02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İtilaf Devletleri arasındaki en büyük anlaşmazlık konularının biri de, Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşımı konusundaki hesaba katılmayan çekişmelerdi. İngiltere ve Fransa, Çarlık Rusyası’nın payına düşen Boğazlar ile Suriye, Filistin ve Irak konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdi. İtalya’nın daha önce kararlaştırıldığı üzere İzmir’i istemesine karşın, İngiltere bu toprakların kendi çıkarlarına daha uygun olduğunu düşündüğü Yunanistan’a verilmesinde diretmekteydi. Görüşmeler sırasında İngiltere temsilcisiLloyd George’un bu çıkarlar doğrultusunda Yunanistan’ı destekleyen bir tutum alması, İtalyan Başbakanı Orlando’nun 23 Nisan 1919’da barış konferansını terk etmesi sonucuna yol açtı. Gerçi komisyon tarafından Ermenistan, Suriye, Mezopotamya, Filistin, Arabistan ve Kürdistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılması kararlaştırılmıştı; ancak Yunanlıların İzmir’den başka Batı Anadolu’yu, Adalar’ı, Doğu Trakya’yı istemeleri ve RumPontus haklarını savunmaları; Ermenilerin Doğu Anadolu ve Kilikya dahil Güneydoğu Anadolu’daki toprak talepleri; Kürtlerin ise Güneydoğu Anadolu’da Diyarbakır, Elazığ, Bitlis, Musul ve Urfa’yı içeren topraklarda bağımsızlıklarını ilan etmek istemeleri işi zorlaştırmaktaydı. komisyon tarafından yönetilecekti; Arabistan, Osmanlı topraklarından ayrılacaktı; Musul’dan vazgeçerek Suriye ile Kilikya’nın mandasını alan Fransa’ya karşılık, İngiltere Filistin ile Irak’ın mandasını yüklenecekti; Antalya ve Konya çevresini içeren topraklar ise İtalyan mandasına bırakılacaktı. Öte yandan sınırları sonradan belirlenmek üzere Doğu’da bir Ermenistan devleti kurulacak, Adalar ile İzmir ve Aydın Yunanistan’a verilecekti. Paris Barış Konferansı, Osmanlı Devleti ve Macaristan ile antlaşma imzalanmadan sona Görüşmelerin sonucunda belli başlıklarda erdi. Konferans bundan böyle yetkilerini, uzlaşmaya varıldı. Buna göre İstanbul’u da 16 Ocak 1920’de resmen kurulan Milletler kapsayacak şekilde Boğazlar uluslararası bir Cemiyeti’ne devretti. OSMANLI HEYETİ PARİS’TE Paris’te barış görüşmeleri sürerken, Fransa Olağanüstü Komiseri Defrance, Sadrazam Damat Ferit Paşa’yı Osmanlı devletine dair hükümlerin konuşulması için konferansa davet etti. Savaşın yenik taraflarından sadece Osmanlı’ya tanınan bu ayrıcalık, kamuoyunda hükümetin diplomatik başarısı olarak karşılanıyor, sarayda da bir müjdeli haber olarak yorumlanıyordu. Bu gelişme birdenbire yaşanan sorunları gölgede bırakmış, birkaç gün içerisinde rüzgârın Osmanlı’dan yana yön değiştirdiği yanılgısını yaratmış, gelecek günler için büyük ümitler beslenmeye başlanmıştı. Bu gelişmeleri takip eden Mustafa Kemal’e göre ise temkinli davranmak ve konferansta iki konu üzerinde önemle durmak gerekiyordu: “Birincisi, alelıtlak devlet ve milletin tam bağımsızlığı. İkincisi de ana vatan parçalarında ekseriyetin ekaliyetlere feda edilmemesi...” Damat Ferit başkanlığındaki heyet 12 Haziran 1919 günü Paris’e vardı. Sadrazam, taleplerini içeren muhtırayı konferansa sundu. Ancak bu talepler asla kabul edilmeyecek, hükümetin “Şark usulü mucibince az koparabilmek için çok istemek düsturu”yla hareket edildiği şeklinde eleştirilecekti. Konferansa verilen iki muhtırada temel olarak şunlar ifade ediliyordu: Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na katılmasının sorumluğu, gizli antlaşmalara imza koyan İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticileriydi; bu kişiler ayrıca savaş süresince yapılan her işten sorumluydu. Almanya’nın kışkırtmaları da savaşa katılma kararında etkili olmuştu. Bütün bu can sıkıcı olaylara yol açan İttihatçılar İstanbul’da yargılanıp cezalandırılmıştı; bu da Osmanlı milletini aklamaya yeterdi. İmparatorluğun toprak bütünlüğünün savaş öncesi durum göz önünde tutularak korunması herkesi çok memnun edecekti; zira topraklarda yeni bir parçalanma 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle