19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 30/5/07 15:35 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 2 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ Yalova’daki Altın Balık C uma günü Yalova’da Vilayet binasının önünden geçerken gülüyorum. Mine Hanım neden güldüğümü soruyor. Baksana diyorum, içeride Yalova Valisi oturuyor. Bu da bana hep kimsenin takmadığı Yalova Kaymakamı’nın hınzır intikamı gibi geliyor. Yıllardır Yalova’ya uğruyorum. Her fırsat bulduğumda gittiğim, Orhangazi Kerametaltı yolu üzerinde bu yeni ilimiz. Artık, Yenikapı’dan kalkan hızlı feribotlarla yol da kısaldı. Yenikapı Yalova arası feribotla 75, Pendik Yalova arası ise yine feribotla 60 dakika. Yolunuz Yalova’ya düşerse, iki yere mutlaka uğramanızı salık veririm. Biri Pazartesi , Çarşamba ve Cumartesi günleri kurulan Yalova pazarı. Gerçekten, yöre üreticisinin getirip, lezzetli, kaliteli ürünlerini ucuza sattığı bu pazara bayılacağınıza eminim. Büyük kentlerden gidenler için çeşit bolluğu ve ucuzluk gerçekten şaşırtıcı. Dedim ya! Gözümüz aydın! Artık balık ithal eden bir ülke olduk. Kimi zaman ithal torikle yapılmış lakerdalar da satılıyor. Altın Balık Restaurantta lüfer, levrek, çipura, mezgit, tekir, (geçen Cuma yediğim mısır ununda kızartılmış tekir çok güzeldi, sulu sulu kıvamında hazırlanmıştı) iri tekir, barbun, kalkan, hamsi, sarıkanat, çehakop, istavrit, uskumru ve palamut bulabilirsiniz. Tabii karides de, hatta zaman zaman balık çorbasına da karides koyuyorlar ve çok hoş bir çeşni oluyor. Balık köftesinden söz ettim. Bir kez mutlaka tadın. Ama Altın Balık’ın spesiyalitesi, fener balığı kavurma. Tereyağında kavrulan fener balığı gerçekten enfes oluyor. Levrek ve hamsinin buğulamasını salık veririm. Tabii mevsiminde olmak koşuluyla lüfer mutlaka ızgara olacak, hatta fazla kızarmamasını da tembih edin. Gerçi, Mehmet Ali usta işini biliyor ama... Eğer buğulama istiyorsanız, yarım saat beklemeyi göze alacaksınız. Izgara için bunun yarısı kadar zaman gerekiyor, tavalar ise 10 dakikada hazırlanıyor. Altın Balık gerçekten fiyatları ehven bir balık lokantası, balıklar taze ve lezzetli. Yolunuz düşerse vapur iskelesi yanında sahildeki otoparkın kıyısındaki bu yere mutlaka uğrayın! Altın Balık Balıkçısı ve Balık Restaurantı Yalova Vapur İskelesi Yanı Tel : (0 226) 814 11 43 (0226 814 43 11) Merhaba Yaşama başka bir pencereden, daha enerjik, daha umutlu, daha sağlıklı bakmak için yola çıktık tam bir yıl önce. İddialıydık; Cumartesinizin rehberi, yol göstericisi, neşesi olacağız dedik. Çıtamız yüksek olmalıydı. Çünkü Cumhuriyet’tik…Ve çok yüksek bir okur kalitesinin karşısına çıkacaktık… Bir yıl boyunca sizlerden aldığımız destekle bunu başardık. Her Cumartesi Hafta Sonu sayfalarında buluştuk. Dile kolay…Tam 52 hafta…Kimi zaman bir film karesinde ya da bir şarkıda, kimi zaman da bir tarih yaprağında ya da bir tuvalde... Beraber öğrendik, güldük, sevindik, hüzünlendik, gezdik, seyrettik, dinledik ve söyledik... Sizlerle büyüdük... Şimdi işimiz ve sorumluluğumuz daha da arttı. Artık bir yaşını doldurduk. Paylaşmak istediğimiz yeni hayallerimiz var... Heyecanımız ise ilk günkü gibi… Genç, dinamik kadromuz ve anlayışımızla yaşamın renklerinde kaybolmaya, insana dair olan her şeye dokunmaya daha büyük bir iddiayla devam edeceğiz... Muhabir ve yazarlarımız Ali Sirmen, Figen Atalay, Hakan Akarsu, Aslı Selçuk, Alper Turgut, Aptülkadir Elçioğlu, Bülent Ergüden, Zülal Kalkandelen, Erdoğan Aydın, Özcan Yaşar, Sabiha Kurtulmuş, İlker Mumcuoğlu, Esra Aliçavuşoğlu, Şirin Güven, Zuhal Aytolun, Sinem Dönmez, çizerimiz Rıfat Mutlu, Görsel Yönetmenimiz Elif Tokbay ve bize destek olan tüm arkadaşlarımızla yine birbirinden dolu yeni sayılarımızla, yeni umutlarımızla sizlere her Cumartesi ‘merhaba’ diyeceğiz... Bu hafta sıcak yaz günlerinde esecek festival rüzgarını taşıdık sayfalarımıza. Klasik müzikten caza, rocktan elektronik müziğe kadar pek çok farklı türdeki festivali ve konuklarını Şirin Güven, müzikseverler için araştırdı. İyi hafta sonları... İstanbullu Bentino Sanzoni’nin şarküterisinde... BİR BALIK ÇORBASI İÇİN Yalova’dan geçişlerimde ikinci şaşmaz adresim. “ALTIN BALIK” balıkçısı ve balık restaurantı. İki yıl kadar önce, vapur iskelesi yanında (feribot değil) kıyıdaki yerine taşınmış olan Altın Balık balıkçısı, aslında 51 yıllık bir kurum. Buranın sahibi Erdinç Erkorkmaz, Eskiden biz balık da ihraç ederdik, diyor ve sonra içimizi burkan gerçeği de açıklıyor: Artık denizlerimizde balık bitiyor. Artık bırakın ihracatı bir yana ithalat yapar olduk. Ne havamızı, ne suyumuzu, ne yeşilimizi, ne de denizimizi koruyabildik. Yalova’ya gittiğimde Altın Balık’tan hepsi de taze olan mevsim balıklarını alırım. Ama bunların içinde favorim, eti gevrek, lezzetli olan iskorpittir. Altın Balık’ın yöneticisi Hasan Erbeyli’nin özel olarak ayıklayıp hazırladığı, didip, löp etler haline getirdiği iskopritleri, eve varır varmaz, az su ile çok kısa bir süre hayladıktan sonra, sıcakken, üzerine zeytinyağı ve limon döküp, bol maydanoz serpip biraz da kara biber koyarak, meze veya frenklerin deyimiyle antre olarak tadarım, istakoz kıvamında olur ki, eski İstanbullu dostlarım Ata ve Ayşe Sakmar da pek severler. Hepinize de demenizi tavsiye ederim. Hemen belirteyim ki, Altın Balık balıkçısında, önceden telefon etmeniz halinde mevsiminde böcek veya ıstakoz da bulabiliyorsunuz. İstanbul’un ünlü mekanlarından Tuzla’daki Mercan Restaurant’ın böcek ve ahtapotları da zaten Yalova’daki Altın Balık’tan gidiyor, balıkları da öyle... Altın Balık’a restaurant olarak müdavim olmam, önce balık çorbası ile başladı. Hünerli ahçı Mehmet Ali İkiz’in hazırladığı balık çorbaları gerçekten çok leziz. Ayrıca balık köftelerini de iyi yapıyor. Tabii balık köfteleri de eskiye göre değişti, eskiden palamut daha iyisi de torikle yapılırlardı. Şimdi palamut öyle harcıalem balık değil, doğru dürüst toriği bulmak ise mesele, lakerdacılardan bundan yakınıyorlar. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından insan yağmuru Nazım Alpman, İnsan Yağmuru kitabında, Zonguldak, Ağrı, Mardin, Antakya gibi şehirlerin yanı sıra dünyadan da insan hikâyelerini anlatıyor. Tüm bu hikâyeler üzerinden de şehirlerin tarihi, kültürel ve sosyoekonomik konumunu gözler önüne seriyor. ZUHAL AYTOLUN Anadolu’nun doğusundan batısına birçok yerleşim yeri Türklerden Araplara, Kürtlerden Süryanilere, Ermenilerden Rumlara kadar pek çok kültürü özüne sindirmiş ve aslında her bir birey pekçok kültürün biraraya gelmesiyle oluşturmuş kimliğini. Anadolu’nun bazı yerleşim yerlerinde bir sokakta ezan okunurken diğer bir taraftan çan sesleri duyulabiliyor. Hoşgörünün ve birlikte yaşama anlayışının bir örneği aslında Anadolu toprakları. Sosyo ekonomik çıkmazları olsa da hoşgörüye, insani değerlere ve derin yaşanmışlıklara sahip Anadolu insanının hikâyelerinin yanı sıra dünyadan da öyküleri, yaşayanların kendi ağızlarından dinleyen Nazım Alpman, hepsini biraraya getirdi ve sonuçta kitabın adı gibi bir İnsan Yağmuru çıktı ortaya. Nazım Alpman, gazetecilik yaşamına 1970’li yıllarda Politika, Vatan, Demokrat gazetelerine karikatür çizerek başladı. 1987 yılında Eylükatür (12 Eylül Karikatürleri) adlı sergiyi açtıktan sonra aynı yıl, Melih Aşık’ın teklifiyle Milliyet gazetesinde Açık Pencere muhabiri olarak çalışmaya başladı. Daha sonra serbest muhabir olarak sıcak haber ve pazar röportajları, seyahat yazıları, Kafkasya, BosnaHersek, Kosova gibi kriz bölge röportajları yaptı. Fidel Castro ile Türk basınında ilk röportajı yapan Alpman, Gürcistan’ın seçimle gelen ilk devlet başkanı Zaviad Gamsahurdiye ile de son röportajı yapan gazeteci oldu. Gürcü lider 27 gün sonra öldürüldü. Gazeteciliğin yanı sıra televizyon belgesellerine metin yazarlığı da yapan Alpman, BirGün, internethaber.com, sansursuz.com’da köşe yazarı olarak günlük siyasi yazılar yazıyor. 2003’ten itibaren aynı zamanda National Geographic Dergisi’ne de yazan Alpman, Türkiye’nin ilk belgesel kanalı olan İZtv’de çalışıyor. Gazetecilerin Şakası Olmaz ve Sınırda Yaşayanlar Trakya Çingeneleri kitaplarını çıkaran Alpman’ın bu kitabı çıkarmaya karar vermesine yazdığı bir internet sitesinde okurların yazı altına eklediği yorumlar etkili olmuş. Siteye yazılan, “Google’da şöyle bir araştırma yapınca gördüm ki, etnikkaşır(!) yazarımızın maşallah geçmişinde neler yok, neler? Süryaniler Ermeniler, Kürtler, Abhazlar, Çeçenler, Çerkesler, Rumlar.. Hepsi var. Görmedim ama Allah bilir Çingeneler bile vardır!” yorumu üzerine düşününce gerçekten hepsini araştırıp yazdığını ancak yeni anlatım ve ifadelerle hepsini biraraya getirip yayınlamak gerektiğine karar vermiş. Doğubeyazıt’tan Atina’ya Gittiği yerlerde haber, izlenim ve röportajın yanı sıra insan hikâyeleri biriktiren Alpman’ın İnsan Yağmuru kitabı bu hikâyeleri anlatıyor. Eskişehir’den Zonguldak’a Enez’den Doğubeyazıt’a kadar uzun, uzak ve zorlu coğrafyalardaki modern çalıkuşları anlatılıyor kitapta. İnsan Yağmuru, duru diliyle kolay okunur bir kitap ancak anlattığı insan hikâyeleri, yaşanılan hayatı sorgulamak için durup düşünmeye itiyor okuyanı. Antakya’nın Hanımağa’larından, Van’da görev yapan çoğu kadın öğretmenlerin hademelikle yöneticilik arasında gidip gelen yaşamlarına, hayvancılıkla uğraşan ilköğretim okulu öğrencilerinden, Dünya Süryanileri’nin ruhani lideri olan Patrik I. Moran Mor İğnatius Zakas Ayvaz’la Mardin’de yaptığı röportaja ve değişik dönemlerde İstanbul’dan Atina’ya göç eden Rumların toplu olarak yaşadıkları eski bir semt olan Atina’daki Palio Faliro’ya ve Varşova’ya dek pek çok başlığı okuyucuya sunuyor Alpman. Nisan Yağmuru’nu anımsattığı için gelip geçici gibi düşünmeyin. Pek çok insanın hayat hikâyesini tarihi ve kültürel dokular üzerinden okumak için kalıcı bir kitap İnsan Yağmuru. Her evde bir sağlık meleği var SİNEM DÖNMEZ Hepimizin ailesinde bir sağlık meleği var! Sağlıklı yemekler hazırlayan, hastalananlara ilk müdahaleyi yapan, evin temizliğini sağlayan. Etrafınıza bir bakın. Annenizden, kız kardeşinizden, ablanızdan ya da büyükannenizden söz ediyoruz. Sağlık melekleri bundan sonra daha da bilgilenerek bizimle ilgilenecekler. Novartis ve Türk Kadınlar Birliği’nin ortaklaşa yürüttüğü “Her evde bir sağlık meleği var” kampanyası 30 ildeki kadınlara sağlık eğitimi veriyor. Proje kapsamında uzman doktorlarla birlikte kadınlara kronik hastalıklar konusunda eğitim veriliyor. İki saate yakın süren toplantılarda kadınlara diyabet, kolesterol ve hipertansiyon hakkında geniş bilgi veriliyor ve nasıl ortaya çıktığı ve risk faktörleri ve nasıl korunmak gerektiğini detaylı bir biçimde anlatıyor. Proje kapsamında Eskişehir, Bolu, Adana, Denizli, Antalya, Tekirdağ ve Nevşehir’den sonra Antakya’da da eğitim toplantısı gerçekleştirildi. Amerika’da “Sinsi Katil” ya da “Beyaz Katil” olarak adlandırılır. Tansiyon ölçtürürken, sigara, kahve, alkol ve kola içilmemelidir. Stresli olunmamalıdır. Kalp damar hastalıkları için de büyük bir risk oluşturur. Evde doğru ve dengeli beslenmek için en büyük görev kadınlara düşmektedir. En ideal kilo kaybı, ağırlığın yüzde 10’nu bir yıl içinde vermektir. Alkol kalbe yük getirir, gökyüzünün mavisinden bile keyif alarak hayatı yaşayın” diye konuştu. Novartis Genel Müdürü Altan Demirdere ise “Hepimizin ailesinde bir sağlık meleği var. Bu görevi bazen eşimiz, bazen kız kardeşimiz, bazen de annemiz üstleniyor. Bu nedenle tüm ailenin sağlığının sorumluluğunu taşıyan kadınlara destek olacak Sağlık Melekleri Projesi’ni Türk Kadınlar Birliği ile gerçekleştirerek kadınlarımız sağlık konusunda bilinçlendirmelerini istedik. Türk Kadınlar Birliği ile el ele bütün Türkiye’ye gezerek sağlık nesillerin yetiştirilmesine katkıda bulunmak için yola çıktık. Halk sağlığı alanındaki çalışmalarımıza tüm dünyada devam ediyoruz” dedi. Seminere katılan Türk Kadınlar Birliği Başkanı Avukat Sema Kendirci, sağlıklı nesiller ve sağlıklı çocukların yeşitmesi için kadınların eğitiminin şart olduğunu söyledi. Türk Kadınlar Birliği olarak her alanda kadınları eğitmek için görev alacaklarını söyleyen Kendirci, “Kadınların eğitimi için her alanda görev almayı kendimize ilke edindik. Bizim için en önemli şey evde kadının eğitim ile başlar” dedi. Kadından başlayarak tüm ailenin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bu proje kapsamında Kastamonu, Adapazarı, İzmir, Kahramanmaraş, Amasya, Ankara, Sivas, Kayseri, Konya, Uşak, Balıkesir, Çanakkale, Afyon, Erzurum, Trabzon, Şanlıurfa, Edirne, Muş ve İstanbul’da yıl içinde ikişer kere eğitim toplantısı gerçekleştirilecek. Eğitim toplantıları ile binlerce kadına ulaşılması hedefleniyor. DÖRT KİŞİDEN BİRİ TANSİYON HASTASI Antakya’da yapılan seminerde Mersin Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Züheyr Günal önemli bilgiler verdi. Tüm dünyada 600 milyon tansiyon hastası olduğunu söyleyen Günal, insanların büyük bir kısmının tansiyon hastası olduğunun farkında olmadığını ifade etti. Günal, “Tansiyon sinsi ve sessiz seyreden bir hastalıktır. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu, Mustafa Doğan Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle