Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 07 14/2/07 16:49 Page 1 CUMARTESİ EKİ 7 CMYK 17 ŞUBAT 2007 CUMARTESİ 7 Salgado’nun yolu İstanbul’a düştü Resmin sonsuz olasılıkları üzerine... Bundan iki hafta önce, Karaköy’deki önemli kurumların sanat galerilerinden söz etmiş, bunlardan Garanti Bankası’nın Osmanlı Bankası Müzesi’nde esraali@yahoo.com açtığı sergiyi ele almıştık. Karaköy’de bulunan ve özel bir kurum tarafından desteklenen mekanlardan diğerini Sabancı Üniversitesi bünyesinde etkinlik gösteren Kasa Galeri oluşturuyor. Kasa Galeri, açıldığı günden bu yana genç sanatçılara kendilerini temsil etme fırsatı sunan, deneyimli sanatçılar eşliğinde atölye çalışmaları yapılmasına olanak sağlayan bir mekan. Kasa Galeri’nin alternatif sergileri ve genç sanatçıları desteklemesinin ardında bir üniversitenin bünyesinde faaliyet göstermesinin yattığını söyleyebiliriz. Yıllarca Aksigorta’ya evsahipliği yapan, 20. yüzyıl başına tarihlenen Minerva Han’ın 1998’de Sabancı Üniversitesi’nin İletişim Merkezi olmasından sonra bodrum katındaki kasa dairesi de bir sanat mekanına dönüştürülmüştü. Etkinliklerine “Geleceğe Esintiler” başlıklı gençlik sergileri dizisiyle başlayan Kasa Galeri, küçük ve kimi sergiler için yetersiz olmasına karşın desteklenmeyi hak ediyor kuşkusuz. ESRA ALİÇAVUŞOĞLU RESİM HAYATTA KALACAK MI? Ancak hatırlatmalar yapmakta fayda var... Sürekli dile getirdiğimiz gibi, kurumlar geri dönüşü garanti olan, risksiz sergileri tercih eden bir yapıya sahip. Sabancı Holding de, Sabancı Müzesi ve Aksanat ana mekanlarda bu riski almaktan kaçınırken, Kasa Galeri gibi küçük bir alanı da alternatif söylemlere ayırarak her alanı tatmin etme yoluna gidiyor diyebiliriz pekala. Kurumlar ve sanat ile ilişkilerini şimdilik bir tarafa bırakıp Kasa Galeri’de açılan sergiye geçelim... Küratörlüğünü Adnan Yıldız’ın gerçekleştirdiği “Sonsuz Olasılıklar” başlıklı sergi temel olarak, resmin günümüz sanatı içindeki yeri ve olanakları üzerine yoğunlaşıyor. “Resim hayatta kalacak mı?” diye soran Adnan Yıldız, aslında yıllardır hemen her ortamda ortaya atılıp duran “resim öldü mü, yoksa yaşıyor mu?” tartışmalarını tekrar gündeme taşımayı ve resmin günümüzdeki dönüşümünü büyüteç altına almayı amaçlıyor. Günümüz sanat pratiklerinin sınırsız ortamında resmin nerede durduğunu, kendini nasıl dönüştürüp, konumlandırdığını düşünmek ve bunu bir sergi malzemesi olarak ortaya koymak gerçekten iyi bir fikir. Ancak, iddiası büyük olmasına karşın, sunduğu olasılıklar bir o kadar cılız bir sergi olarak nitelendirebiliriz “Sonsuz Olasılıklar”ı. Serginin bütünün ötesinde etkinliğin bir labaratuvar gibi işlemesini öngören EPPR (Sonsuz Olasılıklar Projeksiyon Odası) “Sonsuz Olasılıklar”ın en dikkate değer bölümünü oluşturuyor. Adnan Yıldız’ın serginin araştırma sürecine paralel olarak kurduğu, farklı alanlardan uzmanlara açık olan bu internet günlüğü (blog) projesi, sergileme sürecinde de gelişerek Kasa Galeri’de disiplinlerarası bir yapıyı görünür kılmayı amaçlıyor. Sergi süresi boyunca mekanın girişindeki duvara yansıtılan bu blogda resim ile ilgili “olasılık” araştırmaları izleyiciler tarafından takip edilebiliyor otoğraflarıma bir sanat eseri olarak bakılmasını istemem diyen” efsanevi fotoğrafçı Sebastião Salgado’nun Hindistan’da çektiği fotoğraflarından oluşan ‘INDIA’ adlı sergisi “Leica Galeri İstanbul”da açıldı. Fotoğrafçının Türkiye’deki bu ilk sergisi Salgado hayranları için bulunmaz bir fırsat. Salgado, projelerde iyi sonuçlara ulaşmak için, fotoğraflanan insan ile kurulan ilişkinin çok önemli olduğuna inanan bir fotoğrafçı. Bunun için de çalışmalarını gerçekleştirirken fotoğraflayacağı kişilerle YILDIZ benzer koşullarda yaşıyor, yolculuk ettiği şekilde ÇELİK onların yolculuk ediyor. Genellikle uzun çalışma gerektiren işlere imza atan Salgado’nun ‘INDIA’ sergisi de bu çalışmalarından biri. Salgado, fotoğrafları izleyenlere, Hindistan’ın kalabalıklığını, kaosunu yaşatırken aynı zamanda insanların yüzlerini tek tek görebileceğimiz net fotoğraflar sunuyor. Ayrıca, onlarla olan yakın diyaloğunu da fark edebildiğimiz sımsıcak, siyah beyaz fotoğrafları ile Hindistan’da farklı bir yolculuğa götürüyor bizleri, Salgado… F Brezilyalı fotoğrafçı Salgado, yaşamını ekonomist olarak sürdürürken 1973 yılında eşinden aldığı fotoğraf makinesi ile Afrika’ya yaptığı yolculuk sırasında fotoğrafla tanışıp mesleğini değiştirir. Aynı yıl Sygma ajansıyla, ardından da Gamma Ajansı ile çalışmaya başlar. 19791994 yılları arasında Magnum Photos ile çalışan fotoğrafçı, eşi Lelia Warnick Salgado ile beraber Amazonas İmages ajansını kurar. Projelerini bir sergi ile sunan Salgado, aynı zamanda bir albümle de sonuçlandırır. 19771984 yılları arasında Brezilya’da uzak dağ köylerini gezerek ‘Other Americans’, 1980 yılında 15 ay boyunca Fransız Sınır Tanımayan Doktorlar Topluluğu ile Afrika’nın Sahra bölgesini gezerek ‘Sahel:L’Homme en Detresse’, 1986 1992 yılları arasında 26 ülke gezerek ‘Workers’, 1997’de Brezilya’da topraklarının geri verilmesi için mücadele eden köylüleri fotoğrafladığı ‘After Terra:Struggle of The Landless’, 2000 yılında ise kırk bir ülkede vatansız insanların, göçmenlerin ve mültecilerin çocukların portelerinden oluşturduğu ‘Migrations and The Children’ albümlerini hazırladı. 2004 yılında başladığı projesi ise; doğanın ve ve insanlığın kirlenmiş yüzünü göstermeyi amaçladığı ‘Genesis’. 50 den fazla uluslararası ödülün sahibi olan Salgado, Academy of Arts and Sciences’in (ABD) fahri üyesi olan Salgado, 2001’de UNICEF’in iyi niyet elçisi seçildi. 2004’de Comendador da Ordem de Rio Branco’ya (Brezilya) layık görülen fotoğrafçı, 2005 yılında ise National Arts of The United States’den altın madalya aldı. İletişimin hızlı serüveni ZUHAL AYTOLUN İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi bir ilki gerçekleştiriyor. Dünyada da örneği az görülen ve Türkiye’nin ilk iletişim galerisi olma özelliğini taşıyan müze niteliğindeki sergi, geçmişten günümüze iletişim tarihini takip etmek isteyenlere önemli bir fırsat sunuyor. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin öncülüğünde ve yaklaşık 10 yıldır sürdürülen çalışmalar sonucunda hazırlanan galeride, iletişim tarihini örnekleriyle ve yakından tanımak mümkün. Üniversitenin Nadir Eserler Kütüphanesi’nin zemin ve giriş katlarında ziyaretçilerin ilgisine sunulan galerinin girişinde, 1930’lu yıllara ait baskı makinaları yer alıyor. Bu makinaların bakımını özenle yapan Davut Yürek, her hafta gelerek dökümleri hazırlıyor ve yağlıyor. Hatta çalışır durumdaki baskı makinasıyla örnek bir baskı bile yapmayı düşünüyor Davut usta. Çok özel koleksiyonlardan temin edilen, çok eski ve değerli parçalardan oluşan galeride, Osmanlı döneminden başlayıp günümüze kadar yayınlanmış ve yayınlanmakta olan Osmanlıca ve Latin harfleriyle basılmış gazete ve dergilere ait örnekler de sergileniyor. Yaklaşık yüz yetmiş yıllık bir geçmişe sahip basın tarihimizin ilkleri olan, ilk Türkçe gazete Takvimi Vakayi, özel sermayeyle kurulan ilk Türk gazetesi Tercümanı Ahval, ilk müstakil mizah dergisi Diyojen ile ilk ilmi dergi Mecmuai Fünun gibi gazeteler görülebilir. Yeşilçam nostaljisi Diğer bölümde Radyo Tv ve Sinema alanında kamera, film projeksiyon cihazı, radyo, gramafon gibi elektronik aletlerin, ziyaretçileri nostaljik bir yolculuğa çıkaracak nadide örnekleri yer alıyor. İçinde 1990’lardan kalma Linhof panoramik makinanın da bulunduğu 50 parçadan oluşan fotoğraf makinaları koleksiyonu da sergilenen malzemeler arasında. Yine 1930’lu yıllardan, Türkiye’de televizyon yayınının henüz başlamadığı ve radyonun altın çağını yaşadığı dönemden kalma radyolar ve hatta insanı daha eski zamanlara götüren bir gramofon da sergileniyor. Türk gazeteciliğinin başlangıçtan günümüze değin geçirdiği aşamaları ve bunun yanı sıra Radyo TvSinema alanında kullanılan elektronik cihazların geçirdiği teknolojik gelişmeyi yakından görme imkanı verecek olan galeri, Yeşilçam meraklılarının da ilgisini çekeceğe benziyor. Çünkü dönemin nostaljik havasını yansıtan çeşitli film kameraları da sergilenen parçalar arasında yer alıyor. Ayrıca TRT İstanbul Radyosu’nun 1949’da kurulduğu dönemde kullanılan ilk stüdyo ekipmanları da galeride sergileniyor. Gezgin, oluşturdukları galerinin müzeye dönüştürülebilmesi için desteğe ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Hızla gelişen teknolojiyi yansıtan bu galerinin şu anda bile kabına sığmadığını, alanın dar geldiğini vurgulayan Gezgin, alacakları destekle herkesin rahatlıkla gezebileceği bir iletişim müzesi olmayı amaçladıklarını söylüyor. ŞİDDET GÖRÜNTÜLERİ Gökçen Cabadan ve Marcel van Eeden’in çalışmalarının yer aldığı bu sergi sunduğu cılız önermelerin yanı sıra, günümüz sanat pratikleri içinde resmin hangi eksenlere sürüklendiğini gösteriyor bir bakıma. Gökçen Cabadan’ın “Yanan İkea” adlı resmi bu bağlamda oldukça ironik. Sanatçı, resmine konu olarak seçtiği olayı bir gazete haberinin fotoğrafı gibi sunarken, izleyiciyi de şaşırtıyor. Kırık bir kahve fincanında yarısı yenmiş bir yumurta, süslü bir aynadan yansıyan şiddet görüntülerini resmine konu olarak seçen sanatçı, son dönem resim sanatının konularına ilişkin ipuçları sunuyor. Marcel van Eeden resim ile ilişkisini ise alıştığımızın tersi bir yönde kuruyor. Daha önce hiç gelmediği İstanbul’u görselleştiren sanatçı, bunu gerçekleştirirken kartpostallardan yararlanıyor. Bu kente dair imgeleri karakalem aracılığıyla tekrar tekrar nostaljik bir hale dönüştüren sanatçı, resim ile ilgili olasılıklardan birini sunuyor izleyicilere... Sonsuz Olasılıklar sergisi, başlığının taşıdığı anlama karşın, izleyene beklentisini sunmuyor ancak, resmin bugün nasıl dönüştüğünü, ne gibi yeni anlamlar içerdiğini tartışmak için bir fırsat yaratıyor. Belki de resmin ölüp ölmediği ya da nasıl hayatta kalabileceği sorularının cevaplarını ise başka sergilerde aramamız gerekiyor. “Sonsuz Olasılıklar” 10.0125.02.2007 Sabancı Üniversitesi İletişim Merkezi Kasa Galeri Bankalar Cad. No:2 Karaköy İstanbul Tel: 0212 292 49 39 http://kasagaleri.sabanciuniv.edu oman”>http://kasagaleri.sabanciuniv.edu