07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2003 ÇARŞAMBA 10 80. YIL OZEL EKÎ Nacü'nin kalemiyle Atatüık Mustafa Kemal Paşa ile Mülâkat Yazan: Yunus Nadi Yunus \adiAbalıoğlu, uCumhuriyet"itesis ve neşretmeğe (kurup yayınlamaya) başladığı günlerde "YeniGün'den "Cumhuriyet'e" baslığı altında biryazı serisi yazmağa başlamıştı, aşağıya aldığımız makale bu seridendir. 31 Mayıs 924 'te çıkmıştır ve hiç şüphesiz Milli Mücadele tarihinin üzerine eğilecek başlan aydtnlatmakta büyiik rol oynayacaktır. J J •'(1920)Nisanı'nınılkhaftası " ^ "> f \ zarfında oraya henüz vâsıl •J +J \J olmuş. (ulaşmış)olmanın ve memleketın de henüz yenı görülmekte bulunmasının ılk hayret anlan geçtıkten sonra, Ankara'da büyuk bır boşluk ıçınde bulunduğum hıssıne kapılmaktan kendımı alamamağa başladım. Bır kere Ankara'nın kendınde ancak ıcabında (gereğınde) uyanıp canlanmak suretıle bertaraf olan bır nevmı mustağrak (uykuya dalmış) halı var gıbıydı. Baştan aşağı gezersın Yalnız uykuda değıl, ınsana sankı ölü bır memleket hıssını venrdı 0 zaman orada valı vekâletı yapan Defterdar Yahya Galip Bey kı bınncıde olduğu gıbı ıkmcısinde dahı Büyük Mıllet Meclısı'nde Kırşehır mebusudur kendı faalıyetlenle ortalığa bıraz hayat dahi vermek ıstıyor gıbı gorünüyordu ama bu canlı adamın canlı hareketlennın de mahsus netıceler (özel sonuçlar) verdığı görülemıyor ve anlaşılamıyordu. Derhal çalışmağa koyulmak lâzımdı Bu beyaban (çöl) ıçınde ışsız ve güçsüz olarak tck gun geçırmek adeta ınsana yan ömrunu kaybettırecek bır melâl ve mihnet membaı (usanç ve sıkıntı kaynağı) olabılırdı. Kınk dökük vılâyet matbaasında haftada uç gün çıkanlan "Hâkimiyeti Milfiye*'yı o zaman Hakkı Behic Bey v azr> ormuş Daha ılk günden ıtıbaren Hakkı Behıc bana "Birader. para ile değiL sıra ile. Arük sen al bakalım şu gazeteyT Pemış \e pek ı\ı etmıştı Evvelâ bu benı ovalayacak bır ıştı. Fakat kâfî (yeterlı) değıldı. Her gun paşanın karargâhı olan ve şehırden yırnıı dakıka mesafede bulunan Zıraat mektebıne çıkıyordum. Paşa ile konuşuyorduk. lşlenn ıçyuzune daha zıyade nüfuz ettikçe (fazla ıçıne gırdıkçe) havretım artıyordu. tlk günlenn bende bıraktığı ıntıba (ızlenım), büyük bır çöl ortasında çok küçük bır vaha hıssı ıdı. "Heyeti Temsiliye namına Mustafa Kemal"' imzasıle bütün memlekete \ayilan, ferde (kışıye) hıtab eden, cemaate hıtab eden. mıllete söyliyen, herkese cevab veren tebhgatın menşeı (duvurulann çıkış noktası) hemen hemen yalnız Mustafa Kemal Paşa'dan ıbarettı ••• rtada Heyetı Temsılıve dıye müteşekkil (oiuşmuş). ıcabında ıçtıma eder (gereğınde toplanır) ve karar venr bır he\et voktu Esasen o'yle bır heyet varmış ama şımdı azası (uyelen) dağınıktı Ankara'da b'ulunan bır ıkı kışı de hattâ ıçtımaa (toplantıya) bıle lüzum görmu>orlar, her şe> Zıraat mekîebınde Mustafa Kemal Paşa tarafından taknr \ e tedvır olunup (kararlaştınlarak uygulanıp) gıdıyordu Denebılırkı Heyetı Temsılıye bızzat Mustafa Kemal Paşa ıdı. Zâhırde (gorunüşte) onun namına (adına) ımza edıyordu Hakıkatte o dahıl kendısınden başka bırşe) değıldı Mılletı muhıt olan (sarmış) bütün müşkulâta nasıl galebe edıleceğıne (sorunlann nasıl aşılacağına) gelınce. hanı kaymakam Mahmud Bey kumandasında olarak Geyve ıstasvonunda gordüğumuz Ku\'ayı Millıye su\anlen yok mu. ışte bugünler ıçın elımızde bellı başlı kuv\et olarak ancak onlar vardı. Onlar da bıttabı (doğallıkla) devamlı bır şey olamazlardı Orada ızah etmış oldugumuz \eçhıle (şekjlde) onlar ılânıhaye (sürgıt) dısiplin altında vaşıvacak kuvvetler değıllerdı. Onlar herhangı bır heyecan (güçlü duygu) ve halecanla (yureklen çarparak) \ataklanndan dışanya uğramış mübarek kuv\etlerdı Fakat ılk heyecan anlan geçtıkten sonra yataklanna avdet etmek (dönmek) ıhtıyacından nefıslennı menetmemelen ıhtımalı galibdı (gereksınımınden kendılenru alıkoyamamalan olasıhğı ağır basardı.) Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus NadVvm Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'le söyleşisi maddi bir teşekkül olduğundan yabuz böyle manevi bir kuvvetie durdurulamaz. Karesi, Saruhan ve Aydın cephelerine karşı alâkasız değiüz. Fakat oradaki mevcudla, o havalinin mevcudüe o işi halletmek imkânı olamaz. Onun için bunca taleb ve müracaariere rağmen ben oraya gitmedim. Yunan cephesi Aydın veyahud Saruhan Ihalanmn cephesi değildir. Yunan cephesi bütün memleket ve bütün vatan cephesidir. Ne zaman, bütün memleket ve bütün millet bu cephenin hakikî manası bu olduğunu anlar ve öyie de benimserse. işte bu cephe o zaman yıkılmış ve Yunanhlar da işte o zaman denize dökülmüş olur. İşte ben şimdi bu hakikî lüzum ve zaruretin tesisi peşindeyim. Hattâ haDedeceğimiz şey, yalnız bir \ unan cephesinden ibaret de değildir. Memleketin selâmeti ve miDetin istiklâli mevzuubahistir (söz konusudur). Önümüzde "Misakı Millî" var ki bütün prensiplerimizi mütevazıane (alçakgönullu) bir şekilde ifade ediyor. Düstunı vazetmişizdirıkuralı koymuşuzdur). Milletin istiklâlini vatanın son kaya parçası üzerinde müdafaa edeceğiz. kurtaracağız veya eğer mukadderse öleceğiz. Fakat eminiz ki öbniyeceğiz ve kurtaracağız. Evet, hepımızın maksudumuz (amacunız) ve azmımız bu. Oraya varmak ıçın daha evvelden venlmış kararlar ve halledılmış meseleler olmak lâzımdır. Benim itikaduna (ınanışıma) göre, bu türhi büyük vazryetterde karaıian zaman verir ve meseieleri de o halletmiş (çözmuş) buhınur. Bu itibarla ben zannediyonım ki kararlar kendi kendine verilmiş v? meseleler de kendi kendine hallohınmuştur. Olunmıyanları varsa onlar da olunur gjderier. Meclıs'ın ne vakıt toplanabıleceğmı tahmın edıyoruz? Bır de acaba her kerametı Meclis 'ten beklemek nıyetinde mıyız0 Açık söylemek için ben bu nıyet ve kanaatte değılım. Zaten ıstırabım da ondandır. Bu ısürab beyhude ve bu kanaat hiç olmazsa eşkâü zâhiriyesile eşkâh' hakikiyesi (görunen şeklıyle gerçek şeklı) arasuıda galartir (yanılmadır) Ben bilâkis her kerameti MeclisVP bekMyenkrdenim Nadi Bey. Bir devre yetiştik ki" onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak millî kararlara istinad etmekle (davanmakla) milletin temayülâtı umumiyesine (genel egılımlerıne) tercüman olmakla hasıldır (mevdana gelır) Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmıyahm. O esaret ve ziüeti kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine: "Ey millet! Sen esaret ve zılletı (aşağdanmayı) kabul î eder mısin?" diye sormak lâzımdır. Ben miDetinl * vereceği cevabı biliyorum. Ben milletin büyüklüğünü biüyor ve bu sual karşısında onun o suaB soran çocuklanm harzıcan edecek gibi (canlannı koruyacak kadar) seveceğinive ,ı ahnlanndan öpeceğini bilivorum. Ben biliyorurrr ( ki bu millet, kendisine bu suali soran \ çocuklannın hep o esasa müstenid tedabir (kural < içındekı önlemlennı) ve tertibaüm canla başla < kabul edecektir. Onun için işte ben şimdi bu j yoldayım, onun çok sağlam bir yol oiduğuna kanH olarak•• Fakat îstanbul'da düşmanlarla bırleşmış bir saray olduğunu bılmek ve hıç olmazsa bu teferruat (aynnti) üzennde bazı kararlar almış olmak lâzım deâıl mıdır° Onlann hepsi malumdur. Fakat bizim bfldiğimiz hakikatJer. milletçe de tamamen malum olunca onun mukarrerat bahsinde dahi *^ (sonuçlandınlması konusunda da) bizim gibi *« düşüneceği neden kabul edilmemelidir. Ben bilâkis milletin bu hususta daha salim (sağlıklı),i daha kati kararlar vereceğine kaniim. Hulâsa ', miDet bu halâs cidalinde (Kurtuluş Savaşında) ^ bütün vazheti bütün vuzuh ve sarahat (açıklığı)* De gordükten sonra aJedderecat (durumuna göre) en saürru en makul ve en yüksek kararlan verecek ve bence muhakkakür ki o bu •. bahislerdeki kararlannda hattâ seni ve beni çok < * geçecektir. Ben bundan emin olarak işJerimize bakahm derim. Evvelâ Meclis, sonra ordu Nadi Bey. Orduyu yapacak olan millet ve ona niyâbeten (vekâleten) MechVtir. Çünkü ordu demek yüz binlerce insan, milyonlarca ve . miryonlarca servetü sâman (maddi varlık, para) *I demektir. Buna iki üç şahıs karar veremez. Bunu* ancak milletin karar ve kabulü meydana • çıkarabilir ve bir kere bu hale geldikten sonra * milletin hayat ve mevcudiyetine zıd (varlığına • ay bn) olan mezalim ve tazyikatın (zulüm ve I baskıların) kâffesini bertaraf ı tumunü yok) * etmeğe muktedir olmak salâhiyetini (yetkisıni) • yalıuz nazariye olarak değil, fiilen de kazanmış < oluruz. Paşa ile bu vadıde muhtehf meselelen l • mütelaa eden uzun muhaveremız (konuşmamız£ • gecenın saat üç buçuğuna kadar devam ettı. *I Odalanmıza çekıldığımiz zaman Ankara'nın " * boşluğu gözümden silınmış. bütün vatan nazanmda canlı ınsanlarla dolu bır ıstıhkâm ve âbu tâbı (görüntüsü) ile nazarlan eğlendiren bır gülıstan olmuştur. Ilk