Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 06 4/4/07 16:14 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 7 NİSAN 2007 CUMARTESİ Kardelenler yaşama tutunuyor Turkcell, Kardelen kızlarına burs vermekle kalmıyor. onları Turkcell Akademi’de hayata hazırlıyor. Kardelen kızlarına yalnızca yabancı dil ya da bilgisayar dersleri değil, talepler doğrultusunda imaj yaratma, empati, stres yönetimi, müzik türleri gibi eğitimler de veriyor. Kardelenler projesiyle 2000 yılından bu yana yaklaşık 12 bin 300 öğrenciye burs verildi, 6 bin 300 öğrenci liseden, 67 öğrenci de üniversiteden mezun oldu, 950 öğrenci üniversiteyi kazandı. Hepsini montajla bir dizi olsun! Televizyondaki dizi kirliliğinden yakınan İpek Tuzcuoğlu, istediği gibi bir senaryo gelene kadar beklemeye kararlı... Asmalı Konak’ın Dicle’si İpek Tuzcuoğlu “Aşkıma” adını verdiği kitabıyla vitrinlerdeki yerini aldı. Tuzcuoğlu kitabında, aşka dair dizelerini ünlü isimlerin fotoğraflarıyla buluşturdu. Ara Güler’den Ercan Saatçi’ye, İzzet Keribar’dan Mehmet Günyeli’ye, Mithat Bereket’ten ŞİRİN Okan Bayülgen’e, Rauf ’tan Serdar Bilgili’ye ve GÜVEN Denktaş Sinan Çetin’e kadar pek çok ünlü isme aşkın ne ifade ettiğini arşivlerindeki bir fotoğrafla anlatmasını istedi. Kendini “aşka aşık bir kadın” olarak tanımlayan İpek Tuzcuoğlu evrenselliğe ve dünyadaki her insanın varoluşunun bir nedeni olduğuna inanıyor. İpek Tuzcuoğlu’yla kitabı için bir araya geldik, fakat oyunculukla ilgili konuşmaktan kendimizi alamadık... ardelenler... Zayıf küçük saplarına rağmen kalın ve sert kar tabakalarını delerek aşık olduğu gökyüzüne çıkmayı başarırlar... En zor koşullarda bile yaşamını sürdüren kardelenler bir başkaldırı simgesidir bu yönüyle... Ama aynı zamanda narin ve inatçıdır da... Bazen engellerin, bazen de imkansızlıkların gölgesinde kalan ama ZUHAL hayallerini gerçeğe için de tüm AYTOLUN dönüştürmek bunların üstesinden gelen kardelenler... Sahip olduğu bu özellikleriyle de kadınları tanımlayan bir çiçek öyle ki hem zarif hem güçlü hem de cesur. Yaşları ve yaşam koşulları birbirinden farklı ve zor olan çocuklar... Türkiye’nin doğusundan batısından yani dört bir yanından, töreler, önyargılar, yanlış inanışlar, maddi imkansızlıklar ve yetersiz eğitim koşulları gibi birbirinden farklı sebeplerden dolayı zorlanan ama yaşamlarını kurmak ve uzun vadede Türkiye için çalışmak için hedefleri, amaçları ve umutları olan çocuklar... Ve özellikle de kız çocukları... Onlar da tıpkı kardelen çiçeği gibi imkansızlıklarını aşarak eğitim görmek, kendilerini yetiştirmek, değişen ve gelişen toplumun bir parçası olmak istiyor. K KIZLAR ÇİÇEK AÇACAK Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Turkcell tarafından oluşturulan Kardelenler projesi, tam da bu kızların yeşerip çiçek açmasını amaçlayarak 2000 yılında yola çıkmıştı. Türkiye geneline yayılan projeyle bugüne dek, 12 bin 300 öğrenciye burs verildi. Burs alan öğrencilerden 6 bin 300’ü liseden mezun oldu, 950’si üniversiteyi kazandı ve 67 öğrenci de üniversite Bu yaşta evlenmek istemiyorum! Mardin Midyat doğumlu Ayşegül Gügen, çok çocuklu bir ailenin 18 yaşındaki kız çocuğu. İstanbul Üniversitesi Bakırköy Sağlık Meslek Yüksekokulu’nda hemşirelik bölümü 1.sınıf öğrencisi. Lisede katılmış kardelenlere ve o yıldan bu yana da bursu devam ediyor. Sadece burs değil aynı zamanda Yönderlik Projesi kapsamında Turkcell Akademi’de kapsamlı bir eğitim ve sonucunda da sertifikasını aldı. Bu eğitimlerin kendisine etkilerini sorduğumuzda “En önemlisi bilgisayarla tanışmam oldu. Çünkü açmayı bile bilmiyordum. Ama şimdi bana iş yaşamımda yardımcı olacak tüm programları biliyorum. Toplum içinde utanıp sıkılırdım, kendimi ifade edemezdim, ama şimdi bunları yendim. İstanbul’a da adaptasyonumu sağladı bu eğitimler. Ama en güzeli de yeni yeni insanlarla tanışmak ve onlarla paylaşımlarım oldu” diyor. Evlenme yaşının çok düşük olduğu memleketinde kendisini isteyenlerin olduğunu söylüyor. Okulu öne sürebildiği için ve bu süreci geciktirebildiği için de çok mutlu. “İnşallah yüksek lisansla birlikte bu süreyi de uzatacağım ve uzman hemşire olacağım. Bu yaşta evlenmek istemiyorum” diyor. Maddi imkânsızlıklar yüzünden kız çocuklarının eğitimde ikinci planda kaldığını söylüyor Ayşegül. Hatta babaannesi üniversiteyi kazandığında erkek kardeşi yerine kendisi kazandığı için üzülmüş ve ‘Keşke kardeşin kazansaydı’ demiş. Toplumda kız çocuklarına yapılan eğitim dahil tüm yatırımların evleneceği kişiye gideceği düşüncesinin yaygın olduğunu vurguluyor ve bunun kırılması gerektiğini söylüyor. Ayşegül, ileride yetenekleri doğrultusunda yardımlarda bulunmak istediğini anlatarak herkesi de bu konuda duyarlı olmaya çağırıyor. eğitimlerini başarıyla tamamladı. Kardelenler projesi kapsamında yalnızca burs sağlanmıyor. Burslarla birlikte Turkcell Akademi’de verilen eğitimler ve yönderlik çalışması olduğunu söylüyor Turkcell Kurumsal Sponsorluklar bölüm yöneticisi Aslı Ünlü ve çalışmalarını şöyle açıklıyor: “Her yıl 5 bin kız öğrenciye eğitim bursu sağlıyoruz. Burada öncelikli amacımız maddi imkansızlıkları olduğu için okuyamayan kız çocuklarının meslek edinmelerini sağlamak. Burslar için de tek önemli kriter ailenin gelir düzeyinin düşük olması.” 2003 yılında 46 öğrenci ve yönderle pilot proje olarak başlayan bu çalışmada amaç, sadece maddi değil manevi destek de sağlayarak, kızların bireysel gelişimlerine de desteklemek. Turkcell çalışanları ve basın mensuplarından oluşan gönüllü yönderlerle belirlenen İngilizce, bilgisayar, iş yaşamına hazırlık gibi önemli ve temel ihtiyaçların yanı sıra kızların kendi dillendirdiği ihtiyaçlarını bir araya getirip bir program hazırlamışlar. Tabii öngördüklerinin dışında çok farklı ihtiyaçların olduğunu da tespit etmişler. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden İstanbul’a gelen Kardelenler’e beş ay boyunca cumartesi günleri Turkcell Akademi’de bilgisayar, sunum ve iletişim teknikleri, güzel sanatlar, kültürel uyum, kendini tanıma ve kabul ettirme, kişisel imaj, müzik türleri ve zaman yönetimi ile profesyonel hayatlarına hazırlamak için planlanan ‘Hayata Bütünsel Bakabilme’, ‘Stres Yararları ve Zararlı’, ‘İletişim Teknikleri ve Empati’ gibi dersler aldı. Kardelenler Gelişim Programı kapsamında sunulan ‘Görüşme Teknikleri’ ve ‘Özgeçmiş Hazırlama’ dersi ile de üniversiteden mezun olacak Kardelenler’in iş görüşmelerine hazırlanması hedefleniyor. Şimdilik alanı küçük ama etkisi büyük olan butik eğitimleri genişleterek daha fazla öğrenciye ulaşmak istediklerini söylüyor BAŞROLÜ EZİP GEÇMEK... Asmalıkonak’taki Dicle karakteri çok ünlendi, oysa siz başrolde değildiniz... “Bütün canlandırdığım karakterleri çok büyük bir ciddiyetle oynuyorum. O karaktere önce benim inanmam gerekiyor ki seyirci inansın. Karakterlere bir ruh veriyoruz biz. O ruhu da önce kendim ele geçirmeliyim ki seyircinin üstünde bir etkisi olsun. Önemli olan başrol oynamak değil aslında. Oynadığınız karakterin fenomen olması. O yüzden başrol oynamayı değil de fanatikleri olacak oyunculuk yapmayı seviyorum. Avrupa Yakası buna en iyi örnek. Senaryo ve ekip çok güzel ama Gaffur kendi başına bir karakter. Oynadığınız rolü bu noktaya getirebilmek önemli yoksa zaten o kadar çok dizi var ki... Öyle bir rol oynarsın ki başrolü ezip geçersin.” Oyun var mı şu sıralar? “Dicle karakterinden sonra çok fazla tiyatro oyunu teklifi geldi çünkü insanlar popüleritemi kullanmak istediler. Ben tiyatroya onu yapamam. Evet, para kazanmak zorundayım ve para kazanmak için dizilerde çalışmalıyım çünkü ben oyuncuyum, başka ek gelirim yok. Ama tiyatronun temiz kalmasını istedim, tiyatroda popüleritemi kullanmak istemedim. Zaten oradan para da kazanamıyoruz, bari o sayfa temiz kalsın dedim. Çok sevdiğim bir karakter gelene kadar bekleyeceğim. Şimdi aynı şeyi diziler için de düşünmeye başladım. O konuda da sabrediyorum çünkü çok zayıf aldığım notlar oldu ama hepimizin de olmuştur. ” ÖZGÜVENLERİ ARTIYOR Turkcell Akademi Bölüm Başkanı Feyzan Sayalı ve ekliyor: “Tüm programın amacı temelde özgüveni arttırmak. Türkiye çapında yürüttüğümüz Kardelenler Projesi’yle birçok projeye örnek olduk. Ancak yapılan projelerin sadece burs sağlamakla sınırlı kalmamasına dikkat çekmek istiyoruz.” Projenin geridönüşümleri de elbette merak konusu. Yapılan eğitimlerin kızlar üzerine etkisi ve geleceklerini yönlendirişi, kızlar üzerinden de yakın çevrelerine faydasını bir de kızlardan dinlemek gerekiyor. İşte lise yıllarından bu yana burs alan, üniversitede de Akademi’de eğitim gören Ayşegül Gügen, Hatice Şeker ve Özlem Yürekli’nin yaşama bakışları ve projenin faydaları.... YORULMAK İSTEMİYORLAR Hangi dizilerden zayıf not aldınız? “İstemeden oynadığım çok dizi oldu. Para kazanmak zorunda kalmıştım. Asmalı Konak’tan öncesinden bahsediyorum. İçim ezile ezile gittim oynadım. İsimlerini vermeye gerek yok...” Karakteri mi sevmiyorsunuz, içinde bulunduğunuz takımı mı sevmiyorsunuz? Kısaca bir iş geldiğinde nelere bakıyorsunuz? “O işlerdeki sorun takımla ilgiliydi. Sizin üstünüzde kimin oynadığı çok önemli. Yani başrol oynamam önemli değil ama üstümde kimlerin olduğu önemli. Benim öyle kabul etmediğim çok iş oldu, bununla oynamam dedim. Oynamam gerçekten çünkü doğru bir konumlandırma değil. Ama daha toyken bu tarz hatalar yaptım tabii. Şimdi daha çok dikkat ediyorum. Ben Zuhal Olcay’ın, Türkan Şoray’ın, Uğur Yücel’in altında oynarım mesela.. Seve, seve üstelik. Ama öyle isimlerle geliyorlar ki hayret ediyorum. Kız ilk dizisini yapacak daha, peki ben nerede oynayacağım diye soruyorum. Buna seyirci inanır mı diyorum. Ana karakteri ona veriyorsun, diğer karakteri bana nasıl uygun görürsün?” Niye böyle bir şey yapıyorlar peki? “Birçok nedeni var. Bir kere benim alacağım fiyatla ilk dizisini çekeninin alacağı fiyat bir değil. Ayrıca bana bir yapımcının söz geçirmesiyle, öyle bir oyuncuya sözünü dinletmesi de bir değil. Açıkcası insanlar yorulmak istemiyor. Daha kolay korkuturum diyor. Beni şimdi hangi yapımcı, nasıl korkutacak ki? Artık 35 yaşıma da gelmişim, on senedir bu sektördeyim... Dolayısıyla o genç ve ‘no name’ isimlerle dizi yapmak yapımcılar için de daha kolay. Hem bütçesel kolaylık var, hem de daha iyi yönlendirebilir onları. Yani o programa çıkacaksın, şuraya gideceksin diyebilir. Ama ben tartışırım, bu programa çıkmayı doğru bulmuyorum derim.” Yakında yeni projeniz var mı? “Ben şu anda açıkcası senaryo arıyorum. Bulduğumda bir yapımcıya ya da kanala götüreceğim. Çünkü şimdiye kadar hep bana teklif edildi ve gördüm ki teklif edilen roller içinde bana uyan olmuyor. Sıradan bir şey yapmak istemiyorum çünkü çok fazla dizi var zaten. Hatta şunu söyleyeyim zap yaparken kanalların adını ve dizinin ismini kapatın, hepsi birbirinin aynı. Farklı bir iş yok. Yine en farklı iş Avrupa Yakası. Onun dışında hepsini montajlayıp tek dizi gibi bile sunabilirsiniz.” Büyükşehirden hâlâ korkuyorum Kadınlar daha başarılı Aslen Tokatlı olan Özlem Yürekli, doğma büyüme İstanbullu. Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için okumakta güçlük çekmiş ama azmi sonucu da İstanbul Üniversitesi’nde İngilizce İktisat’ı kazanmış. “İşleyen demir ışıldar” diyor ve herkese amaçları uğruna çalışması gerektiğini öneriyor. Akademide aldığı eğitimlerle kendini farklı alanlarda da geliştirdiğini söylüyor. Hatta Özlem, eve gittiğinde ailesine de anlatıyor öğrendiklerini ve onların kendisine hayranlık içinde bakmalarından da gurur duyuyor: “Okuyabildiğim ve tüm bu eğitimleri alabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Kadınlar her alanda bulunmalı hatta yönetime de katılmalı çünkü kadınlar erkeklere oranla daha başarılı” diyor. Hatice Şeker de 19 yaşında Tunceli doğumlu genç bir kız. O da arkadaşı Ayşegül gibi İstanbul Üniversitesi’nde Hemşirelik okuyor. Ailesinin özellikle kız çocuklarının eğitimine önem verdiğini ancak imkansızlıklar yüzünden de bunu sağlayamadığını söylüyor. Çünkü gidebileceği tek lise oturduğu yere uzakmış ve ağabeyiyle orada ev tutarak okumuş tabii burs desteğiyle. Daha sonra her ikisi de üniversiteyi kazanmış. Hatice, hemşirelik okuyor ancak matematik okumak en çok da geometri uzmanı olmak istiyor ve bunun için önümüzdeki yıl tekrar sınava girecek. İstanbul’un çok kalabalık olduğunu ve hala ondan korktuğunu söylüyor Hatice. Cep telefonunu da bu nedenle almış zaten: “Burada her an bir tehlike olabilir. Bizim oralarda ne trafik vardır ne de kaos. Bankada sıra bekleyince kötü olmuştum bizde yok çünkü bekleme. Ama yavaş yavaş alışıyorum.” Önceleri herhangi bir yerde konuşma gereği doğduğunda arkadaşıyla pazarlık ederlermiş: “Sen söyle, yok yok sen söyle...” Hatta Turkcell Akademi’de eğitime başlamadan önce kamera karşısında kendilerini tanıtmaları istenmiş. Daha sonra kayıtları izlediğinde çok gülmüş Şeker: “Kendimi çok komik buldum o görüntülerde çünkü konuşamıyordum. Ellerim titriyordu, omuzlarım büzülmüş sandalyede bir o yana bir bu yana sallanıyordum. Kendime güvenim yoktu. Ancak eğitimler sonucunda artık çekinmeden kendimi ifade edebiliyorum.” ‘ Aşk gökkuşağı gibidir... ? Şiirlerimi değerlendirmek istedim. Bir vakıfla da birlikte çalışayım dedim. Aşk şiirleri sonuçta yazdıklarım, aşk deyince aklıma kalp geldi.Gittim Türk Kalp Vakfı’na anlattım, çok beğendiler. Sonra ünlülere ‘Aşk sizin için ne ifade ediyor’ diye sordum ve arşivlerinden aşkı anlatacak birer kare fotoğraf istedim. Ortaya da böyle bir kolaj kitap çıktı. İstedim ki kadın duygularını erkekler resmetsin. O yüzden kadın fotoğrafçıları kullanmadım. ? Mesela Alinur Velidedeoğlu, ‘Aşk benim için gökkuşağı gibidir. Muhteşemdir ama bir an var, bir an yoktur’ dedi. Gerçekten de aşk öyledir, bir anda yok olabilir. Sizin özeninize, özverinize ve hayattan bu aşkı ne kadar istediğinize bağlı... Serdar Bilgili, ‘Benim için aşk, kadın ve doğa demek’ dedi. Birçoğu da öyle dedi, hep ‘kadın’ dediler. Bu fotoğraflardan kadınsız bir aşk düşünülmediğini anladım. Ercan Saatçi’nin aşkı bir fanatizm içinde başka bir aşkı anlatıyor, Fenerbahçe fanatiği bir çift öpüşüyor. Okan Bayülgen, ‘Aşkın içinde her şey var. Kadın, erkek, tutku, seks, şehvet, coşku ve kavga var. Tıpkı verdiğim fotoğraf gibi’ dedi. Nihat Odabaşı’na da sordum, o ise ‘Benim arşivimde hep moda resimleri var. O moda resimleriyle ve kadın vücutlarıyla örtüştüremiyorum ben aşkı. Zaten aşk yok ki hayatımda’ dedi. O da çok şekerdi. ? Sevenler sevdiklerine hediye etsin diye ‘Aşkıma’ adını koyduk çünkü birçok insan sevgilisine ‘aşkım’ der. Kitabı zaten sevenler sevdiklerine hediye etsin diye yazdım. Kitaba önsüz yazmadım çünkü kitabı alan sevdiğine verirken istediğini yazsın istedim. ’