Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Aylar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
USTALARA SAYGI/ VICTOR ERICE Zamanın akışını kucaklayan usta O, sanatsal anlatımın tüm biçemlerini kullanır. Bir ressam gibi ışığını hazırlar, karakterin iç dünyasını, tüm mekanı, sesleri izleyiciye güçlü bir şekilde duyumsatır. Uzun plansekanslarla yarattığı görsellik saf bir estetik bütünlük taşır. Devinim ve duraganlık, canlılık ve dinginlik onun sinemasının özellikleridir. ASLI SELÇUK Avrupa’ nın ve İspanyol sinemasının çağdaş efsanesi Victor Erice(66), Carl Theodor Dreyer, Terrence Malick gibi çevreyi, mekanı kucaklayıp keşfeden, titiz, ayrıntıcı, lirik, seçkin tablolar tadında düzenlemeler yapan bir sinemacı. Sinemayı saf bir sanat formu olarak vurgulayan Erice: ‘‘Zamanın o gizemli akışını en iyi sinema yakalayabilir’’diyor. Psikolojik oyalamalarla, şaşırtmacalarla bezeli olmayan, düşgücüyle, duyarlılıkla dolu saf, mükemmeliyetçi sinemasında zamanın akışı gerçekten güçlü bir yalınlıkla duyumsanır. O, sanatsal anlatımın tüm biçemlerini kullanır. Bir ressam gibi ışığını hazırlar, karakterin iç dünyasını, tüm mekanı, sesleri izleyiciye güçlü bir şekilde duyumsatır. Uzun plansekanslarla yarattığı görsellik saf bir estetik bütünlük taşır. Devinim ve duraganlık, canlılık ve dinginlik onun sinemasının özellikleridir. Madrid Üniversitesi’ nde ekonomi ve siyasal bilimler okuduktan sonra Madrid Ulusal Sinema Okulu’ na giren Erice, burada ilk ortak kısa metrajı ‘Los Desafios’un (Meydan Okumalar/1969) bir bölümünü gerçekleştirdi. Nuestro Cine ve Cuardenos de Arte y Pensamieto adlı iki yerel gazetede sinema eleştirileri yazdıktan sonra ilk uzun metrajı ‘El espiritu de la colmena’ yı (Arı Kovanının Ruhu) 1973’ te çekti. 1930’larda geçen, sinemanın özellikle ‘Frankenstein’ filminin iki kasabalı küçük kızın yaşamlarını na Güney 28. SAYFA sıl değiştirdiğini anlatan ‘Arı Kovanının nümüzde en değerli olanları, ülkemizi, Ruhu’ yönetmenin dünyada üne ermesi özümüzü yitirdik, ne yazık ki sonunda bu ni sağladı. işte pazar kazandı’’ diyor. Çağdaş medya kültürüne yönelik ilginç açıklamalar da Çağdaş medya kültürüne dair yapıyor: ‘‘Görsellik yalnız resim, imaj demek değildir, hava kirlenmesi gibi elbette ‘‘Lé Arrivé d’ un train en gare de la Ci yoğun bir görüntü kirlenmesi de olabilir. otat’ (Trenin Gara Gelişi/1895) adlı belGünümüzde inanılmaz bir görüntü bomgesellerinde Lumiére Kardeşler kamerabardımanı altındayız. Onbeş yıl önce larını tren istasyonuna koyarak zamanı tanımlamışlardır’’ diyerek zaman ve si böyle değildi, o yıllarda bile her bakış önnema ilişkisine yeniden değinen Erice cesi gözlerimizi dakikada bir yıkamalıyız çalışmalarında bu akışı izleyiciye birebir diyordum, şimdiyse her saniyede bir yıaktarır. Arı Kovanının Ruhu’ ndan on yıl kamalıyız diyorum. Medyanın acımasız sonra yaptığı ‘El Sur’da(Güney/1983) totalitarizmi tüm dünyayı yönetiyor, duryine küçük bir kızla gizemli babasının maksızın tüketen nerdeyse hiç üretmeyen ilişkilerini işler. Kuzey İspanya’ nın loş, toplumlar yetiştiri yoruz. Ne yazık ki argölgeli atmosferini yansıtan Arı Kovanı tık işgal edilmiş bir dünyada yaşıyoruz, nın Ruhu’ nun tam karşıtı olan Güney, işgalciler, işgal edilmişler ve birde direnişEndülüs’ ün masalsı, güneşli ortamını çiler var. Ben direniş çilerdenim’’. Medyansıtır. Bu çalışması Alfred Hitch ya bombardımanıyla görüntü kirliliğincock’un ‘Shadow of a Doubt’una(Bir den ötürü günümüzde sinemacıların özŞüphenin Gölgesi/ 1943) gönderme nite gün görüntüler yaratmasının çok güçleşliğindedir. Güney’den on yıl sonra İspan tiğine değinen İspanyol yaratıcı Victor yol ressam Antonio Lopez’le ilgili ‘El sol Erice şiirsel, saf duyarlılığını yansıtmayı, del membrillo’ (Ayva Ağacının Güneşi/ 1992) gelir. Erice, Lopez’in tabloları özgün kadrajlarını yapmayı sürdürüyor, çevresinde yaratıcılık ve ölüm temalarını modaların ve eğilimlerin rüzgarlarına işler. Sinemanın bir gömüt sanatı da sa kapılmaksızın. Bu tuzaklardan hep uzak yılabileceğini, yitip giden yaşamları sak durarak o savunduğu sanatında direniladığını da belirten yönetmen, Charles yor, içsel inançları doğrultusunda kendi Chaplin’in popüler sanat yaparak dünya dünyasının ayrıksı, sanat yüklü filmlerini daki tüm izleyicilere seslendiğini vurgu (Ten Minutes Older:The Trumluyor:‘‘Şimdiyse bu popülarite yok. Gü pet/2002)çekmeyi sürüdürüyor. 25. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