Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 04 21/3/07 16:49 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 24 MART 2007 CUMARTESİ Baharla gelen albümler ZÜLAL KALKANDELEN Bahar geldi, heyecan başladı! Güneşli havadan dolayı değil; kzulal?yahoo.com benim heyecanımın asıl sebebi, festivaller döneminin başlaması ve her baharda çıkan yeni albümler. Bu nedenle, bu hafta baharımızı şenlendirecek albümlerden üzerine yıldız koyduklarımı yazmak istedim. Mutlu ve bol müzikli bir bahar dileğiyle… 1960’larda artrock akımıyla ortaya çıkan Roxy Music’in solisti, glam rock idolü. Diğeri de, Amerikan folkblues efsanesi büyük ozan. Fakat yanılmışım. Ve iyi ki de yanılmışım. Bryan Ferry, bir hafta boyunca stüdyoya kapanmış ve en sevdiği Dylan şarkılarını yorumlamış. “Knockin’ On Heaven’s Door”, “All I Really Wanna Do”, “If Not For You”, “Baby Let Me Follow You Down”, “Make You Feel My Love”, “Just Like Tom Thumb’s Blues” gibi ünlü şarkıların yer aldığı albüm, hem Dylan hem de Ferry hayranları için arşivlik malzeme niteliğinde. Bana göre en ilginç yanı da, Bryan Ferry’nin Dylan’ın şarkılarını onun orijinal yorumuna sadık kalmadan kendi tarzına göre yorumlaması. Helden, Mylo, Sandy Rivera, Rollo ve Sister Bliss (Faithless) ve Bob Sinclar’in de aralarında bulunduğu, elektronik müzik dünyasının en başarılı prodüktörleri bu albümde bir araya gelmiş. Moby, bu albümün bir pazar sabahı yatağınıza uzanıp Jean Baudrillard okurken uygun olmayabileceğini, ama cumartesi gecesi partilerine çok uygun düşeceğini söylüyor. Benim gibi remikslere meraklıysanız mutlaka dinlemenizi öneriyorum; cumartesi gecesi parti yoksa bile evde tek başına dinlemek de harika oluyor. Özellikle “Natural Blues”un Katcha Remix’i ya da “Porcelain”in Murk Remix’i çalarken kim umursar partiyi? Evde yalnızsanız da, odanız olur kocaman bir dans kulübü, eşyalar dönüşür dans eden insanlara! Pocket Symphony’nin başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Bu defa şarkılar fazla akılda kalıcı değil belki ama minimalist ve melodik müziği ve deneysel yaklaşımıyla bu türün dinleyicisi için yine önemli bir çalışma. Dinlerken, o müziğin yalnızca “bu çok satar” mantığına odaklanarak yapılmadığını hissediyorsunuz.12 şarkının yer aldığı albümün bir özelliği de, konukları arasında Pulp’tan Jarvis Cocker’ın ve The Divine Comedy’den Neil Hannon’un bulunması. THE ORIGINAL DIVAS ALBUM 40’lı ve 60’lı yılların caz ve blues şarkılarını seviyorsanız, bu albüm sizin için. İyi bir toplama albüm bulmak pek kolay değildir. Hemen hepsinde sevdiğiniz bir iki şarkıyı bulursunuz ama kalan şarkılar genellikle sizin favorileriniz değildir. Oysa bu albümde hiç boş yok; gerçekten de geçmiş yılların en ünlü divalarının seslendirdiği 23 klasik şarkı bir araya toplanmış. Shirley Bassey, Peggy Lee, Ella Fitzgerald, Judy Garland, Nina Simone, Edith Piaf, Julie London, Dinah Washington… Şarkılar da diva listesi kadar heyecan verici: I’ve Got You Under My Skin, Walk On By, Strangers In The Night, Exactly Like You, April In Paris, Fly Me To The Moon… Daha fazla söze gerek var mı? D inleyin eğlenin Altı ay aradan sonra yeniden Mor ve Ötesi Mor ve Ötesi, altı aydan sonra ilk İstanbul konserini bu akşam Yeni Melek’te verecek. Topluluğun ‘Büyük Düşler’ albümü RollingStone ve Blue Jean dergileri tarafından sırasıyla ‘Yılın En İyi Albümü’ ve ‘Yılın En İyi Rock Albümü’ seçilmişti. Albüm kendi şirketleri ‘Rakun Müzik’ tarafından yeniden düzenlendi ve yayınlandı. Topluluk konserde eski ve yeni şarkılarını seslendirecek. (0216 556 98 00, biletler 28 ve 35 YTL) MOBY GOTHE VERY BEST OF MOBY Bugün çağdaş müziğin dahi ismi olarak tanınan Moby, kariyerine başladığı yıllarda bir “Best Of” albüm çıkarabileceğini hayal bile etmediğini itiraf ediyor. Fakat aradan geçen yıllarda öylesine büyük başarılara imza attı ki, bu kaçınılmaz oldu. Geçen yılın sonunda çıkan “GoThe Very Best Of Moby” albümünden sonra şimdi de albümün remiks versiyonu yayımlandı. Remiksleri yapanlar arasında kimler yok ki? Armand Van AIRPOCKET SYMPHONY Fransız elektropop grubu Air’in yeni albümü “Pocket Symphony”, 15 Şubat’ta tüm dünyada ilk kez internet üzerinde yayımlandı. Ben de dinlemek için şifre alanlar arasındaydım. Böyle merakla beklememin nedeni, grubun 2004 tarihli albümü “Talkie Walkie”yi çok beğenmiş olmamdı. Bir grubun büyük beğeniyle karşılanan bir albümden sonra yaşayabileceği sıkıntı onların da başına geldi. Herkesin yeni albümden beklentisi çok yüksekti. Peki, 2004’teki çıtayı aştılar mı? Bana sorarsanız hayır. Fakat bu BRYAN FERRYDYLANESQUE Doğrusu, Bryan Ferry ile Bob Dylan isimlerini bir gün aynı albümde göreceğimi düşünmemiştim. Birisi, Babylon’da ‘Bant’ dergisi gecesi Converse sponsorluğunda Bant Dergisi organizasyonuyla 30 Mart Cuma akşamı İsveçpop’un son yıllarda en çok ilgi gören isimlerinden The Radio Dept İstanbullularla buluşacak. ‘Lesser Matters’dan sonra geçen sene ikinci albümleri ‘Pet Grief’i yayınlayan topluluğun müziği My Bloody Valentine, Stereolab, New Order, Cocteau Twins ve Arap Strap’den izler taşıyor. Grup, Sofia Coppola’nın ‘Marie Antoinette’ filminin müziklerine üç parça verdi. (0212 292 73 68, biletler 25 ve 15 YTL) ‘Rock Kenti’nde bir dünya devi ve Don Kişotlar APTÜLKADİR ELÇİOĞLU Mevsimlerimizi, meyvalarımızı, güneşimizi, rüzgarımızı, hasretimizi, umudumuzu yokettiler. Yetişmedi müziğimizin orasından burasından çekiştirdiler. Çürürken çürüttüler ve sıra rock’a geldi. Onu da kararttılar. Ama diktikleri şaşalı gökdelenler iskambil kağıdından güçsüz yıkılmaya, rock’n roll’un aydınlığı gene parıldamaya başladı bile. “Cem Köksal Featuring Joe Lynn Turner” DVD’sini izleyip, dinledikten sonra birden bire bu düşünceler beynimi sarmaya başladı. Rock’a son yıllarda musallat olan bunalım, kaderci anlatımlı ve karanlık diye tanımlanan “sound”lu müziklerden gına gelmişti. O 70’ler ve 80’lerin aydınlık, iç açısı rock’ı ile Cem Köksal sayesinde tekrar buluşup, nefes alabiliyoruz.. verecekti. Neredeyse bir peri masalı gibi... Blackmore ve Malmsteen gibi usta rock gitaristleriyle çalışan Turner, genç bir Türk gitaristiyle Türkiye turnesi yapacaktı. Genç müzisyenler Roxy’de Düzenlediği ‘Frekans’ isimli geceler ile genç müzisyenleri destekleyen Roxy’de 28 Mart Çarşamba akşamı üç grup sahneye çıkacak. Ars Longa, melodik vokalli ve gitar eksenli müziklerini bilgisayarda hazırlanan alt yapılarla zenginleştiriyor. İstanbul’da İngilizce öğretmenliği yaparak hayatlarını devam ettiren Not Since The Illness, Amerikan garaj müziğinden esinleniyor. İsmini, Sait Faik Abasıyanık’ın ‘Bir Takım İnsanlar’ kitabındaki bir cümleden alan ‘Çin Düğünü’, bazen sert gitar tınılarını, bazen de lirik gitar melodileri kullanıyor. Giriş ücretsiz, içkiler % 40 indirimli. (0212 245 65 39) ODYSSEY’LE BAŞLAYAN ROCK TUTKUSU Müziğe çok küçük yaşlarda başlayan Köksal’ın gitarla tanışması da 10 yaşına rastlıyor. Bu enstrumanda karar kılmasının sebebi de ilkokul öncesinden beri babasının 60’lı yıllardaki rock plaklarını dinliyor olmasından kaynaklanmış. Bugün yaptığı müzik tarzının önünü açan ise klasik müzik ile heavy metal rock’ı buluşturan İşveç’li gitarist Malmsteen olmuş. Malmsteen’in ilk dinlediği albümü de “Odyssey”miş. O albümde vokali üstlenen kişinin ismi ise; Joe Lynn Turner. “Just Set Me Free”de gitarist Cem Köksal’a müzisyen olarak katkıda bulunan iki insanı görüyorduk. Bunlardan biri Pentagram’ın usta vokalisti Murat, diğeri ise davulcu kardeşi Aykan İlkan’dı. Konserlerde de onlara klavyeci olarak Koray Alarslan katılacaktı. Aynı zamanda Şebnem Ferah’ın albüm ve konserlerinde de çalan Aykan, 2005’deki Türkiye turnesiyle Şebnem’in konserlerinin aynı zaman dilimine rastgelmesi sonucu devam edemedi. Onun yerine Whisky ve Objektif’ten tanıdığımız Alpay Şalt katılacaktı. Alpay gibi gene aynı gruplarda çalışmış olan basçı Çağatay Ateş de gelince kadro tamamlanmış oldu. Şimdilerde çıkan konser DVD’sinde de Cem Köksal’ın solo bir anlayıştan çok oturmuş bir kadro ile grup müziği yaptığını görüyoruz. “Cem Köksal & Joe Lynn Turner Live” DVD’si geçtiğimiz yıl yapılan ve 11 ili kapsayan turnenin Bursa konserinin kayıtlarından oluşuyor. Toplam 200 bin üniversite öğrencisine ulaşan bu turnenin Bursa konserini ise 35 bin kişi izlemiş. Uludağ Üniversitesi’nin stadında verilen bu konseri izlerken bu kalabalığın ne kadar iyi bir rock dinleyicisinden oluştuğunu görüp, Türk rock dinleyicisi adına umudunuz kabarabiliyor. (1520 yıl öncesinin Bursa’sına “Rock Kenti” denmesi de boşuna olmasa gerek.) parça söylemiş ve daha sonra Karşılama adında bir albüm çıkarmış. Bu albümde de Selim Sesler’le birlikte çalışan Maccrimmon Kanada’da da pekçok müzik festivaline Rumeli ve Türk ezgileriyle katılıyor. 2000 yılında ailesini ve arkadaşlarını özlediği için geri döndüğünü söylese de, burada yaşam şartlarının zor olduğunu anlatıyor. Şimdi yılda üçdört kez geliyormuş Türkiye’ye. Türkiye’ye kendisini çeken şeyin sadece müzik olduğunu vurgularken, “Kültür olarak İstanbul yüzyıllardır Avrupalıları çekiyor. Mistik bir yönü var buranın. Kendine has özel bir havası var. Türkiye’de istediğim kadar dolaşamadım. Sadece Toroslar, Ege köyleri, Ege kıyısı İzmir, Çanakkale’ye kadar gördüm, Karadeniz’i görmek istiyorum çünkü çok methediyorlar” diyor. Kanada’da da müzikten kopmamış, Amerikalı ve Kanadalı arkadaşlarıyla ‘Orkestra Keyif’ adıyla bir müzik grubu kurmuşlar ve ağırlıklı olarak Rumeli türkülerinden oluşan bir albüm yapma hazırlığındalarmış. Her birinin farklı enstrümanlar çaldığı ve 15 türküden oluşan bir albüm yapmayı planlıyorlar. “Gerçi çok da bahsetmek istemiyorum, nazar değiyor, olmuyor, utanıyoruz sonra” diyor ve tahtaya vuruyor. Her cuma Nev Nev 30 Mart Cuma akşamı ve sonraki cuma geceleri Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde müzikseverlerle buluşacak. Sanatçı, 2001 yılında çıkardığı ‘Herşeye Rağmen’adlı ilk albümün ardından ‘Sen Gibi’ isimli ikinci albümünü 2004’te yayınladı. Batı’nın müziğine ilgi duyan ama bir yandan da ülkemizin tınılarını da bırakmayan Nev’in repertuarında yerli ve yabancı şarkılar var. (0212 244 25 58, biletler 25 YTL, 1 yerli içki dahil) DON KİŞOTLAR DA KAZANIR “Just Set Me Free” isimli albümüyle Cem Köksal ilk kez karşımıza çıktığında, takvimler 2003’ü gösteriyordu. Bu zaman diliminde herkes rock adına başka tarzlarla flörte kalkışırken, o klasik hard rock, heavy metal bir anlayışta müzik yaparak ortaya çıkacaktı. Bu başlıbaşına bir Don Kişot’luktu... Çünkü yabancı müzik dinleyen yeni kuşak bile nu metal ve karanlık biçemli tarzlara meyil ediyordu, klasik heavy metal ya da hard rock dedin mi suratına armuta bakar gibi bakıyorlardı. Böyle bir tarzı plak şirketlerine sunmak ise “divanelik” olarak değerlendirilebilirdi. İşte Cem Köksal böyle bir zamanda barok ile rock’ı hem hal eden heavy rock bir müzikal yapı ile çıkmaya cesaret edecekti. Yani o maça 5 gol avans vererek başlıyordu. İnsanlar ona hayretler içinde bakarken, iki yıl sonra bir mesrubat şirketinin düzenlediği rock festivali imdada yetişti. Bu festivalin bir Türkiye turnesi şeklinde olması da ayrıca önemliydi. Turne bitiminde etraf Cem Köksal müziğine tutkun insanlarla dolmuştu. Bir yıl sonra bu festivale tekrar çağırılan gitaristin bizlere bir sürprizi de vardı. Bu konser turnesine dünyanın en önemli hard rock gruplarından Rainbow, Deep Purple, Malmsteen’in vokalistliğini yapmış olan Joe Lynn Turner’la birlikte çıkacaktı. Cem Köksal, usta vokaliste albümünü verip, birlikte konser verme önerisinde bulunmuştu. Turner, albümü dinledikten sonra bu öneriye olumlu cevap Disko müzik ustası Burn enerji içeceği sponsorluğunda bu akşam İndigo’da saat 23.00’de Headman müzikseverlerle buluşacak. Dans müziğinin ve disko müziğinin en etkileyici isimlerinden biri olan Headman; Franz Ferdinand, Mylo, Scissor Sisters, The Rapture, Röyksopp ve Placebo gibi ünlü isimlere yaptığı yeni düzenlemelerle dikkatleri üzerine çekti. Şimdiye kadar çıkardığı ‘It Rough’ ve ‘On’ albümleri çok beğenildi. (0212 245 13 07, biletler 25 ve 20 YTL) Nardis’de caz keyfi ‘Enzo Amazio & Serena Russo Band’ 29 Mart Perşembe ve 30 Mart Cuma akşamları Nardis Jazz Clus’de konser verecek. Enzo Amazio klasik gitar eğitimi üzerine Jerry Bergonzi, Mike Stern ve Jim Hall’den caz gitar dersleri aldı. 1990 yılından bu yana profesyonel olarak vokalistlik yapan Serena Russo, Napoliten şarkılardan, Brezilya müziğine kadar geniş bir repertuara sahip. (0212 244 63 27, biletler 30 YTL) Kanada’da Türk ezgileri SİNEM DÖNMEZ Son yıllarda dünyada oldukça ilgi görüyor Balkanlar ve Türk ezgileri. Pek çok müzisyen albümlerinde Türk ezgilerini ve enstrümanlarını kullanıyor. Bu samimi müzikten en çok etkilenenlerden biri de Brenna Maccrimmon. Fatih Akın’ın Köprüyü Geçmek filmini izleyenler bu ismi rahatlıkla anımsar. Aksanlı ve yanık sesiyle Brenna Maccrimmon, Kanada’dan Selim Sesler ve Babazula gibi müzisyenlerle çalışmaları için gelip gidiyor Türkiye’ye. Brenna Maccrimmon’ın Rumeli ve Balkan müzikleriyle tanışması Kanada’da bulunan bir kütüphanenin longplay müzik koleksiyonunu karıştırmasıyla başlamış. Daha sonra kendi deyimiyle uçurumdan yuvarlanan bir kartopu nasıl büyürse ilgisi de öyle büyümüş. O sıralar antropoloji okuyormuş ve bir ödev için Toronto’da bir Türk halk dans topluluğuyla çalışmış, bağlama çalmayı öğrenmiş, türküler dinlemiş onlarla birlikte. Daha sonra bu kültürün kaynağını görmek için de Türkiye’ye gelmiş. Bir yıl kaldıktan sonra Kanada’ya geri dönse de müzik onu tekrar buraya sürüklemiş. 1995 ve 2000 yılları arasında Türkiye’de kalan Maccrimmon, 96’da o sıralar Andon’da çalmakta olan Baba Zula’yla tanışmış, tesadüfen aynı yerin üst katında çalan Selim Sesler’le de bu şekilde tanışmış ve Türkiye’deki müzik macerası başlamış. Kendisi bu konuda “Baktım ki bu kültür yok olmak, unutulmak üzere ben de her şey bitmeden göreyim diye tekrar geldim ama hiç bu kadar çok kalacağım ve kaset çıkaracağım aklıma gelmezdi” diyor 97’den beri Baba Zula’nın bütün albümlerinde bir ya da iki Pamela’dan konser Alternatif Müziğin en başarılı kadın vokallerinden Pamela Spence, bu akşam saat 22.00’de son albümü ‘Cehennet’in en sevilen parçalarını, müzikseverler için Ortaköy Rock House’da seslendirecek. Orkestra üyeleri ile Pamela’nın repertuvarında, hayatın içindeki tezatlıkları ve aşkın bin türlü halini anlatan parçalar var. Pamela, gecede Romantik filmi için hazırladığı ‘Veda Busesi’ni de seslendirecek. (0 212 227 60 10)