Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 02 11/4/07 16:17 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 14 NİSAN 2007 CUMARTESİ Yeni biralar ve birahaneler 2007 yılı çeşitli özellikleri yanında, ülkemizde bira yılı olarak da nitelenebilir. Gerçekten de bu yıl hem piyasaya yerli ya da ithal yeni biralar çıkmış, hem de, kendi biralarını üreten birahaneler açılmıştır. Yetmişli seksenli yıllarda, birahanelere egemen olan lumpen kültürü yüzünden biranın azalan itibarı, artık yeniden geri gelmeye başlamış bulunuyor. İki büyük firmanın 2007 de piyasaya sürdüğü yeni ürünlerden söz ederek başlayalım dilerseniz. Turborg Tuborg – T Meksicana diye Meksika biralarından esinlenen Balansbrau Tekila esanslı birasını çıkardı piyasaya bu yıl. Son on on beş yıldaki bira rönesansından önce Redtower Brewery özellikle, ABD’ni kasıp kavuran, ilk çıktıklarında gördükleri rağbet ile üreticilerini bile şaşırtan Meksika biralarına fazla bir düşkünlüğüm olmadığı için, Tuborg’un yeni ürünü hakkında fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Ama bunların dünyada satış rekorları kıran türden olduğunu belirtmekle yetineceğim. Taps’in yanısıra, İstanbul’da Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki Balo sokakta kendi birasını üreten yeni bir yer daha açıldı: Balansbrau. Umarım tecrübeleri artıkça, ürünlerinin kaliteleri de, Taps’ınkini yakalar. Türkiye’nin üçüncü kendi birahasını üreten birahanesi “Brewpub”u ise turistlerin uğrak yeri olan, Alanya’da açıldı. Redtower Brewery. Redtower Brewerry iki tür ürününü, yarından itibaren dörte yükseltiyor. Görüyorsunuz, 2007 bir anlamda da bira yılıdır derken pek abartmamışım TAPS : Atiye Sok.No. 5 Teşvikiye Tel: 0212 296 20 20 Balansbrau: Balo Sokak no.22 Beyoğlu. Tel :0212 251 70 20 Redtower Alanya Tel: 0242 513 66 64 Merhaba Bilinen en eski çingene yerleşim yeridir Sulukule.. Bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu söylenir. Fatih’te Vatan Caddesi’nden Neslişah Sultan Mahallesi’nin tabelasını izleyerek girdiğiniz semtte bugünlerde farklı bir telaş yaşanıyor. Müjdat Gezen’in Gırgıriye’sinin esin kaynağı semtte yine canlılık ve müzik var. Ama bu kez isyan notaları dökülüyor klarnetlerden, kanunlardan... Gelecek kuşkusu, belirsizlik, hüzünle karışık bir umut var esmer yüzlerde. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında boşaltmaları isteniyor evlerini. Kimi iyi para alacağı düşüncesiyle kabul etmiş projeyi ama çoğunluğu gitmek istemiyor. Dağılacağı, yok olacağı, geçmişini ve kültürünü kaybedeceği korkusu galip gelmiş. Onlar yıkım değil, doğal dokunun korunmasını, sadece iyileştirme yapılmasını istiyor mahallelerinde... Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının da desteğini alınca direnişlerini müzikle sürdürme kararı almışlar. Sadece fiziksel değil, var olan sosyokültürel yapısı ile de bir sembolün korunması için 40 Gün 40 Gece etkinlik yapıyorlar şimdi. Çocukların bile müzikle uyuduğu Sulukule’ye gittik bu hafta. Zuhal Aytolun, Sulukule’den artık müzisyen çıkmayacak mı sorusuna yanıt aradı... ??? 2003 yılında Sertab Erener’in seslendirdiği “Everyway That I Can” şarkısı eruvisionda birinci olunca gözler besteci Demir Demirkan’a da çevrilmişti. Aynı tarzda bir albümle çıkış yapacağı beklenirken o ‘ben buyum’ deyip bir rock albümü yaparak herkesi şaşırttı. ‘Ateş Yağmurunda Çırılçıplak’ adlı yine farklı bir albümle müzikseverlerin karşısına çıkan Demir Demirkan’la Aptülkadir Elçioğlu, müziğe bakışını ve albümü konuştu. İyi hafta sonları... BUĞDAY BİRASI GUSTA Türkiye buğday birasıyla yeni tanışıyor. Oysa bu tür bira 1859 dan beri halk tarafından Bavyera’da tanınmaktadır ve bugün de bu bölgede içilen her üç biradan biri buğday birasıdır. Popüler deyimiyle Weissebier diye anılan bu bira modern çağlarda, 1859 yılına kadar yalnızca Bavyera Kraliyet ailesine aitti. O zamanlar buğday kullanım ruhsatı Kraliyet ailesinin elinde olduğundan, halk bu birayı duyar fakat, üretemezdi. 1859 yılında ise, Klariyet ailesi Georg Schneider adlı Münihli bir bira üreticisine özel izin vermesiyle, buğday birasının yaygınlaşması ve halk tarafından tüketilmesi de başlamış oldu. Türkiye’de buğday birası son yıllarda Almanlar’ın Erdinger ve Franziskaner biraları aracılığıyla tanıştı. Ama nedense özellikle Erdinger’in çok iyi bir buğday birası olmasına karşın, halkın fazla ilgisini çekmediğini söylemem gerek. Buna rağmen Efes grubu, çok cesur bir karar vererek, ilk yerli buğday birasını çıkardı. Bulanık görünümüne karşın, daha malt ve meyve rayihalı Gusta’nın çok tuttuğunu geçen hafta Efes yetkilileri ile yaptığımız bir toplantıda kendileri de doğruladılar. Doğrusu Gusta’nın damak tadı konusunda pet tutucu olan kamuoyumuzda da, bu alanda bir devrimi gerçekleştirdiğini söylemek isterim. Fotoğraflar Gusto dergisinden alınmıştır. KENDİ BİRALARINI ÜRETEN BİRAHANELER Benim çocukluk ve gençlik dönemlerinde, İstanbul’da Bomonti’de, Ankara’da ise Çiftlik’te, her ikisi de Tekel’in olan birahaneler vardı. Oralarda fabrikaların ürettikleri biralar taze olarak, pastorize edilmeden sunulurdu. Zamanla her ikisi de kapandılar ve nostaljik anılara dönüştüler bizim için. Bu boşluk ilk kez birkaç yıl önce, Teşvikiye’de faaliyete geçen ve kendi biralarını üretip, satan Taps tarafından dolduruldu. 2000’li yılların başlarında faaliyete geçen Taps, Bockbire, Red Ale alkol derecesi öbürlerinden yüksek Stron Ale gibi biraların yanısıra, bir de Almanya’nın Köln bölgesine özgü Kölch’ü çıkarmaya başladı. Taps bu yıl üretimini arttırarak, ürünlerini piyasaya da sundu. Dağıtımının da çok başarılı olduğunu, bizim Cihangir’deki küçücük Barış Market’te bile bulunmasından anlıyorum. Taps Türkiye’nin Lula’sı kim olacak? 90’lı yılların ekonomik kriz ortamında ülkemizdeki gasp ve kapkaç olaylarının çok daha büyük boyutlusu Brezilya’da yaşanıyordu. Yoksulluk o denli korkunç boyutlara ulaşmıştı ki, bu tip olayların önü alınamıyordu. Kendilerini, gasp ve kapkaç olaylarının faili olarak görülen ve sokaklarda yaşayan çocuklardan korumak isteyen Brezilyalılar da, bu çocukları ortadan kaldırmak üzere “ölüm mangaları” oluşturmuştu. Bu “ölüm mangaları” binlerce çocuğu katletti. Nüfusun %1’lik bölümünün gelirin %50’sini kontrol ettiği, topraksız köylülerin sayısının 4 milyonu aştığı bu Latin Amerika ülkesinde, İşçi Partisi Lideri Lula, “sıfır açlık” diye bir projeyle ortaya çıktı. 180 milyonu aşan nüfusu, 50 milyonu aşan da işsizi ve yoksulu bulunan Brezilya’da 2002 sonunda yapılan seçimlerde Lula’ya iktidarı kazandıran da bu projeydi. Lula’nın bu projesi, öncelikle belli bir gelir düzeyinin altında olan Brezilyalılar’ın temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmasını öngörüyordu. Bununla birlikte, asgari ücretin altında ücretlerle geçici istihdam olanakları yaratılması ve doğrudan maddi yardımlar da bu projenin kapsamındaki diğer unsurlardı. Aslında, ülkemizde yapılan 2002 seçimlerinin galibinin de “yoksulluk” olduğunu söylemek mümkün. Çünkü AKP’nin, büyük ölçüde belediyeleri aracılığıyla gerçekleştirdiği, alt gelir düzeyinde yaşayan insanlara dönük yiyecek ve kömür gibi yardım çalışmaları bu partinin seçim başarısının önemli nedenleri arasında yer alıyor. Kuşkusuz, herhangi bir ekonomik planlamaya dayanmadan, düzensiz ve günü kurtarmaya yarayan bu yardımların yoksulluğu ortadan kaldırmadığı bir gerçek. Ancak seçim arifesinde işe yarıyor. Ülkemizde de genel seçimler yaklaşırken kimi partiler projelerini açıklamaya başladılar. Bunlardan biri de Lula’nın “sıfır açlık” projesinden ilham alan ve hatta bu projeyi Türkiye’de de uygulayacağı vaadinde bulunan Anamuhalefet Partisi lideri Deniz Baykal. Kendisine dönük “hiç muhalefet AYÇA AKPEK yapmıyor”, “proje üretmiyor” eleştirilerini göğüslemek için CHP, belki de uzun bir süredir ilk kez bir projeden bahsediyor. Aslında Baykal’ın vaadine proje demek için erken sayılabilir; çünkü şimdilik yalnızca Brezilya’da Lula’nın uyguladığına benzer bir programdan bahsedildiği anlaşılıyor. Ayrıca ayrıntılar hakkında da bilgi verilmiyor. Öte yandan, bu vaat kapsamında yalnızca gıda yoksulu 909 bin insanın temel gereksinimlerine kavuşturulmasından bahsedilirken, 18 milyonu aşan işsiz için nasıl bir ekonomik planlama yapılacağı da bilinmeyenler arasında. Diğer bir tarafta SHP de Lula’nın projesinden ilham alan başka bir parti. Lula’nınkinden farklı olarak SHP’nin projesinin adı “sıfır yoksulluk”. Ve CHP’nin aksine SHP, bu projesini ayrıntılandırarak kamuoyuna sunuyor. Yoksulluğu yenmeye ayrılan kamu kaynaklarının arttırılarak, tek bir kurum aracılığıyla denetlenmesini öngören bu projeye göre, Başbakanlığa bağlı bir “Toplumsal Dayanışma Kurumu” oluşturulacak. Bu kurum, taşra örgütlenmesi yoluyla ayninakdi yardımlar ile mikro kredi uygulamalarını, eğitim ve istihdam alanındaki çalışmaları düzenleyecek. Projenin kaynak sorunu ise; kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması ve IMF taahhütlerimiz doğrultusunda %6,5 olarak gerçekleşen “faiz dışı fazla”nın %4,5’a indirilerek kalan % 2’lik kısmın “yoksulluk için fazla” olarak ayrılmasıyla çözülecek. SHP’ye göre, kaynakların etkin kullanımıyla yoksulluğu 2011 yılı sonuna kadar sıfırlamak mümkün. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de 18 milyon yoksul ile birlikte 909 bin açlık sınırında yaşayan insan bulunuyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü ise günde 4 doların altında yaşayan insan sayımızın 29,8 milyon olduğunu vurguluyor. Tablo bu haldeyken, yoksulluğu çözecek acil, sürdürülebilir ve planlı politikaların ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Yaygın kanının aksine Cumhuriyetimizin önündeki en büyük tehdit olarak, yoksulluk karşımızda duruyor. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu, Mustafa Doğan Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr