19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 04 31/10/07 15:56 Page 1 CUMARTESİ EKİ 4 CMYK 4 3 KASIM 2007 CUMARTESİ Konser DJ Yost İstanbul’da Müzik çevrelerince ‘groovy/jazzyhouse’un öncülerinden gösterilen DJ ve prodüktör Kevin Yost, bu akşam The Hall’de olacak. DJ’liğe 11 yaşında başlayan Yost, 17’sinde Shenandoah Konservatuarı’na başlamış. 1999 yılında çıkardığı ‘One Starry Night’ albümü 50 binin üzerinde satmış. Uzun süre hayalini kurduğu jazz grubunu 2004’te ‘Kevin Yost Group’ adıyla kuran Yost, özellikle yaz aylarında İbiza ve Yunan adalarında gerçekleştirdiği performanslarla dikkatleri üzerine çekiyor. (0216 556 98 00, biletler 20 ve 15 YTL) Ateşli Balkan ritimleri Balkan Beat Box, 910 Kasım akşamları Babylon’da müzikseverlerle buluşacak. En ateşli Balkan ritimlerini dünyanın tüm müzikleriyle iç içe geçiren topluluk, New York’tan Berlin’e, Makedonya’dan Londra’ya, Hindistan’dan Tokyo’ya, Kudüs’ten San Francisco’ya kadar pek çok yerde konser vermiş, izleyenlerini sabahlara kadar dans ettirmiş. 2005’te Balkan Beat Box, bu yıl da Nu Med isimli albümleri yayınlayan grup, saat 23.00’de başlayacak konserde İstanbulluları da sabahın ilk ışıklarına kadar coşturacak. (0216 556 98 00) Pamela, Kargo ve Yakup Pamela, Kargo ve Yakup Yaz boyunca gençleri coşturan Patlican Konserleri sonbahar ve kış aylarında da devam ediyor. Etkinlik kapsamında bu akşam Yeni Melek’te önce alternatif müziğin en başarılı kadın vokallerinden Pamela sahneye çıkacak. Ardından Yakup ve Kargo sevenleriyle buluşacak. Saat 19.00’da başlayacak konsere katılanlar, müzik dolu bir gece yaşayacak. (0216 556 98 00, biletler 23 YTL) Electro ile rock birleşirse Zi Punt, Doritos Live Nights konser serileri kapsamında 8 Kasım Perşembe akşamı Roxy’de müzikseverlerle buluşacak. ElecTrip Records’ın 2007 için hazırladığı üç kişilik çok hareketli bir prodüksiyon olan Zi Punt, uzun yıllardır birlikte müzik yapan Oğuz Kaplangı, Uğurcan Sezen ve Chi K. tarafından kuruldu. Electro ile rock birlikteliğini İngilizce vokallerle eşleştiren topluluk, eğlenceli müziğiyle İstanbulluları coşturacak. Grup bu yakınlarda albüm çıkaracak. (0 212 249 12 83, biletler 15 YTL) Sarah Chang’den MFÖ Studio Live’da ‘Dört Mevsim’ arah Chang, Kore asıllı Amerikalı bir keman virtüözü. Henüz 27 yaşında ama kısa kariyerine büyük başarılar sığdıran bir harika çocuk. 4 yaşında keman çalmaya başlayan sanatçı, 8 yaşındayken dünyanın en ünlü orkestra şeflerinden Ricardo Muti ve Zubin Mehta’nın önünde başarılı performanslar gösterdi. O tarihten bu yana da, aralarında Philadelphia Orkestrası ve New York Filarmoni olmak üzere dünyanın önemli orkestralarıyla çalışmaya başladı. 1992 yılında prestijli Avery Fisher Ödülü’ne layık görülen Chang, EMI etiketiyle yayımlanan Vivaldi: The Four Seasons adlı yeni albümüyle yine dikkatleri çekti. Bu ölümsüz eseri Grammy ödüllü Orpheus Oda Orkestrası ile ZÜLAL yorumlayan Chang, bir diğer kente sürekli KALKANDELEN kentten seyahat ettiği yoğun programı kzulal?yahoo.com içinde sorularımızı yanıtlamayı ihmal etmedi. Önceki albüm kayıtlarınıza baktığımızda daha az bilinen bazı eserleri tercih ettiğinizi görüyoruz. Fakat şimdi klasik müziğin en popüler eserlerinden birini kaydederek dinleyicilerinizi bir anlamda şaşırttınız. “Son yaptığım kayıtlar, Shostakovich ve Prokofiev konçertolarıydı. Bunlar olağanüstü dramatik ve çok duygusal müzikler. Onları Sir Simon Rattle şefliğinde Berlin Filarmoni’yle yorumlamıştık. Büyük orkestra, büyük şef ve büyük eserler… Bu defa buna karşıt bir şey yapmak istedim. The Four Seasons’ı kaydetmek oldukça uzun bir süredir aklımdaydı. Vivaldi’nin müziği öylesine güzel, saf ve kadınsı ki!” Vivaldi’nin müziğine özel bir düşkünlüğünüz var mı? “Kesinlikle var. Vivaldi’nin saflığını ve basitliğini seviyorum. Ana hatları çizdikten sonra yorumcuların The Four Seasons’a kendi damgalarını vurmalarını sağlayacak S Sahnedeki sesim kemanım Kemanla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? “Aynı diğer insanlarla olan ilişkilere benziyor. Çoğunlukla sevgi var. Ama bazen de onu o kadar çok sevmiyorsunuz ve pek iyi anlaşamıyorsunuz. Fakat kemanım benim hayatımın çok büyük bir parçası ve sahnedeki sesim. Bu nedenle ona nazik davranmaya çalışıyorum!” Türkiye’nin en önemli ve köklü topluluklarından MFÖ, bu akşam Studio Live’da müzikseverlerle buluşacak. Son albümleri ‘Agu’ sonrası konserlerine devam eden grup, en beğenilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek. Saat 22.007de başlayacak konserde, MFÖ sevenler unutulmaz saatler yaşayacak. (0216 556 98 00, biletler 39 YTL) Tiesto İstanbul’da Müzik dünyasının en önemli DJ’lerinin arasında gösterilen Tiesto, çıktığı dünya turnesinin İstanbul ayağı için 16 Kasım Cuma akşamı CNR Expo Center’da olacak. Ses ve ışığın birlikteliğini sahneye yansıtan DJ, performanslarını görsel bir şölene dönüştürüyor. Atina Olimpiyatları’nın açılış töreninde 4 milyara yakın kişi tarafından izlenen Tiesto, İstanbul’a 8 tır ve 2 uçak dolusu ses, ışık ve sahne ekipmanı ile gelecek. DJ, 6 saat sürmesi planlanan gecede tüm parçalarını çalacak. (0216 556 98 00, biletler 79.50 ve 139.50 YTL) bir özgürlüğü yaşamalarına olanak vermesine hayranım.” Ünlü kemancı Gidon Kremer bir keresinde, “başka hiç kimsenin The Four Seasons gibi 20. yüzyılı yansıtan bir eser yazma cüretini gösteremediğini” söylemişti. Aynı fikirde misiniz? “Gidon Kremer büyüleyici bir müzisyen! Benim kendime ait düşüncelerim var ama asla Gidon Kremer’le tartışmaya girmem.” Bu eseri telefonda bekletme müziği olarak ya da restoranlarda ve asansörlerde duyduğunuzda ne hissediyorsunuz? “Dehşete kapılıyorum. Bu asansör müziği değil, öyle olmamalı. Eğer bir restoranda bu müzik çalıyorsa orada yemek yiyemem. Popüler olduğu için mutluyum; bu harika, ama bu bir sanat eseri!” Orpheus Oda Orkestrası ile kayıt yapmak nasıl bir duyguydu? Üstelik, bu orkestranın en büyük özelliği şefsiz çalışması. “Hem zorlayıcı hem de eğlenceliydi. İlk kez şefsiz bir oda orkestrası ile çalmaktan dolayı büyük heyecan duydum ve bunun yarattığı sınırları zorlayıcı etkiden hoşlandım. Çok daha fazla sorumluluk gerektiriyordu ama bu tür çalışmanın getirdiği özgürlüğü de sevdim. Ayrıca hoşuma giden bir diğer şey de, orkestradakilerin göz kontağı kurup daha dikkatli dinleyerek birbirlerinin daha çok farkına varmaları ve böylece gerçek bir oda müziği icra etmeleri oldu.” Bir müzisyen olarak başarmak istediğiniz başka bir hedef var mı? “Bugün yaptığım şeyi sürdürebilmeyi isterim. Konser vermeyi ve albüm yapmayı çok seviyorum. Parmaklarım ve kalbim izin verdiği sürece bunu yapmayı istiyorum.” Borusan Filarmoni Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, 7 Kasım 2007 Çarşamba Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 8 Kasım Perşembe ise Lütfi Kırdar Konser Salonu’nda klasik müzik severlerle buluşacak. Saat 20.00’de başlayacak konserleri, İspanyol şef Josep CaballéDomenech yönetecek. Piyanist Emre Şen’in solist olarak katılacağı etkinliklerde Richard Wagner, Franz Lizst ve Johannes Brahms’ın eserleri seslendirilecek. (0216 556 98 00) Tekrar Rock’n Roll de grubun “lead” gitaristliğini bırakmaya “…düzinelerce sürüngenle karşılaştım niyetli değildi. Bu rekabet gösterisi biraz düzinelerce kalleşliğe maruz kaldım “Aşık Atışması”nı andırsa da ilginç ve kazık yedim, tokat yedim, aşağılandım keyifliydi. Dizel isimli bu grubun iki bu yüzden, sonunda, hep yalnız gitaristinden biri Mustafa Kos diğeri de kaldım” Murat Net’ti. Murat Net “Tekrar Rock’n Roll” adlı Murat’la ilk karşılaşmam böyle olmuştu. şarkısında bir dönemin mağluplarının Ardından onu 1987 yılında yapılan durumunu özetlemiş gibi. Kramp’ın Bulutsuzluk Özlemi konserinde şarkısında anlatılan oraya buraya dağılmış görecektim. Murat’ın gitarist olduğu o bir dönemin, bir avuç insanının bilinçli konserdeki hareketliliğinden seçimi yalnızlığıdır bu. Sina Koloğlu’nun klavyesi 80’lerde gençliğini yaşayan nasibini alıp, havada uçacaktı. ve kaybetmiş insanların yani APTÜLKADİR Kısa süren bu dönemi benim de öyküm bu. Eline ELÇİOĞLU Pentagram konserleri takip sağlık Murat Net, eline edecekti. Yeni parıldayan sağlık. speedtrash metal’in Kaybetmişlik ve ülkemizdeki öncülerinden olan sömürgenlerin sınıf atlama sirkinde Pentagram’ın albüm çıkarmasına yakın zorunlu (ya da kendi kararınla seçtiğin) onu grupta gitarist olarak bulacaktık. Bu yalnızlık söz konusu olunca bunun da ilacı arada Murat Net bir solo albüm de blues olur. Murat Net de son albümüne yapacaktı. “Selamiçeşme Blues” adını vermiş. Pentagram sonrası İngiltere’ye giden Ancak Selamiçesme’nin blues’ı Murat Net, burada Fair And Rain isimli gene elektrogitar ve rock ögelerini grupla birlikte devam etti. İngiliz Netçe barındırıyor. müzisyenlerden kurulu bu grupla Sanırım 1985 yılıydı ve aralarında Marquee’nin de olduğu konser İstanbul’un Harbiye Açık Hava salonları ve kuluplerde konser verdiler. Tiyatrosu’nda Blue Jean 1991 ile 1994 arasında gelişen bu süreçte dergisinin düzenlediği görkemli Murat’ın adı da Frank Net diye anılır bir konser vardı. Dönemin genç olmuştu. Buradaki başarılı konserlerden rock grupları birbiri ardına tam iyi bir sonuç alınacaktı ki Nirvana ile sahneye çıkıyordu. İşte o başlayan alternatif rock akımlarının dünya konserde çıkan bir grup beni müzik piyasasına hakim olması her şeyi ziyadesiyle şaşırtmıştı. Grubun bitirdi. 90’larda etrafı saran ve moda iki gitaristi de birbiriyle savaşır haline gelen alternatif ve grunge akımları, gibiydi. Konser sahnesinde sağ Murat Net’in klasik rock birikimlerine kolonun yanında biri, sol dayanan hard rock ve heavy metal tarzına kolonun yanında da diğeri solo olanak tanımıyordu. Böylece yapılacak üzerine solo atıyorlardı. İkisi plak anlaşmaları son buldu ve Net 1995’de İstanbul’a döndü. Dönüşündeki İstanbul’da rock bar enflasyonu yaşanıyordu. O da bu dönemde Mad isimli grupla barlarda müzik hayatına devam etti. Ancak bu süreç kısa sürdü, çünkü onun kafasında hala konser hayalleri vardı. 80’lerdeki grubu Refleks’i tekrar kurarak yoluna devam etti. 1997’de bu grubuyla bir de albüm yaptı. Dönemin hay huyu içinde bu albüm hak ettiği ilgiyi bulamazken bir yandan da “Pop’a kayma” eleştirilerine maruz kaldı. Bu haksız bir eleştiriydi zira albüm rock tavrından bir parça bile taviz vermiyordu. Ama TV’de yayınlanan klibinin bir aşk şarkısı olması onları böylesi eleştirilere maruz bırakacaktı. 2000’li yıllarda ise onu Ogün Sanlısoy, Erkin Koray gibi müzisyenlerin konserinde çalarken görecektik. Şimdilerde ise “Selamiçeşme Blues” adlı albümüyle onunla tekrar buluşuyoruz. Ve tabi ki en çok özlemini duyduğu şeye yani konserlerine de döndü. 40’ını üç yıl aşmış bu adam o yaşamının asıl ögesi haline getirdiği Rock’n Roll’un ruhunun en güzel oluştuğu yerin konser olduğunu biliyor. Artık onu dinlemeye gelenler arasında yoğunlukla eski günleri bilmeyen genç bir kuşak var. Ama o sahneye çıktığında rock’n roll’un insanın kanını oynatan çılgın tavrını ilk kez bu kadar canlı olarak görüyorlar. Çünkü bu saçı beyazlamış adam gitarını alınca 20 yıl öncesinin dinamizmine bürünüveriyor. Zaten o hiç bu duyguyu ve beyazlamış saçlarına rağmen gençliğini kaybetmedi ki… RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle