26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kurtuluş Savaşı Ayrılıkçı Hareketler atılı devletlerde ve Osmanlı İmparatorluğu’nda etkisini çeşitli biçimlerde gösteren Wilson Prensipleri’nin bir sonucu da, imparatorluk sınırları içindeki çeşitli unsurların hak taleplerini artırmasıydı. Türk olmayan unsurlar, özellikle de Ermeni, Kürt ve Rumlar, Wilson prensiplerinden ve İtilaf Devletleri’nin vaatlerinden yola çıkarak Osmanlı’dan toprak istemeye başlamışlardı. Bu talepleri masa başında konuşmak için uygun adres ise, görüşmeleri uzun süre devam eden Paris Barış Konferansı olacaktı. Osmanlı unsurlarından Ermenilerin ülke topraklarındaki durumu uluslararası alana ilk kez 1878 yılında Ayastefanos Antlaşması ile taşınmış, daha sonra Berlin Antlaşması’nda konu tekrar gündeme gelmişti. Bu iki antlaşmada Ermeniler Bulgarlara B tanınan türden bir özerklik talep etmişler, ancak bu talepleri reddedilmişti. İlerleyen yıllarda Ermeniler bu taleplerin gerçekleştirilmesi için örgütlenmeye başlamışlardı. Harekete geçen Ermeni komitelerinin en büyükleri 1885’te kurulan Armeneganlar, 1887’de kurulan Hınçak ve 1890’da kurulan Taşnaksütyun’du. Paris Barış Konferansı, Osmanlı Ermenilerinin taleplerini uluslararası alanda dile getirmeleri için bir diğer fırsat oldu. Konferans toplandıktan bir ay kadar sonra temsilcilerini Paris’e yollayan Ermeniler, iddialarına göre I. Dünya Savaşı’ndan önce nüfusunun çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput, Sivas, Erzurum ve Trabzon’dan oluşan yedi şehirle birlikte Maraş, Kozan, Cebelibereket (Osmaniye), İskenderun ve Adana’nın kendilerine verilmesini istediler. Ayrıca kurulması planlanan Ermeni cumhuriyetinin varlığını sürdürebilmesi için Karadeniz’de bir limana ihtiyacı vardı. Ermenilerin, Fransız himayesine verilmesini istedikleri Kilikya bölgesi ile, iyi ilişkiler içinde oldukları Yunanlılarca istenen Pontus bölgesinde gözleri yoktu. YunanErmeni dostluğu daha sonraları Yunan Meclisi’nde de gündeme gelecek, 10 Mayıs 1920 oturumunda Yunan parlamentosunun Ermeni halkına olan dostluğunu belirten bir mektubu ve buna karşılık Ermeni cumhurbaşkanının cevabı okunacak, iki ülke arasındaki samimi ilişkilerden söz edilecekti. Ermeni temsilcisi Bogos Nubar, Paris Barış Konferansı’na sunduğu bu talepleri Asiatic Rewiew dergisine yaptığı açıklamada da tekrarlıyordu. Nubar demecinde, savaştan evvel nüfusunun çoğunluğu Ermenilerden oluşan şehirleri Erivan Cumhuriyeti’ne katmayı hedeflediklerini, Kilikya’nın da Türk etkisinden “kurtarıldıktan” sonra Fransızlara verilmesi gerektiğini belirtiyordu. Konferansa katılan ülkelerden Fransa genel olarak Ermenilere ve taleplerine sempatiyle yaklaşmakla beraber, Trabzon konusunda Yunanlılarla yapılan anlaşmanın benzerini Kilikya için Ermenilerle yapmış değildi. Ayrıca Fransızlara göre Ermenilerin konferansa sunduğu programda birtakım zayıflıklar vardı; zira sözü geçen şehirlerde Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğundan söz etmek pek doğru değildi. Konferansta Amerikan İstihbarat Şubesi memurları da bağımsız Ermenistan konusunda Wilson’a sundukları bir raporda bu duruma dikkat çekiyor, bu şehirlerde Ermenilerin çoğunlukta olmadıklarını belirtiyorlardı. Ayrıca bu topraklarda Ermeni olmayan unsurların da bulunması bir güvenlik sorunu yaratabilir, uluslararası bir güvenceye gereksinim duyulabilirdi. Amerikalı Profesör Magie’nin hazırladığı istatistiklere göre I. Dünya Savaşı öncesinde Bitlis, Van, Diyarbakır, Mamüretül Aziz, Erzurum ve Maraş illerinde toplam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle