15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 12 9/11/06 16:24 Page 1 CUMARTESİ EKİ 12 CMYK BiTiyatro sesini yükseltiyor ŞİNASİ DANIŞOĞLU Laçin Ceylan’ın neredeyse tek başına yürüttüğü oyunda tiyatronun yanı sıra sinema ve televizyon dizilerinden de tanıdığımız Nihat İleri, küçük ama çarpıcı Gottlieb karakteriyle karşımıza çıkıyor. Yarınki galadan sonra görmek isteyenler için duyuru: Etna, Ortaköy’deki Afife Jale ve Moda’daki Oyun Atölyesi’nde sergileniyor. Yılbaşından sonra da büyük olasılıkla Almanya turnesine çıkıyor. BiTiyatro kurdular... Zaten tiyatroları vardı. Devlet tiyatrosunda yıllardır bir sürü oyunda rol almışlardı. Daha fazlasını istediler. Kendi istedikleri gibi tiyatro yapmak istediler. Paraları yoktu. Televizyon dizilerinde oynadılar. BiTiyatro benimsenene kadar da dizilerde oynamaya devam edecek gibiler. Çünkü BiTiyatro’yu dizilerden kazandıkları paralarla kurdular. O paralarla yaşatıyorlar. İstanbullu ve Ankaralı tiyatroseverler onları zaten sahnelerden tanıyor. Ama ne yazık ki ne kadar iyi olurlarsa olsunlar tiyatro oyuncularının kaderi birçok insan onları televizyondan biliyor. BiTiyatro’nun kurucularından biri Laçin Ceylan. Onu Karanlıkta Koşanlar’daki Dr. Yasemin, Gece Yürüyüşü’ndeki Tülin ve Gümüş dizisindeki Gülsün karakterlerinden tanıyoruz. Laçin Ceylan şimdi de Adnan Menderes’le ilgili yeni dizi Hatırla Sevgili’de acar gazeteci Sevim Gürsoy karakteriyle karşımızda. Bir yandan da BiTiyatro’da “Etna: Bedendeki Kuyu” adlı oyunu sergilemenin keyfini yaşayan Ceylan, BiTiyatro deneyimini, “Seyrettiğim birçok oyunda o anın büyüsünü ve kendiliğindenliğini yakalayamıyorum. Öngörülemeyeni ve klişe olmayanı yakalamak gibi bir heyecanımız var. Söylenmek istenmeyeni sahnede söylemek, bir cesaret örneği vermek istiyoruz. Bir tür akışa karşı koyuş” diye açıklıyor. Etna, gerçekten de bir cesaret örneği. ZoRBALIĞA KARŞI... Çevirisini Cumhuriyet yazarı Ahmet Cemal’in yaptığı Etna, “şiddeti sıradanlaştıran ve zorbalığı içselleştiren toplumun birey üzerindeki yıkımına” farklı bir açıdan bakıyor. Oyun, Alman yazar Christine Sohn’un yazdığı yabancılaşma ve zorbalaşmaya karşı tek başına sesini yükseltmeye çalışan Sophie’nin öyküsü. Tahammül edemediği gerçeği kafasındaki kurgularla karıştırdığı bu zorlu savaşımda, adı bilge anlamına gelen Sophie, zorbalardan çok zorbalığa seyirci kalanları suçluyor. “Katil uşak” der gibi herşeyi anlatıp oyunun tadını kaçırmadan Sohn’un sözleriyle bitireyim. Sohn, “Kadınların kurban olduğu oyunlardan sıkıldım” diyor. Burada Sohn’u biraz tanımamız lâzım. Şair, oyun yazarı, oyuncu ve rejisör olan Christine Sohn, Almanya’nın saygın tiyatrosu Theater an der Ruhr’da ünlü yönetmen Roberto Ciulli’nin yanında oyuncu ve yönetmen yardımcısı olarak çalışmış. Almanya ve Avrupa’da birçok tiyatro projesinde yer almış, birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra ABD, Güney Amerika’da çeşitli festivallere katılmış. 10 oyunun yazarı Sohn, tüm uğraşlarının içinde en çok şiir yazmayı sevdiğini belirtiyor. DİL BİLMİYORUM AMA... Almanya’da iki kez sahnelenen oyunu bu kez Türkiye’de tiyatroseverlerin karşısına çıktığı için ayrıca sevinçli Sohn. Çünkü oyununu kendi yönetiyor. Peki dilini bilmediği bir ülkede dilini bilmediği oyuncularla çalışmak nasıl oluyor? Sohn, “Dil bilmiyorum, ama ne oynandığını biliyorum, hissediyorum. Bu benim için çok yeni, çok ilginç” diyor. Laçin’le büyük uyum içinde olmalarının işi kolaylaştırdığını söylüyor. Ağzımı Hayır’a Açtığım Davalarım ZUHAL AYTOLUN Yaman yaşanmış, dopdolu bir hayat duruyor karşınızda. Senih Özay. Tartışmalı davaların inatçı ve kararlı savunucusu, doğa dostu, çevreci, Çerkes, devrimci, anarşist bir avukat. Kendisini böyle tanıtan ve “Bir çiçeğin, bir ağacın dahi dava açmaya, hakkı vardır. Ve ben onların haklarını savunmak için buradayım” diyen Özay’ın anılarını yazdığı “Anılarım... Ağzımı Hayır’a Açtığım Davalarım...” kitabı herkesin ilgisini çekecek türden. Kocaman ellerini açarak heyecanlı heyecanlı, herkesle ama herkesle birşeyler paylaşan Özay’ı daha çok Bergama siyanürlü altın dosyasında köylüye verdiği destekten tanıyoruz. Kasasında köy ekmeği ve köy peyniri saklayacak kadar da farklı bir karaktere sahip Özay. Çok küçük yaşta gittiği psikoloğun ailesine dediği gibi, o toplumla 6 ile 9 gibi. Toplum istiyor ki o gelsin 66 olsun, o ise toplum gelsin 99 olalım diye düşünüyor. Yaşam kavgası böyle sürüp gidiyor Özay’ın. Kendi tanımıyla “Yaşadıkları için kıskanılan ama bilinmeyeni de bol olan” biri Özay. Hayata, hukuka, doğaya, insanlara bakışıyla farklı bir yerde konumlanan Özay’ın anıları bazı insanları rahatsız edecek olsa da öğretici türden... Kitabını “Avukatlar, çevre hareketleri, insan hakları duyarlıları, böcekler, kuşlar, incir, zeytin, fesleğenler ve kadınlar için” yazdığını söylüyor Özay. Aşina Kitaplar’dan yayınlanan kitapta 34 yıllık meslek hayatını kaleme alan Özay, önceleri 6 bin sayfa yazdığı anılarını 248 sayfaya indirerek okuyucuya ulaştı. Kitapta, Özay’ı kendi kaleminden okuyabilirsiniz. Christine Sohn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle