Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 15 10/8/06 17:03 Page 1 CUMARTESİ EKİ 15 CMYK 12 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ 15 Spor dünyasındaki ilk kadın muhabir olmanın güzel ve zor yanlarını anlattı GS, namı diğer Gül Sökmen Kadın da futbol sever SEVİM ERTEMUR Gazetelerde spor servisleri ilginçtir. Adeta özerk bir bölge gibidir. Kadına kapalı, erkek egemen bir dünya hakimdir. Erkek erkeğe rahattırlar. Yerine göre şaka, şamata, gırgır yapabilirler, argo konuşabilirler, küfürler havada uçuşabilir. Onun için de karşı cinsten birinin serviste çalışması onları çoğu kez rahatsız eder. Eh bu maço dünyadaki bazılarına göre ise kızlar, kadınlar ne derseniz deyin karşı cins biraz da ‘eksik etek’tir. Açıkçası, sporun beyefendi yazarlarından Ahmet Çakır arkadaşımın deyimiyle de, amiyane kaçacak belki ama biraz hergeleliği gerektiriyor yapılan iş. Ama son zamanlarda gazetelerin hemen hemen her sayfasında spor özellikle de futbol muhabiri hemcinslerimizin röportajlarını görmeye alıştık. Artık hemen hemen hepsi de iyi eğitimli, bir kaç dil bilen, bu arada vitrin için kullanılanları bir kenara bırakırsak pekçok (bana öyle geliyor ama Ahmet Çakır sayının göründüğü kadar çok olmadığını söyledi) kadın muhabir arkadaşımız başarıyla görev yapıyor spor servislerinde... Eminim ki, şimdi ‘‘futbol’’ muhabirliği yapan arkadaşlarım da bilmiyordur bu işin ilk duayenin kim olduğunu. Ben de bilmiyordum. Ama o kadar yakınımdaymış ki: Gül Sökmen... Yıllarca Dünya, Milliyet, Güneş, İnterpress, Show Basın, Olayspor gibi birçok gazete ve dergide çalışan Gül Sökmen, Türkiye’nin ilk kadın futbol muhabiri... Daha sonra istihbarat ve magazin muhabirliği de yapan Sökmen, gazetecilikten hiçbir zaman kopmayan, tam bir basın emekçisi. Emekli olmasına rağmen şimdilerde Kadıköy Belediyesi’nin çıkardığı Gazete Kadıköy’de birbirinden güzel söyleşiler yapıyor. Gazetecilikten büyük zevk duyduğunu sık sık vurgulayan Gül Sökmen, futbol meraklısı bir ağabeyin küçük kardeşi. Eh böyle olunca da tam bir futbol delisi olarak yetişmiş. Öyle ki annesi o çocukken yemek yedirebilmek için ‘‘Bak bu lokmayı da bitirirsen bu hafta Turgay (Galatasaray kalecisi) gol yemeyecekmiş’’ diye onu kandırırmış. Üniversiteyi okurken, 1974 yılında Dünya Gazetesi’nde futbol muhabirliğine başlayan Sökmen, tabii ki meslekte ilk kadın olmanın büyük zorluklarını yaşamış. Erkek arkadaşlarının ‘‘Abi ne işi var bu kadının burada yaa’’ serzenişleriyle sık sık karşılaşmış. Yadırgamalar aslında o dönem hiç de son bulmamış. Bu sevdası uğruna mini eteğini de terk edip sürekli pantolon giymek zorunda kalmış... Bugün yine de futbol muhabirliği yaptığı dönemi özlemle anıyor. Adının baş harflerine aşık. Yani hasta bir Galatasaraylı. Belki kızacaklar okuyunca ama futboldan gelme spor yazarlarını ise hiç mi hiç beğenmiyor. Spor yazarlığının çok ciddi bir iş olduğunu vurgulayan Sökmen’le geçmiş güzel günleri konuştuk... ?????????????????????????????????????????? ‘Kadro yapın, onu da satalım’ Şenol Güneş Gazeteciliğe ilk nerede, hangi tarihte başladın? Dünya gazetesinde Bedii Faik’in zamanında başladım. Üniversite birinci sınıftaydım. Stajımı tamamlamak için gidip geliyordum. Bedii Faik beni görüyor. Dünya gazetesini İhsan Altunel’e satacağı dönemler. Gazetede, o dönemde kadın olarak 3 kişi var. Türkan abla muhasebede, temizlikçi Ayşe ve bir de ben varım. Beni görünce dikkatini çekiyor. Bu da kim, demiş. Gazetecilik birde okuyor, burda da staj yapıyor, demişler. İyi bari onu da kadro yapın, onu da satalım, diyor.. Ve böylece bir anda kadrolu oldum. Ondan sonra bana dediler ki, yaa sen hızlı daktilo yazıyorsun spor haberlerini alır mısın? Körün istediği bir göz, allah verdi iki göz. Çok mutlu oldum. Zaten futbol hastasıyım. Ortaokuldayken düşünün Halit Kıvanç maç anlatıyor, 1970’ler ben de dinliyorum. Hemen ona mektup yazdım, ‘‘Futbol muhabiri olmak istiyorum’’, diye. O da bana, ‘‘Bak bunun okulu var’’ diyerek fikir verdi.. Ve gazeteci olmaya karar verdim. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın’a girince tabii solcu oldum. Ama hayalimden vazgeçmedim... Spor muhabirliği derken telefonla haberleri alıyordun yani? Yok canım maçlara gidiyordum. İlk olarak Beşiktaş muhabirliği, sonra da Galatasaray muhabirliği yaptım.. Emekli olana kadar da futbol muhabirliği sürdü mü? Hayır. Dünya gazetesinin satıştan sonra Beyhan Cenkçi Genel Yayın yönetmeni oldu. O da merak etmiş, ya bu kız kim, demiş. Demişler spor muhabiri. Bir süre sonra beni çağırdı. Kıllı bacakları ne yapacaksın, daha güzel bacaklar var, dedi. Beni televizyon muhabiri yaptı. Bu arada gazeteciliğe başlamamın üzerinden 3 yıl geçmişti ve televizyon muhabirliği de yeni yeni şekilleniyordu. Daha yeni TRT kurulmuş, yıl 1977’ler. İlk televizyon muhabirlerinden de biri oluyordum. Çok erkek bir iş Ahmet Çakır (Spor Yazarı) : Futbol ve futbol muhabirliği kuruluşundan bu yana fazla erkek bir iştir. Şimdilerde kadın futbol muhabiri arkadaşlar var. Ama sayıları aslında çok fazla değil. Eğer kıyaslama yapılırsa her alanda olduğu gibi yine de az sayıları. Bin kişide 10, bilemedin 15 kişidirler. Televizyonlarda göründükleri için göz dolduruyorlar. Örneğin Kılıçoğlu kardeşler, Gülengün Altınsay gibi. Ebru da, Banu da Galatasaray mezunu, yani iyi eğitimli, 23 dil bilen insanlar. TRT’de Sabahat yıllardır spor spikerliği yapar. Radikal’de Ebru Köksaldı ağırlıklı olarak Fenerbahçe ile ilgili futbol yazıları yazıyor. Beşiktaş Dergisi’ni çıkaran Çiğdem Işık yine yıllardır bu işin içinde. Ama yine de sayıları az. Çünkü çok erkek bir iş. Dolayısıyla bu gelişmeleri sadece tırmalar boyutta görmek lazım. Meclis’te kadın yok deniyor ya, aslında o bile bizden iyi. Meclis’te 25 kadın milletvekili var. Ama spor muhabirliğine bakınca çok daha perişan durumda. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin bin 6 üyesinden sadece 10’u kadın. Kısacası durum daha vahim. Bu arkadaşlarımız öncüler. Spor, futbol muhabiri olmak isteyen çok ama kapılar açık değil o kadar. Çünkü iş hergeleliği gerektiriyor. Sen ne yapışkan kızmışsın! Peki kötü davranan oldu mu? Şöyle oldu. Bir maçı izlemek için gitmiştim. Basın tribününe girdim. Dünya gazetesi için ayrılan sandalyeler vardı. Şansal Büyüka oraya oturmuştu. Ben de gittim, burası benim yerim kalkar mısınız, dedim. Kalktı, kalktı ama arkamdan da, ‘‘Nerden çıktı bu karı ya’’ diye konuştuğunu duydum. Sen bir şey dedin mi? Ne söyleyeyim. O zaman daha çaylağım. Sanki bir suç işlemişim gibi utandım, kıpkırmızı oldum, sesimi çıkarmadım. Çünkü basın tribünü hep erkeklerle dolu ve bir tek ben varım. Ama şimdi nerede görsem, hatırlatıyorum Şansal Beye. O da bana, ‘‘Hadi yaaa öyle mi dedim’’ diyerek gülüyor. O dönemde peki hangi futbolcular var? Mustafa Denizli, Fatih Terim, kaleci Eser, Rasim Kara, Cüneyt Tanman, Şenol hep o dönem oynuyor. Peki futbolcular seni görünce ne tepki verdiler? Daha ilk başlamışım, gazeteden bana dediler ki, ‘‘Madem gazetecisin git Gökmen’le röpörtaj yap.’’ Gökmen’de o zaman Galatasaray’ın en iyi futbolcularından. 9 numara oynuyor. Telefon ettim. Bir, iki. Aaa beni hiç ciddiye almıyor. Baktım olmuyor ben de Cem’le antrenmana gittim. Kendimi tanıttım. Size telefon etmiştim, röportaj yapmak istiyordum, dedim. Bana, ‘‘Aaa sen ne yapışkan kızmışsın’’ demez mi. Ben mosmor oldum birden bire. Ben gazeteci olduğumu anlatıyorum, inanmıyor. Sonra bir yönetici geldi. O, ‘‘Gökmen bak ne güzel artık futbol muhabiri kadın gazeteciler var’’ deyip beni tanıştırdı. Bu kez de o mosmor oldu. Herhalde ünlü olduğu için ona zorla asılan kızlardan biri sanmıştı beni. Bir şey daha anlatayım. Galatasaray kampına gittim bir gün. Coşkun Özarı teknik direktör. Benim çalıştığım dergide o zaman Zuhal diye bir arkadaş var. Tutturdu, ben de geleyim, diye. Ben onu ektim gittim ama fotomuhabiri ekememiş. Bir baktım beraber geldiler. Hatta sizde sayfa sekreterliği yapıyor sanırım, baktım Yunus almış gelmiş. Tabii etten duvar oluştu bir anda etrafımızda. Güzel bir kız görmüşler, eee 20 gündür kamptalar. Derken Cüneyt Tanman koştura koştura geldi. Gül, Coşkun abi seni çağırıyor, dedi. Gittim, ‘‘Efendim Coşkun Bey’’ dedim. Aynen laf şöyle: Sakın bir daha buraya yanına kız alıp gelme. Önce Sami Yavrucuk Rasim Kara ‘ Cem Buba o dönemde Dünya gazetesinde, hep o götürdü beni maçlara. Sonra sonra ben tek başıma gitmeye başladın. En çok yardım eden Ümit Aktan’dır. Mustafa Denizli ilk yaptığımız röportajda beni bayağı zorladı. Otellerde süründüm adamla konuşacağım diye. O zaman Altay’ın kaptanıydı. Dediler ki, Altay kampa geliyor git Mustafa Denizli ile röportaj yap. Hiç unutmuyorum Tarabya Oteli’ndeler. Gittim. Ayy afrasından, tafrasından geçilmiyor. Yok çocuklar uyuyacak, yok çocuklar dinlenecekler, diyor. O gün, önce bana kan kusturdu ama sonra iyi bir röportaj çıkardık... Çok da güzel bir röportajdı. Hiç unutmuyorum. ’ şaşırdım. Sonra ‘‘E, ben neyim’’ dedim. ‘‘Sen bizdensin, alıştık artık sana’’ dedi. Sana asılan oldu mu? İlk başladığım dönemdi. Git antrenman gör, dediler. Üstümde mini etek var. Dereağzı’nda Fenerbahçe antrenmanına gittim. Cemil Turan ve Alparslan sürekli topları bana doğru attılar. Söyleyin şunlara kale o tarafta, dediğimde de toplar daha çok gelmeye başladı. En sonunda yöneticilerden birisi gelip adeta beni kovdu. Ondan sonra etek giymeyi bıraktım. Daha sonraki dönemde bana alıştılar ve çok saygılı davrandılar. Soyunma odalarında atlanan haberler... İlk sormam gerekirdi belki ama konu konuyu açtı ve sona kaldı. Futbol alanında ilk kadın muhabir olmanın zorlukları desem... Benden önce kadın spor muhabirleri vardı ama onlar atletizm, yüzme vs. o tür sporlarla ilgilenmişlerdi. Ben futbolda ilkim... Ee futbol malum erkek sporu. Koridara giriyorum ama soyunma odalarına gidemiyordum. Bütün haberler aslında soyunma odalarından çıkar ama ben gidemiyordum. Haber atlıyordum ister istemez. Bu sefer de başka yerlerde okuyunca üzülüyordum kendi kendime. Şimdiki kadın futbol muhabirlerini izliyor musun? Nasıl buluyorsun? Önerilerin olabilir mi? Doğan Heper üniversitede hocamdı. ‘‘Efendiler içinden kovulmayacak kadar serseri, serseriler içinden kovulmayacak kadar efendi olursanız iyi bir gazeteci olursunuz’’ demişti. Onların yani futbol dünyasının içinde tabiri caizse serseri olmayı öğrendim ama onların da bana saygılı olmasını sağladım sanırım. Özetle çok laubali olmayacaksın, çok içli dışlı olmayacaksın, işini iyi yapmaya çalışacaksın. Bu her yerde önemli ama futbolda daha da önemli...