Katalog

CUMARTESI 05 11/4/07 16:00 Page 1 CUMARTESİ EKİ 5 CMYK 14 NİSAN 2007 CUMARTESİ 5 Yeter ki iste... Başarabilirsin! rof. Dr. Kamile Ün Açıkgöz diyor ki: “Başarısızlık kader değildir. Başarısızlığın en önemli nedenleri de zeka düşüklüığü ya da tembellik değil, çalışırken ve öğrenirken stratejik davranmamamızdır. Eğer uygun koşullar sağlanabilirse herkes öğrenebilir.’’ Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Açıkgöz, “Başarmak Elimizde’’ FİGEN adlı bir kitap yazmış. Bu kitapta, etkili çalışmayı ve öğrenmeyi ATALAY kolaylaştıran, sınav başarısını artıran yüzlerce strateji sunmuş. Derslerinde zorlanan kızına da “ders çalışırken bu öğrenme işlerinden istediğini seç, onu yaparak ders çalış” önerisinde bulunmuş. Kızı Gökçe, önce Aktif Öğrenme İşleri’ni incelemiş. Sonra ilgi duyduklarının adlarını birer küçük karta yazmış. Masasında artık oyun kartlarına benzeyen bir kart destesi duruyormuş. Annesi, Gökçe’nin zaman zaman kartları karıştırdığını görüyormuş ama çalışırken neler olup bittiğini bilmiyormuş ve öğrenme sürecine müdahale etmemek için de soramıyormuş. Sonunda bir gün kızından, “Bu kartlar çok işime yarıyor. Eskiden kitap bana bakıyordu ben kitaba. Çok sıkılıyordum Şimdi çalışmak bir zevk oldu” müjdesini alınca dünyalar onun olmuş. Etkili çalışmayı ve öğrenmeyi kolaylaştıran yüzlerce stratejiden en azından bir bölümü sizin çocuğunuzun da işine yarayabilir. figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 P Başarısızlık öğrenme fırsatıdır Aktif öğrenenin özelliklerinden bazıları: ? Kendi güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır. Gereksinim duyduğu zaman yardım alır. Pasif öğrenen yardıma gereksinimi olduğunun farkına bile varmaz. ? Ne kadar çalışacağını, ne zaman duracağını bilir. ? Sınavlarda kaç puan alacağına ilişkin isabetli tahminlerde bulunur. ? Öğrenme amaçlıdır. Öğrenmiş görünmek için değil, öğrenmeyi gerçekten istediği için öğrenir. ? Nerede daha iyi öğrendiğinin farkındadır. Çalışma ortamını kendine göre düzenler. ? Başarı ve başarısızlığın kaynaklarını bilir. ? Öğrendiklerini olduğu gibi ezberlemez. Onlar hakkında düşünür, onları anlamaya ve özümsemeye çalışır. ? Öğrendiklerini değerlendirir, önemliyi önemsizi ayırır. ? Bir konuyu öğrenirken tek kaynağa bağlı kalmaz. ? Zamanını iyi kullanır. Çok çalışmanın değil etkili çalışmanın önemli olduğunu bilir. ? Öğrendiklerini örgütler. Birbirleriyle ve önceki öğrendikleriyle ilişkilendirir. ? Öğrendiklerini şöyle sözcüklerle sorgular. Katılıyor muyum?, Mantıklı mı?, Bildiklerimle ve birbiriyle tutarlı mı?, Örneği var mı?, Yazar bunu nereden biliyor?, Öğrendiklerimi nerede kullanabilirim?, Öğrendiklerim güncel mi?, Bilimsel kaynaklara dayalı mı? ? Kendini aşmaya çalışır. Daha bilgili olmak, yeteneklerini geliştirmek için çaba harcar. ? Öğrenirken kendi standartları vardır. Bu standartlara ulaşınca yenilerini koyar. ? Sürekli gelişim gereksinmesi hisseder. ? Öncelikleri vardır. O anda yapması gereken neyse onu yapar. ? Başarısızlıkları da öğrenme fırsatı olarak görür. Kendini kısa ve uzun dönemli olarak değerlendirir. ? Açık fikirlidir. Farklı görüşleri de dikkate alır. Bir kişi bu özelliklerden çok azına sahip olabilir. Yani tümüyle aktif öğrenen olmayabilir. Ancak, bu özellikleri kazanmak için çabalarsa kendini aktifleştirebilir. Herkes öğrenebilir ? Eğer uygun koşullar sağlanırsa herkes öğrenebilir. ? Harekete geçmek için hiçbir zaman geç değildir. ? Başaracağınıza inanın. Bu sizin başarıyı aramaya başlamanızı sağlar. ? Başarmak için kendinizi işe adamak ve onun gereklerini yerine getirmek gerekir. ? Yaşama yönelik tutumunuzu gözden geçirin. Bu yaşam sizindir. Sorumluluğu size aittir. Başarıp başarmamak sizin elinizdedir. Kendinizi ‘kurban’ gibi hissetmekten vazgeçin. ? Yaptığınız her işin hakkını vermeye, herşeyi iyi yapmaya çalışın. ? Zihninizde kendinizi çalışkan, başarılı bir insan olduğunuzu düşünün. ? Düzenli defter tutun. ? Yalnızca okulda öğretilenlerle yetinmeyin. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), bu yıl Okul Öncesi Eğitim Programı Yaz Anaokulları ile Diyarbakır ve Mardin’de 60 sınıfta 900 çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Bu sınıfların tüm giderleri bağışlarla karşılanıyor. Vakıf, herkesi, Güneydoğu’daki çocukların ilköğretime hazır hale gelmeleri ve eğitimlerine tüm yaşıtlarıyla eşit koşullarda başlayabilmeleri için destek olmaya çağırıyor. Yapılacak her bağış, en önemli gelişim yaşlarında olan ve olumsuz koşullarda yaşayan çocukların eğitimine önemli bir katkı sağlayacak Çocuklara bu fırsatın sağlanmasına yardımcı olmak isteyenler, Yapı Kredi Bankası Gayrettepe Şubesi 60675675 numaralı hesaba bağışta bulunabilirler. 50 gün boyunca çocukların beslenme, sınıf mobilyaları ve eğitim malzemelerinin tümünü kapsayan sponsorluğun bedeli: 7.000 YTL. 1 çocuğa sponsor olmanın bedeli: 450 YTL 1 çocuğun program boyunca beslenmesine katkıda bulunmanın bedeli: 80 YTL. Güneydoğu’daki çocuklar desteğinizi bekliyor Logosunu geri alan U.S. Polo hedef büyüttü SİNEM DÖNMEZ Polo sporunun tarihçesi çok eskilere uzanıyor. Dörder kişilik iki takım arasında oynanan topu rakip kaleye atmayı amaçlayan oyunun ilk olarak Orta Asya’da oynandığı biliniyor. Daha sonraki yıllarda Hindistan’a ve Hindistan’daki İngiliz çay yetiştiricilerinin bu oyunu öğrenmesiyle İngiltere’ye oradan da Amerika’ya kadar yayılan polo hala kralların sporu veya sporların kralı olarak anılıyor. 1890 yılında, polo sporunun yayılması ve tanıtılması için Amerikan Polo Birliği (U.S. Polo Association) kuruldu. Bir vakıf statüsünde çalışan bu birlik, sporu sevdirmek için markalaşmaya yöneldi. Markanın logosu, doğal olarak at ve polo sporcusuydu fakat Ralph Lauren bu logoyu daha önce kullanıp, tescil ettirdiği için U.S. Polo’yla 1984 yılında mahkemelik oldular. 2001 yılına kadar devam eden yargı süreci sonrası bir uzlaşmaya varıldı ve logonun kullanımı Ralph Lauren Polo’ya verildi. Ancak, U.S. Polo logonun kurumsal imajının Ralph Lauren tarafından doğru yansıtılmadığı gerekçesiyle 2004 yılında tekrar mahkemeye gitti. 2006 yılının Eylül ayında biten dava sonucunda logonun kullanımı bu kez U.S. Polo’nun oldu. Logosuna yeniden kavuşmanın verdiği güçle atağa geçen U. S. Polo, koleksiyonunu genişletti. 1997 yılında Aydınlı Group’un lisansını aldığı marka, satışlarını yüzde 30 arttırmayı hedefliyor. U.S. Polo yeni sezonu Blue Label ve Black Label adlı iki koleksiyonla karşılıyor. Black Label’da herkesin aşina olduğu sol cebindeki logolu gömlekler, takım elbiseler, ayakkabılar, Blue Label’da ise sportif ve şık görünmek isteyenler için uygun fiyatlı bluzlar, kazaklar, tişörtler bulunuyor. Ürün çeşitlerine jeanları ilk kez ekleyen marka bu konuda da çok iddialı. Fiyatları 79145 YTL arasında değişen kot etekler, montlar ve pantolonlar hem şık hem de rahat. PARA HARCAMAK İSTEMİYORLAR Koleksiyonlarında ayakkabılar da bulunan U.S. Polo, bazı kumaşları ve ayakkabıları alt lisansörlere veriyor ve böylece farklı firmalar da kendilerini tanıtmış ve yurtdışı pazarda yer almış oluyorlar. Aydınlı Group, önümüzdeki sezonlarda çocuk, ev tekstili ve iç çamaşırı koleksiyonları için de alt lisansörler arıyor. U.S Polo’nun Türkiye genel müdürü Levent Özkan, “Dünyada bu tarz ürünler ya çok pahalı ya da çok ucuz ve kalitesiz. Amacımız kaliteli ve şık ürünü uygun, alınabilir fiyatlara satmak. Yüksek imajlı bir markayı herkesin alabileceği fiyatlarla satmaya çalışıyoruz. Zaten, insanlar artık giyime eskisi kadar çok para harcamak istemiyor” diyor. Aydınlı Group, markayı tanıtmak için dünya nüfusunun %17’sine, 700 milyonluk bir nüfusa üretim ve satış yapıyor. U.S. Polo Assn’nin Türkiye genelinde 30 mağazası bulunuyor. Yurtdışında ise 10’u Rusya’da olmak üzere diğerleri Ukrayna, Kazakistan, Makedonya, Azerbaycan, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulunan toplam 20 mağazaya sahip. Şu anda yeni mağazalar için Mısır, Dubai, Bahreyn, Romanya ve Bulgaristan ile de görüşmeleri sürüyor. Özkan, 2009 yılı sonuna kadar Orta Avrupa’da 50, Türkiye genelinde de 100 mağazaya ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor. Özkan, 2005 yılında sadece Türkiye cirosu 20 milyon dolar civarında olan U.S. Polo Assn.’nin 2007 yılında Türkiye cirosunun 4050 milyon dolar civarında olmasını beklediklerini sözlerine ekliyor.