17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 14/11/07 15:47 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 17 KASIM 2007 CUMARTESİ Gülsün Karamustafa’nın apı Kredi’nin “Türkiye’de Güncel Sanat/İstiklal Serüveni” sergi dizisinin üçüncü ismi Gülsün Karamustafa. “Sineması/Cinemasi” başlığında kurgulanan sergi Kazım Taşkent Sanat Galerisi mekanının ilk kez bu denli bütünüyle ele alınıp, tekrar ESRA kurgulandığı bir ALİÇAVUŞOĞLU özelliğe sahip. Gülsün [email protected] Karamustafa galeri mekanını fuayesi ve farklı salonlarıyla gerçek bir sinema salonuna dönüştürüyor. Geçen üç sergi ile birlikte yeni bir ruh kazanan Kazım Taşkent Sanat Galerisi adının tüm klasik göndermelerine karşın bu kez gerçekten de bütünüyle güncel bir yaklaşım ortaya koyuyor. Merhaba Gazetecilik, her gün yeni bir insanı tanıma şansı veren ender mesleklerden biridir. Mesleğin içinde bulunduğu tüm olumsuzluklara karşın Zeynep Oral’ın da dediği gibi belki de en muhteşem yanlarından birisi budur. Yeni dünyaları onların sayesinde tanır, birlikte yolculuk eder, öğrenir, öğretir ve büyürsünüz... Bazen onların hikayeleri sizin hikayeniz olur. Yollar kesişir, yollar ayrılır, yaşamlar biter. Ama anılar birikir... Zeynep Oral, 35 yıllık gazetecilik yaşamı boyunca belki yüzlerce insan tanıdı. Birbirinden değerli, güzel ve yaratıcı insanlar. ‘Sezgileri ve duygularıyla’ seçimini yapıp aralarından 30’unu seçti ‘O Güzel İnsanlar’ kitabı için. Hepsi bu ülkenin ‘aydınlık’ ve ‘ileriye dönük’ yüzü. Bazıları bugün hayatta değil. Yürekleri yaralansa da, yasaklansalar da, hapse de atılsalar, sürgüne de gitseler yazmaya, çizmeye, oynamaya, söylemeye, üretmeye devam ettiler. Mücadeleden kaçmadılar, yılmadılar, direndiler ve direniyorlar. Karanlığa geçit vermemek için. “Daha güzel, daha iyi, daha insanca ve hakça yaşanılan bir dünya özlemiyle yanıp tutuşan” bu insanların öyküsünü anlattığı kitabının sunu bölümünde ise acı bir gerçeğin altını çiziyor Oral: “Eğer uygar ve eğitimli bir toplumda yaşıyor olsaydık, bilgiye, bilime, kültür birikimine değer veren bir toplum olsaydık, benim onları yeniden ve yeniden, ısrarla anlatma, paylaşma çabam, boş bir çaba olabilirdi. Çünkü doğal olarak onların yaratıcılıkları, üretimleri, birikimleri kuşaktan kuşağa geçmiş, hatta içselleştirilmiş olurdu... Daha aydınlık bir Türkiye için onlardan yararlanmış olurduk. ” Oral’ın kendine özgü dili ve yalın Türkçesiyle yazdığı kitap elinizden düşüremeyeceğiniz cinsten. Oral ile kitabını ve o güzel insanları konuştuk bu hafta. İyi hafta sonları... (Geçen hafta yayınladığımız “Kısa diş agresif, uzun diş sempatik gösterir” başlıklı haberde, Dr. Çağdaş Kışlaoğlu için yanlışlıkla “Estetik Diş Hekimi” denilmiştir. “Diş Hekimi Protez Doktoru” şeklinde düzelttiğimizi bilgilerinize sunarız.) Y ‘Sineması’ sesi de “eski güzel günlerden” kalan bir kapı aralıyor izleyenlere. Belgesel nitelikli olmasının yanında hemen herkesi nostaljik, duygusal ve şiirsel bir dünyaya çağırıyor Karamustafa. Sanatçının bu filmde ortaya koyduğu dil tıpkı “Güllerim Tahayyüllerim”de olduğu gibi bir dönemin görüntüsüne ilişkin. Fark, bu kez görüntülerin kişisel bellekten değil, bir kurumun belleğinden çıkarılmış olmaları. PANTER MOTİFİ Üçüncü film “Şehirde Panter Modası” adını taşıyor. 13 dakikalık bu filmde “absürd” bir saplantının, leopar desenli nesnelerin, peşinden koşan kadınların hikayesi kurgulanıyor. Çoğu kez kitsch olarak tanımlanan bir biçimin, panter motifinin farklı okumalarına açık bu filmin sahnelerinden görüntüler de salonun girişindeki duvarları süslüyor. Arzu nesnelerinin yaşamları nasıl renklendirdiğini, biçimlendirdiğine dikkat çekerken, gizlilik ve saplantılar üzerine de düşünmemize olanak sağlıyor Gülsün Karamustafa. Sanatçının, Türk sanat ortamında kitsch üzerine çalışan ilk sanatçılardan biri olduğunu ve Leopar deseninin sanatçının ikonografisinde yer aldığını hatırlatalım. Ayrıca filmin sanatçının daha önce “Merdiven” adlı yapıtında kullandığı Kamondo Merdivenleri’nde başladığına da dikkat çekelim. Yapı Kredi’nin “Türkiye’de Güncel Sanat/İstiklal Serüveni” sergi dizilerinin en önemli yanlarından biri bu sergilerle birlikte yayımlanan sanatçı monografileri. Gülsün Karamustafa’nın sergisine Barbara Heinrich’in yazdığı “Güllerim Tahayyüllerim” başlıklı bir de kitap eşlik ediyor. Gülsün Karamustafa’nın ciddi bir sinema serüveni ve sevdası var. Bu serginin bu deneyimi ve tutkuyu ortaya bir kez daha çıkarttığını söylemeye gerek yok sanırız... Gülsün Karamustafa “Sineması/Cinemasi”, Yapı Kredi Kültür Merkezi Kazım Taşkent Sanat Galerisi 26 Ekim – 25 Kasım 2007 İstiklal Caddesi, No: 161 Beyoğlu Tel: 0212 252 47 00 Açık olduğu saatler: Hafta içi 10:00 19:00 Cts. 10:0018:00 / Pz. 13:00 – 18:00 TOPLUMSALLAŞTIRMA Gülsün Karamustafa çağdaş Türk sanatının önemli figürlerinden biri hiç kuşkusuz... Onun önemini pek çok açıdan değerlendirmek mümkün. Karamustafa sanat üretimini 1970/80’lerde yoğunlaştırmış olmasına karşın kendi kuşağının ötesinde, kendinden sonra gelen kuşağın dili ile yapıt üretebilmeyi başarmış ender sanatçıdan biri. Kabaca Çağdaş Türk sanatını dönemleştirdiğimizde onun, hem ele aldığı konular, hem de sanat pratiği bağlamında hep güncel kaldığını, kendi içinde sürekliliği olduğunu ve yeni ifade biçimlerini denemekten, bir anlamda risk almaktan, kaçınmadığını gözlemliyoruz. Belleği her ne kadar kendinden yola çıkarak kullansa da, toplumsallaştırmayı başarabilen bir sanatçı Karamustafa. Bunda hem kendini, hem de bulunduğu, yaşadığı coğrafyayı çok iyi analiz etmesi büyük bir paya sahip. Çok değişik konuları ele alıyor gibi görünse de yapıtlarının tümünde öne çıkan en temel öğelerden birini “bellek” oluşturuyor. İster üzerinde çalıştığı bir meydan olsun isterse özneler, genellikle altta yatan kültürel katmanlar sanatçının arayışındaki gerçek ekseni oluşturuyor. Kültürel değişimler, göç, kültürel farklılıklar, dönemlerin keskin söylemleri, kitsch, arabesk gibi konular üzerinde yoğunlaşan sanatçının çoğu kez bir saha araştırmacısı gibi çalıştığını söyleyebiliriz. Farklı disiplinlerle, örneğin sinema ile ilişkisini, bu sergide de gözlemlenebildiği gibi, kullanmayı seçiyor sanatçı, ama bunun yanı sıra fotoğraf, video, tuval, yerleştirme gibi farklı ifade araçlarından da yararlanıyor. İSTANBUL’UN ALT KÜLTÜRLERİ Gelelim Yapı Kredi’deki sergiye... Gülsün Karamustafa’nın galeri mekanında kurduğu sinemada üç film var. Bu üç filmin sanatçının tüm sanat yaşamı boyunca ele aldığı temalardan izler taşıdığını söyleyebiliriz belki de. Bunlardan ilki fuayede yer alan “İşaretleri Okumak”. Diğerlerine oranla daha küçük bir ekranda sunulan bu film, İstanbul’daki alt kültürlere ilişkin. Punk gruplarının konserleri dahil olmak üzere bu kültüre ait işaretleri bulup, görüntüleyen sanatçı, kültürel varoluş farklılıklarını ve ifade biçimlerini sunuyor izleyenlere. Bir tür alt kültür arkeolojisi yapıyor sanatçı. Tıpkı, kimi 1970’lerin sonunda ve 1980’lerde tuval üzerine yaptığı “Örtülü Medeniyet”, “İstanbul Palas” ya da “Kapıcı Dairesi” yapıtlarında olduğu gibi alt kültürlere ait sembolleri, işaretleri bulup çıkarıyor. Ana salondaki ikinci film olan “Beklediğimiz Günler” Yapı Kredi Tarihi Arşivi’nden alınmış filmlerden oluşturulmuş bir seçki. 196273 yıllarına ait Boğaziçi görüntüleriyle oluşturulan film Boğaz’ın bugün varolmayan plajlarını siyahbeyaz olarak aktarıyor bizlere. Boğaziçi görüntüsünün olduğu kadar fondaki anlatıcının Tasarım dünyası Block Sergisi’nde buluşuyor SABİHA KURTULMUŞ Dünya çapında tanınmış yerli ve yabancı tasarımcı ve sanatçıların Türk mermerinden tasarladıkları ‘limited edition’ ürünlerin sergileneceği Block Sergisi, dün Karaköy Antrepo No:3’te ziyarete açıldı. İMİB (İstanbul Maden İhracatçıları Birliği) sponsorluğunda, Doğal Taş Üreticileri ve İhracatçıları’nın desteği ile gerçekleşen sergiye, dünyada örnekleri yalnızca MoMA ve Tate Modern gibi kurumlarda görülen türde bir organizasyon ile Türkiye’nin ilk tasarım üssü Haaz Galeri imza atıyor. Haaz Galeri’nin yapımcılığı ve küratörlüğündeki proje sayesinde tasarımcılar, Marmara yarımadasında dünyanın en geniş doğal taş rezervlerine sahip olan Türkiye’nin kaynaklarından yararlandı. Türk taşlarından ilham alarak tasarlanan limited edition ürünler, Türk Doğal Taş Üreticileri tarafından üretilecek. TASARIMIN GÜÇLÜ İSİMLERİ Sergiye MoMA’nın koleksiyonunda eserleri yer alan Campana Brothers; daha önce Jean Paul Gaultier’in defilesi için de tasarımlar yapan Jurgen Bey; 100% Design Tokyo’nun bu seneki kreatif direktörü Michael Young; Centre Georges Pompidou koleksiyonunda yer alan Konstantin Grcic; dünyaca ünlü Türk sanatçımız Haluk Akakçe’nin yanı sıra; dünya çapında pek çok koleksiyonda eserleri bulunan ve sergilenen; Aziz Sariyer, Defne Koz, Marcelo Rosenbaum, Autoban, Marcio Kogan, Arthur Casas, Tanju Özelgin, Paola Navone, Matali Crasset, Arif Özden, Gökhan Avcıoğlu, Simon Heijdens ve Jason Miller gibi önemli isimler katılıyor. Serginin küratörlüğünü üstlenen Haaz Galerinin kurucusu Murat Patavi 2000 yılında Rebublica ajansıyla reklam dünyasında yer edinmiş. Tasarım ağırlıklı vizyonu dünyada 40 şehirde satılan 34 dergisinin Ahmet Patavi oluşumunu getirmiş. Hepsinin birbiriyle ciddi bir network içinde olduğunu söyleyen Patavi ile “Block” sergisinin konseptini ve Türk tasarım dünyasını konuştuk... Haaz Gallery showroom mu, galeri mi? “Haaz showroom ve galeri mantığında çalışıyor. Zaman zaman geçici sergilerin yer aldığı ama ağılıklı olarak showroom özelliğini sürekli koruyan, zaman zaman da değişim gösteren sergiler açıyoruz.” Türk sanatçıları da sergiliyor musunuz? “Konsept olarak Türkyabancı ayırt etmeksizin tasarım dünyasının güçlü isimlerini Haaz’da bulabileceğiniz bir alt yapı var. Haaz, global yaratıcı dengeler yaratmada kültürel bir köprü görevini görüyor. Biz burada gerek dünyadaki, gerek Türkiye’deki yapının elemanlarının, tasarım ya da sanatçıların buradaki iletişim paylaşım noktası olarak görev yapıyoruz.” Arif Özden Mermer kültürel evrimi yüksek bir malzeme her zaman sanat olmak adına yapıldı.Tasarımın Yabancı tasarımcıların Türk piyasasına kendine ait fonksiyonu yerine getirmesi bakış açısı nasıl? gerekiyor. Bir sandalye ne kadar tasarım, ne “Her konuda olduğu gibi bir çekinceleri var. kadar sanattır onu düşünmek lazım. Fonksiyonu Merak da ediyorlar, burada neler yapabilirim olan bir sandalye her zaman hoş bir tasarımdır. diye, ama dediğim gibi Türkiye’den dünyaya Sanatın yeri bambaşkadır.” üretim yapabilecek güç ve dengelerin ne denli Siz hangi tasarımcılarla çalışıyorsunuz? gelişmiş olduğunun farkında değiller. Sonuçta “Haaz Gallery’de Campana Brothers’in, bir tarafta Amerikan pazarı var, İtalyanlar çok Patricia’nın ürünlerini görebiliyorsunuz. Tord hakim ama bir Türkiye hem bütün dünyaya bu Boontje gibi tasarım dünyasının en önemli pazarı sağlayabilecek nitelikte, hem de satış isimlerini de Haaz’da bulmanız mümkün.” kabiliyeti adına bunu sağlayabilecek güçte mi, “Block” sergi fikri nasıl oluştu? buna bakmak lazım. Deneme yanılma yoluyla “Türkiye’deki kaynakları ve üretim tekniklerini bir takım şeyler yapılacak. Bugün Çin’i rakip işaret edinmesi konusunda bir çok görüyorlar ama Çin’in de bu kalite ve anlayışla bir ürün yapamama gibi bir riski ortaya çıktı. Türkiye çok büyük bir kültüre ait ama zaman gerektiriyor o hizmeti verebilmek için. Nasıl şu an tekstildeki açıkları kapatabiliyorsak gün gelecek tasarımda da aynı anlayış oturacak. Uluslararası anlamda çok güçlü tasarımcılarımız var. Aziz Sarıyer olsun, Autoban olsun, Defne Koz olsun bunlar güçlü isimler. Ayşe Birsel, Haluk Akakçe sanatla tasarım arasında gidip gelen isimler.” Sanatla tasarım nasıl örtüşüyor? “Dünyada da en sorulan bir soru. Net olmayan bir durum söz konusu. Fakat ben şuna inanıyorum, sanat sanat, tasarım tasarımdır. Sonuçta sandalye yapılıyorsa oturmak için yapılıyor. Fonksiyon çok önemli.Tabii ki içerisinde çok Michael Young sanatsal bir takım şeyler var ama sanat çalışmalar yapıyoruz. Burada bizim kaynaklarımızı, bizim üretim teknolojilerimizi nasıl dünyaya açabiliriz diye üzerinde durduk. Tasarımcılarımızı sunmaktansa kaynak ve üretim adına Türkiye’ye işaret etmeyi misyon edindik. Ve bu noktadan çıkarak ciddi anlamda tarihi ve kültürel evrimi yüksek bir malzemeyi, ‘mermeri’ tasarım dünyasına sunduk. Baktığımız zaman bize ait olsun, tasarım anlamında tasarımcıya yeni bir vizyon getirecek malzeme olsun istedik. Türkiye dünyadaki en önemli doğal taş madenlerine sahip ülkelerinden biri. Mermerin gerek ısı, gerek ışık, gerek yalıtım gibi farklı özelliği olması gibi ağırlığı, hafifliği, basitliği bir şekilde karmaşası adına ve çok farklı dönem repliği açısından yola çıkarak tasarımcıya farklı bir açı getireceğini düşündük.” Sanatçılar buradan çıkan taş üzerinde mi tasarımı gerçekleşktirdiler, yoksa mermer üzerine çalışan sanatçıların mı işi seçildi? “Tamamen Türkiye’den çıkan mermer için özel tasarımlar ilk defa ve tek sayıda yapıldı.” En zor parçalar hangileri? “Valla çok değişik parçalar vardı.Taşa göre de farklılık gösterdi çünkü hayalinizdeki tasarımlar onların düşündüğü taşlardan olmuyor. Taşın direnci, kırılma kabiliyeti ve dayanıklılığı sebebiyle farklı tasarımlar farklı noktalara geldi, ama sonuçta hepsinden keyifli işler çıktı ortaya.” Konsepti Türkiye çıkışlı olan bu sergi dünyayı da gezecek mi? “2008 de gezmesi planlanıyor.” İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle