22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TÜRKİYE’NİN MİMARLIK GÜNDEMİ t TÜRKİYE’NİN MİMARLIK GÜNDEMİ 2007 ‘Ülkemizde uygulanan arazi rantına dayalı sermaye birikim modeli, planlı toplumsal, kentsel gelişme, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve mimarlığın etkin hale getirilmesi bağlamında en önemli engel olarak duruyor. Ayrıca, yapılı çevrenin oluşumuna ilişkin değişik ölçek ve niteliklerdeki yasal düzenlemeleri parçacıl yaklaşımlarla yapmak ve sorumsuzluk zinciri yaratmak yerine bu mevzuatın tek bir yasa bütünlüğü içinde düzenlenmesi gerekiyor. Mimarlar Odası, bu karmaşaya son verilmesi için “imar ve şehircilik” kapsamında bütünsel bir “İmar ve Şehircilik Yasası” hazırlanmasını öneriyor. ‘1920’lerden başlayarak inşa edilmiş her kültür, ’ eğitim, sağlık, endüstri ya da yönetim yapısı, her banka binası, her rekreasyonel alan ve her meydan, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının ve takip eden kuşakların hedeflerinin, hayallerinin ve çabalarının hikâyesini tamamlar. Söylediklerini herkesin, özellikle de gelecek kuşakların dinleyebileceği ve değerlendirip istedikleri sonuca varmak üzere yargılayabilecekleri şekilde duyulur kılmak ve korumak, kentin bugünkü sahiplerinin temel görevlerinden olmalı. ’ bir dönemin ardından, artık hükümetlerin elinde kalan tek denetimsiz fon yöneticisi olarak algılanıyor; onun için de idare doğrudan Başbakanlığa bağlı olma özelliğini sürdürüyor. Kullanıcı profili çıkarılmadan belirlenmiş konut birimi tipleri, yapı tipleri, yerleşim şablonu tipleri üzerinden hızla uygulamalar yapılıyor. Yıllar önce övgüyle izlediğimiz Ankara Eryaman Yerleşimi’nin ilk dört etabındaki uygulama ve kurumsal deneyim zenginliğinden sonra, bugün yapılmakta olan TOKİ konut çevreleri, çağın gerisine düşmüş durumda. ‘TOKİ, kamu fonlarının ‘kötülenip’ hızla lağvedildiği ’ “Kentsel Dönüşüm” ile Hedefinden Saptırılanlar Üzerine Özürlüler, Yaşlılar, Çocuklar… Ama “Herkes için Tasarım” “Erişilebilirlik”, kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi kapsamında karşılaşılan en önemli eksikliklerden biri. “Herkes için Tasarım”, tüketim ürünlerinin, fiziki çevrenin, yapıların ve hizmetlerin en yaygın biçimde insanlara ulaşabilmesi ve onlar tarafından kullanılabilmesi öncelikli bir tasarım kavramı. Özellikle özürlüler, yaşlıların ve çocukların mekân içindeki özel gereksinimleri, mimarın bu konudaki sorumluluğunu tanımlıyor. Herkes için tasarımın, gerek özel mekânlarda gerekse kamusal alan düzenlemelerinde isteğe bağlı olmaktan çıkarılarak, zorunlu bir hizmet olarak yaygınlaştırılması gerekiyor. Sorun şüphesiz ki sadece uygun yapı malzemesinin üretilmesi değil. Yapı ve yapılı çevre üretiminin her aşamasında iyi düşünülerek, amaca uygun olarak tasarlanmış malzemelerin bulunabilirliğinin önemi büyük. Ancak bunların doğru bir şekilde uygulanması da önemli. Bu bilginin de uygulamacılar tarafından edinilmesi, denetleyenler tarafından izlenmesi, yapı üretim sürecinin olmazsa olmaz bir bileşeni olarak herkesçe benimsenmesi gerekiyor. Konya Yolu “Kentsel Dönüşüm” Projesi, Ankara Bugünlerde tanımlandığı biçimiyle “kentsel dönüşüm”, küresel sermayenin yönlendirdiği imar operasyonlarından öteye geçemiyor. Kentlerimiz, yaşam alanlarımız ciddi tehdit altında. “Kentsel dönüşüm” projeleri adı altında sunulan bu projelerle, açıkça yüzergezer dünya sermayesinin kentlere çekilmesi amaçlanıyor. Kentler bu anlamda birbirleriyle yarıştırılıyor. Yaşayanların tasfiyesini ve mülklerin hızla el değiştirmesini öngören bu yaklaşımla kentsel projeler, yerel yağma güçlerinin de katılımıyla yeni yoksullaşmazenginleşme biçiminin de kaynağı haline getirilmek isteniyor. Fiziksel bir değişim aracı olmaktan çok, kalkınmagelişme politikaları varsayımları açısından da bağımlılığı güçlendiren bir süreç yaşanıyor. Özellikle kentsel yenileme eylemlerinin, herhangi bir üst plan belgesine bağlı olmadan yapı ölçeğindeki projelerle yürütülmek istenmesi, bilimsel kuralları ve kamu yararını gözardı eden yaklaşımın tipik göstergesi. Korhan Gümüş, kente ilişkin geliştirilecek politikalar ve kentsel dönüşüm konusunda şunları söylüyor: “Kentsel dönüşüm uygulamalarında yerel siyasal alanın öncelikli gündeminin imar konusu olmasının, sosyal programlardan söz edilmemesinin, kamu işlevinin gerektirdiği açıklığın ve katılımın olmamasının asıl nedeni de bu: Kent siyasetinin merkeze kilitlenmesi, ister istemez kente dair konuların teknik bir konu gibi ele alınmasına neden oluyor, sivil toplumu izleyici haline getiriyor. (…) Kenti anlamlandırma çabası, kapsamı itibarıyla nesnel bir görüntü verse de, çoğulcu bir uğraşla işlenmesi gereken zorlu bir uğraştır. Kent siyaseti de bu nedenle, elde hazır bulunanlarla değil, her ayrıntıda yeniden sorgulanması gereken bulgularla, yeni keşiflere, yaratıcı araştırmalara dayanan bağımsız bir duruş ile anlam kazanabilir.” Gerek kaçak ya da niteliksiz yapılaşma ile bozulan kent dokusunun “kentsel yenilenme”si; gerek savaş, deprem gibi afetlerle yokolmuş bir kent içi alanın “kentsel rehabilitasyon”u; gerekse yapılaşmaya yeni açılan kentin çeperinde bir alanın “kentsel tasarımı” olsun; “kentsel projeler” üretirken öncelikle şu noktaların göz önünde bulundurulması gerekiyor: • İnsanı odağına alan, • Katılımcı ve şeffaf süreçlerle gerçekleştirilen, • Kamu yararını ön planda tutan, • Doğru ve güvenilir bulgular üzerine kurgulanmış, • Yerleşmenin diğer alanlarıyla bütünleşen, tasarımlar… 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle