19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 08 18/4/07 15:20 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Yaz Yağmuru ? Asterix Vikinglere Karşı Si ne ma 8 (El Camino de los Ingleses) Antonio Banderas’ın yönetmenliğini yaptığı bu ikinci film, 1970’lerin sonlarında, yaz tatilindeki bir grup arkadaşın ilk aşklarını, cinsellikle tanışmalarını ve saplantılarını anlatan bir büyüme öyküsü. Alberto Amarilla, María Ruiz, Félix Gómez, Raúl Arévalo’nun oynadığı film, Antonio Soler’in kendi romanından yola çıkarak senaryosuna imza attığı film, 70’li yıllarda bir grup genci anlatıyor. Yaz Yağmuru, Banderas’ın çocukluğunu geçirdiği Malaga’da çekildi ve Berlin Film Festivali’nde Avrupa Film Ödülü aldı. (Asterix et les Vikings) Yapımcılığını Thomas Valentin ve Natalie Altman’ın, yönetmenliğini ise Stefan Fjeldmark ile Jesper Moller’ın yaptığı animasyon film, Galya’lı Asterix’i yepyeni maceralarla izleyici karşısına çıkarıyor. Galya köyünün Şefi, Kuduriks’i cesur bir savaşçı yapmak amacıyla en çok güvendiği iki savaşçısı, Asteriks ve Hopdediks’e teslim eder. Ancak Kuduriks gölgesinden bile korkar. Bu sırada korkunun ne olduğunu keşfetmek için deniz aşırı ülkelere sefere çıkan Vikinglerin yolları Asteriks’in köyüne düşer. ????????????????????? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?????????? Komplo teorileri ülkesi: ABD S BUSH KOMADA, 300 KİŞİ GÖZALTINDA inemada bugüne dek politik suikastleri, cinayetleri anlatan birçok film gerçekleştirildi. Bu sürgit ilgi çeken konunun perdedeki ilk örneği Guise Dükü’nün öldürülmesini anlatan L’Assassinat du Duc de Guise’dir (Andre Calmettes, Charles Le Bargy/1980). Bu çalışmayı gerçek ve kurgu olaylara yönelen Suddenly (Lewis Allen/1954), The War Game (Peter Watkins/1965), Z (Ölümsüz, Costa Gavras/1969), The Assassination of Trotsky (Troçki Cinayeti, Joseph Losey/1972), Les Ordres (Michel Brault/1974), Winter Kills (William Richert/1979), JFK (Oliver Stone/1991), Nothing So Strange (Brian ASLI Flemming/2002), The Assassination of Richard (Niels Mueller/2004), Rendezvous with SELÇUK Nixon Death (Wilfried Huismann/2006) gibi filmler, belgeseller izler. İngiliz TV yönetmeni Gabriel Range’in günümüzde olabileceklere gelecekten bir bakışla yaklaştığı Death of a President (Bir Başkanın Ölümü/2006) ABD’nin 43. Başkanı George W. Bush’un öldürülmesini gerilim dolu, zeki söyleşilerden oluşan, gerçekle kurgu arasında mekik dokuyan bir bakışla aktarıyor. Range, gerçekliği yoğunlukla duyumsatmak için belge görüntüler, haber bültenleri, basın toplantıları, TV programları, yazılı basında yer alan verileri kullanıyor. 19 Ekim 2007’de Başkan Bush, Chicagolu iş adamlarına ülke ekonomisiyle ilgili bir konuşma yapmak için Chicago’ya gelir. Seattle gibi burada da hiç sevilmeyen Bush, halkın kesintisiz protestolarıyla karşılanır. Kentte, Bush’a yönelik büyük bir savaş karşıtı gösteri yapılmaktadır, bildirilen tehditlerden ötürü de güvenlik önlemleri daha da güçlendirilmiştir. Başkanlık konvoyunun caddelerden geçişi sırasında ortam elle tutulurca gerginleşir, protestocuların arasından sıyrılan biri, güvenlik çemberini aşarak başkanın aracına bile dokunabilir. Başka bir güvenlik açığı olmaması için konvoy yolunu değiştirir. Otele ulaşan Bush işadamlarını çok etkileyen bir konuşma yapar, bu arada nükleer füzelerini hazırlayan Kore’yi de işgal tehdidiyle uyarmaktan geri kalmaz. Belgeselde sevimli, sıcak bir taşralı olarak betimlenen Bush konuşmasını bitirdikten sonra otelin önünde halkla tokalaşıp sohbete girişir fakat birden silah sesleri duyulur, tam bir panik başlar. Hızla hastaneye götürülen Başkan yoğun bakıma alınır. Dünya medyası Bush’un suikast haberiyle çalkalanmaktadır. Komadan çıkamayan Bush, 61 yaşında yaşamını yitirir, başkan yardımcısı Dick Cheney ABD’nin 44. Başkanı olarak göreve başlar. O gece, polisle FBI 300 kişiyi gözaltına alır. Ölümsüz aşkın peşinde… ALPER TURGUT Kaynak (The Fountain), Hayat Ağacı’nın gölgesinde soluklanan ölümsüz aşka dair güzel ama buruk bir şiir… Üç ayrı zaman dilimine savrulan öykü, aslında bir adamın, sevdiği kadını kurtarma çabasını yüceltir. Sadece beyazperdenin büyüsünden etkilenenler, sinemanın gücünü ta içlerinde hissedenler, Kaynak’tan beslenecek. Kıssadan hisse; bu film herkese göre değil… Ezeli, ebedi ve çokça edebi… Ölümsüzlük… Dinlerden, mitolojiye, romanlardan sinemaya… Belki de herkesin düşüdür, hep genç kalmak… Ölüm tanrısı Hades’in krallığına akan ölümsüzlük nehri ‘Styx’… Tanrıları, fanilerden ayıran kutsal yiyecek ‘Ambrosia’… Gılgamış’ın meşhur ölümsüzlük otu… Yaşlılık adlı kâbustan arındıran efsanevi ‘gençlik çeşmesi’… Sonsuzluğun müjdecisi ‘Abı hayat’… Bitmez tükenmez ebediyet hikâyelerimize son verip, gelelim filmimize… Cennette iki ağaç vardır. Biri Adem ile Havva’nın kovulmasına vesile olan elmayı barından Bilgelik Ağacı… Diğeri de ölümsüzlüğün teminatı kayıp Hayat Ağacı… Kaynak, Hayat Ağacı’nın özsuyuna biricik aşkı ölmesin diye ulaşmaya çalışan bir erkeği anlatıyor. Kabala öğretisinden, Uzak Doğu dinlerinden beslenen son derece mistik ve kafa karıştırıcı bir öyküye sarılarak… Amerikan sinemasının zeki, haşarı ve gayet yetenekli ismi 38 yaşındaki Darren Aronofsky, senaryosunu da yazdığı Kaynak’ı çekmek için tam 6 yıl sonra yönetmenlik koltuğuna oturdu. Aronofsky daha önce de insan beyninin sınırlarını zorlayan siyah beyaz Pi ile uyuşturucu ve onun kurbanlarının şok edici bir dille resmedildiği Bir Rüya İçin Ağıt’ı (Requiem for a Dream) yönetti. Güzel müzikleri, bilimsel dokusu, sağlam senaryosu, mükemmele yakın kurgusuyla görsel bir çarpıcılığa ulaşan Kaynak’ın oyuncu kadrosunda ise ünlü isimler var. Avustralya orijinli Hollywood etiketli Xman serisinden Hugh Jackman, iki yıl önce üstüne üstlük hamileyken Arka Bahçe’deki performansıyla Oscar’ı kapan Ardnofsky’in eşi eski aktivist Rachel Weisz, 33 yıl önce Oscar heykelciğini kaldıran deneyimli aktris Ellen Burstyn… Kraliçe Isabel, 16. yüzyıl İspanyası’nda engizisyon tarafından kuşatılmıştır. Güzel kraliçenin kellesini isteyenlere karşı, sadık savaşçı ve kâşif Tomas Creo, görevlendirilir. Yüzüğünü Tomas’a veren Isabel, kurtuluşunun ölümsüzlükte olduğunu söyler ve ekler: “Hayat Ağacı’nı bulduğunda aşkımız sonsuza dek sürecek ve ben senin Havva’n olacağım.” İspanyol fatih Tomas, sözüm ona Maya Uygarlığı’nca korunan Hayat Ağacı’nı bulmak için yola çıkar. Misyonerlere özgü bir çılgınlık, yeni kıtada adamlarının azalmasına neden olur. Tomas, tek de kalsa Kaynak’ı koruyan gizli piramidi bulacaktır. Günümüzde doktor Tommy Creo, kansere yakalanan karısı Izzi Creo’yu kurtarmak için maymunlar üzerinde deneyler yapmaktadır. Guatemala’da bulunan şifalı bir ağaçtan alınan kabukları, amansız hastalığın tedavisinde kullanır. Izzi ise kendi hikâyesini kaleme almış, yazdığı kitabın sonunu ise âşık olduğu adama bırakmıştır. O artık korkularından arınmış, ölüme yürüdüğü halde yaşamdan zevk almaya başlamıştır. Tommy Creo büyük bir ikilemin içindedir. Sevdiği kadını kurtarmak adına giriştiği korkunç mücadele, onun son anlarını paylaşmaktan daha mı önemlidir. Şimdi de gelecekteyiz. Yıl 2600… Uzayda ölmek üzere olan kutsal bir ağaç ile birlikte dolaşan astronot Tom, altın sarısı Nebula’ya ulaşmak üzeredir. Bin yıllık sır, ölü yıldıza yaklaştıkça çözülecek midir? Sorular, sorular, sorular… Tomas, Tommy ve Tom’a göre çokça yanıtsız sorular. Üç adam da aynı noktada tıkanır. Oysa cevap gayet basittir. Ölümden yaşam, yaşamdan ölüm doğar. Onların umudunu kırmış gibi olmayalım ancak ölümsüzlük bir rüya, aşk ve ayrılık ise gerçektir. BUSH BELGESELE ÖZGÜNLÜK KATTI Polis, araştırmalarını özellikle Müslümanlara yoğunlaştırarak sürdürür. Olay yerinden çarçabuk toplanan kanıtlarla Suriyeli Cemal Ebu Zikri hemen suçlanır. Zikri, bir zamanlar El Kaide ile ilişkisinden ötürü de kuşkuların odağındadır. CIA ve Başkan Cheney bu suikastın ardında Suriye’yle Başkan Esad’ın olduğunu öne sürerek Amerikan filolarını Suriye üzerine yollarlar. Sonuçta FBI’ın gözaltına aldığı, mahkemede yargılanan Ortadoğu kökenli bir Müslüman olur. Gerçek suçlu o mudur? Onu bu eyleme arkası kesilmeyen terorizm mi itmiştir? Kanıtların yetersizliğine karşın bu suikastın ardında Ortadoğu’dan, terörden başka daha kişisel bir neden olamaz mı? Bu sorularla dolu düşündürücü çalışmasında Amerikan politikasının ne boyutlarda komplo teorileri üstüne kurulduğunu tüm açıklığıyla vurgulayan Gabriel Range sorgulayıcı, başarılı bir yapımla karşımızda. Filmini politik bir saldırı olarak nitelemeyen, Amerikan politikasının gerçeği alabildiğine çarpıttığını belirten Range “Bir Başkanın Ölümü’nde hayali bir başkan kullansaydım izleyicinin tepkisi değişik olurdu, o zaman filmimi 24 ya da The Sentinel’i (Fedai/2006) izler gibi izlerlerdi, ancak böyle bir anlatım belgeselime özgünlük kattı” diyor. Simon Finch’le birlikte yazdığı kurmaca öyküsünü belge görüntüler, oyuncular, bilgisayar efektlerle iç içe geçiren Range ortaya usta işi bir retrospektif belgesel drama çıkarmış. George W. Bush’un yüzünün üç boyutlu dijital maskesi yaratıldıktan sonra bu maske photoshop tekniğiyle başkanı oynayan aktörün yüzüne yerleştirilmiş. Bush’un vurulmasına dek olan sahneler onun gerçek görüntüleriyle özel efektlerin harmanlamasından oluşturulmuş. yönettiği ve Halle Berry, Bruce Willis, Giovanni Ribisi ile Gary Dourdan’ın oynadığı Kusursuz Yabancı, ‘Bir sırrı saklamak için ne kadar ileri giderdiniz?’ sorusunun peşinde. Araştırmacı gazeteci Rowena Price, arkadaşının öldürülmesinin Harrison Hill’le bağlantılı olabileceğini öğrenince, iş arkadaşı Miles Haley’nin yardımıyla, kimlik değiştirir. Bir yandan Hill’in şirketinde geçici sekreter Katherine olarak çalışırken, bir yandan da Hill’in internet üzerinden flört ettiği Veronica olur. Rowena, böylece avının etrafını dört bir yandan sarar ama kimlik değiştiren sadece o değildir. ? Kusursuz Yabancı (Perfect Stranger) James Foley’in ‘AŞAĞILIK BİR FİLM’ Arap kökenli Amerikalılarla, Amerikalı asker ailelerinin medyaya hiç yansıtılmayan deneyimlerini gözler önüne sermek için Bir Başkanın Ölümü’nü yaptığını açıklayan Range “Şiddet karşıtı bir iletiyi vermek istedim” diyor. Gerçekliği kurmasındaki gösterdiği yüreklilikle, daha büyük bir gerçeği açıklamasından ötürü 2006 Toronto Film Festivali’nde Uluslararası Sinema Eleştirmenleri ödülünü kazanan belgesel, Amerika’da Cumhuriyetçilerce “aşağılık” diye nitelenirken Hillary Clinton gibi Demokratlarca da “tedirginlik veren, şoke edici” bir film olarak bulunup şiddetle eleştirildi. ABD’nin iki büyük sinema zinciri Regal ve Cinemark’ta filmi göstermeyi reddetti. Bristol Üniversitesi’nde tıp, Cardiff’te de gazetecilik eğitimi alan Gabriel Range, İngiliz televizyonu için The Great Dome Robbery (2002), Supersleuths: The Menendez Murders (2003), The Day Britain Stopped (2003), The Man Who Broke Britain (2004) gibi dramatik belgeseller çekti. Bir Başkanın Ölümü, günümüz Amerika’sında hala süregelen ırkçılığı, sivillerin vatandaşlık haklarının çiğnenmesini, özgürlüklerin kısıtlanmasını, duyumculuğu, hayali savaş teorilerini dürüstçe yansıtan başarılı bir politik gerilim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle