Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MAYIS 2024 SALI
6
Babası Yunus Nadi’den bayrağı devralan Nadir Nadi, gazetenin sürekliliğinde etkin rol oynadı
Nadir Nadi ve kurumsallaşma
Yunus Nadi’nin 1945’te yaşama gözlerini yummasından
sonra Cumhuriyet gazetesinin yönetimini bütünüyle üstlenen
Nadir Nadi dilimizin usta yazarıydı.
umhuriyet gazetesinin gelişmesine anlatım gücünün yeni
değerli kişiliği Nadir Nadi olanaklar kazanmasına önemli
C83 yaşında yaşama gözlerini katkılarda bulunmuştur.
yumdu. Bütün ömrünü Atatürkçü
Özgür düşünceden
ilkeler doğrultusunda geliştiren;
yanaydı
uygarlaşan, yol göstericisi yalnız
bilim olan bir Türkiye yaratmaya; Hoşgörü ve özgür düşünce
sanata hoşgörüyle yer vermiş olan, içinde toplumcu görüşten yanaydı.
dilimizin usta yazarı Nadir Nadi, Ulusal uygarlıkların evrensel
babası Yunus Nadi’nin 1945’te ve insancılığa yönelik gelişmesi
yaşama gözlerini yummasından görüşünde olan Nadir Nadi’nin
sonra Cumhuriyet gazetesinin yayımlanmış yapıtları şunlardır:
yönetimini bütünüyle üstlendi Sokakta Gürültü Var, Uyarılar,
ve onu kurumlaştırdı. Çok partili Perde Aralığından, 27 Mayıs’tan
demokratik yaşama geçişin 12 Mart’a, Sil Baştan, İki Sovyet
ilk iktidar değişikliği yılı olan Rusya - İki Polonya, Olur Şey Değil,
1950’de Demokrat Parti listesinden Ben Atatürkçü Değilim ve Dostum
bağımsız Muğla milletvekili Mozart. Babasının ısrarı ile küçük
İLHAN SELÇUK’UN KALEMİNDEN, NADİR NADİ
seçilerek parlamentoya girdi. yaştan beri müzikle yakından
1954’te de yine bağımsız olarak ilgilenen Nadir Nadi amatör olarak
İstanbul milletvekili seçildi. keman da çalmaktaydı.
Türkçe ustası
1962 yılında ortaklarıyla
Kimi insan vardır
anlaşmazlığa düşerek
Cumhuriyet’teki yazılarına bir
süre ara vermişti. 9 Haziran
1964’te Cumhurbaşkanı Cemal
Gürsel tarafından Kontenjan
Senatörlüğü’ne seçildi. Böylece
zamanla devleşir
üçüncü kez parlamentoya girmiş
oldu. Ancak senatörlük süresi
...Cumhuriyet, Nadir Nadi’nin Devrim ve demokrasi yolundan odasında çalışıyor. Bu süreç içinde
daha dolmadan 3 Nisan 1970’te
yönetiminde her türlü baskıya ve hiç sapmadan hem kişiliğini Türkiye nereden nereye geldi?
görevinden ayrılarak yine
saldırıya göğüs gererek bağımsızlık kurumsallaştırarak, hem Sanayi Devrimi’ni
Cumhuriyet gazetesine döndü.
ve demokrasi yolunda nasıl Cumhuriyet’in kurumsallığını gerçekleştiremeyen bu toplumda
13 Ağustos 1961’de yayımlanan
yürüyebildi. pekiştirerek kırk yılı aşkın bir holding milyarderleri nasıl
“Tuhaf Bir Tasarı” başlıklı
Yürüdükçe nasıl yücelip zaman içinde Nadir Nadi’nin türedi? Kültürden yoksunluğun
yazısının 23 Ocak 1983’te beliren
güçlendi? bugünlere ulaşmasındaki sır ancak görgüsüzlüğü Babıâli’yi nasıl
yeni durumlar karşısında yeniden
Bu soruya yanıt verebilmek için böyle açıklanabilir. parayla fethetti?
yayımlanması dolayısıyla 12
Nadir Nadi’nin kişiliğini görmek H Eğer Nadir Nadi “evet” deseydi,
Eylül sıkıyönetiminin 1 No’lu
gerekir. Kimi insan vardır, zamanla bu kervana katılarak holdingci
mahkemesince 2 ay 20 gün hapse
Nadir Nadi’nin kişiliği, Yunus büyür; kimi insan zamanla küçülür. ekonomi piramidinin en üst
mahkûm oldu.
Nadi’den değişiktir. Yunus Nadi’nin İleride yıldızlaşacağını sandığımız düzeyinde başköşede ağırlanır; ama
Temyiz hakkı yoktu. Karar
ateşli, kavgacı ve sert bir kimliği genç, yaşlılığında cüceleşir; ne kendisi Nadir Nadi olabilir, ne
kesinleşti. Fakat tam hapse
vardı. Nadir Nadi, serinkanlı, zorluklar karşısında cüceleşeceğini de Cumhuriyet Cumhuriyetliğini
girmeden iki gün önce milli
yumuşak gibi görünen, ama sandığımız kişi devleşir. koruyabilirdi. Nadir Nadi en zor
savunma bakanının son anda
uzun soluklu bir savaşımın sert 1920’lerin Ankara’sında olanı seçti; en kolay bir yolda
temyiz hakkını kullanmasıyla
kurallarını yaygın bir zaman süreci Karaoğlan meydanında koşan yürürmüşçesine...
(ki bu hak yalnız sıkıyönetim
içinde inatla izleyen bir kişilik çocuk, 1930’ların Viyana’sında Nadir Nadi olabilmek için başka
komutanı ve bakana aitti) Yargıtay,
yapısına sahiptir. Kısa sürede Kerntnerstrasse’de yürüyen genç, bir seçeneği var mıydı?
kararı bozdu ve aklanmasına
farkına varılamayan bu çetin 1940’lı, 1950’li, 1960’lı, 1970’li
karar verdi. Nadir Nadi, güzel
kişilik, uzun bir zaman sürecinde yılların Türkiyelerini aşarak İlhan Selçuk
Türkçemizi kullanmada usta bir
belirginleşir. 1980’lerin Cumhuriyet’indeki (Cumhuriyet 60. Yıl yazısından)
yazar olduğu gibi özleşen dilimizin
Nadir Nadi Cumhuriyet’in kuruluşunun
58. yılında kaleme aldığı ‘Uçtu Gitti Koca
Nadir Nadi, Yunus Nadi’nin
Yıllar’ başlıklı makalesinde mesleğe
başlamasını bakın nasıl anlatır...
Ankara’ya geçişini anlatıyor
adir Nadi, babası
NYunus Nadi’nin İngiliz
Uçtu Gitti Koca Yıllar
işgalindeki İstanbul’dan
Ankara’ya, Milli
GEÇENLERDE bir arkadaşım mesleğe ben 1940’lardaki Falih Rıfkı’nın yaşı
Mücadele’ye gidişini şöyle
ne zaman başladığımı sordu. Yanıtı kadar arkasında meslek yaşamı taşıyan
anlatıyor:
güç bir soru. Gazeteci bir babanın bir gazeteci imişim de o güne dek
Bir gün evimizi
oğlu olduğum için kendimi matbaada farkında olmamışım. Bu gerçeği kesin
polisler bastı. Her yanı
doğmuş, matbaada büyümüş bilirim olarak öğrenmenin ağırlığı altında sanki
didik didik ediyorlardı.
hep. Daha üç yaşımda bir çocukken sırtına taşınamaz bir yük yüklenmiş gibi
Dolapları açıyorlar, tabak
Cağaloğlu’ndaki evimizde kolumda birden ezildim, adeta yere çöker oldum.
günlük gazeteler “akşam havadisi Sonra uzun uzun düşündüm: Ben,
çanağa kadar her şeyi
Tebecan” diye bağırarak odadan daha doğrusu benim kuşağım, bütün
ortalığa saçıyorlardı. O
odaya koşar sözde gazete satarmışım. iyi niyetlerimize, temiz duygularımıza
sırada babam sandık
Ortaokul sıralarında defterden karşın boşa harcanmış emeklerin
odasındaydı. Büyücek bir
kopardığım yaprakları sütunlara böler, temsilcileri değil miydik?
sandığın içine girmişti...
başyazısından spor haberlerine kadar, İlk gençliğimizi Atatürk döneminde
Polisler sandık odasına da
sınıfımıza özgü bir dergi çıkarırdım. yaşadık, o dönemde eğitildik.
geldiler. Annem babamın
Lisenin son iki yılında doğrudan Cumhuriyeti ve Atatürk devrimini,
saklandığı sandığın
doğruya Cumhuriyet’te Grimm başka türlüsü düşünülemez, ileriye,
üzerine oturmuştu... Her
Kardeşler’den çevirdiğim çocuk çağdaş uygarlığa yönelik, ulusa mal
masalları ve arada bir İstanbul’a olmuş, bir yaşam felsefesi biliyorduk. yeri didik didik etmiş
uğrayan yabancı müzisyenler ve Atatürk’ten sonra, gerici kıpırdanışlar
olan polislerin hiçbiri de
tanınmış yazarlarla mülakatlar bizi pek şaşırtmadı. Ama bu
nedense anneme, “Kalkın
yayımladım. kıpırdanışlar karşısında yöneticilerce
hanımefendi oraya da
Bu koşullar altında gazeteciliğe nasıl, Atatürk ilkelerinden arka arkaya verilen
bakacağız” demediler...
ne zaman başladım, ne bileyim ben? ödünler, her seferinde bizi yüreğimizden
O zamanlar
Yunus Nadi ailesiyle birlikte. Nadir Nadi annesi Nazime Nadi ile.
Ama arkadaşım direndi. “Resmen ne yaraladı.
annem, olsa olsa 28-
zaman mesleğe girdiniz?” diye soruyu İş başındakilere yardımcı olmak,
Kardeşlerim küçük olduğu için durumdaydık bu nedenle.
30 yaşlarındaydı. Ben de 10
yineledi. Bir an düşündüm: Liseyi Atatürk doğrultusunda onları uyarmak
annem onlardan saklardı babamın
Üstelik bir gün İngiliz işgal
yaşındaydım. Ben bu olayı
bitirip de yükseköğrenim için Viyana’ya amacıyla göze aldığımız iyi niyetli
nerede olduğunu. Fakat beni
kuvvetleri oturduğumuz eve de
sonradan şöyle değerlendirdim:
gittiğimde bir yandan gazetecilik eleştiriler hemen her seferinde yanlış
daima yanında götürürdü.
el koydular. Evi beğenmişler.
yapmak üzere “Yabancı Muhabirler anlaşıldı. Körü körüne alkışçılar Babamı arayan polisler herhalde
Babamı saklandığı yerlerde
Derneği”ne yazılmıştım. Dernek, takımına katılmadığımız için uzun Bir gün anneme gelip, “Burada
ulusal kurtuluştan yana polisler
kendi üyelerine resmi birer kimlik kartı yıllar kötü kişi sayıldık. Bununla birlikte görürdüm. Sonra babam
oturacağız, siz buradan
olmalıydılar. Yoksa büfelere kadar
veriyor, bu kartı taşıyanlar görev terinde başarı umudumuzu hâlâ yitirmemiş
Anadolu’ya kaçtı. Milli
evi arayan bir insanın koca sandığı çıkacaksınız” dediler. Yapılacak
birçok kolaylıklardan yararlanıyorlardı. olmakla bugün ne denli övünmek
Mücadele’ye katılmak için... Onun
açtırmaması gibi başka bir neden bir şey yoktu. Ayrıca annemi,
O tarihten başlayarak öğrenim yıllarım yeridir.
bu kaçışında annemin büyük
olamazdı..
“Evden hiçbir şey götüremezsiniz”
boyunca Cumhuriyet’e birçok haber, Atatürk Cumhuriyetinin yarını
yardımı oldu tabii... Babam yalnız
Babam tabii evde duramazdı
diye tembihlemişlerdi. Ön
röportaj ve izlenim yazıları yazdım. aydınlıktır ve hep aydınlık olacaktır.
artık. Evi terk etti... gitmişti Anadolu’ya, Beykoz
Üyelik kartımı aldığım tarih: Ekim 1930 Bunun tersini düşünmek, bir bakıma ve arka kapılara nöbetçiler
üzerinden... Babamın sahibi
Yakalanmamak için sık sık
(kartı hâlâ saklarım). Atatürk’ü yadsımak anlamına gelmez mi?
yerleştirilmişti...
bulunduğu Yenigün gazetesi de
Bunu arkadaşıma böylece söyledim NADİR NADİ Cumhuriyet, yer değiştirmeye başlamıştı.
ve birden dehşet içinde kaldım: Demek 7 Mayıs 1982
Arkadaşlarının evinde kalıyordu. bu arada kapanmıştı. Hayli güç (15 Ocak 1975, Cumhuriyet)