19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 05 31/10/07 15:57 Page 1 CUMARTESİ EKİ 5 CMYK figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74 3 KASIM 2007 CUMARTESİ 5 Sorun çocuklarda değil annebabalarda ÖNERİLER “Çocuk Gözüyle Yaşam” Kısa Film Yarışması PanasonicTekofaks işbirliğiyle gerçekleştirilen “Çocuk Gözüyle Yaşam” Kısa Film Yarışması’na, ilköğretim okullarının 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileri ekip halinde katılabilecekler. Bu yıl Türkiye Bilim Merkezleri Vakfı ve Plato Film Okulu’nun da destek verdiği yarışmanın ana teması, “Çevre” ya da “İletişim” olacak. 16 Kasım 2007 tarihine kadar yapılabilecek olan senaryo başvuruları, özgünlük, yaratıcılık, uygulanabilirlik, Türkçe’nin kullanımı, yazım tekniği, konunun derlenmesi, toplumsal katkı gibi kriterler üzerinden değerlendirildikten sonra 7 senaryo seçilecek. Seçilen 7 ekip, Plato Film Okulu’nun eğitimcileri tarafından montaj, senaryo, prodüksiyon ve kamera konularında 2 günlük bir eğitim alacak ve Tekofaks tarafından okullara sağlanan teknik malzemelerle, danışman öğretmenlerinin liderliğinde filmlerini gerçekleştirme olanağına sahip olacak. Bilgi için: www.bilimmerkezi.org.tr; www.panasonic.com.tr/kwn info@bilimmerkezi.org.tr ‘Problemli çocuk yoktur, problemli annebaba vardır’’ derler. Çok da doğrudur. Konumuz 36 yaş arasındaki çocuklarda görülen saldırgan davranışlar ama sağlıksız beslenmeyle ilgili aklıma gelen bir notu hemen aktarmak istiyorum. Annebabalar, küçük çocuklarının sebzemeyve yerine hamburger, kraker, cips yemelerinden kola içmelerinden yakınırlar. Oysa çocukların kendi başlarına bir markete gidip bu FİGEN yiyeceklere ulaşmaları için uzun yıllar geçmesi gerekir. Yani o yakındığımız yiyecek ATALAY ve içecekleri çocuklarımıza ilk tattıran ve istediklerinde alan bizleriz! Kötü besleniyorlarsa bunun sorumlusu onlar değil bizleriz! 36 yaş arasındaki çocuklarda zaman zaman şiddet eğilimleri görülür. Bu çocukların saldırganlıklarını ilerki yıllara taşıyıp taşımaması büyük ölçüde annebabalarının elinde. Saldırgan davranış karşısında sergilenecek doğru tutum ve davranışlarla çocuk bu eğiliminden vazgeçer. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Psikolog Sevil Usanmaz, anaokulu çağındaki çocuklarda görülen şiddet eğiliminin nedenlerini ve bu çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiğini şöyle anlattı: ‘Ben’ kavramının ortaya çıktığı ilk yıllarda çocuklarda negatif tutum ve davranışlara sıklıkla rastlanabilir. Çocuk, kendisi giyinmek, yemek yemek koşmak ve oynamak ister, engellendiğin de aşırı tepki, öfke, ağlama, tepinme, vurma, tekmeleme, istediği yapılmadığında eşyalara ya da kendine zarar verme gibi tepkisel saldırgan davranışlar gösterebilir. Okul öncesi dönemde büyüme ve gelişme ile birlikte bağımsızlığın artması, çocukların kendi bedenlerinin farkına varmaları özellikle erkek çocuklarının bedensel güçlerinin farkına varmaları, bunu l ve fiziksel kullanmalarına neden olur. e veya okulda söze ed vr çe e, nd içi e Annesibabası çocuk Çocuğa ail n bir ı tepindiğinde onunla şiddet uygulanmas inde saldırgan davranışlarda buluna es konuşmak, sorunu Evde veya çevr rşı karşıya kalması anlamak ve sakin olmak modelin olması ı ve kısıtlamayla ka latılmaması sk ba i kl re sü n ğu yerine, bağırıyor, ce an Çocu ve kuralların yeterin , çekiştiriyor hatta Konulan sınırlar okulda çift mesaj verilmesi tutarlı da ya de vuruyor ve sonunda Çocuğa ev renememesi istediğini yapmasına izin dengeli davranışı öğ liği sik maması veriyorsa, çok değil iki İlgi ve sevgi ek ğlıklı özdeşim kura sa ile ı as ab b ne an üç kez bunu denemişse Çocuğun tsızlık olumsuz davranışı Organik bir raha sel engele sahip olma Öfke in zih anışların öğrenmiş ve saldırgan Bedensel veya doğuştan var olan rdiği saldırgan davr ste gö ce ön ha da davranış pekişmiş oluyor. Çocuğun bir duygu olarak ması Çocuklar çok iyi gözlerler, ödüllendirilmiş ol kabul edilmektedir. lin ki larında Aşırı disip hissederler ve öğrenme bilgisayar program Bebek da ya da on izy lev Te konusunda da bizden daha davranışlarında lar şiddet içeren yayın hızlıdırlar. emzirme geç kaldığında Çocuk öğrenmesinde denemeöfke tepkileriağlama, yanılma yolu ile öğrenme kadar önemli memeyi almama, meme başını olan diğer bir unsur da “taklit”dir. Topu ısırma görülebilir. Öfke ve saldırganlık, fırlatması isteniyorsa bardağı, oyuncağı da fırlatabilir. engellenme durumunda ortaya çıkar ve Özellikle çocuklar, annebabalarının, yaşıtlarının, engellenme sürekli hale geldiğinde iç ihtiyaçlar öğretmenlerinin davranışlarını sıklıkla taklit ederler. karşılanmadığında, emme ihtiyacı, sevgi ihtiyacı, öğrenme Çocuk somutta olduğu için neyi görüyorsa onu yapması ihtiyacı, oyun ihtiyacı pekişerek bir davranış biçimine beklenen bir durumdur, bir davranışı bir insanı hatta dönüşebilir. hayvanları, çizgi film kahramanlarını rahatlıkla taklit Öfke duygusu ve saldırganlığın doğuştan geldiği ve iç edebilir. Kavramlar büyüme ve gelişme ile birlikte güdüsel olduğu kabul görmekle birlikte, çocuklara olumlu zamanla oluşacak, olgunluk kazanacaktır. Yetişkinler, davranışlar kazandırılarak öfkeyi kontrol etmesi, gerek anlatarak ve gerekse göstererek olumlu davranışı saldırgan davranışı durdurması gösterilerek, anlatılarak öğretecekler ve bir davranışın şekillenmesinde ve ve rol modeli olarak öğretilebilir. benimsenmesinde model olacaklardır. En ufak bir sorun karşısında bağıran, eşyaları fırlatan, NEDENLER Ev ve okul ortamında kesinlikle sözel ve fiziksel şiddetten kaçınmalı Çocuğun saldırgan davranışları cezalandırıldığı veya dayakla durdurulmaya çalışıldığında bu, saldırganlık örneği olmaktan başka bir işe yaramaz Saldırgan davranışlar konuşulmalı, sonuçlarının neler olabileceği anlatılmalı, aynı durumla karşılaşsa neler hissedeceği üzerinde durulmalı Çocuğa duygu ve düşüncelerini anlatma olanağı ve sabrı gösterilmeli İki çocuk arasında oyun esnasında olabilecek tepkisel davranışlarda, taraf tutulmamalı daha iyi, olumlu ve paylaşımcı nasıl oynayacakları konusunda yardımcı olmalı Saldırgan davranış karşısında davranış durdurulmalı asla ödül niteliği taşıyan tavizler verilmemeli Saldırgan davranışın altında yatan temel nedenlerin neler olabileceği araştırılmalı Yargılayıcı, mükemmelliyetçi tutumdan kaçınılmalı Saldırgan çocuklar, sporla ilgili faaliyetlere, okul takımı, yüzme, halk oyunları, kültürel etkinlikler, drama, santraç, gezi, fotoğrafçılık gibi etkinliklere yönlendirilmeli Evde ve okulda yapabileceği yaşına uygun görev ve sorumluluklar verilmeli Saldırganlık sonunda eşyaya verdiği zararı harçlıklarını biriktirerek karşılaması teşvik edilmeli Çocuğun sorununu ve öfkesini saldırgan davranışlara başvurmadan ifade etmesi teşvik edilmeli bunu yaptığında sözel ve duygusal olarak takdir edilmeli Çocuğun olumsuz ya da saldırgan davranışlarından sonra özür dilemesi sağlanmalı, özellikle bunun için rol modeli olmalı ve özür dilediğinde takdir edilmeli Çocuğun olumsuz duygularını, öfkesini resim yaparak ifade etmesi sağlanmalı, resimleri anlattırılmalı Çocuğun saldırgan davranışlarında yetişkinlere düşen en önemli görev sakin olmak, dinlemek, anlatmak, yol göstermek ve model olmak ve en önemlisi sevgi dilini, sözel ve bedensel olarak mutlaka kullanmak ve olumlu davranışı takdir ve teşvik etmektir. Yılbaşı’nda AÇEV kartları gönderin Yılbaşı için göndereceğiniz kutlama kartlarını Anne Çocuk Eğitim Vakfı’ndan alırsanız, okul öncesi eğitim alma fırsatı yakalayamamış çocukların ve ailelerinin eğitimine katkıda bulunabilirsiniz. AÇEV’in yılbaşı kartlarında, Anne Çocuk Eğitim Programı’na katılan anneler ile 56 yaş grubundaki çocuklarının, ressam Günseli Kato ile gerçekleştirdikleri sanat etkinliğinde ortaya çıkan ve sanatçının kendi dokunuşlarıyla kolajlar haline getirdiği resimler kullanıldı. kıran, vuran anne veya babaya sahip bir çocuğun örnek alacağı ve öğreneceği davranış ile sorunlar karşısında sakin, güvenli, çözüme yönelik davranan annebabaya sahip çocuğun örnek alacağı ve öğreneceği davranış birbirinden çok farklı ve taban tabana zıt olacaktır.’’ Hangi davranışlar öğrenilmiş şiddet olarak tanımlanabilir? Psikolog Usanmaz’a göre, iki çocuğun oynarken oyuncağı paylaşamama nedeniyle birbirlerini itmeleri, oyuncak kırılınca birinin diğerinin elini acıtması iç güdüsel saldırganlık olarak nitelendirilebilir. Ancak çocuk her defasında oyuncağı almak için vurma, itme, diğer çocuğun canını acıtma, ısırma, saç çekme, bağırma, tekmeleme davranışı gösteriyorsa buna öğrenilmiş saldırganlık–şiddet denilebilir. Saldırganlığın güçlenmesi, çocuğun kendisine ve çevresine zarar vermesi ile sonuçlanır. Bir çocuğun hareketli olması, bazen yaramazlıklar yapması ya da ağlaması, oyuncağını kırması, arkadaşını itmesi onun saldırgan çocuk olduğu anlamına gelmez. Çocuğu saldırgan olarak tanımlamak için, bu davranışı sık sık tekrarlıyor olması ve zarar verme amacı taşıyor olması gerekir.. Karanlık hava ruhu da karartıyor üneşin parlak ışıklarının gözümüzü aldığı günleri geride bıraktık. Sabahları henüz aydınlanmamış havada uyanmak, yağmurun eşlik ettiği kasvetli gökyüzü, havanın erken kararması bazılarımızın bu mevsimi oldukça zor geçirmesine neden oluyor. Kışa girerken depresyonu, mevsimsel duygu değişikliklerinin nedenlerini ve çözümlerini Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Dr. SİNEM Ayla Dönmez’e sorduk. G DÖNMEZ HER SIKINTI DEPRESYON DEĞİL Kış depresyonundan bahsetmeden önce biraz depresyondan söz etmek gerekiyor çünkü gün içinde yaşanan strese bağlı duygu değişikliklerini genellikle depresyonla karıştırıyoruz. Dönmez, “Depresyon tedavi edilmezse kronikleşebilir ve intihar eğilimleri görülebilir. Depresyona zamanında müdahale ile olumlu sonuç alınabilmektedir. Biyolojik ve psikososyal etkenler birbirleri ile etkileşerek, depresyona zemin hazırlar. Psikososyal etkenler arasında; ekonomik sorunlar, aile içi sorunlar, iş ilişkilerindeki problemler, ağır fiziksel hastalıklar, bir yakının kaybı, evlilik sorunları, eş kaybı, ayrılma, boşanma, çocukluk çağında geçirilmiş acı yaşam olayları gibi etkenlerden söz edilebilir. Ancak günlük yaşantımızda duygu durumumuz her zaman aynı olmayıp değişkenlik gösterebilir ki bu olağan bir durumdur. Oysa, depresyon belirtileri kişinin; günlük yaşantısını, iş performansını, insanlarla kurduğu ilişkileri, aile yaşantısını, uykusunu, iştahını, cinsel yaşantısını olumsuz etkilemeye ve bu durumda bir devamlılık görülmeye başlamışsa klinik anlamda depresyondan söz edilebilir” diyor. Havaların serinlemeye başlaması ve güneşin etkisinin azalmasıyla birlikte depresyon, anksiyete ve panik gibi rahatsızlıklarda artışa tıpta kısaca SAD (Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu) adı veriliyor. Yorgunluk, karamsarlık, iştahta değişiklik, baş ağrısı, uykusuzluk, aşırı uyku, isteksizlik ve içe dönüklük mevsimsel duygulanım bozukluğunun işaretleri. Kış depresyonu sonbaharda başlayıp, kış boyu devam edebilen bir rahatsızlık. Artan uyku hali, kilo artışı, aşırı karbonhidratlı beslenme ihtiyacı, gerginlik, sinirlilik, insan ilişkilerinde zorlanma, ellerde kollarda uyuşma, ağrılar, yorgunluk hali en çok görülen belirtiler. Beyindeki melatonin hormonu salgısını düzenleyen epifiz bezi, kışın bu belirtilerin ortaya çıkmasına yol açıyor. İnsanın hareketsizleşip, uykulu ve yorgun hissetmesine, zihinsel ve bedensel veriminde düşüş, yeme ihtiyacında artış gözleniyor. KADINLAR DAHA FAZLA RİSK ALTINDA Kuzey ülkelerinde yaşayanların soğuk ve karanlık kış mevsiminden en fazla zarar görenler olduğu biliniyor. Mevsime bağlı depresyon ataklarının yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 17.1. Genel nüfusun yüzde 46’sı mevsimsel depresyon ataklarına yakalanıyor. Kadınlar erkeklere göre dört kat daha fazla risk altında olduğunu belirten Dönmez, “Bunun nedeni olarak da günümüzde kadının çalışmasıyla rollere bağlı farkın giderek azalmasından etkilendiği düşünülebilir” diyor. TÜRKİYE’DE YAŞAYANLAR ŞANSLI Kış depresyonunun tedavisinde yurtdışında ışık terapisi kullanılıyor. Bu yöntemde, hasta özel bir ışık cihazının önüne oturuyor. Cihazın ışık gücü, bir ilkbahar gününe eşdeğer olan 2500 ile 10000 Lux arasında değişiyor. Göz, bu ışını epifiz bezine aktararak hormonların düzenlenmesini sağlıyor. Türkiye güneş ışınlarından pek çok ülkeye göre daha fazla yararlanıyor. Bu yüzden ışık terapisi yerine perdeleri açık tutmak, daha sık açık havada yürümek gibi yöntemler daha kolay çözümler arasında. Dönmez, “Ayrıca beslenmenin etkisini de göz önünde tutmak gereklidir. Karbonhidratlı beslenmeden kaçınmak, yani dengeli beslenmeye de önem vermek gerekir” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle