir hayata açılan kapı olmuş. Güryüksel, yaşamını etkileyecek ilk rahatsızlığını çocukken yaşamış. Nefrotik Sendrom teşhisi konulan Güryüksel, bir çocuk olarak pek çok şeyden feragat etmek durumunda kalarak, yaşamının en sakin dönemini yaşamış. O dönemlerde ailesinin özel bir bale kursuna göndermesiyle başlamış dans yaşamı. 11 yaşına dek önünde iki ihtimalle yaşamış. Ya ömrünün sonuna dek bu hastalıkla yaşamını sürdürmek ya da hastalığı yenmek... Güryüksel, hastalığını tamamen yenmiş. 7 yaşına dek bale kursuna giden Güryüksel’in hobi olarak başladığı dans, gün gelmiş yaşamının merkezine oturmuş. 7 yaşında AKM’nin bale sınavlarını kazanmış, 7 yılda 30’a yakın eserde yer almış ve birçok oyunculuk deneyimi yaşamış. Sonra da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Konservatuvar bölümü ve modern dans... Yaşamında sadece istedikleri için gerekli ortam sağlayan ancak hiç bir zaman planlı programlı yaşamayan, zamanın yarattığı kısıtlamaları kabul etmeyen, reddeden, isyan eden, öğrenen, anlatan, anlattıkça çoğalan bir yaşam sürdüğünü söylüyor Güryüksel. Bu dönemlerde hep tasarlamış, hayal etmiş, yeni projeler üzerine çalışmış, bölük börçük fikirlerini ayrı ayrı deneyimlemiş, binbir parçaya böldüğü zihnini her zaman dinç tutabilmek için beslenecek şeyler aramış kendine. Ta ki yaşamını etkileyecek ikinci rahatsızlığına dek... Şeffaf duvarlar Yaşadığı sakatlık nedeniyle aylarca evde yatması gerektiğini öğrenen Ayşegül Güryüksel, daha önceden kafasında parça parça bulunan fikirleri senaryo haline getirerek bir film çekmeye başlamış. Dışarıdan gelebilecek her türlü tepkiye, haksızlığa ve darbeye kendisini şeffaf bir duvarla kapattığını söylüyor Güryüksel: “Kapattığınız duvarın dışındakiler sizi görmek zorunda. Aksi halde savaşın içinde olamazsınız. Hem gözüküp hem de gözükmemekle ilgili şeyleri deneyimlediğim zamanlarda geçirdim bu kazayı. O anda durup, düşünüp, yorumlama fırsatı buldum kafamdakileri” diyor. Güryüksel’i film çekme konusunda tetikleyen nedenlerden biri de internetten sipariş verdiği ‘Dreams That Money Can Buy’ (Paranın Satın Alabileceği Düşler) filmi. Man Ray ve Marcel Duchamp’ın da yer aldığı, avangart sinemanın tarihini başlatan bu filmi ard arda izleyen Güryüksel, herhangi bir ticari kaygısı olmadan çekilen filmlerin anlatısını kendisine uygun gördüğünü ve doğru yolda olduğunu anlamış. Kimsenin Evcili filmi ile daha önce hiç düşünmediği bir alana dahil olan Güryüksel, “Farkettim ki, planlanmadan yapılan çalışmalar her zaman daha özgün oluyormuş. Yaratım sürecinde hesapkitap olmadan yapılan çalışmaların keyfi çok daha güzel” diyor. Artık Güryüksel’in en büyük amacı ödül almış bu filmi, Türkiye’de de bir dans tiyatrosu olarak sergilemek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle