19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 08 19/12/07 15:23 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Manhattan`da Sihir (Enchanted) Kevin Lima’nın yönettiği ve Susan Sarandon, Amy Adams, Patrick Dempsey ile James Marsden’in oynadığı Manhattan’da Sihir’de kötü bir büyü sonucunda yaşadığı animasyon aleminden ansızın çıkıp ete kemiğe bürünerek kendisini Manhattan’ın katı gerçekçilikle dolu acımasız caddelerinde bulan Giselle adlı animasyon prensesinin öyküsünü konu alıyor. Peri masallarındaki ülkesinden kötü ruhlu kraliçe tarafından kovulduktan sonra kendisini günümüz Manhattan sokaklarının bulan prenses Giselle yeni çevresinde hiçbir şeyin masallardaki mutluluk kavramına uygun işlemediğini görünce şok olur. Yakışıklı bir dul avukatla tanışınca sevgiye bakış açısı değişmeye başlar. Ancak peri masallarındaki mükemmel prense de evlilik sözü vermiştir. ? Merhaba Dünyalı (Martian Child) Menno Mayjes’in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerinde John Cusack, Amanda Peet, Joan Cusack ile Bobby Coleman yer alıyor. Küçüklüğünde sıra dışı bir çocuk olan ve uzaya meraklı David Gordon, bilimkurgu yazarı olmuştur. Zeki fakat sorunlu bir çocuk olan 6 yaşındaki Dennis’i evlat edinmeye karar verir. Dennis ile iletişim kurmak oldukça zordur fakat David, Dennis’i tüm tuhaflıklarıyla kabul etmiş ve aralarında özel bir bağ kurulmuştur. Sosyal Hizmetler, Dennis’i geri almaya geldiğinde o evden kaçar ve beklenmedik olaylar birbirini izler. ? Kabir Hikayeleri (Epitaph) BumSik Jung ve Sik Jung yönetmenliğindeki Güney Kore yapımı gerilim filminde TaeWoo Kim, BoKyung Kim, Goo Jin ve DongKyu Lee rol alıyor. Yeni mezun genç bir psikiyatrist ve eşi kendilerine önerilen teklifi kabul ederek bir akıl hastanesinde göreve başlarlar. Kısa bir süre sonra hastane koridorlarında gezinen hayaletlerin lanetli hikayeleri ile gizemli olayların ortasında olduklarını fark ederler. Ancak hastaneden kaçmaları kolay olmaz. ? Kutsal Damacana Si ne ma Aykırı olmak 8 Kamil Aydın’ın yönettiği ve Şafak Sezer, Ersin Korkut, Büşra Pekin ile Eyşan Özhim’in oynadığı Kutsal Damacana, toplum içinde zaman zaman karşımıza çıkan bazı batıl inançlara eğlenceli bir bakış açısı sunuyor. Fikret hayatını gemilerde tayfalık yaparak geçirmiş ve nihayet İstanbul’a yerleşmiştir. Zenginlik hayalleri kuran Fikret, yaşadığı semtte bulunan bir kilisenin rahibi olan Artin’in Vatikan’a gitmesini fırsat bilerek kilise imkânlarını kullanmaya başlar. Kilise mahzenindeki pahalı şarapları satarak yolunu bulmakta ve geceleri de gizlice girdiği Artin’in odasında kalmaktadır. Fikret ve arkadaşı Asım, kendi çaplarında yaşamlarına devam ederlerken, bir gün hayatlarını değiştirecek olan fırsatla karşılaşırlar. ??????????????????????????????????? güzeldir 1988 ’de Hairspray (Saç Spreyi) filminde “Aşırı şişmanlık iyidir, kutsanan geleneksellikse berbattır” diyen karikatürümsü taşlamaların yaratıcısı John Waters, Amerikan Yeraltı Sineması’nın önde gelen adlarındandır. Koyu Katolik bir ailenin konformist ortamında büyüyen John, Baltimore’un arka sokaklarındaki ASLI porno gösteren sinemalara gizli gizli marjinal sinema konusunda SELÇUK giderek bir anlamda kendi kendini yetiştirdi denebilir. Tecimsel olanla sanat sinemasından uzakta durma kararı veren gözüpek sinemacı çoğunluk yadırganan alaycılığı, çirkinliği, tiksinçliği, yeraltıcılığı, cinsel komikliği benimsedi. Mondo Trasho (Çöplük Dünya/1969), Multiple Maniacs (Katmerli Manyaklar/1970), Pink Flamingos (Pembe Filamingolar/1972) çalışmalarıyla Amerikan tipik orta sınıfın değerlerini, zevksizliğini, tutuculuğunu taşlayan komediler yaptı. Saç Spreyi müzikaliyle kült konumundan yerüstüne çıkan sinemacı 60’ların başında Baltimore’da yükselen ırkçılık ayrımına değindi. Saç Spreyi, John Waters’ı kitlelere tanıttıktan sonra 2002’de Broadway’de müzikal olarak oynandı, büyük bir başarıya ulaşarak 8 Tony ödülü kazandı. New Line Cinema on dokuz yıl sonra hoşgörüyle özgürlüğü kutsayan bu yetkin müzikali yeniden sinemaya uyarlama kararı alır. 2004’te ilk çalışmalara başlanır. Filmin koreografisi ve yönetimi Cheaper by the Dozen 2, The Pacifier, Bringing Down the House gibi aile komedileri çeken Adam Shankman’a verilir. Shankman hemen John Waters’a gider ondan “Benim yaptığımı yapma, müzikal gösteriyi de uyarlama, kendi özgün çalışmanı yap” öğüdünü alır. Oyuncu ve teknik kadroyu toparlamaya başlayan yönetmen 1978’den beri müzikallerde oynamayan, dans etmeyen John Travolta’yı filmin renkli başkahramanı, asi, enerjik, etine dolgun genç kız Tracy Turnblad’ın (Nikki Blonsky) obez annesi Edna’da görmek istiyordur. Bu öneriye dek Chorus Line, Operadaki Hayalet, Chicago müzikallerini reddeden Travolta, Saç Spreyi’ne tek koşulla evet der: Tüm ekiple tanışmak, onların da iyi bir film yapma isteğinden emin olmak. süresince Tracy erginleşecek, bağımsızlaşacak, aşık olacak, siyahi dostlarının ırkçı beyazlarca dışlanmalarına tanık olacaktır. İZLEYİCİLERİ DANS ETTİRECEK Saç Spreyi 2007’de Adam Shankman, The Broadway Melody of 1938 (1937), West Side Story (Batı Yakasının Hikayesi/1961), The Sound of Music (Neşeli Günler/1965), Funny Girl (Komik Kız/1968)) müzikallerine gönderme yapıp onlara saygıda bulunuyor. Tracy’nin okul otobüsünü kaçırıp çöp kamyonuna atlayıp Good Morning Baltimore şarkısını söylediği açılış sahnesi Batı Yakasının Hikayesi’yle Neşeli Günler’in karışımı. Tracy’nin babasını Christopher Walken, rakibesi Amber von Tussle’ın (Brittany Snow) annesi Velma’yı Michelle Pfeiffer, Motorçeneli Maybelle’i Queen Latifah oynuyorlar. Aykırılığı, benzemezliği, genç kültürün zaferini, renkli kitsch biçeminde kutlayan Saç Spreyi, 18 Ocak 2008’de sinemalarımızda gösterimde. İzleyiciyi koltuklarında dans ettirecek, yüreklerini ısıtacak, kahkahalar attıracak müzikal komedi, 65. Altın Küre’de müzikal/komedi, kadın oyuncu (N. Blonsky), yardımcı erkek oyuncu (J. Travolta) dallarında aday oldu. John Travolta ise gözkamaştırıcı Edna Turnblad rolüyle en iyi kadın oyuncu Oscar’ını kazanmayı umuyor. Korku ve vicdan eşliğinde büyümek Paranoid Park (Punk Park), istemeden bir insanın ölümüne sebebiyet veren sorunlu yeniyetme Alex’i anlatıyor. Acı çeken bir genç, çözümü kendi iç dünyasına çekilmekte ve ağır da gelse sırrını taşımakta bulur. Korku ve vicdan artık ALPER onun büyümesine refakat edecektir. kaykaycı gençlerle kendine TURGUT Özellikle özgü bir ritim ve aksiyon yakalayan Paranoid Park, izlenmeye değer… Bağımsız sinemaya gönül veren Amerikalı ünlü yönetmen Gus Van Sant, buluğ çağı gençlerini irdelemeyi tam gaz sürdürüyor. O, şiddeti sorgulayarak epey ses getiren Fil’in (silahla okulunu basan öğrencileri anlatıyordu) ardından Paranoid Park ile yine gençlerin penceresinden bakmayı deniyor. Oscar adaylığına hak kazandığı çok bilinen Can Dostum, insanın sabrını zorlayan bir çöl öyküsü olan Gerry ve Nirvana’nın müteveffa solisti Kurt Cobain’i resmettiği Son Günler, Gus van Sant’ın aklımızda kalan diğer filmleri… Cannes Film Festivali’nde 60. Yıl Özel Ödülü’ne sahip olan Gus van Sant, Paranoid Par’ı yazar Blake Nelson’un aynı adlı kitabından senaryolaştırdı. Filmin Görüntü Yönetmenliğini ise işinin piri Avustralyalı Christopher Doyle üstlendi. Aslen Hong Kong’lu aşk filmleri mucidi Wong Kar Wai’nin yol arkadaşı olan Doyle’un, beyazperdenin en yetenekli büyücülerinden biri olduğu konusunda zaten herkes hemfikir… Gus van Sant, çoğu ergenlik çağındaki oyuncularını da, internet üzerindeki “myspace” denilen meşhur arkadaş bulma sitesinden beğendi. Amatörlerin doğallığından yararlanmak… Sant bunu iyi beceriyor. Yeniyetmelerin ilk oyunculuk deneyimlerinde, müthiş işler çıkardıklarını söylemek ise biraz saflık olur. Ama Doyle’un mucizevî kamerası anında imdatlarına yetişiyor. Nefes kesen kaykaycı görüntüleri ise, filmi çekici bir hale sokuyor. Filmekimi 2007’de gösterilen estetik harikası Paranoid Park, Türkiye’de vizyon şansı yakalar mı (gişe beklentisi) işte orasını kestirmek çok güç… Portland’ın kaykaycı gençleri, Paranoid Park’ta buluşarak hünerlerini sergilerler. Özellikle akşam saatlerinde tehlikeye davetiye çıkaran akrobasi hareketleri hız kazanır. Onların kendilerini farklı, cool ve huzurlu hissettikleri an işte bu andır. Park’ın gediklilerinden Alex (Gabe Nevins) ise, kendine has korkuları olan biraz da içine kapanık bir gençtir. O katılmayı, denemeyi ve uçlarda gezinmeyi değil sadece izlemeyi yeğler. Anne ve babası boşanmış gençlere özgü sorumsuzluk kaftanını giyen Alex, kendinden oldukça büyük kaykay sevdalısı bir adamla akşamları zaman öldürmeye (takılmaya) başlar. Sessiz genç Alex’in kızlardan yana şansı ise açıktır. Okulun en güzel kızı şımarık Jennifer (Taylor Momsen) ile ilişkisi vardır. Jennifer’in en yakın arkadaşı iyilik meleği Macy (Lauren McKinney) ise, Alex’in etrafında adeta pervanedir. Sonra tren istasyonunda istenmeyen kaza meydana gelir. Alex ve yeni arkadaşının, hareket halindeki trenlere asılarak gerçekleştirdiği sözüm ona eğlence, yaşı geçkin gece bekçisinin ölümüne neden olur. Kazayı cinayet olarak algılayan Alex, önce üzerindeki kıyafetlerden kurtulur sonra vicdan muhasebesi yapacağı iç dünyasına çekilir. Okul ve çevresinde, bekçinin ölümüyle ilgili soruşturmanın sürmesi ondaki paniği tetikler. Deneyimli dedektif Richard Lu (Daniel Liu), soruşturmanın başındaki isimdir. O, kaykaycı öğrencileri, okulun içinde toparlar ve bu kaza hakkında ne bildiklerini öğrenmek ister. Endişe daha da büyür ve genç Alex’i rehin alır. Alex, korkunun esiri olmuştur. Artık tek yapacağı bu sırla yaşamayı öğrenmektir. Kentin en tenha bölgesinde kendisine bir sığınak bulan Alex, başından geçenleri ve yaşamla ilgili problemlerini yazmaya başlar. İçini kaplayan büyük boşlukta kaybolmasını engelleyen bu eylem, insanlardan uzaklaşmasını da beraberinde getirir. O gözlerden ırak olmayı, yaralarını iyileştirmek için seçmiştir. Anne, baba, kardeş ve arkadaşlar… Onlar Alex’in suçlu psikolojisiyle hareket ettiğini anlayamazlar. Sadece Macy, deli gibi âşık olduğu Alex’e yardım elini uzatır. Sevginin gücü denilen klişe, çok şükür hala görevini tam manasıyla yapabilmektedir. Alex, Paranoid Park adını verdiği günlüğünü yakacak ve hayatına kaldığı yerden devam edecektir. DAHA ÇOK KALÇA... Saturday Night Fever (Cumartesi Gecesi Ateşi/1978), Grease’in (1978) ardından neredeyse otuz yıl sonra bir müzikalde yer alan oyuncu, bir erkeğin oynaması gelenek haline gelen etli butlu Edna’yı canlandırdığına bir türlü inanamıyor: “Obez anne Edna’da kendimi hiç düşünmemiştim, çünkü bugüne dek ben maçoları oynadım. En büyük değişimiyse şişman kostümümle yaşadım. Sürekli daha çok göğüs, kalça istedim. Yanılsamam eksiksiz olmalıydı, kadın kılığına girmiş bir erkek gibi değil gerçek bir kadın gibi görünmeliydim” diyen John Travolta her gün beş saat süren, kilolarca lateksden yapılan makyajının altında tanınmaz bir halde izleyicinin karşısına çıkıyor. Altmışların delikanlısı Travolta, Edna’nın yaratımında cinsel çekiciliğin ölçülerle belirlendiği gençlik fantezilerinden beslenmiş. “Ben, balık etli, etine buduna dolgun kadınların gözde olduğu altmışlarda büyüdüm. Marilyn Monroe, Sophia Loren, Elizabeth Taylor’a hayrandım. Onların kıvrımları çılgın bir erotizm demekti. Yüz kilo fazlasıyla Edna’nın da aynı şehveti, cinselliği yansıtmasını istedim. Bunu da sanırım başardım, sette kadınerkek herkes göğüslerimi, kalçalarımı sıkıştırdı” diyen Travolta bundan gurur duyduğunu, kadın olsaydı çok cilveli, fingirdek olacağını da ekliyor. İşçi sınıfı kökenli, saf Edna aşırı kilolarından, dış dünyanın kabalığından, alaycılığından o denli tedirgindir ki on yıldır evinden çıkmamaktadır, onu evden çıkaransa annesinin küçük bir modeli olan koca yürekli, tek düşü her ne kadar ölçüleri uymasa da Baltimore’un en ünlü dans yarışması programında şarkı söyleyip dans etmek olan kızı Tracy olacaktır. Bayan Saç Spreyi seçilmek isteyen Tracy’nin yolu kıskançlıklar, çekememezlikler, ırkçılık, önyargılarla kesilir. Yarışma ? Tuya’nın Evliliği (Tuya De Hun Shi) 2007 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülüne layık görülen Tuya’nın Evliliği’nde yönetmen Quanan Wang, annesinin doğduğu topraklara uzanıyor ve modern dünya tarafından tehdit edilen yaşamları ve kaybolmanın eşiğine getirilen eski gelenekleri şiirsel bir üslupla perdeye taşıyor. ? Dadım Âşık (The Nanny Diaries) Shari Springer Berman’ın yönettiği ve Scarlett Johansson, Laura Linney, Paul Giamatti ile Nicholas Reese Art’ın oynadığı Dadım Aşık, Manhattan’da toplam sekiz yıl bebek bakıcılığı yapmış olan Emma McLaughlin ve Nicola Kraus’un 2002 yılında yazdıkları “The Nanny Diaries” romanının uyarlaması. ? Cassandra`nın Rüyası (Cassandra’s Dream) Woody Allen’ın yönettiği filmde Colin Farrel, Ewan McGregor, Tom Wilkinson ile Hayley Atwell rol alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle