Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 07 24/8/06 14:57 Page 1 CUMARTESİ EKİ 07 CMYK 26 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ Barbie mi FİGEN ATALAY Kızım küçük bir bebekken ‘‘Ona herşeyi alırım ama Barbie bebek asla’’ diyordum. Ama aldım! Hem de kaç çeşidini. Kızım, ‘‘oyunlarımda erkek bebek de gerekiyor’’ deyince Ken de katıldı aralarına. Sonra sıra, Barbie’li yatak örtülerine, kalemlere, terliklere, şapkalara, çantalara, eşofmanlara geldi. Ama artık bitti. Önce hangisinden vazgeçti tam hatırlamıyorum. Pembe renkli giysilerden mi yoksa Barbie’li ürünlerden mi? Sonuç olarak 7.5 yaşındaki kızım, artık pembeyi de sevmiyor, Barbie’yi de. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Meltem Kora, 1920’lerde ABD’de, kız ve erkeklerin birlikte eğitim Dr. Meltem Kora, yalnızca yaptıkları ‘‘karma eğitim’’ döneminden kalan kızlara çocukların tüketimine pembe, erkeklere mavi giydirme gibi alışkanlıkların, adanmış bu basmakalıp, tüketim toplumunun kılavuz eğilimlerinden olmaya streotipik ürünlerin devam ettiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: oyuncak ve eğitim ‘‘Bu eğilim, bebeklik çağından başlamak üzere, önce malzemesi şeklinde ailelerin tercihleri daha sonra da çocukların çocuklar tarafından tercihlerinde kendini göstermektedir. Çevremize tüketilmesinin bir baktığımızda kız çocukların neredeyse tamamının başka soruyu akla getirdiğine dikkat pembe renkli giysiler, oyuncaklar ve diğer eşyaya sahip çekiyor: olmak istediklerini kolayca görebiliriz. Bu eğilimin ‘‘Bu oyuncaklar, kitaplar, etkinlikler keşfiyle sadece çocuklar için tüketim değil, tüketici acaba çocukların hayal dünyalarının çocuk kavramları da öne çıkmıştır. 1960’lardan kısırlaşmasına, yaratıcılığın azalmasına itibaren Barbie bebek, sadece dünya modasıyla birlikte ve sahte bir dünyada hapis olmaya değişmemiş, kız çocuklarının gelecek özdeşimlerine ait neden olmakta mıdır? Karşılaştırma de değişen rolleri de beraberinde taşımıştır. Ev kadını olanağı bulunmadığı için yanıt, ve model Barbie, artık elinden her iş gelen bir cinsiyeti bütünüyle bir evet olmasa da, temsil etmektedir (süslü püslü olması ve bedeninin yaratıcılığın kısıtlanması açısından güzel olması kaydıyla, tabii). Barbie ile başlayan çığır, riskler olduğu açıktır. Konunun bir tüketici çocuk için ucu bucağı olmayan bir yere doğru yönü bu markaları bedenlerinde açılmış görünmektedir. taşıyan modellerin zafiyete yakın Bartz mı Dr incelikleri, tüm egemenlik alanı bedeni olan kimi gençleri bulimia Kimi anne babaların çocukların temel ya da anoreksia nervosa gibi gereksinimlerini görmekten bile uzaklaşıp sadece lüks ruhsal bozukluklara yaklaştırmasıdır. ve moda olan marka ve ürünlerle çocuklarına Markalaşmanın ve yaklaşmalarında görülen (iyi) niyet ardında yeni bir tür tüketimin çocukluk, gençlik istismar mı yatmaktadır? Eğitime ya da kişisel gelişime üzerindeki vurucu etkileri harcanacak para yerine, bir ürüne para harcandığında, çok yönlüdür ve her biri anlık tüketim bir iletişim biçimi olarak mı, istismar bir başka araştırma olarak mı yoksa günün doğal koşulu olarak mı konusu olacak değerlendirilmelidir?’’ karmaşıklıktadır.’’ Dr. Kora’ya göre, sosyal hayat içinde erişkinlere yönelik POTANSİYEL TÜKETİCİ tüm etkinlikler, çocuğu da potansiyel bir tüketici görme eğilimini sonuna kadar kullanıyor. Hollywood filmleri, Susam Sokağı, Örümcek Adam, Nemo Kayıp Balık ve daha pek çok ürün, küçük tüketicileri kendilerine çekiyor. Tüketime göre hazırlanmış ve pazarlanmış bu ürünlerin ortaya çıkışında, insanı etkileyen temel kavramlara yönelik hareket ediliyor ve psikoloji bilimi de tüketim toplumu için kullanılıyor. Çocuklar Barbie pantolonları ya da Örümcek Adam tişörtleri, ellerinde Bratz bebekleri ya da PlayStationları ya da Hello Kittie defterleri ile, aynı ürünlere sahip olan diğer çocuklara benzerliklerini ve grup aidiyetlerini sergiliyor, Örümcek Adam’ın hızı, cesareti ve becerisini ya da Bratz ya da Barbie’nin şık, süslü, hamarat ve iş sahibi özelliklerini taşımanın hazzını yaşıyorlar. Uçakların korkulu rüyası göç mevsimi başladı ozcanyasar@gmail.com ÖZCAN YAŞAR Kuşların göç mevsimi başladı. Bazı göçmen kuş türleri çevre koşullarına uyum sağlayabilmek amacıyla daha bol besin bulabilecekleri ortamlara doğru yol hazırlığı içindeler. Türkiye de göçmen kuşların güzergahı içinde yer alıyor. Yüz binlerce kuşun ilkbahar ve sonbaharda gerçekleştirdiği bu döngü, çelik kanatlı ‘‘büyük kuşlar’’ içinse büyük tehlike oluşturuyor. Göçmen kuşların dönüş hazırlığı içinde oldukları bu günler, pilotların özellikle havaalanlarına iniş kalkışlarda en dikkat etmek zorunda oldukları bir süreç. Pilotlar, meteorolojik her türlü bilgiyi günlerce öncesinden alıp, buna göre uçuş planını belirlemelerine karşın, göç yolunda ilerleyen ve önlerine her an çıkabilecek göç kuşlarından çoğu kez habersiz kalabiliyor. Böyle olunca da nereden ve ne zaman karşılarına çıkabileceği belli olmayan kuşlar pilotların adeta korkulu rüyası oluyor. El bagajında yeni düzen lkesindeki uçaklara yönelik olası saldırı planlarını çökerttiğini açıklayan İngiliz hükümeti, havaalanlarında sıkı denetimleri sürdürüyor. Kısa bir süre önce kabin bagajının yanı sıra kadınların kol çantalarının bile uçak içine girmesine izin vermeyen İngiliz güvenlik yetkilileri, kabin bagajı konusunda yeni ölçüler belirledi. Uygulamaya göre, tüm yolcular ancak 45 cm eninde, 35 cm yüksekliğinde ve 16 cm kalınlığında kabin bagajı (el bagajı) taşıyabilecek. Bu ölçüleri aşan yolcuların kabin bagajına izin verilmeyecek. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) kanalıyla Türk seyahat turlarına ulaştırılması istenen uyarıda ise havacılık güvenlik biriminin, İngiltere’deki tüm havaalanlarında uygulayacağı yeni düzenlemeye göre sadece bir adet ve belirlenmiş yeni ölçülere (45 cm35 cm16 cm) uygun kabin bagajına izin verileceği belirtildi. Uygulamanın sadece İngiltere’den dönen ya da İngiltere’ye giden yolculara değil, transit geçiş yapan herkese uygulanacağına dikkat çekildi. İngiliz hükümetinin bu uygulamaları en kısa zamanda tüm Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yerine getirilmesi için görüşmelere başladığı belirtildi. Saldırı ihtimali açıklamalarının hemen ardından İngiliz yetkililer, yolcuların kabine sadece çantanın içine konulmaksızın cüzdan, pasaport, reçeteli ilaç, kılıfları olmaksızın gözlük, lens saklama kabı ve bebek bezi gibi eşyalarla girmesine izin veriyordu. Ü TEHLİKE BÜYÜK Kuşların, uçaklar için en etkili oldukları bölge 0 ila 300 metreye kadar yükseklik mesafesidir. Bu yükseklikte uçan kuşlar, kokpit camı ve motorlar başta olmak üzere uçağın burnu ve gövdesindeki çeşitli bölümlerine çarparak büyük tehlikelerin kaynağı olabiliyorlar. Günde ortalama 600700 uçağın inişkalkış yaptığı Atatürk Havalimanı, göçmen kuşların göç yolları üzerindeki bir meydandır. Atatürk Havalimanı’nda ayda yaklaşık 34 kez uçakkuş çarpışması olayı yaşanmakta ve uçakların burun, kokpit camı, motor, kanat veya gövdesinde zararlar oluşmaktadır. Bu mevsimlerde özellikle leylek sürüleri başta olmak üzere pistlerin kuşlardan arındırılması mücadelesi Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne (DHMİ) bağlı itfaiye araçlarıyla sürdürülüyor. DHMİ araçları periyodik olarak siren çalarak veya kuru sıkı av tüfekleriyle kuşları uzaklaştırmaya çalışsa da çoğu kez bu uğraşlarında başarılı olamıyor. Göç mevsimlerinde, ülkemiz üzerinden geçen göçmen kuşlarının her türünün hangi güzergâhı izlediği ve hangi yükseklikten geçtiği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Eldeki veriler doğrultusunda havaalanlarına yerleştirilecek radar, uzaktan algılayıcı cihazlarla, kuşların yön ve rotaları değiştirilebilir. Bunun sağlanabilmesi için yalnızca ülkemizde değil, kuşların göç yolunu kullandığı komşu ülkelerle de işbirliği yapılmalıdır. Böyle bir proje kapsamında ilk yapılması gereken, Türkiye’deki tüm havaalanları arasında bir radar ağı kurulması ve elde edilen verilerin bir merkezde toplanarak, ilgili birimlere anında aktarılmasıdır. Havaalanlarına, özellikle pist ve yakınlarına kuşların yaklaşmasını önlemek için kuş kovucu veya uzaklaştırıcı bazı cihazlar da geliştirilmiştir. Bunlar arasında; ultrasonik kovucu cihazlar, balon korkutucular, kuş korkutucu şeritler, kuş örümceği, süper kuş ağı, kuş konmazlar, yapışkan kovucular, kuş kaçırıcı lazer tabancalar, hologram kuş kovucu şeritler, one shot kuş kovucular, scarecrow patrol, ve scarecrow premier gibi ultrasonik cihazlar, geliştirilmiş çözümlerdir. Kuşların neden olduğu kazalar dikkate alındığında son 20 yılda önemli 6 uçak kazasının kayıtlarına rastlanabilir. Kuşların neden olduğu kazalarda üç kıtanın kesişme noktası olması özelliğiyle İsrail dikkat çekici bir bölgedir. Yılda iki kez yaklaşık 175 türe mensup 500 bin kuş Avrasya’dan Afrika’ya göç ederken geçişlerinde İsrail güzergahını kullanmaktadır. Uçuş güvenliği konusunda araştırmalar yapan, bu amaçla bir birim oluşturan İsrail, kuş sürülerinin davranışlarını, uçuş yönlerini, hızlarını ve yüksekliklerini, hangi yerden ayrılıp gittiklerini ve nerelerde dinlendiklerini izleyerek, daha önce yaşanan olayları yüzde 75 oranında azaltabilmiştir. Bu kapsamda uğraş veren Amerikalı ornitologlar da NASA’nın işbirliğiyle, göçmen kuşların radarla daha iyi bir şekilde gözlenmesi konusunda, ortaklaşa bir çalışma projesi yürütmektedir. KUŞ KOVUCU CİHAZLAR Göç aylarında sürüler halinde ilerlerken tehlike yaratan leylek, turna, yaban kazları, pelikan gibi kuşlar dışında havaalanlarına yakın bölgelerde en sık görülen kuşlar gümüş martı, karabaş martı, ada martısı, alakarga kuzgun, küçük akbaba, saksağan, leş kargası, küçük karga ve ekin kargasıdır. Kuşlar, su içmek, dinlenmek, beslenmek, barınmak ve kuluçka için havaalanlarına yakın yerleri seçebilirler. Özellikle piste yakın bölgelerde kuşların barınmalarına imkân verecek bu şartların ortadan kaldırılması en kısa vadeli çözümler arasında yer almalıdır. Reklamlar miniklerin oyunlarında Hayal dünyaları kısırlaşıyor . Meltem Kora, çocukların bu durumdan psikolojik olarak nasıl etkilendiği sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: ‘‘Çocukla ilgili olan ya da olmayan çok sayıda ürün ve marka için gerek reklamla gerek ürünün çağrışımlarında çocukların kullanıldığını bugün açıkça görmekteyiz. Doğrudan çocuk çağrışımlı süt, yoğurt, çikolata, oyuncaktan, çocuklarla ilgili olan şampuan, çocuk bezi, çocuk mamasına uzanan, hatta çocukla doğrudan ilgisi olmasa da ailemutlulukçocuk temalarını vurgulayan otomobil, köfte harcı, bankacılık, hava yolu markalarına kadar pek çok ürün/alan için hedef kitle, aracı, ve tanıtım nesnesi çocuk ve çocukluk olmaktadır. Çocukların dil kazanımlarını bile görsel medyanın reklam jingle’larıyla yaptıkları izlenebilmektedir. Akılda kalan marka tanıtım şarkılarının dilden dile, çocuk oyunlarında dolaştığı görülmektedir. Marka, reklamla hayat bularak, gündelik dile oradan da kişilerin hayatlarına süzülmektedir. Marka ve slogan ile bütünleşen bir popüler kimlik ortaya çıkmaktadır. Bu kimlik de ‘‘mutlu, sağlıklı, varlıklı, her daim genç, enerjik’’ bir imaja bürünmektedir. Evlere markalarla giren tonlarca ürün, bu imajı gerçeğe dönüştüremese de tüketim zincirine şüphesiz katkıda bulunmaktadır. Markaların sadece endüstri ürünlerinden çıkmadığı, kişilerin hatta hekimlerin bile markalaştığından söz edildiği toplumlarda, markaların çocuklar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi giderek daha karmaşık bir hal almaktadır.’’ ? 7 figenatalay?yahoo.com Faks: 0212 343 62 74