19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 06 11/4/07 16:00 Page 1 CUMARTESİ EKİ 6 CMYK 6 14 NİSAN 2007 CUMARTESİ Rock bilgisayarın başında yapılmaz be abi! Demir Demirkan’ın yeni albümü ‘Ateş Yağmurunda Çırılçıplak’ başından sonuna birbirine bağlı parçalardan oluşuyor ock alanında önemli solo albümlerinin yanısıra prodüktörlük ve şarkı yazarlığı konusunda da başarılı bir kariyere sahip olan Demir Demirkan dördüncü stüdyo albümünü bu hafta çıkarıyor. Yeni albümünü 45 dakikalık bir müzik parçası olarak tanımlayan Demirkan bunu şöyle açıklıyor: “Albümdeki şarkıları radyo ya da TV’de dinlersen alışılmışın dışında birşey gelmez. Ama CD’yi alıp evde baştan sona dinlemeye başlayınca müziğin birbirine bağlı olarak aktığını hissedersin. Parçalar arasında kesilme yok geçişler var... Bu nedenle albüm benim için 45 APTÜLKADİR dakikalık bir müzik parçası gibi.” “Ateş Yağmurunda Çırılçıplak” adını ELÇİOĞLU taşıyan bu bütünlüklü çalışmada psychodelic rock gibi bir tarzla karşımıza çıkan Demirkan Eurovision’dan sonraki yaşamı hakkında da çarpıcı konuşuyor: “Bu herif bir şey yapacak, çok satacak falan diye bir beklenti vardı. Ben de onun tam tersine alakası yok ben buyum diye girince endüstri içinden de medyadan da “ne oluyoruz” falan gibi şaşkınlık oldu. Kalkıp o trendin peşinden gidip o fırsatı kullanma şeklimi değiştirseydim. O zaman iğrenç birşey olurdu.” Demir Demirkan’la yeni albümü ve müzik üzerine konuştuk... R Alakası yok! Ben buyum! Seni daha çok belgesel filmlere yaptığın müziklerle, prodüktör olarak daha çok müziğin mutfağında görüyorduk. Oysa “2004 İstanbul” albümünden sonra konserlerde görmeye başladık. Bu kendini daha rahat hissetmenden mi kaynaklandı? “Benim o tip projelerim gene sürecek. Konserlerde yeni bir dönem başladı aslında. Teknik kapasite yetersiz olduğu zaman, konser yapmak istemiyorsunuz. Şimdi bu değişti. Bir önceki albümümde yer alan “Zaferlerim” parçama klip çekmemle beraber, sahneye başlayabilirim diye bir karar aldım.” Bundan önceki albümün olan “2004 İstanbul”da herkes senin bestenin Eurovision’da birinci gelmesi üzerine odaklanmışken sen bir rock albümüyle çıkmıştın... “Eurovision’da parçayı ben yazınca herkes benden bir albüm bekler olmuştu. Eurovision’daki başarının devamı denilebilecek işler beklenirken farklı ve daha da rock bir albüm yaptım. Bu belki biraz tehlikeli yola girmekti. Bu herif bir şey yapacak, çok satacak falan diye bir beklenti vardı. Ben de onun tam tersine alakası yok ben buyum diye girince endüstri içinden de medyadan da “ne oluyoruz” falan gibi şaşkınlık oldu. Ancak dinleyici bayıldı bu işe. Ben de inanılmaz zevk aldım. Kendi inancını ortaya koyacağın zamanlar geliyor. Ben o zamanı yakaladım belki de. Kalkıp o trendin peşinden gidip o fırsatı kullanma şeklimi değiştirseydim.. o zaman iğrenç birşey olurdu.” Senin önceki albümünde ve “Ateş Yağmurunda Çırılçıplak”ta konser ruhuna yakın işler hakim. Ve bu da gitgide bir grup havasının yakalanmasına neden oluyor. Sen solo çalışsan da değişmez bir gruba doğru yol alıyor musun? “Albümdeki elemanlar genelde konserde de çaldığım insanlar oluyor. Mesela şimdiki grupta Levent Candaş, Nedim Ruacan, Ozan Yılmaz var. Rock öyle oturup bilgisayarın başında yapılmaz be abi. Orda davulun sesi gelecek, gitar çalacak. Tek başına oturup yapınca daha çok pop ve elektronik gibi şeyler çıkıyor. Rock müzikte sahnede çaldığın o gücü, keyfi verecek adamların birarada olması gerekiyor.” YARI ENSTRÜMANTAL YARI SÖZLÜ Ateş Yağmurunda Çırılçıplak piyasada var olan örneklerden farklı bir albüm. Başından sonuna birbirine bağlı parçalardan oluşan psychodelic rock tarzında bir albüm yapmakla kendini zor bir yola atmıyor musun? “Bu albüm diğerlerinden daha değişik ve kapsamlı. Yarı enstrümental, yarı sözlü. İnsanlar her ne kadar beni sert rock’çı diye tanısalar da ben daha çok psychodelic rock yani Pink Floyd ve türevlerinin ekolü ile büyüdüm. Aslına bakarsan bu albüm kolaylıkla algılanamayan ve çok avangard müziklerden oluşmuyor. Ama bu aralar piyasaya çıkan rock albümlerinden farklı olduğu için enterasan bir şey yapılmış gibi gelebilir. Ben özellikle “psychodelic” albüm yapacağım diye çıkmadım yola. Bir konu üzerine bir şeyler kurmaya başladığınız an, o konuda iç dünya ile dış dünya arasında bir çelişkiyi işliyorsa, iç dünyaya dönen kısmı ister istemez “psychodelic” oluyor. İçine dönüyorsun ve psikolojik bir çözümlemeye giriyorsun. Ateş yağmurunda Çırılçıplak albümümdeki şarkıları radyo ya da TV’de tek tek dinlesen böyle bir fikir edinemezsin. Yani alışılmışın çok dışında gelmez. Bütünlüklü bir konuyu takip eden bir çalışmanın içinden çekip alınmış bir parça gibi algılamazsın ve Demir yeni bir albüm yapmış dersin. Ama CD’yi alıp evde baştan sona dinlemeye başlayınca müziğin birbirine bağlı olarak aktığını hissedersin. Parçalar arasında kesilme yok, geçişler var. Bu nedenle albüm benim için 45 dakikalık bir müzik parçası gibi.” Fotoğraf: VEDAT ARIK DİNLEYİCİ İLE İLETİŞİM Baştan sona gidişi olan böylesi konsept albümler gereken ilgiyi göremiyor mu? “Bu tip çalışmaların dinleyicisi var ama çok kalabalık bir kitle değil. Benim demek istediğim şu; sen “The Wall” albümünü dinlersin seversin ama genel dinleyici açısından ise “The Wall” albümü içindeki üç parça sebebiyle yıldızlaştırılmıştır. “Another Brick In The Wall”en başta sevilen ve akılda kalandır. Buna bir de “Mother” ve “Comfortably Numb” eklenebilir. O ikili albümde bunlar “hit” olmuştur. Ama bu albüm asıl dinleyicisi için bütünüyle önem taşır. Diğeri ise Pink Floyd olduğu için değil de o parçaları beğendiği için takip eder. Ve daha sonrasında da onlar Pink Floyd dinleyicisine dahil olur. Bence bu tip şeyler yapmakta fayda var. Benim konserime gelenlerin içinde de radyoda duydukları bir parçanın peşinden giden de var, verebildiğim farklılıkları bulup takip eden de.” Şimdi bu tip konsept albümlere garipseyerek ya da satmaz diye baksak da eskiden Barış Manço’nun “Yeni Bir Gün Doğdu” albümünde böyle bir denemesi vardı. Keza 80’lerde İlhan İrem’in senfonik rock albümleri de yapılmıştı. “Yeni Bir Gün Doğdu” çok güzel bir albümdü. Belki de böylesi albümlerden parçaların süresinden dolayı “single” çıkarmak zor olabiliyor. Barış Manço’nunki çok büyük başarıydı bu yüzden. Oradan ayrı şekilde de dinlenebilecek parça çıkabildi. Konsept albüm birbirine bağlı olsa bile onu radyoda ve televizyonda çalınabilecek parçalar olması gerekiyor. Yoksa seyirci ile iletişim kopukluğu oluyor.” İKİ FARKLI KLİP Parçaların radyo ve TV’de yayınlanması için en fazla 3 dakika süre olması gerekiyor, oysa böyle konsept albümlerde parçaların süresi uzun olabiliyor. “Saykodelik ve konsept albümlere baktığınızda bireyseldir yani uyum sağlamaya çalışmayan albümlerdir. ‘Biz bunu yaptık dinleyen dinler’ gibisinden tavrı vardır. Ancak bunu çok abartmak da gerekmiyor... Çünkü o zaman insanları reddetmeye başlıyorsun. Seni dinleyecek adam varsa bile kapıları kapatıyorsun. Bu da doğru gelmiyor bana açıkcası. O yüzden parçayı kısaltıp radyoda yayınlabilecek şekilde tekrar kaydını yapmayı doğru buluyorum.” Bu albüm için böyle bir yola başvurdun mu? “Bir uzun bir de kısa versiyonlu klip yaptık. İkisi de hazır. Radyolara uzun versiyonu yollamıyorum açıkcası, onu kimsenin yayınlayamayacağını biliyorum. Bir de internet diye bir ortam var. Kendi siteme uzun versiyonunu koyabilirim. Aslında dinleyiciye asıl ulaştığın yer konserdir. Konsere gittiği zaman adam gibi birebir canlı ve karşı karşıyasın. Yani kaydettiğin bir şeyi dinlemiyorlar. Sen onlardan enerji alınca başka türlü çalmaya başlıyorsun. Yani bütün bu yolculuğun sonunda konser vardır. O konsere ulaşılmayacaksa bir şey yapmanın anlamı yok. Oturup evde ben bunu yaptım işte, siz de bunu dinleyin olayı değil bu. Onu başlı başına bir final olarak göremiyorum ben. Bence canlı çalmak şart.” Rock müzik özgürlüktür “Ateş Yağmurunda Çırılçıplak” albümünde değişik enstrumanlar da var. Mesela sitar falan gibi... “Sitar, aslında benim gitarımın bir efekti. Alto ve soprano saksafon var. Sample olarak bir Çin enstrümanı var. Flüt ve saksofonları Serdar Barçın çaldı. Müziğin açılımı ve derinleşmesi için enstrüman zenginleşmesi gerekiyor. ‘Hep rock müzikte saksofon olur mu?’ derler. Pink Floyd, Alan Parsons Project’de saksafon kullanılıyor. Flüt zaten Jethro Tull’ın esasında var. Bence oluyor yani. Sonuçta rock özgür bir müzik. Özgür kavramı üzerine müzik yapıyorsun. Hayır sadece bu aletler kullanılacak diye kısıtlamaman lazım. Hem ben rock’a sınırlamalar getirilmesini anlayamıyorum. Rock denilince benim aklıma özgürlük geliyor; kısıtlama, yasaklama değil. Benim kafamda rock, rock’n roll falan kelimeleri dolaşınca, sürekli bir özgürlük geliyor. Kuralları boşverelim, içimizden geleni yapalım gibi hisler falan doğuyor” İlk klibi “Nafile”ye çektin. “İlk etapta baktığında “Nafile” iyi bir Türk Pop Rock şarkısı. Melodik rock şarkısı. İçinde gitar solosu da var. Yavaş ve sözleri dikkat çekici.” Yavaş ve insanların kolay girebileceği bir parça diyorsun ama gitar sololarından kısma yapmamıssın. Son yıllarda rock yapanlar gitar solosunu bile ortadan kaldırmışken... “Böyle şeyler çok kısıtlayıcı şeyler. Eskiden gitar sololar vardı, şimdi müzik şöyle değişti, şunu kısalım, yeni trendte gitar solo yok diye bir şey tanımam. Ben bir gitarcı olarak solo çalmayacaksam, gidip başka bir iş yapayım yani.” Albümünde dikkat çekici bir şeyde parça aralarında kullanılan farklı diller. Bunun bir sebebi var mı? “Bu hikâye bir seyahatin sonucunda çıktı. 11.5 yıllık bir gezinin içinde şekillendi diyebilirim. Parça aralarındaki konuşmalar da gittiğim ülkelerin dillerinden oluşuyor. Bunların Türkçe olanını Toprak Sergen seslendirdi. Yabancı dillerdekini de o ülkelerin insanları seslendirdi. Tayland, Japonya, İtalya gibi ülkelerdeki gezilerin yansıması böylece albüme giriverdi. Japonya’daki adamı Japonca konuşturduğun zaman sanki oradaymış gibi hissediyorsun. Albümdeki bu konsepti kurarken de bu havayı yakalamak istedim. Bütün sanat dallarına bakarsanız müzik en soyut olanı diyebiliriz. Belki klipler falan çekerek maddi bir hava yaratılmak istense de gözünü kapayıp dinlediğinde olay sende gelişmeye başlıyor.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle