27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 06 18/4/07 15:20 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 21 NİSAN 2007 CUMARTESİ İpin ucu M SMS’ sirke kaçtı Ünlülerimiz askerlik yapıyor… Ünlülerimiz şarkı söylüyor… Ünlülerimiz dans ediyor… Ünlülerimiz paten kayıyor… Ünlülerimiz sirkte cambazlık yapıyor... Ünlülerimiz kulis yapıyor, kavga ediyor, küfürleşiyor... Ünlülerimiz kâh kahroluyor kâh sevinçten ihya! illetimiz yarışmaları sever. Bir zamanların Aktuna’ya havale ediyor. Oryantal Asena, yarıştığı dönemde “Bir Kelime Bir İşlem”inden bu yana yarışmayı kazanırsa ana okulu açacağı açıklamasında bulunurken, yarışmadaki partneri Jan Huggen de, Müslüman epey yol katedildi! Zıvanadan çıkıldı demek daha doğru olur. Millet oturduğu olarak Türkiye’de kalacağını söyleyerek herkesi şaşırtıyor! Zeynep Tokuş ise kazanacağı parayı partneri Robert ile yerden bedavadan eğlenceye kavuşuyor paylaşacağını ve birlikte bir dans okulu açacaklarını söylüyor. desek eğlencenin suyu çıkmış durumda. Bu arada asla haklarını yemeyelim sunucuların çoğu da Millet kıran kırana kulis yapıyor, atışmalar, politika programlarını yönetenlere performans anlamında küfürleşmeler, sataşmalar, hakaretlerin bini bir para. Yarışma parmak ısırtıyor. O ne idare etmektir, o ne tansiyon ayarlamaktır, içerikleri yani yarışmaların düzenlenmesinin ana amacı çoktan o ne nabız kollamaktır! Klişe deyimle ‘ekran karşısındakiler ve unutuldu. Yetenek yarışmaları adı altında bilmem kaç kanalda biz ekranlarının başındakiler’ tekmili cinnet geçirirken bir kısım sunulan yarışmaların çoğu halka yozlaşmış sunucu pişkin pişkin sırıtıyor. Sosyal sorumluluğun yerinde kültür ve körelmiş ahlak anlayışı, hırçın, GAMZE yeller esiyor, televizyonun gücü bir kez daha ehil olmayan kimi tatminsiz, asabi rol modeller dışında bir şey ellerde seyircinin ruh ve beden sağlığını Allah’a havale ediyor. vermiyor. Kapitalist pazar çarkının AKDEMİR vazgeçilmez öğesi olan popüler kültür Seyirciye sorsanız şikayetçi ama çoğu da izliyor, reytingler tavan yapmış durumda. Yarışmacıların giydiği kostümlerin seri başımızdan aşağı boca ediliyor, fütürsuzca, üretimleri internet üzerinden açık artırmayla satışa bile sınır, kural tanımazca. Daha da kötüsü buna ünlü yıldızların alet çıkarılıyor. Fiyatlar 500 milyondan başlıyor 2 milyara kadar olması. Önceki yıllarda sade vatandaştan kısa süreliğine de olsa çıkıyor ve neredeyse peynir ekmek gibi satılıyor. Şaşırdınız mı? yıldız devşirilirken artık sahici ünlüler beyazcamda birbirini Şaşırmayın!.. Burası şov dünyası, herşey mübah! yiyor. Öyle ya her ne yapılıyorsa ses getirmeli, İçlerinde kimler yok ki? Hali hazırda ziyadesiyle üne medyada yankı uyandırmalı, kamuoyu kavuşmuş olan da var, yeni parlamakta olup adını “Bana oluşturmalı, tercihen kavgalı belleklere kazımak isteyen de. Bir zamanlar pek da polemik mümkünse sinir krizli olmalı, birkaç ünlü olup da sonradan adı sanı duyulmaz olmuş, eski tüfek gençlerin canına kimi inzivaya çekilmiş, eskiden sahip olduğu yapmam söylendi ama okumalı, katılımcılar formata saygı ve ilgiyi görme özlemi içinde olan da. ben yapmadım” tüm benlikleri ve Alanında duayen sayılıp reklam kokan Şebnem Scheafer kişilikleriyle uygun fevri hareketleriyle saygın imgesini yerle olmalı. Bir de bir eden de. “Irak’ta savaş yarışmacıların mümkünse skandalı LER UÇUŞUYOR muhabiri bol kimi İnsan kimi ünlülere bakınca ‘Bizim olsaydım, mankenlerden ve aynamız bunlar mı?’, ‘Bizim herhalde daha az oyunculardan sanatçılarımız bunlar mı?’ şokundan oluşmasına dikkat tehlike altında kendini alamıyor. Alamıyor ama edilmeli. halkımız da izliyor hani. Hatta halkımız olurdum” oy kullanıyor! Sms’ler havada uçuşuyor. Behzat Uygur EDAVA Gönderildiği takdirde LÖSEV ya da TEMA REKLAM gibi vakıfların ihya olacağı kadar sms hem de… İşin maddi yönüne gelince… Toplumca bir yarışıyoruz pir Kanallarda birbiri ardına yayınlanan tüm bu “Senin popondan yarışıyoruz! Ünlülerimiz askerlik yetenek programları birçok sanatçı için bedava başka öne çıkaracağın bir yapıyor… Ünlülerimiz şarkı reklam kapısı konumunda kuşkusuz. Hem söylüyor… Ünlülerimiz dans yarışmadan kazanılan mangırlar, hem de şeyin yok mu? Benim ediyor… Ünlülerimiz paten reklamın iyisi kötüsü olmazdan hareketle beynim var, onu kayıyor… Ünlülerimiz artan ekstralardan gelen parsa ünlüleri kullanıyorum, akrobasiye başladılar… cezbediyor. Öyle ya kimisi hayatta senin gibi Ünlülerimiz kulis yapamayacağı reklamı bu sayede bol bol yapıyor, kavga ediyor, yapmış oluyor. Evet burası şov dünyası, başka organımı küfürleşiyor, ünlülerimiz nasıl ünlü olunur ya da ekstralar nasıl değil” kah kahroluyor kah ikiye katlanırın tekmili birden Ayşe Arman sevinçten ihya!.. reçetesinin yazıldığı yer… Ünlülerimizin bir Gözyaşı, küfür, polemik, aşk eksik “Popomu ensemizde boza olmayınca, izlenme oranları tavan sigortalattım” pişirmedikleri kaldı. Acemi yapıyor, reklam verenler de ihya oluyor, Birlik, Ünlüler Sirki, Buzda yapımcılar da. Denilen o ki herkes mesut Tuğba Ekinci Dans, Şarkı Söylemek Lazım, Bak bahtiyar evine dönüyor. Oysa zıvanadan Kim Dans Ediyor, Bir Dilek Tut, çıkmış televizyon ‘pohpohu’nun ünlü Starlar Sirki, Popstar Alaturka… olmayanlarda uyandırdığı sonuçlar “Ben Atladığımız varsa affola… Öyle ki sapla saman anımsanmayacak gibi değil. birbirine karışmış, ipin ucu kaçmış durumda. Yarışmalar bitip de burada saksı Sahi kim kiminle yarışıyordu, hangisi hangi yapımcılarca bir kenara değilim, bu ülkenin en yarışmada yarışmacı, hangisi hangi atılınca daha doğru ünlü şarkıcısıyım, söz yarışmada jüriydi? Gerçi ne fark eder ki? nitelemeyle ‘tüketilince’ vermeyeceksen burada Ekranlar ve gönüller şen olsun değil mi intihar eden de oldu, efendim? polise ateş açan da, benim ne işim var. Çoluk kafasında bardak kırıp çocuğu konuşturuyorsunuz bunalıma giren de, borç İKÂYETÇİ AMA İZLİYOR! bana söz vermiyorsunuz. Al batağına saplanan da. Bir kanalda Tuğba Ekinci’nin poposu Bunun ünlüler boyutu işte sana rating. Bu da polemik konusu yapılırken Ekinci şimdilik en fazla sinir kalçasını sigortalattığını açıklıyor. Bir rating. Ben nasıl rating krizi boyutlarında başka kanalda Hilal Cebeci, Deniz alınacağını iyi bilirim” ekranlarda. Umarız daha Seki’nin kilolarına gönderme yapıyor, Erol kötü sonuçlarla Erol Büyükburç Büyükburç aslanlar gibi kükrüyor, karşılaşılmaz... yarışmada kendisine söz verilmediğinden, saygısızlık yapıldığından şikayet ederek ALK İSTİYOR! milleti avaz avaz fırçalıyor bir de üstüne “Bu elinde bardak kırılıyor. Öte yanda Sözün sonuna gelirken belirtelim, yarışma öncesi bıçakla ekranlarda tüm bu yaşananları eleştiriyor parayı sürekli ayakkabısının altına çentik atan musunuz? Bilginize, mazeretler hazır: ‘Halk alabilmem için Helin Avşar nedenini, “Bu bunu istiyor’. İnternet sitelerinde halka elenmemem gerekiyor. tüyoyu ablam verdi. sorulmuş, “Neredeyse bütün televizyon Platformda kaymamak kanallarında yayınlanan, karşılığında belli Bunun için çok için yapıyorum” bir miktar para kazandıran, ancak çalışacağım ve buzda bir sözleriyle açıklıyor. Bu genelde insanları kandırmaya yönelik Afrodit gibi kayacağım. arada o da ne Şarkı olan yarışmaları uygun buluyor Söylemek Lazım adlı musunuz?” diye. İşte gelen yanıtlardan Antrenmanlara başlamadan yarışma programında biri; “Tabi ya bayağı öğretici oluyor da en az 10 kilo vereceğim. partner olan Linet ile milletin cebinde para yok bunu da Beni unutabilmek için Erhan Yazıcıoğlu öğren.” Velhasılı bu yarışmalarda halk başkası ile evlenen Murat küfürleşiyor. Yazıcıoğlu, dışında kaybeden maybeden yok. Linet’i, ‘Türkçe’yi Söz konusu programlarla ilgili Taşdemir’in yarışmada unutturmakla’ suçluyor. ünlülerden de görüş almak istedik. Bu rakibim olmasını Derken şok şok şok… flaş amaçla Pınar Altuğ, Zeynep Tokuş, Serap istiyorum” flaş flaş… Serap Ezgü’yü Ezgü ve Erhan Yazıcıoğlu’na kimi kanalları, tartıştığı jüri üyesi Oray Eğin, kimi de menajerleri aracılığıyla not bıraktık, yanıt Banu Alkan psikolojik sorunları olduğu bekledik. Kendilerinden olumlu ya da olumsuz bir gerekçesiyle Haydar Dümen ve Yıldırım yanıt alamadığımızdan görüşlerini yayınlayamıyoruz. Popstar Alaturka ve Ünlüler Sirki’nin jüri üyeleri Bilgi Ünv. Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Arus Yumul Kültürsüzleşme tehlikesi “Söz konusu programlarda izlenen yarışmacılar değil, yarışmacılar aslında aksesuar gibi kalıyor. Ön planda olanlar jüri üyeleri, insanlar da jüri üyelerini izlemek için bu programları tercih ediyorlar. Ve görüyoruz ki orada aslında ne müzik değerlendiriliyor ne dans, ne yetenek. Kendi içlerinde bir şekilde değerlendiremeye tabi tutuluyorsa da amaç söylendiği gibi popstar bulmak, sanatçılar yetiştirmek, yetenekleri geliştirmek değil. Hepsi bir şovdan ibaret. Bu sadece Türkiye’ye özel bir şey değil. Amerika’da mesela American Idol adlı program bildiğim kadarıyla altıncı sezonunda ve üst üste izlenme rekorları kırıyor. Günümüzde dünyada da idol olmak önemli, ne yaptığınız değil ne olduğunuz önemli. Renkli, eğlenceli bir kişilik olmanız gerekiyor ve insanları heyecanlandırmanız gerekiyor. Programlarda bunun için her yolu denemeleri sürpriz değil. Baktığınız zaman sürekli kavga, sürekli dövüş, şiddet zaten toplumsal hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda. Gündelik yaşantımızda da birbirimizle konuşmaya ya da tartışmaya tahammül edemiyoruz, fikirlerimizi ancak şiddet yoluyla karşımızdakine kabul ettirmeye çalışıyoruz. Bu da aslında gündelik hayatımızın biraz da oraya yansıması gibi bir şey oluyor. Belki de insanlar onun için bu kadar eğleniyorlar. Her şeyi tüketiyoruz önce normal insanların gündelik hayatlarını tükettik Biri Bizi Gözetliyor gibi programlarda. Şimdi de işte sanat otoritelerini, müzik otoritelerini tüketiyoruz. Sanat ile gündelik hayatın iç içe girdiği, sanat ile popüler arasındaki ayrımın ortadan kalktığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu da tüketim toplumunun bir oyuncağı. O hayatları şu anda tüketiyoruz ve idol olmak isteyen insanlar da orada o şekilde davranarak amaçlarına erişiyorlar. Günümüzdeki idollerimize bakın hemen hepsi renkli, eğlenceli, gerektiğinde kavga eden, hayatlarını herkesin gözü önünde yaşayan insanlar ve buna ancak uyum sağlarsanız idol haline gelebiliyorsunuz. Ve gerçek şu ki halk bunu izlemekten zevk alıyor Türkiye’de bu böyle, yurtdışında da. Bu yaşadığımız dönemin, çağın bir özelliğidir. İzlediğimiz ve izlemek istediğimiz şeyler bizleri eğlendirecek, hoş vakit geçirtecek, gündelik hayatın sorunlarından biraz olsun uzaklaştıracak programlar. Bu noktadan sonra artık biz yüksek sanat ya da bilim öğrenmek istemiyoruz, bunları izlemek de istemiyoruz. Toplum bu ihtiyacı hissetmiyor. Kültürleşme değil kitle olarak kültürsüzleşme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ana haber bültenleri mesela büyük bölümü magazin programına benziyor. Kültür dediğimiz şeyin anlamı değişti, kitle kültürü hakkında bilgi sahibi olmak pop kültür hakkında bilgi sahibi olmak anlamına geliyor artık.” B Psikiyatr ve Psikoterapist Doç. Dr. Armağan Samancı Ruhsal kirlilik yaratıyor “Bu tip yarışma programlarını düzenlerken sosyal sorumluluğun bilincinde olunması ve adalete büyük özen gösterilmesi gerekiyor. Normal bir sınavda jürinin hem yeterli bilgi ve deneyime hem de sınav yapabilme yeteneğine ve donanımına sahip olması gerekir, şarttır. Yarışma programlarının jürilerine baktığımızda ise birçoğunun bu nitelikleri sağlamadığını görüyoruz. Söz konusu jüriler ne kendi stresleri, ne karşılarındakinin yani sınava tabi tutulanların stresleriyle baş edemiyorlar. Bu bir kere sınavı hem objektif olmaktan çıkartıyor hem de ciddiyetten uzaklaştırıyor. Sonuçta toplum da kısa süre sonra bunu artık bir sınav ya da yarışma olarak görmüyor. Bu formata yeni yeni alıştıkları için halen kafaları karışık olan kimi seyirci magazinel bir program, kimisi tartışma programı, kimisi de yarışma diye izliyor. Bir de çabuk sıkılan, dikkati az bir toplum olduğumuz için programlar da sürekli daha yeni ve malesef daha kötü formatların, gereksiz gerginliklerin ve hareketliliğin yaratıldığı yapımlar haline getiriliyor. Ve bir yerden sonra bilinçli olarak ana amacından uzaklaştırılıyor, yarışma olmaktan çıkıyor. Çünkü programı yapanların amacı objektif bir sınav, yarışma yapmak değil de daha çok izlenebilir bir yapım yaratmak oluyor. Söz konusu evlerimize giren ve yoz bir kültürü dayatan format insanlarda ruhsal bir kirlilik yaratıyor. Böylesi bir yapıya tabi tutulan insanlar tembel öğrenci zihniyetine kayıyorlar, öyle izliyorlar. Çok bir şey öğrenmedikleri, sadece dikkatlerini cezbeden, sıkıldıkları zaman hemen vazgeçtikleri bir psikoloji bu. Bu duruma giren insanların kendi çocuklarına ya da evdeki daha küçük bireylere çalışkan öğrenci olma yaklaşımını ya da duygusunu vermeleri de mümkün olmuyor. Bilinçli seyirci, bilinçli bireyler yetişemiyor. Televizyon tehlikeli bir alet, özel hayatımızın içinde yer alan, bizi etkileyen, bağımlılaştıran bir yapı. İnsanlar da kontrolsüz tükettiklerinde alkol gibi farkında olmadan bu tarz programlara, kavgalı gürültülü yapıya alışıyor, bağlanıyor, vazgeçemiyor. Bu programları halka sunarken çok dikkatli olunmalı, sorumlu davranmalı, toplumu geren yapılardan vazgeçilmeli.” Ş H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle