19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 02 24/10/07 17:00 Page 1 CUMARTESİ EKİ 2 CMYK 2 27 EKİM 2007 CUMARTESİ Guy Moquet diye bir Merhaba İnsanlığın doğuşundan beri tartışılır ikili ilişkiler... Kadın ya da erkek aslında ne ister? İlişkileri tıkayan nokta neresidir? Birbirini seven iki insan neden bir süre sonra ölümcül sona ulaşır. Sevda nasıl katil olabilir? Tekrar soralım; sevgiyi bitiren nedir ya da sevgi gerçekten var mıdır? Ve ekleyelim, tek eşlilik insan doğasına aykırı mıdır? Sorular o kadar çoktur ki... Birlikteliklerin resmiyet kazanmış halidir evlilik. Bu, ilişkilerin toplumsal dayatmalar sonucu aldığı son hali belgeler… Öğrenilmişliğin verdiği ‘birlikte yaşlanalım’ duygusu da evlilik kurumunu sağlamlaştırır. Atılan imzayla ‘mutluluk’ garanti altına alınmak istenir. Ve iki kişilik savaş başlar. “Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler” adlı tiyatro oyunu, bu bitmeyen savaşı anlatıyor. Sevgi zamana yenik düşmüştür. Çatışmalar, tahammülsüzlük, farklı istekler, beklentiler ve bakış açıları çıkmaza sokar evliliği... Felaket bulutu dolaşmaktadır artık... Bazen şiddet de girer işin içine... Peşinden yalanlar gelir... Şimdi ne yapmalı? Küçücük bir umut parçası bulup ona mı sarılmalı. Yoksa bu iş buraya kadar deyip herkes yoluna mı gitmeli... Aynı çatı altında birey olabilmenin dayanılmaz ağırlığını anlatan oyunun başrolünü iki usta oyuncu Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm sırtlanıyor. Zuhal Aytolun, Haluk Bilginer’le evlilik kurumu ve toplumun dayattığı rol modellerin sahteciliği üzerine konuştu. Hazır evlilikten söz açılmışken görsel yönetmenimiz Elif Tokbay ile Radikal Gazetesi yazı işlerinden Cüneyt Muharremoğlu yarın hayatlarını birleştiriyorlar. Kendilerine mutluluklar dileriz... İyi hafta sonları… çocuk “Bir tanecik canım anneciğim, Çok sevgili en küçücük kardeşçiğim, Sevgili canım babacığım, Birazdan öleceğim! Sizlerden, özellikle de senden canım anneciğim, senden talebim metin olman... Elbette daha yaşamak isterdim. Yürekten dilerim ki ölümüm bir işe yarar...” (*) 22 Ekim 1941 günü Naziler tarafından, ibret olsun diye 26 yoldaşıyla birlikte kurşuna dizilen, ugur.hukum@gmail.com 17 yaşındaki genç komünist direnişçi Guy Moquet infazcılarının önüne çıkmadan bir saat önce ailesine yukarıdaki sözcüklerle başlayan kısa bir mektup yazıyordu. İlk kez partisi UMP’nin 14 Ocak 2007’de düzenlenen kongresinde genç Moquet’te değinen Nicolas Sarkozy mayıs ayında cumhurbaşkanlığı görevini devralırken yaptığı konuşmada Moquet’nin mektubunu, sözlerini yüceltmişti. Onun “Direniş Ruhu”nun günümüz gençliğine örnek olabilmesi amacıyla bundan böyle bu mektubun her yıl eğitim yılının açılışında okunacağını belirtmişti. Başkan dileğini geçtiğimiz ağustos sonunda Milli Eğitim Bakanı Xavier Darcos’un imzasını taşıyan bir genelgeyle özelresmi tüm eğitim kurumlarına iletti. Ancak eğitim dünyasından gelen ilk homurtular üzerine uygulama ertelendi. Sonunda yeni bir emirle Moquet’nin ünlü “Veda Mektubu”nun kurşuna dizildiği gün olan 22 Ekim 2007’de Fransa’nın bütün ortaokul ve liselerinde “zorunlu” olarak okunması kararlaştırıldı. Devlet Başkanı ve hükümeti bu “naçiz” karara ilişkin tam bir “ulusal birlik ve heyecan” dalgası umarken, eğitim camiası ve kamuoyundan beklenmedik oranda sert bir tepki yükseldi: “İkinci Dünya Savaşı Direnişini de kendine alet edemezsin, Sarkozy!” Fransa yeni bir polemik konusu bulmuştu. “Moquet’nin mektubunun okutulmasını isteyenler ve istemeyenler...” Hem de istemeyenlerin başında komünistler vardı. UĞUR HÜKÜM ‘SAKIN ÜZÜLME BABACIĞIM’ Guy Moquet isimli çocuk 26 Nisan 1924’te Paris’te dünyaya gelmişti. Babası Prosper Moquet (18971986) sıkı bir demiryolu sendikaları militanıydı, hani şu geçtiğimiz hafta yine Fransa’da normal hayatı (!) aksatanlardan. Baba Moquet 1936’da Halk Cephesi öncesi genel seçimlerde Paris’in 17’nci bölgesinden Fransız Komünist Partisi’nden (FKP) milletvekili seçilmişti. 1939 Ekimi’nde Edouard Daladier hükümeti FKP’yi yasaklamış ve partinin önde gelen, ortalıkta bulduğu bütün kişiliklerini tutuklatmıştı. 5 yıl hapse mahkum edilen Prosper yoldaşlarının bir kısmıyla Cezayir’deki MaisonCarre zindanlarına sürüldü. Paris Carnot Lisesi’nde öğrenci olan Guy, baskılar üzerine annesi ve küçük kardeşiyle Fransa’nın Manş kıyılarındaki küçük bir köye sığınmıştı. Ancak babasının tutuklanmasının ardından 16 yaşında olmasına rağmen “Şimdi görev sırası bizde” deyip gizlilik koşullarında Paris’e döndü ve Komünist Gençlik örgütünde militanlığa başladı. Kızları etrafında fır döndürecek kadar yakışıklı ve parlak bir öğrenci, aynı zamanda başarılı bir sporcu olan Guy, her anlamda liderlik vasıfları taşıyan bir çocuktu. “Hitler’i Halk Cephesi’ne tercih ederiz” diyenlerin Fransa’sında faşizme karşı verdiği mücadele çok uzun sürmedi. 1940 senesinin sisli 13 Ekim günü Paris’te Doğu Garı’nda bildiri dağıtırken yakalanan Guy önce yakın banliyödeki Fresnes Cezaevi’ne sevk ediliyor. 24 Ekim’de babasına yazdığı mektupta, “Cesaret, güven... Sakın üzülme babacığım...” diyor. Paris mahkemelerinden hapishane müdürlüğüne gelen 23 Ocak 1941 tarihli karara göre yaşının küçüklüğünden ötürü annesine teslim edilmesi gereken Guy’nin akıbeti bir süre bilinemiyor. 17 yaşına muhtemelen yeni sevk edildiği Manş bölgesi Chateaubriant kenti hapisanesinde giren Guy sürekli şiir ve mektuplar yazıyor. Bu arada Fransa’yı işgal eden Naziler ve işbirlikçileri yeni bir yöntem geliştirmişlerdir. Hapishanelere doldurdukları komünist veya direnişçi zanlılarını rehin tutmakta, örneğin her Nazi subayına yapılan suikasttan sonra birkaç kişiyi ibret olsun diye kurşuna dizmektedirler. Genç bir komünist, Gilbert Brustlein’in 20 Ekim 1941’de, Fritz Holz isimli bir Alman üsteğmeni öldürmesi üzerine aralarında Guy ile 19 ve 21 yaşlarında iki genç komünistin de bulunduğu 27 rehine iki gün sonra öğle civarı kentin Sabliere Taşocağı’nda kurşuna diziliyorlar. İdam edilecekleri şahsen belirleyen satılmış Vichy işbirlikçisi ise Pierre Pucheu’dür. Guy Moquet isimli çocuk son mektubunu şu sözlerle bitiriyor: “17,5 yaşlık bir hayat çok kısa. Sizlerden ayrılmak hariç hiç pişman değilim... Siz tüm geride kalanlar, ölecek 27 kişiye değer bir saygınlıkta yaşayın...” ‘HANGİ YÜZLE MOQUET’E SAHİP ÇIKIYORSUNUZ’ 22 Ekim 2007 günü Chateaubriant kenti Guy Moquet Lisesi’ne, ünlü mektubun okunmasına katılmak üzere gelen Milli Eğitim Bakanı Xavier Darcos’un yolunu kesen göstericiler arasındaki yaşlı bir komünist militan şöyle haykırıyordu: “Sayın Bakan, okulları evleri basıp, kaçak oldukları ithamıyla insanlara, göçmen çocuklarına, onlarla dayanışma içinde olanlara karşı, direnişçileri tutuklayan Nazi ve işbirlikçilerine benzer yöntemler kullanan bir Fransa nasıl Guy Moquet’ye değer bir saygınlık bekleyebilir? Hangi yüzle, hangi hakla Moquet’ye sahip çıkıyorsunuz ? ” Başta çok sayıda eğitim sendikaları sorumlusu ve sol muhalefet olmak üzere geniş bir kamuoyu, “Moquet’nin anısının böylesi ikiyüzlü bir tavırla suiistimal edilmesine” isyan etti. Paris’in Nazi işgalinden kurtulduğu 1944’ten beri komünistler, 1981 sonrasında ise genel olarak sol, her yıl 22 Ekim’de Moquet ve Chateaubriant’ta kurşuna dizilenleri anar, onların ve direniş hareketinin önemini, faşizm ve nazizmin ne demek olduğunu hatırlatır. Protestocular özetle, “Elbette ki Guy Moquet ve arkadaşlarının onurlu davranışları anılmalı. Fakat o tarihsel dönem, işbirlikçilerin ne demek olduğu, komünistlerin ve direnişçilerin rolü ve benzeri tamamlayıcı bilgilerle birlikte günümüze yansıması anlatılmalı, tanıtılmalı. Yoksa Moquet isminin günümüz gençliği, kamuoyu için eski bir şarkıcıdan ne farkı kalacak?” derler. Guy Moquet isimli çocuk, bir tek kez dahi dudaklarından öpemediği için yakındığı aşkı Odette LeclandNiles’e son gün yazdığı şiirli mektubunu şu ütopik dörtlükle noktalıyordu: “Ülkemizin hainleri / Kapitalizmin ajanları / Kovacağız hepsini bir gün buralardan / Sosyalizmi kurabilmek için...” (*) Guy Moquet’nin hemen hemen bütün elyazması mektupları ve şiirleri, “Ulusal Direniş Müzesi”nde görülebilir. Süreyya Operası perdelerini açıyor GÖKÇE UYGUN İstanbul’un kültür hayatına yıllarca sinema olarak hizmet sunan tarihi Süreyya binası, Kadıköy Belediyesi’nce restore edilerek Süreyya Operası olarak sanatseverlerle buluşacak. AKP hükümetinin Atatürk Kültür Merkezi ve Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ni yıkmak istediği bugünlerde, CHP’li Kadıköy Belediyesi Anadolu Yakası’nın ilk opera binası olan Süreyya’yı İstanbulluların kültür sanat hayatına kazandırıyor. Eski İstanbul milletvekillerinden Süreyya İlmen’in (Süreyya Paşa) Avrupa’daki opera salonlarından etkilenerek 1927 yılında yaptırdığı, ancak uzun yıllar yalnızca sinema olarak kullanılan Bahariye’deki tarihi bina, perdelerini 80 yıl sonra Süreyya Operası olarak yeniden açacak. Operanın açılışı önümüzdeki günlerde, Ahmet Adnan Saygun’un “Yunus Emre Orotoryosu” ile gerçekleştirilecek. Eser, Rengim Gökmen yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestra korosu ve solistleri tarafından sunulacak. İstanbul’un kültür hayatına yıllardır sinema olarak hizmet veren tarihi Süreyya binası, Kadıköy Belediyesi’nce restore edilerek Süreyya Operası olarak sanatseverlerle buluşacak. Süreyya Paşa’nın hayali Süreyya Paşa’nın “Viyana’da bir opera seyrettim. Hayran kaldım. Keşke biz de de böyle salonlar olsa, böyle oyunlar oynansa diye düşünüp bu binayı yaptırdım” diye anlattığı bina, İstanbulluların ve özellikle Kadıköylülerin belleğinde yıllardır Süreyya Sineması olarak yer tutuyor. Kadıköy’de şehrin kültür hayatını çağdaşlaştırmak ve zenginleştirmek için müzik ve sahne sanatlarına uygun bir bina yapmaya karar veren Süreyya Paşa, yapımına giriştiği binayla ilgili anılarında, binayı yaparken sinema, tiyatro ihtiyacını karşılamakla bereber, Kadıköy’e bir şeref vermeyi de düşündüğünü söylüyor. Süreyya Paşa, inşaatı 3 yıl süren ve 6 Mart 1927 yılında bitirilen binayı yaptırırken, konser, konferans, dans, balo, çay, nişandüğün gibi sosyal ihtiyaçları da karşılayacı bir bina tasarladığını anlatıyor. Binanın estetik olması ve tüm tiyatro opera ihtiyaçlarını karşılaması için Avrupa ülkelerinde bulunan ünlü tiyatro opera binalarını gezen Süreyya Paşa, binanın fuayesini Paris’in Champs Elysee tiyatrosunun fuayesi ile aynı yaptırdı, iç bölümlerde ise Alman tiyatroları örnek alındı. O zamanki adıyla Süreyya Paşa Tiyatro ve Sineması’nda, sahne bölümü yapılamadığı, gerekli teknik donanım, kulis, sanatçı odaları ve benzer mekanlar tamamlanamadığı hatta opera oynayacak yetişkin sanatçı olmadığı için hep sinema olarak kullanılan binada hiç opera sahnelenemedi. Bu nedenle bina, şehrin kültür yaşamına sinema olarak yerleşti. Zaman zaman tiyatro grupları gösteri yaptı ancak Süreyya İlmen Paşa’nın burada gösteriler yapması için kurduğu Süreyya Opereti topluluğunun temsilleri de Beyoğlu’ndaki Fransız Tiyatrosu ile Kadıköy’deki Apollon Tiyatrolarında gösterildi. rölyeflerle, tavanlar ise freskler ve yaldızlı kartonpiyerlerle bezelidir. 19271950 arası sinema olarak hizmet veren bina, Süreyya İlmen Paşa’nın ölümüyle kültür hizmetlerinde kullanılmak şartıyla Darüşşafaka Cemiyeti’ne verildi. Daha sonra Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, İzmir’deki Elhamra Sineması’nın İzmir Operası’na dönüştülmesinde önemli rol oynayan Dr. Murat Katoğlu ve mimar Ersen Gürsel’in önerisiyle bu binayı yeniden kültür sanat hayatına kazandırmaya karar verdi. Binayı Darüşşafaka Cemiyeti’nden 49 yıllığına kiralayan Öztürk, restorasyan talimatı verdi. 2006 yılına kadar sinema olarak kullanılan bina, mimar Cafer Bozkurt tarafından hazırlanan röleve ve restorasyon projesine göre onarılıp yenilendi. Bir yıl süren titiz bir çalışma sonunda Süreyya Paşa’nın amacına, ideallerine ve hatırasına uygun biçimde Opera Binası olarak adeta yeniden şantiyeye dönüştürüldü. Binanın mevcut olan bütün yapısal unsurları korunması ve sadece sağlıklaştırılması hedeflenen proje kapsamında, öncelikle mekanik ve statik konular ele alındı. Deprem ve yangına karşı takviye ve önlemler gerçekleştirildi. Opera temsilleri için gerekli olan, Süreyya Paşa’nın da dile getirdiği mekanlar düzenlendi, orkestra çukuru genişletildi. Sahne donanımı, aydınlatma, ışık sistemi ve ses düzeni yapıldı. Bütün dekoratif unsurlar elden geçirildi, temizlendi. Tavan freskleri, duvarlardaki pano resimler uzmanlar tarafından titizlikle ve usulünce onarıldı. Yapının cephesinde ve sahne portal çerçevesindeki İhsan Özsoy’a ait kabartma heykeller olduğu gibi korunarak temizlendi. Koltuklar, halılar ve avizeler özel olarak yapıldı. Tahrip olmuş dekoratif parçalar, tesbit edilen örneklerine göre tamamlandı. Restorasyon bir yıl sürdü Süreyya Paşa Tiyatro ve Sineması, yapısal olarak iki ana üniteden oluşuyordu. Asıl büyük bölüm, seyir salonu, yarım kalmış sahne ve girişteki altlı üstlü fuayeden oluşan ve tiyatro fonksiyonlarını cevaplayan mekanlardı. Fuayelerden iki taraflı merdivenlerle çıkılan binanın ön cephesini üst kısmını boydan boya kaplayan büyük toplantı salonu ise binanın ikinci ünitesini oluşturuyordu. Devrinin Avrupa’daki mimarlık dekorasyon anlayışını yansıtan binanın cephesi ve iç mekanlar figürlü Seçkin eserler artık Süreyya’da Daha hizmete girmeden projesiyle Tarihi Kentler Birliği’nin her yıl verdiği Başarı Ödülü’ne layık görülen Süreyya Operası, sadece ilçenin değil tüm İstanbul’un yeni Opera Binası olarak hizmet verecek. İstanbul Devlet Opera ve Balesi, haftanın 3 günü konserler verecek. Kadıköy Belediyesi Filormania Orkestrası da konserlerini Süreyya Operası’nda verecek. Ayrıca 500 kişilik balo salonunda da Cumhuriyet baloları, sergiler yapılabilecek. Opera toplulukları da sahne alabilecek. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Görsel Yönetmen: Elif Tokbay Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: İpek Aksoy Reklam Rezervasyon: Mete Çolakoğlu Tel: 212251 98 7475 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ hafta?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle