Katalog

CUMARTESI 03 21/3/07 16:51 Page 1 CUMARTESİ EKİ 3 CMYK 24 MART 2007 CUMARTESİ 3 Doğa isyanda, görev bizde 12 yıldan bu yana bağışlarla ayakta duran Ege Orman Vakfı, bugüne dek 7 milyon ağacı toprakla buluşturdu merikan, İngiliz ve Avustralyalı bilimadamları ortak bir raporla dünyanın 10 yıl sonra çevre felaketleri açısından geri dönülemez noktaya geleceğini duyurdu. Karbondioksit oranı artıyor, okyanuslar ısınıyor, buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, orman yangınları artıyor, kış sıcaklıkları RMAN ALANLARI DARALABİLİR artıyor, ilkbahar erken geliyor, sonhabar gecikiyor, Su kıtlığı çeken bir Ortadoğu ülkesi olan Suriye’de bitkiler erken çiçek açıyor, göç dönemleri değişiyor, yaşama bile kişi başına zeytinyağı tüketimi 6 kg. olmasına alanları farklılaşıyor... karşılık, zeytin tarımına son derece elverişli Doğa böylesine bir alarm verirken, gelecekte, yıllarla birlikte ekolojik koşullara sahip ülkemizde bu rakam 1 ormanların yok olması sonucu çölleşme kg. Yıllardır bitkisel yağ talebini yaşanacak, bu tarıma da karşılayamayan Türkiye, her yıl 600 ZUHAL yansıyacak, deniz seviyesi Nadide Şele bin ile 1 milyon ton ham bitkisel yükselecek ve dünya yağ ithal ediyor. Bu verileri AYTOLUN salgın hastalıkların dikkate alan Ege Orman Vakfı, pençesine düşecek. Bu Mart 2002’de İzmirMenderes kadar ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayken ilçesi Oğlananası Beldesi sınırları bile hala doğanın sesini duymazdan gelip ona içinde Maliye Bakanlığı hazine zarar vermeye devam mı edecek insanoğlu? arazilerinden kiraladığı 900 İklim Değişimi Uzmanlar Grubu şöyle diyor: dekarlık alanda, 30 bin adet Küresel ısınma son 50 yılda yüzde 90 oranında gemlik türü zeytin insan eliyle yaratıldı ve etkisi yüzyıllarca plantasyonunu gerçekleştirerek, sürecek... Birleşmiş Milletler de uyarıyor: bu yıl 12 ton zeytin mahsulü Tedbir alınmazsa yağmur ormanları çöl olacak, hasatı sağladı. Önümüzdeki yıl, canlı türleri yok olacak... zeytin ve zeytinyağı ürünlerini iç Cem Bakioğlu tarafından 1995 yılında ve dış pazara sunacak olan vakıf, İzmir’de kurulan Ege Orman Vakfı’nın bu yıl elde edilen geliri de tekrar ki gündeminde de küresel ısınma var. ağaçlandırma çalışmaları için Ormansızlaşmanın mevsim değişikliklerini kullanacak. getirdiğini ve ormanların yokluğunda da Bugünkü uygulamada, sadece orman canlılarının neslinin tükenmesinin yanı Maliye hazinesine ait alanlarda zeytin sıra doğal dengenin de alt üst olacağını ve ağaçlandırılması yapılabildiğini kuraklığın artacağını, bu yüzden de acil eylem söyleyen Şele, potansiyel alanların planlarının hazırlanması gerektiğini söylüyor Ege Orman Vakfı devlet ormanı sınırları içinde kaldığını, bu alanlara yönetim kurulu üyesi Nadide Şele ve ekliyor: “Geleceği düşünen badem, ceviz, kestane dikilebildiğini ancak zeytin herkes, geleceğe yatırım yapmalı ve ağaç dikmeli. Yalnızca ağaç ağacı dikiminin yapılamadığını vurguluyor: “Bozuk dikmemeli, bu bilinci yaymalı ve ağaç diktirmeli. Doğaya sahip orman alanlarında zeytin ağaçlandırması yapılması, çıkmak: hepimizin birincil görevi bu.” Tema Vakfı’nın Danıştay’da açtığı dava sonucunda durdurulmuştur. Halen süren davanın ilgili maddesine göre, OCUKLARA MİRAS artık zeytin orman ağacı sayılmıyor. Dava sonucunda bu 12 yıllık bir geçmişe sahip olan Ege Orman Vakfı, bugüne dek durumun kesinleşmesi, Orman Mühendisleri Odası’nın dikimini gerçekleştirdiği 7 milyon ağacıyla, yanan orman alanlarını vurguladığı gibi mülkiyet davalarının açılmasına neden olacak, yeniden doğaya kazandırdı. Ancak yaptığı çalışma, sadece sonucunda da orman alanları daralacak.” ağaçlandırma değil. Vakfın faaliyet alanları içerisine giren Bozuk orman arazilerinde zeytin ağaçlandırması yapılarak, organizasyonlar için her yıl belirli projeler üretiliyor ve o projeler zeytin plantasyonunda artış olacağını söyleyen Şele, durumun kapsamında da doğaseverlerin bağışlarıyla ağaçlandırma yapılıyor. sadece tarımsal değil ekonomik geri dönüşümlerinin de olacağını İzmir Alsancak’ta bulunan gönüllü ofisiyle de, komiteler belirtiyor. Zeytin alanları ile hem köylüye gelir sağlanmış olacak, aracılığıyla projeler destekleniyor. Eğitime öncelik veren vakıf, hem de istihdam. A ‘Gelecek Kuşaklar Orman Yok Demesin’ sloganından hareketle, öncelikle çocuklar olmak üzere herkese doğayı tanıtmak, sevdirmek ve ağaç dikimini özendirmek için Milli Eğitim Bakanlığı’yla ortaklaşa eğitim çalışmaları da gerçekleştiriyor. Şele, “Biz geleceğe çocuklarla yatırım yapıyoruz. Gönüllülerle okullara gidiyoruz, emekli öğretmenler, uzman çevre ve orman mühendisleriyle, interaktif bir şekilde bilinçlendirici eğitimler veriyoruz. Çocuklar okulda harçlıklarından biriktirip ağaç dikmek istiyorlar. Yapılan eğitim çalışmalarının da geri dönüşümü mutlaka oluyor” diyor. Gönüllü olun! Ferdi bağışlar ormanına tek tek ağaç dikiminin yanı sıra toplu dikimler de yapılabiliyor. Bin fidandan oluşan alana koru, binden fazlasına da orman adı veriliyor. Yapılan her bağışta, tabela asılıp, bağış yapanın adı yazılıyor, böylece isteyen yeri belli olan ağacı istediği zaman gidip görebiliyor ve bakımını yapabiliyor. Ancak 5 yıl süreyle, fidanlar kendini kurtarana kadar, Ege Orman Vakfı her ayrıntısıyla ilgileniyor. Toprak işleniyor, dikenli tellerle otlatma gibi konulara önlem alınıyor, sonra da sulama, bakım ve budamaları yapılıyor. Bağışın yanı sıra gönüllü olarak da vakfa katkıda bulunmak mümkün. Gönüllülükle, fidan yetiştiriciliğinden, ağaçlandırma çalışmalarına ve eğitimlere kadar pek çok konuda etkinliğe katılınabiliyor. www.egeorman.org.tr internet adresinden yada 0 232 464 51 60 numaralı telefondan ulaşılabilir. O Ç 12 ülkeye pilot yetiştireceğiz ÖZCAN YAŞAR Havacılık sektörü, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir gelişim sürecinde. Oluşan bu pazarda artan yolcu talebini karşılamak isteyen havayolu şirketleri, ya koltuk kapasitesi yüksek uçaklara yöneliyor ya da yeni siparişleriyle filolarındaki uçak sayısını artırma yoluna gidiyor. Ülkemizde özellikle iç hat seferlerindeki artış sonucu uçak sayısındaki büyümeye paralel oluşan pilot ihtiyacı yakın bir zaman dilimine kadar havacılık şirketlerini zor durumda bırakıyordu. Hatta, Türkiye’deki pilot yetiştiren kurumlar talebi karşılayamayınca, şirketler de çözüm yolunu yabancı pilotlarda aramak durumunda kalıyordu. Yabancı pilotlar, “ülkelerinde iş bulamayan vasıfsız elemanlar” olarak nitelendirilseler de geçmiş dönemlerde ihtiyacı karşılamada özellikle Türk charter şirketlerinin vazgeçilmez bir alternatifiydi. Şirketler, uçak sayısının sınırlı olduğu dönemlerde, pilot gereksinimlerini Türk Silahlı Kuvvetleri’nden karşılayabiliyorlardı. Özel havayolu şirketlerinin çoğalması ve uçulan güzergahların artması karşısında ortaya çıkan pilot sıkıntısına çözüm olarak Eskişehir’deki Sivil Havacılık Yüksek Okulu kısa vadeli çözüm oldu. Bu konuda akademik hizmet veren ve ülkemizdeki en iyi merkez olan Sivil Havacılık Yüksek Okulu’ndaki öğrenci kapasitesinin sınırlı olması, artan talebi karşılayamaz hale dönüştürdü. Bunun sonucunda devreye giren özel uçuş okulları pilot yetiştirme konusunda sektöre kısmen de olsa destek oluşturdu. Türk Hava Yolları (THY) ve özel havayolu şirketlerinin kendi pilotlarını yetiştirmek için başlattıkları uygulamalar da olumlu sonuçlarını vermeye başladı. Özellikle uçuş okullarından mezun olan pilot adayları, sektördeki sıkıntıya şimdilik çözüm oldu. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), ileride pilot sıkıntısı yaşanmaması ve yakın bölgedeki ülkelere hizmet vererek bir gelir elde etmeyi amaçlayan projeyi devreye sokmaya karar verdi. Dünyada havacılık alanında yaşanan bu gelişmelere yabancı kalmayan Türkiye, yeni bir çalışmaya da imza atarak, AvrupaKafkasyaAsya Ulaştırma Koridoru (TRACECA) üyesi 12 ülkeye pilot yetiştirilmesi ve bilgi alışverişi konusunda start verdi. SHGM, bu ayın sonunda (29 Mart) Antalya’da gerçekleştireceği TRACECA toplantısında, Avrupa, Asya ve Kafkasya’daki ülkelere pilot yetiştirilmesiyle ilgili projeyi görücüye çıkaracak. SHGM, toplantıya katılacak Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna, Ermenistan, Romanya ve Tacikistan’ın sivil havacılık otoritelerine, Türkiye’de pilot eğitimi veren kuruluşların tanıtılması amacıyla 1015 dakikalık sunum hazırlayacak. Türkçeİngilizce ve Rusça olarak hazırlanacak sunumlarda, özellikle uçuş okullarıyla ilgi genel bilginin yanı sıra ülkelerle yapılabilecek işbirlikleri ve ülkelerin bu alandaki ihtiyaçları ele alınacak. Türkiye’nin pilot yetiştirme konusunda sahip olduğu yüksek potansiyel, etkileyici görsellerle konuk havacılık otoritelerinin ilgisine sunularak işbirliği için adım atılacak. Uçuş okulları sorunu azalttı Özel havayollarının tarifeli iç hat uçuşlarına başlamasıyla uçak sayısındaki artış pilot açığını had safhaya çıkarmıştı. Özel uçuş okullarından mezun olan pilot adayları, sektördeki sıkıntıyı en aza indirdi. Pilot ihtiyacını karşılamaya yönelik çalışma yürüten SHGM, geçen yıl 877 pilotun lisansını onayladı. 328 kişiye Öğrenci Pilot Lisansı (SPL) ve 195 kişiye Hususi Pilot Lisansı (PPL) veren SHGM, açtığı sınavlarda başarı gösteren 171 kişiye Ticari Pilot Lisansı (CPL), 98 kişiye Havayolu Nakliye Pilot Lisansı (ATPL) ve 85 kişiye de, planör, balon, Uçuş Mühendisi (FEO), Çok Hafif Hava Aracı (ÇHHA) ile Uçuş Harekat Uzmanı (Dispeçer) lisansı verdi. 2006 sonu itibariyle havayolu işletmelerinde görev yapanların sayısı 2 bin 530’a yükselirken Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu pilotların sayısı da azaldı. 2005’te 220 yabancı uyruklu pilot görev yaparken bu sayı 2006 sonunda 155’e düştü. Pilotluk sınavlarında başarı oranının giderek yükselmesinde, uçuş okulları önemli rol oynadı. SHGM yetkilileri, 15 uçuş okulunda, verilen eğitimin standartlara uygun bir şekilde sürdürülmesi amacıyla denetimlerin aralıksız sürdürüldüğüne dikkat çekerek, 2006’da Uçuş Eğitim Organizasyonları’na (FTO) 16, Tip İntibak Eğitim Organizasyonları’na (TRTO) 13 olmak üzere toplam 29 denetim gerçekleştirdiklerini bildirdi.