defa olarak vicdanen de pürhuzur (huzur içinde) çok rahat bır uyku uyudum. Yunus \adi'nin ölümünden sonra 1 Temmuz 1945yıhnda Türkçe harfîerle tekrar yayımlanan söyleşinin aymsıdtr. O Mustafa Kemal Atatürk ve Yunus Nadi Ha\ darpaşa Gan'ndan çıkarken 22 Ocak 1935kuvvet alıyordu Dedığım gıbı evvelâ Hevetı Temsılıye fılân dıye muteşekkıl \e muçtemı ' (oluşmuş ve toplanan) bır hevet yoktu Her şev o ıdı, her şey Mustafa Kemal Paşa ıdı Hevetı Temsılıye namına görduğum mesaı hev etı (çalışma ekıbı) o zaman ıçın bırı Hayati Bey'ın ıdaresınde cephe muhaberatını (haberleşmesının) ıdare eden, dığen şımdıkı Dahılıve Vekılı Receb Bey'ın ıdaresınde her ne\ı ve muhtehf muhaberat ve muamelâta bakan ıkı kalemden ıbarettı. Ve bu ıkı kalemın hâkım ruh ve manası da ancak Mustafa Kemal Paşa ıdı Zıraat mektebındekı Mustafa Kemal Paşa karargâhında Paşa "y a tebaan (uyarak)geç. bazan geceyansından ıkı saat îsranle gonişmek uzere ılk defa olarak geceyı dahı Zıraat mektebınde geçırdım. Paşa A be çocuk, hani kahve! Dedığı zaman saat gece yansından sonra ıkıy e gelmıştı. O zamana kadar çocuk üç defa kah\e getırmıştı. Paşa getınlen kah\elen hesaba katmıyor. bır kere \enlmış olacak kalne emır ve kumandasının mutemadı>en tatbık olunup (sureklı olarak uygulanıp) bıtmesını ıstıyordu. Şımdi vazıyetı mütelaa edıy orduk Ben Kuşçah'dan çektığım telgrafa aldığım cevabın Ankara'da gordukJenmle tamamen ıtılaf edememesı (uyuşamaması) şekJınde gızlı bır ıstırabın zebunu ıdım (acının altında ezılıvordum). Paşa) a saklamadım kı kendı onun üzerindeyiz» Ben pratik olmağı Utizam ettiğim (pratıklık yandaşı olduğum) için doğmdan doğruva Yunan cephesine taamız ettim. Orada mütehaşşid (yığılmış) muntazam (düzenlı) bir kuvvet vardı ve onun karştsında da bizun gayrimuntazam (duzensız) kuvvetierimiz». Benee cepheji tutan oradaki Kuvayı Milliye değildL belki "Mılen ' harö denilen siyasi vâhime (yersız korku) idi. Paşanın gözlen parladı Bunu bana Srvas'a da yazdınızdı, o cephelerden de aynı mealde (anlamda) müracaatler vaki oldu. Isteniliyordu ki Sıvas'ta veya şurada burada oturarak vakit geçireceğime sanki buralarda boş vakit geçiremiyormuşuın gibi gidey mişim de. o cephelerin başuıa geçeymişim. Basit bir Pek ıyı hakıkî kuv\et, pek iyı hakıkî tertıbat 9 (düzen) . Onlar neredeydı? Ortada bunlara dair hıçbır alâmet görmü\ordum Yırmıcı kolordu merkezı olan Ankara'da 98 katırla 150 kadar derme çatma asker \ardı Kolordu kumandanı olan AK Fuad Paşa bıle Eskışehır hareketını halk ile yapmıştı Denılebılırdı kı o gun ıçın ordu namına ortada fıılî hıçbir şe> yoktu. Hattâ kadro olarak bıle ordu belkı ancak kâğıdlarda vardı. Hakıkatte zabıt (subav) kadrosu bıle yoktu. Memleketın her zaman mabıhülıstınadı (en onemlı dayanağı) olan ordu o kadar yok olmuş, o kadar tuzla buz halıne gelmıştı. Eğer Mustafa Kemal Paşa"nm mumtaz ve âlı şahsıyetı (seçkın \e yüksek kışılığı) olmasaydı, yalnız şu penşan ve muzmahıl (darmadağınık) manzara ınsanı yeıs ve nevmıdıden (karamsarlıktan) çıldırtmağa kâfıvdı. O, ama valnız o karargâhı olan Ziraat mektebınde bır nevı de\ let hayatı yaşatıyordu. Bütün bu hakıkatlen gordükten sonra oraya gıdıldığınde vazıvetten hıç muteessır olmıyan, gozlen ıstıkbal ıçınde (geleceğı karşılamak ıçın) parlav an bu adamın huzurunda ınsan ümıd ve Mustafa Kemal'den: Evvelâ Meclis, sonra ordu Nadi Bey. Orduyu yapacak olan millet ve ona niyâbeten (vekâleten) Meclis'tir. Çünkü ordu demek yüz binlerce insan, milyonlarca ve milyonlarca servetü sâman (maddi varlık, para) demektir. Buna iki üç şahıs karar veremez. Bunu ancak milletin karar ve kabulü meydana çıkarabilir ve bir kere bu hale geldikten sonra milletin hayat ve mevcudiyetine zıd (varlığına aykırı) olan mezalim ve tazyikatın (zulüm ve baskıların) kâffesini bertaraf (tümünü yok) etmeğe muktedir olmak salâhiyetini (yetkisıni) yalnız nazariye olarak değil, fiilen de kazanmış oluruz. sonraya kadar geç yatılırdı Bınaenalev h erte>ı gun de geç kalkılırdı. Bu geç yatılmanın sebebı bilhassa gece çahşıldığından ılen gelırdı Paşa gecelen bır taraftan muhaberatı takıb ederken. diğer taraftan da yanında bulunacak bır ıkı, uç beş. hulâsa kaç ıse arkadaşlarla en mudıl (çetın) meselelen fıkır halınde, nazan\e halınde, hakikat halınde. uzun uzun tetkık v e münakaşa ederdı ••• A nkara'dakı Zıraat mektebınde muthış bır /\ varlık yaşıyordu Paşanın şahsını / A görmek ve hele onunla konuşmak mutlaka ınsana huzur \e ıstırahat \en\ordu Nisanın üçüncü veya dqrduncu gunü Paşa'nın huzuru azamî emnı\'et \ e ıtmınanı mucıbdı (varlığı büyuk bır korkusuzluk ve gü\en >aratıvordu) Fakat üst tarafı da ınsana bır boşluk. bır çöl hıssı vermekte o kadar kuvvetlıydı. Öyle görünür Nadi Bey. dedı, ö\ le görünür. Zaten bu büyük işin zevki de iştc buradadır. Bu çölden bir havat çıkarmak, bu inhilâlden (çokuntuden) bir teşekkül >aratmak lâzımdır. Maamafıh, sen ortadaki boşluğa bakma. Boş görünen o saha doludur. çöl sanılan bu âlemde sakb \e ku\"vedi havat vardır. O. milkttir, o Türk milletidir. Eksik olan şc\ teşkiîâttır, işte şimdi müşahede ve telâkki bu noktai nazara hak verdirebüir. Fakat benim oraya gitmekte hiç isticalim (acelem) yoktur ve o cephelerin hayır ve selâmeti için istkalirn yoktur. Mustafa Kemal Paşa Demırcı Mehmed Efe olamaz Nadi Bey. Bunu böyle sö> lemekle oradaki arkadaşiann kadir ve krymederine halel (eksıklık) vermek istemivorum. Bilâkis. onlar pek iyi adamlardır ve \atan için işte fedakârane çalışıp duruyorlar. Fakat hareketlerinin mecmu kı\ meti (toplam değen) vatanperverane bir tezahür mahiyetini tecavüz edemez (belırtı nıtelığını aşamaz) Bu da bir kıymettir. hem çok büyük kıvmettir. Fakat bu krjTnet manevi bir kıymettir. Yunan ordulan ise
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle