Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu işgal ortamı kimilerini sanki hiç ilgilendirmiyordu. Nasıl ki savaş sırasında İstanbul’un bir tarafı ağlarken bir tarafı gülüyordu ise, aynı tablo bir kez daha yaşanıyordu. Şehrin bir bölümünde derin bir sefalet ve endişe söz konusuyken, müreffeh Galata, Beyoğlu ve Şişli semtleri düşman zabitleriyle tanışıyor, güya medeniyet icabı toplantılar, partiler düzenleniyor, sözde aydınlar bu partilerde batı dünyasının temsilcileriyle fikir alışverişinde bulunuyordu. Bu semtler yeni misafirlerine ayak uydurmakta hiç zorluk çekmemişti. Dükkânların kapılarına işgal güçlerinin rengârenk bayrakları asılıyor, “bu mülkün asıl sahiplerinin tahammülleri üstüne basarak” sokaklarda kol kola yürünüyordu. Şehir sanki Babil Kulesi’ni andırıyordu. Mütareke hükümleri bir kez çiğnenmeye başladıktan sonra işgallerin arkasının gelmesi zor olmayacak, aslında ortada bir “anlaşma” nın bulunmadığı her gün biraz daha fazla anlaşılacaktı. Bunlar olurken yine mütareke hükümleri gereği Osmanlı ordusunun terhisine girişilmiş, uzun süredir cephelerde çarpışan askerler savaşın bir başka yüzüyle karşılaşmak üzere evlerine dönmeye başlamışlardı. Öte yandan ordu birliklerinin terhisi, askeri malzeme sevkiyatı, işgal kuvvetlerinin gidiş gelişleri ve ülke topraklarındaki Alman askerlerinin nakli sürekli bir panik yaratmış, asayiş alt üst olmuştu. Bundan sonraki günlerde Osmanlı ahalisi İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan askerlerini ülkenin dört bir tarafında giderek daha fazla görecekti. Çünkü düşman işgali başlamış, “hissiyatı milliyeyi her gün biraz daha rencide ederek” genişleme yoluna girmişti. Üstte I. Dünya Savaşı sonunda İngilizlerce işgal edilen ve daha sonra el değiştirerek 29 Ekim 1919'da Fransızlara geçen Antep. Solda Afyon'da Gedik Ahmed Paşa Camii'nin avlusunu dolduran işgal birlikleri. 24