20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 10 28/2/07 15:54 Page 1 CUMARTESİ EKİ 10 CMYK 10 3 MART 2007 CUMARTESİ rih Ta Müslümanlar Halife’ye Kendi muhalefetini hızla büyüten Osman’ın iktidarı 656 yılında artık sonuna gelmişti. Fetihlerin, dolayısıyla fetih gelirlerinin azalmasıyla başlayan iktisadi güçlükler, Ümmeyeoğullarından yana suiistimallerin daha da göze batmasını getiriyordu. Siyasal dışlanma, keyfilik ve ekonomik eşitsizliklerdeki artış, “İslam’ın eşitlikçi bir ilişki öngördüğü, ama Osman döneminde bunun ihlal edildiğini” düşünenlerin sayısı arttırmıştır. Özetle bütün iktidar ve zenginliklerin belli bir kabilede toplanması bunların dışında kalan her sınıftan tüm Araplarda haklı bir tepki yaratmıştır. Kuşkusuz hak eksenli bu sorgulama ve tepkiler, Arapların diğer halkların egemenlik ve mallarına yönelik tecavüzleri kapsamıyordu. Aksine onlar dinen meşru görülüyordu. Kavga, başkalarından ele geçirilen zenginlik ve egemenlik alanının Araplar arası paylaşımı sürecinde patlamaktaydı. Öteki halk ve inançlara karşı genişlemede birlik olanlar, bunun paylaşımı ve yönetimin niteliği konusunda birbirleriyle kavga ediyorlardı. İşte bu paylaşım ve yönetim kavgasının içinde Osman, Emevi ailesi dışında kalan bütün eski dostlarını ve saygınlığını kaybedecekti. Öyle ki Peygamberin dulu Ayşe, Osman’a muhalefette ön safta yer alanlardan biri olacaktı: “Hz. Resul’ün (sm) ayakkabılarını, elbisesini halka göstererek: Bunlar daha eskimedi (ama) Osman Onun dinini eskitti, yıprattı” diyerek halkı coşturmada, “Öldürün Nasel’i (erkek sırtlan, ahmak ihtiyar manasında), Allah öldürsün Nasel’i” diyerek halkı ona karşı kışkırtmaktaydı. (A. Gölpınarlı, Sosyal Açıdan İslam Tarihi, s.342) e ç ERDOĞAN AYDIN başkaldırıyor Yolda yakalanan mektup üm bu ve benzeri birikimlerin birbirine eklenmesi sonucunda nihayet isyan kıvılcımı Kufe’de parlayacak ve Kufeliler ayaklanıp Osman’ın valisini şehirden atacaklardı. Ardından Mısırlılar, valiyi alma koşuluyla Osman’ın kapısına dikileceklerdi. Basralılar benzer tepkiyle başkaldırıp temsilcilerini Medine’ye göndereceklerdi. Ayaklanmacılarla Osman arasında gerçekleşen ilk T pazarlıkta, Ali, Talha ve Zübeyr’in de araya girmesiyle barış sağlanacaktı. “Asilerin bütün isteklerini kabul ederek, daha önce alınmış tüm tedbirleri kaldıracağını ve valileri değiştireceğini vaadeden Halifenin mütevazı ve bağışlayıcı tavrı karşısında...” (İslam Ansiklopedisi, 9. cilt, s.430) isyancılar da uzlaşma yoluna gidecekti. İşlerin düzeleceği, valilerin görevden alınacağı, adaletin geleceği inancıyla memleketlerine geri dönüyorlardı ki, alAriş konak yerinde yakaladıkları resmi bir habercinin üzerinden, Osman’ın Mısır valisi Abdullah b Sad’a hitaben yazdığı ve isyancı liderlerinin dönüşte öldürülmeleri talebini belirten mektubunu yakaladılar. Osman’ın gerçek niyetinin uzlaşma değil, kendilerin öldürmek olduğunu öğrenmenin ve aldatılmışlığın öfkesiyle Medine’ye geri döndüler. Ali tekrar araya girecek ve Osman’ı açıklamaya davet edecekti. Osman ise, “bu benim aleyhime bir delildir. Ancak Allah’a yemin ederim ki, ben bu mektubu yazmadığım gibi başkasına da yazdırmadım” (İbn Kesir, Büyük İslam Tarihi, c.7, s.288) diyecekti. Asiler ise, “Nasıl olur da birisi kalkar ve senin köleni, senin zekat mallarından bir deve üzerine bindirip, bir mektup verir ve mektubu senin mührünle mühürleyip valine gönderirken senin haberin olmaz. Şayet yalan söylüyorsan, haksız yere bizim öldürülmemizi emrettiğin için görevden ayrılman gerekir. Şayet doğru söylüyorsan, zaaf göstermenden ve böyle işler çevirenler karşı gaflet içinde olmandan dolayı istifa etmen gerekir” diyeceklerdir. (Taberi’den akt. A. Apak, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, s.170) ADAMLARIMI ÇAĞIRIRSAM HEMEN GELİRLER Ebu Zerr sürgünü hem Medine’de hem de diğer şehirlerde büyük bir tepki nedeni olacaktır. Peygamber nezdinde büyük saygınlığa sahip, üstelik diğer kabile şeflerinden ayrımla sadece toplumsal adalet talebi olan Ebu Zerr’i sürgün ederken, Peygamberin sürgün ettiği Hakem ve oğlu Mervan’ı getirtip Müslümanların başına yönetici yapması Osman’ın saygınlığını iyice yokeden önemli bir neden olacaktır. Sürgün sırasında Mervan ile Ali arasında geçen tartışma üzerine Osman’ın, Mervan’ı sahiplenerek, Ali’ye, “Sen benim yanımda Mervan’dan daha faziletli değilsin” deyişi de işin tuzu biberi olacaktır. Ardından Kufe’li muhalifleri sürgün etmesi de, sman dönemini anlatan şu tepkileri arttıran bir anekdot oldukça diğer neden olacaktı. çarpıcıdır: Osman, Ebu Halkın yükselen Zerr’i sürgüne göndermezden önce tepkilerine kulak yanına çağırarak sorar: “Sen vereceğine, kabilesine Resullullah (sav), ‘Beni Ümmeye üç daha da sıkı sarılan kişiye ulaştığında, Allah’ın Osman, Medine beldelerini kendilerine devlet, halkına, “Allah’a yemin Allah’ın kullarını köle ve Allah’ın olsun ki, taraftarlarımın dinini oyuncak edinirler’ şeklinde bir sayısı sizden daha hadis rivayet ediyormuşsun, doğru mu?” diye sorduğunda “evet” çoktur. Adamlarımı cevabı aldı. Halife daha sonra Hz. çağırırsam onlar hemen Ali’yi çağırarak, kendisinin böyle bir gelirler. Bu nedenle hadis duyup duymadığını sordu. Hz. bana dil uzatmayın ve Ali de, Hz. Peygamber’in (sav) valilerimi ta’n etmeyin “yeşillikler, Ebu Zerr’den daha doğru (eleştirmeyin)” diye sözlü bir kişiyi gölgelememiştir. tehditkâr hitaplarda Yeryüzü Ebu Zerr’den daha doğru bulunmaya sözlü bir kişiyi üstünde başlayacaktı. taşımamıştır” şeklindeki hadisi Diğer yandan dövme, hatırlatarak, dolaylı şekilde onun sürme, görevden alma, sözünün doğruluğuna şahitlik etti. aşağılama gibi (Yakubi’den akt. A. Apak, Hz. Osman uygulamalar da Dönemi Devlet Siyaseti, s.155) Gerçi azalacağına giderek Sünni ulema bu hadisin zayıf olduğu sıradanlaşıyordu. İlk iddiasındadır; ancak Emevi dönemi Müslümanlardan olup tablosuyla tamamen örtüşmektedir. annesi de Mekke egemenlerince bu nedenle öldürülmüş olan Ammar’ın, halkın şikayetlerini iletmek için Osman’a çıktığında karşılaşacağı davranış da, bayıltıncaya kadar dövülmek ve o halde sokağa atılmak olacaktı. Bu olay halk ile Osman arasındaki ipleri koparacaktı. Toplum tam anlamıyla ikiye bölünmüştür ve bu durum karşısında basireti iyice bağlanmış olan Osman, sorunu çözeceğine yangına körükle gitmektedir. Yangını daha da körükleyen bir diğer yönetici ise, Medine’deki İslam öncülerine, “Ey sahabe topluluğu, bu ihtiyar hakkında size hayır tavsiye ederim. Eğer O sizin aranızda öldürülürse, Allah’a yemin ederim ki, burayı size karşı atlılarımla doldururum” diye tehditler savuran Şam Valisi Muaviye olacaktır. (İbn Şebbe’den akt. A. Apak, Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti, s.166) Kimse Osman’ı korumuyor ncak Osman, halifeliği bırakması ve Mervan’ı kendilerine teslim etmesi isteklerini kabul etmeyecek, isyancılar da sarayında Onu kuşatma altına alacaklardı. İsyancılar bu şekilde 40 gün boyunca Osman’ın istifası ve Mervan’ı kendilerine teslim etmesini bekleyecek, ancak bir gelişme sağlanamayınca 17 Haziran 656’da saldırıya geçeceklerdir. Bu kuşatma sürecinde Medineliler Osman’ı koruma kaygısı yaşamamıştır. Esasen Osman o denli tecrit olmuş durumdaydı ki ilk Müslümanlardan (Muhacirun ve Ensar) neredeyse kimse onu savunmayacaktı. Daha sonra garip bir şekilde Osman’ın kan hesabına girecek olan Ayşe bile, ona karşı keskin bir muhalefet yürüttükten sonra Medine’yi terk etmiştir. Ali, Talha, Zübeyr gibi etkili şahsiyetler onun öldürülmesine karşı olsalar bile onu savunma yönelimine girmeyeceklerdir. Dahası onu seçtiren Abdurrahman b. Avf bile ona tavır alacaktı. Ayşe’nin kardeşi Ebubekir’in oğlu Muhammed ise, bizzat ayaklanmanın başında ve Osman’a ilk kılıç sallayan kişidir. “Hz. Peygamberin ashabından onbin kişinin yaşadığı, eli silah tutan yirmi binden fazla Müslümanın bulunduğu Medine’de toplu isyan sonucu öldürülen halifenin cenaze namazına katılanların sayısı, Müslümanların Hz. Osman’a duydukları nefreti ortaya koymakta ve bu durum, aynı zamanda, Medine halkının büyük bir çoğunluğunun Hz. Osman’ın öldürülmesini tasvip ettikleri manasına gelmektedir.” (A. Akbulut, Sahabe Devri Siyasi Hadiselerinin Kelami Problemlere Etkileri, s.191) Daha garip olan durum ise, 40 gün gibi çok uzun bir zaman süren kuşatma boyunca Osman’ın sürekli yardım taleplerine rağmen, diğer valiler bir yana, bölgesinde çok güçlü olan Muaviye’nin de yardım göndermemiş olmasıdır. Adeta onun üzerinden hilafet iddiasında bulunmak için Osman’ın ölümünü özellikle isteyen bir tutum söz konusudur. Ümmeyeoğulları, kendilerini İslam devletinin biricik hâkimi yapmış olan Halifeyi ölümünde yalnız bırakacaklardı. A Kullarını köle, dini oyuncak yapmak O Adem Apak’ın Hz. Osman Dönemi Devlet Siyaseti adlı kitabının kapağı Haydi Muaviye gelsin de seni kurtarsın u ölüm günlerinde Osman’ı yalnızca köle askerleri savunacaktır. Ayaklanmacılar, sayıları 500 civarında olan bu korumalarla oda oda salon salon çarpışa çarpışa nihayet Osman’ın saklandığı odaya ulaşmayı başarırlar. Başlarında bulunan Ebu Bekir’in oğlu Muhammed, Osman’ın sakalını yakalayarak, “Ey Nasel haydi Muaviye ve diğer adamların gelsin de seni kurtarsın” diyecektir. Buna karşı Osman, “kardeşimin oğlu, sakalımı bırak, baban görseydi buna razı olur muydu” diye tepki verince, Muhammed b. Ebu Bekir, “babam sağ eaydin?cumhuriyet.com.tr B olsaydı o yapışırdı sakalına” diyerek elindeki okla başına vuracaktı. Bu sırada diğer isyancılar Osman’ı öldüreceklerdi. (A. Gölpınarlı, Sosyal Açıdan İslam Tarihi, s.348) Osman’ın ölüsü ancak 3 gün sonra ve sadece (Osman’ı korumaya çalışırken parmakları kesilen) eşi Naile ve 3 (veya 7) kişi tarafından kılınan namazla ve Yahudilerin gömüldüğü Haşi Kevkeb mezarlığına gömülecekti. Onun Müslümanların gömülü olduğu mezarlığa gömülmesine izin verilmeyeceği gibi, ölüsünün taşlanması da ancak Ali tarafından engellenecektir. Onun gömüldüğü mezarlık, ancak Muaviye’nin halifeliği sırasında Müslüman Baki Mezarlığına katılacaktı. (N. Çağatay, İslam Tarihi, s.387) 10. yüzyıl önemli Arap tarihçilerinden elMesudi, “Halife Osman’ın öldürüldüğü gün özel varlığının yüzbin dinar (Roma ve Bizans altını) ve bir milyon dirhem (Pers gümüş sikkesi) olduğunu, mülklerinin de yüzbin dinar hesaplandığını ve pek çok at ile deve bıraktığını söyler.” (Bkz. Lewis, s.66) İlahi sözü sakatlamak Osman’a karşı yükselen tepkilerde, onun Kuran’ı toplayıp, bu resmi Kuran’ın dışındaki farklı nüshaları yaktırmasının da önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Kuran hafızları ve aynı zamanda tefsir edicilerinin (Kurra) kitleler üzerindeki etkisi merkezi iktidarın etki alanını daraltıyordu. Bu durumda Osman, bu yerel iktidar olanaklarını ortadan kaldırarak her şeyi merkezileştirmenin temel bir gereği olarak Kur’an’ı tekleştirip farklı nüshaları yaktırıp imha ederken gerçekte yerel iktidar (ademi merkeziyet) olanaklarını da sona erdirmeye yönelmiş oluyordu. Böylece “ilahi vahyin yegane muhafızı olarak çıkmak suretiyle, hükümet birliğini tahakkuk ettirmek ve devlet üzerinde mutlak iktidarını teessüs etmek eğilimini gösteriyordu; fakat bu eğilime muhalefet, Halifeyi, ‘ilahi sözü sakatlamak ve tahrip etmekle’ itham etmesi” şeklinde yanıt verecekti.” (İslam Ansiklopedisi, 9. cilt, s.429) Gerçekten de Osman’ın düzenlediği Kur’an, başta Kur’an’ın en öndeki uzmanı Abdullah b. Mesut olmak üzere şiddetli tenkitlere uğrayacaktı. “O, Osman’ı, tahrif edilmiş ve Emeviler aleyhindeki bütün ayetleri silen bir metin tespit etmekle itham etti.” (R. Matran, İslam’ın Yayılış Tarihi, s.98) S ahne tozu Kır 3. Sayfadan Kadın Hikâyeleri Düşevi Oyuncuları, gazetelerin üçüncü sayfasından esinlenerek yazdıkları Töre, Laz Kızı, Ana, Mahur Beste, Mahkum Kadın ve Gerdek adlı altı ayrı hikayeyi yeni gerçekçi bir üslupla sahneliyor. Düşevi Oyuncuları’nın ‘Türkiye’de Kadına Şiddet’ konusuna getirdikleri farklı yorumlarıyla sahneledikleri, “3. Sayfadan Kadın Hikayeleri”, 7 Mart’ta Akatlar Kültür Merkezi’nde ve 8 Mart’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde. Oyun ücretsiz. (Tel: 0 212 287 52 80) S ergi Gizli İşler Balkan Naci İslimyeli’nin özel arşivindeki hiç sergilenmemiş yapıtlarıyla en yeni çalışmaları, beş bölümlük bir sergiyle sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. İslimyeli’nin birbirinden çarpıcı yapıtlarının beş ana bölümde sunulacağı sergide 200 eser yer alıyor. Sergi, 7 Mart 28 Nisan tarihleri arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde görülebilir. Tel: 0 212 316 15 80 Son dünya 2007 prömiyeri Garajistanbul’da gerçekleşen Son Dünya’da, oyuncular, özel bir sistemle yerden metrelerce yükseklikte ve boşlukta asılı olarak oynuyor. Seyircilerin önce bir havalimanının, ardından da düşen bir uçağın atmosferine alındıkları oyun, 11 Eylül sonrasında yaşanan medeniyetler çatışmasına bir yorum niteliğinde.Oyun her pazartesi Yeni Melek Gösteri Merkezi’nde. (Tel: 0 212 243 99 91) Dünya tiyatrosunun yeni dâhi çocuğu Martin Crimp’in son eseri, ülkemizde ilk kez sahneleniyor. Dil cambazı Crimp, insanlar arasındaki ‘bağımlı ilişkileri’ bir örümcek ağına benzetiyor. Aşk, cinsellik ve para, Crimp’in insanlarına ölümcül darbeler indiriyor. Doğaya kavuşmak, dinginlik, aşk ve mutluluğu bulmak için Kır’a taşınan insanlar, istediklerine erişip erişemeyeceklerini sorguluyor. Berlin, Zürih, Milano, Lizbon ve Paris’te büyük ilgi gören ve üç sezondan beri sahnelenen Kır, tiyatro severlere yepyeni bir dil ve alışılmadık bir metin sunuyor. Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği, Ülkü Duru, Celal Kadri Kınoğlu, Almıla Uluer’in rol aldığı Kır, 6, 7, 8, 9 ve 10 Mart tarihlerinde Oda Tiyatrosu’nda sahnelenecek. (Tel: 0 212 245 25 90) Titanik Orkestrası Kullanılmayan bir tren garında yaşayan dört evsizin yaşamları bir trenden atılan sandığın içinden çıkan alkolik illüzyonistle değişir. İllüzyonist onları illüzyon dersleri ve ruhçu felsefesi ile etkilemeye başlar. Macit Koper’in yönettiği “Titanik Orkestrası”nda Ahmet Uz, Naşit Özcan, Bensu Orhunöz, Can Başak ve Burak Davutoğlu rol alıyor. “Titanik Orkestrası”, 711 Mart tarihleri arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde seyredilebilecek. (Tel: 0 216 349 04 63) Kırmızı Oda/ Sekanslar Çağrı Saray’ın yeni sergisi “Kırmızı Oda / Sekanslar ” çizgi roman tadında yapılmış polisiye bir hikayeyi anlatan bir ilüstrasyon sergisi. Tek bir videodan oluşan, fakat, temel olarak bir filme dair tüm unsurları içinde barındıran Kırmızı Oda, izleyiciye filmi hayal etmek ve yeniden inşaa etmek gibi çok özel bir olanak sunuyor. Sergi, 23 Mart tarihine dek Bebek Lucca’ da görülebilir. Tel: 0 212 257 12 55 Kış Bahçesi sergisi Accenturc Design Gallery, Ebru Bilun Akyıldız’ın ‘Kış Bahçesi’isimli fotoğraf sergisine evsahipliği yapıyor.Akyıldız’ın beşinci kişisel sergisi olan Kış Bahçesi, bütün dinginliği ve sadeliğiyle bir bahçenin kış mevsimiyle yaşanan dönüşümüne bir sanatçının gözüyle bakıyor. Sergi, 22 Mart tarihine dek görülebilir. Tel. (0212) 260 91 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle