Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖZELEK1 70.YIL Cumhuriyet 29 Ekim 1993 Ehş pazarda rekabet gücü var mı? Cihan BiriktiPiyop Prof. Dr. YAKUP KEPENEK Cumhuriyet'in geçen 70 yıhnın ekonomik gelişmelerinin özetlenmesi seçmeci davranmayı zorunlu kıhyor. Bu nedenle >azıda, üretim oianaklannın genişietnesini esas alan bir yaklaşım ızlenecektir. Üretim olanakJanmn genişlemesi de kaçırulmaz olarak sermaye ve işgücünün evrimini iç ve dış. ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmeler bıleşkesinde incelemeyi getirir. Amaçlanan, geçmişin devingenliğinden geleceğin ana doğnıltulannı yakalayacak bir genel çerçevedir. Cumhuriyetin devir aldığı. yalnızca uzun yülar suren savaşlann sonucu olan yıkım ve ilkel üretim teknolojisı değildir; uluslararası sermayenin at oynattığı ve dışa bağunlılığın egemen olduğu bir ekonomik yapıdır. Kuruluş yıllanrun ana sorunu toplumun değişik kesımleri arasında dayanışmayı sağlamak ve çok büyük özven ve bedel karşıliğında sağlanan "siyasal bağunstdığı ekonomik bağunsıziıkla UçJandırmaktır." Ulusal Kurtuluş, ekonomik kurtuluşla tamamlanmadıkça kalıcı olamaz. Bunu saglamanın yolu da yerii sanayii kurmak ve gebştirmekten geçmektedır. Kunıluş yıllannın kesinlikle egemen olan ekonomik görüşü sanayıleşmedir. Ancak bunun yasal ve kurumsal temeb öncelikle oluştunılmahydı. Alaturk devrimleri olarak nitelenen dönüşümler aynı zamanda sanayileşme sıçramasının dayanaklandır, denilebilir. Gerçekten, yaşamda "tek yol gösterici olarak bflim ve teknolöjiyi" alan ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin ön yüzüne kazınmış bulunan sözler, cumhuriyetin düşünsel dayanaklannj özetler. Kamu yönetiminin, ekonomik, siyasal ve toplumsal tüm ilişkilerin duzenlenmesinde din kurallannın bir yana bırakılması, özunde ekonomik gelişmenin altyapısını oluşturur. Birleştirilmiş çağdaş eğitim, yalnız işgücünün nitebğini gelıştirmez, aynı zamanda ekonomik, toplumsal ve siyasal gelişmelerin de tek dayanağıdır. birikmiş döviz kavnaklan, bunlan tamamlayan kaımı geür ve gjderlerinin arrhnlması vu buna bağb parasal genişleıne, ekonomide, ticari sennayeye dayalı bir büyük döoüşüınü başlatmıştır. Sürec, savaş koşullannda birikimiıu arttıran ve 1946'da çok partili siyasal yaşama geçümesyle etkisini arttıran yerti ticari sermayenin özktnlerine uygundur. Dönüşüm, demiryolu potitikasının bir yana bıraluiarak karayoilannm ana uiaşım aracı yapılması türü dengesiz bir ulaşun anlayışı. traktörün tanm kesimine hızla girisi ve bunlan izleyen kenttikşnıe fin> nasıyla iç pazann genişletnesinin ve sonraki yıllann ekonomik, siyasal ve tophımsal geüşmelerinin giriş kapsı özetliği taşunaktadır. Çözükn yalnız geieoeksd kapalı kırsal yapı degüdir, tekçi siyasal yapıdır ve bu dunnn tophnnsal istem ve beklentileri çok yoğun bir biçimde yukseltmektedir. 1950lerin Demokrat Parti yönetiminin bu toplumsal istem dalgasma ekonomik yanıtı, kamu ekonomik kuruluşlannı özel kesime satacağı sözleriyle yönetime gelmesine karşın bunun tam tersi bir politika izlemek zorunda kalmasıdır. Devletçi sanayileşme sonucu iç talebi karşılayacak ölçüde yerli üretilen ünlü üç beyaz, un, şeker ve dokuma artık artan talebi karşılayamaz olmuştur. Ek olarak, kağıt, çimento ve demirçelik ürünlerinde çok aşın arz yetersizlikleri yaşanmaktadır. Dış alım güçlükleri orlamında yönetim bu ürünlerin yerli üretimine yönelır. Kamu Iktisadi Teşebbüsleri (KİT) yeniden lan ve 1963'te ortak üye olunan Avrupa (ekonomik) Topluluğu'na 1995"te "tam üye" olunması belirleyici amaç konumuna yükselmiştir. Bu amaca ulaşılması için Türkiye sanayiinin makine yapan makineler ya da yatınm mallan üretimine yönelmesi gerekmektedir. Özel bir yasal düzenlemeyle kamu girişimi biçiminde kurulan ve kısaca "SAN^h kuruluşlar olarak adlandınlan gırişimler bunu sağlamaya yöneliktir. Ancak ekonomi 1970'li yıllann ortalannda üç dışsal etkenle sarsılır ve sonra da ağır bunalıma sürüklenir. Dış etkenler, ham petrol fiyatlannın 1974 OPEC tarafından hızla arttınlması, Kıbns sorunu ve ülkenin yoğun ekonomik ılişki içinde bulunduğu ülkelerde enflasyon ve işsizliğn bırlikte yaşandığı ekonomik bunalımdır. IMF önenleri dogrultusunda 1978 ve 1979'daalınan istikrar önlemleri de yeterli olmaz, yoğunlaşan siyasal bunalımla birlikte yaşanan dış ödeme güçlükleri ve enflasyon, 1980 askeri müdahalesiyle sonuçlanır. Gerçekte 1980'de başlayan yalnız baskıcı bir siyasal yapı değildir, bununİa özdeşleşen ve dışa açıİmacı olarak nitelenen ekonomi politikasıdır. Dış açümacı ekonomi politikasının ana amaa. ekonominin öncelikle dış ödeme güçlüklerinden kurtulmasıdır. Ek olarak fıyat kararlıhğı sağlanırsa bu da iyi olur. Ekonomi, 1980 sonrasında, özellikle sendikal hak ve özgürlüklerin önce tümüyle yasaklandığı. minden çıkmış bulunuyor. Öte yönden Türkiye 1995'in sonunda Avrupa Topluluğu ile gümrük bırbği yapacaktır ve sanayiin bu cerçevede geleceği günceldır. Türkiye ekonomısinin en önemb sorunu üretim olanaklannı genişletmedeki geldiği tıkanma noktasıdır. Dünyadaki gebşmeler, Sovyetler Birbği'nin dağıbnasmdan sonra üç odakîı bir ileri teknolojiye dayab rekabeti ortaya çıkarmıştır. Bu odaklar, ABD, Japonya'nın başını çeküği Pasifik yöresi ve A\Tupa Topluluğu'dur. Türkiye'nin sepmi beUidir ve bu Avrupa'dır. Ancak sorun bunun ötesindedir. Türkiye 1950 sonrasından başlayarak ve özelbkle 1980 sonrasında, eğitiminin nitebğinde gerçek bir yıkım yaşıyor. Çökertilen eğitim yapısı ve en başta yıkılmış bulunan üniversite yapısıyla işgücünün nitebğini yükseltmede ve ileri teknolojileri bırakabm bunlann yerb üretimini bir yanadoğru dürüst alması ve uyarlaması da güçleşecek bir gebşme gösteriyor. Cumhuriyetin, 1990'larda. Alman faşizminden kaçan bibm adamlanyla oluşturduğu çağdaş üniversite, 12 Eylül generallerinin binlerce öğretim üyesinin uzaklaştınlması ya da aynlmasına yol açan uygulamalanyla. çökertilmiştir. Türkiye'nin öncebkle nitebkle işgücü sorununa çözüm bulması gerekiyor. Ülkeyi yönetenler yerb teknik kadrolara, uzmanlara güvensizbkten kurtulmahdır. ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR Tasarruf davası bir milli dava oldu. Şimdi en kuvvetli milletler, en çok biriktiren milletlerdir ve en çok biriktiren milletler de, gene, en kuvvetli milletlerdir. Kuvvetli olmak istiyorsak biriktirelim: Umumi harbin. insanları hesapsızlığa ve sefalete alıştırdığını söylerler. Doğru Değildir. Umumi harpten sonra insanlar, daha tutumlu ve daha hesaplı oldular. Ispatedelim: Bir zamanlar ortalama bir Amerikalı servetsahibi için iyi yaşamak demek, çok para sarf edebilmek demekti. O zamanlar şöyle hikayeler işitirdik: İki zengin Amerikalı, Paris'te bir otelde kalmışlar. Otelden ayrılırlarken hesaplarını görmüşler. Birinin borcu diğerinden az çıkmış. Fakat borcu az çıkan adam bu vaziyeti kendisi için bir İzmir tktisat Kongresi Lozan Banş görüşmelerinin kesıntiye uğradığı bir sırada Şubat 1923'te toplanan Izmir fktisat Kongresi yalnız tüccar. çiftçi, sanayici ve işçi kesimlerinin ekonomik ve toplumsal gelişme için somut önerilerini sergilemelerine olanak vermekle kalmıyordu. Ekonomik gelişmenin "ulusafcı" nitelikte olması gerektiğini de özenle vurguluyordu. Yabancı sermaye, ancak yerli sermaye ile eşıt koşullarda gelebilırdı. Cumhuriyetin ilk on yıh, ekonomik onanm ve kurumlann oluşturulması dönemidir. Yabancılann elinde bulunan demiryollannın millileştirilmesi. tütün " rejisinin veâşar vergisinın kaldmlması, karasulannda ulaşım (kabotaj) hakkının elde edilmesini, Sümerbank'ın öncüsü olan Sanayi ve Maadin Bankası ve Sanayiin Teşvikı Yasası'nın çıkanlması izledi. Türkiye îş Bankası'nın kuruluşu bir bakıma kamuözel sermaye işbirliğinin ilk somut ör1988'de yeni istikrar politikalannın yürüriüğe konması da kamu geiirgider dengesini sağlayamadı. neğiydi. Ekonomik ve toplumsal verilere olan gereksinim Devlet Istatistik Enstitüsü'nün o yıllarda genel müdürlük sasayileşınenİB itid gücü yapıbr. sonra da bir ölçüde sağlandığı bir ortamda ve yoTürkiye ekonomısinin gebr bölüşümü sendikal olarak kurulmasını gerektirdi. Cumhuriyet yönetiGerçekten 1950'b' yıllar özel sermaye birikimine ğun parasal desteklerle dışsatımını arttırarak dış haklar üzerindeki baskılann da bir sonucu olaminin çok önemlı ekonomi politıkası yaklaşımı, doğnıdan KİT katkılannın başlangıadır. KİT özel ödeme sorununa çözüm arayışına girmiştir. An rak, çok eşitsız bir durumdadır. Ömeğın I978'de kamu maliyesi kuramında altın ılke denilen kurala sermaye ile ortakhklar kurmaya bu dönemde baş cak geçen on yıb aşkın sürede dış borçlann dört toplam ulusal gebrden tanm yaklaşık %27, ücretuymasıdır. Buna göre devlet bütçesi açık vermeme lamıştır. Özel kesime düşük fıyatla girdi sağlama ya katından fazla artmasma karşın ekonomik istik li ve maaşblar %35 ve sermaye kesımı %38 pay liydi. Gerçekten de kuruluş yıllanndan başlayarak da ürün vererek tıcaret kârlannı devir yöntemlerine rar sağlanmıştır, denilemez. almaktaydı. yaklaşık çeyrek yüzyıl, büyük bunalıma, devletçılik ek olarak, ortakbk kurarak sermaye birikimine Tam tersine, 1988'de yeni bir istikrar pobtikaBu paylar 1980'lerin sonlannda tanmm %16. uygulamasına ve II. Dünya Savaşı koşuUanna katkı yolu açılmıştır. lan kümesinin yürürlüğe konmuş olması da, özel ücret ve maaşlar %14 ve sermaye gebrleri o'o70 karşın, 1950'ye dek denk bütçe yaklaşımı sürdürülYüzlerce ömeği içinde Türkiye Şeker'in Tat bkle kamu gelir gider dengesinin sağlanmasına biçimindedir. Daha da önemlisı Türkiye, sermamüştür. Amaçlanan, enflasyona yol açmayacak Konserve'ye. TEK'in Çanakkale Seramik'e, Maki yetmemiştir. ye geürlennden vergi abnıyor, faiz gelirlerine kararb bir ekonomik ortamdır. na Kimya'nın Tofaş ve Devlet Malzeme Ofısi'nin °'il0 bir vergi uygulanıyor, asgari ücret ıse O'o25 oranında vergilendiriüyor. Benzer bir durum para politikasında görülmek Arçebk'e ortak edilmeleri, bebrtilebibr. Demokrat Sermaye üretimden kaçıyor tedir. Cumhuriyet hükümeü 1930'da Merkez Ban Parti yönetimi, savaş sonrasında ABD ve Dünya Geiirin özel sennayeye aktanlması ve sermayetlginç nokta, üretim olanakJanmn, 1980 son nin geneilikle vergi dtsı tutulması. yatınm yapıkası'nı kurmuştur ve savaş yıllanna dek dolaşımda Bankası çevrelerinin önerdiği, demir çeh'k, ağır ki para miktannı kararb bir düzeyde tutmuş, eko kimya, kağıt ve petrokimya tesislen kurulmaması rasında önceki dönemlere oranla çok daha sınırb bnasını sağlamıyor. Sabit sermaye vahnmlan reel nomiye para pompalama yoluna gıtmemiştir. Ger yönündeki önerilere büyük ölçüde bağb kalmış ve bir ölçüde genişlediğidir. Tanm, sanayi ve enerji olarak ya azalıyor, ya da çok sınıriı bir artış gösteçekte uygulanan denk bütçe politıkası ve dış denge iç pazann genişlemesine koşut bir sanayileşmeyi de gibi üretim sektörlerine yapılan yatınnilar toplam riyor. Yatınmlann durmuş olması, çözümü, ekoanlayışı da bu pobtıkanın izlenmesinde yardımcı sürdürmeye çalışmıştır. Ancak dönemin ikinci yatınmlann 1980'lere dek yansından fazlasını nomi poUtikasım yapanlann gündemine hicbir zayansında agırlaşan dış ödeme güçlükleri, piyasa oluşturmaktaydı, bu oran 1980 sonrasında sürek man gjremeyen issizlik sorununun daha da ağıolmuştur. tzlenen ekonomi pobtikalan Cumhuriyetin ilk dengesizbkleri ve fiyat arüşlan, devalüasyona gjdil b azalarak %35"lere düşmüştür. Özetle. sermaye rlaşmasına neden oluyor. en yetkıb ağızlar, iş ısteyen her beş kişiden bıri işsızdir diyorlar on yıbnın göreb olarak "liberaT' sayıbnası sonucu mesini ve IMPnin istıkrar önlemlerinın uygulan üretimden kaçmaktadır. Başta döviz dahıl para ticareti olmak üzere taşınu vermiştir. Bununİa birbkte tek partiye dayab si masını gerektirmiştir. yasal ortam. devleti, belirleyici bir konumda tutDemokrat Parti yönetiminin toplumsal istemler nmaz mal ve borsa işlemleri ekonominin parasal Ekonominin gelecek sorunu muştur, denilebibr. Cumhuriyet kendi gümrükleri karşısındaki "siyasal" yanıtı ise tümüyle olumsuz laşmasmı hızlandırmıştır. Kısaca. ekonominin teGenelde kamu yönetimi; eğitim, sağbk ve güni özgürce saptama olanağını elde ettiği 1929'da dur. Çok partib yaşamın gereği olarak demokrasi mel sorunu, sermaye kaynaklannın üretim venbk gibi temel hizmetleri yapacak etkınhkten kapitabst dünya büyük bunalımla karşılaşır. Ülke, nin güçlenmesi. başta ışçıler obnak üzere emeğiyle alanlanna yöneltibnesidir. Türkiye ekonomisi, 1990'b yıllarda, 1980 önce çok uzaktır. Ancak etkinliğin ötesinde bir sorun başta pamuk olmak üzere tanm üriinlerinin dı geçinenlerin sendikal özgürlükJerinin temel hak ve şsatımında büyük güçlüklerle özgürlüklerin genişlemesi ge sinin en önemb sorunlanndan biri olan enflasyo var, o da Türkiye'nin çağdaş. ekonomik kurallakarşılaşır. Bunun doğal sonurekırken bunun tam tersi nu, bu kez "süreklilik" kazanmış bulunan niteb ra göre işleyen bir vergi düzenine sahip olcu, o yıllarda tamamına yakını yapıbr. Hükümet, ekonomik ğiyle ve çok daha yüksek oranıyla. yaşıyor. Ger madığıdır. Türkiye'de ulusal gelirin yaklaşık Döviz Kuru (TU$) dışabmla sağlanan şeker ve gelişmedeınokratiklesıne iki çekten ekonomi, l'950'lerin ikinci yansmda yüda %22'si vergi olarak alınıyor. Avrupa Topluluğu dokuma gibi temel tüketim iemi varmtşcasjna, buniardan ortalama %25 enflasyona dayanamadı ve bunah ortalaması ise bunun iki katı, yani ° .44 dolayıDolar kuru/ ürünlerinin dışalımında doğan birinciyi yeğler. Ekonomik ma sürüklendi, 1980 öncesinde bunabmın en ağır ndadır. Özetle Türkiye vergi yapısını öncelikle düYıllar alış/yıl sonu güçlüklerdir. Öbür yönde bubunahmın ağırlaşmasıyla bir olduğu üç yıbn zeltmek duru19231945(ortalaması) 1.55 nahmdan etkılenmeyen ve leşen siyasal bâskı ortamı yıllık enflasyon mundadır. 19461959 (sabitkur) 2.80 planh bir yaklaşımla hızb bir Yabancı sermaye (milyon S) cumhuriyetin ilk askeri mü oranı da ortaKamu yöne8.01 19601970 (ortalaması) lama %46.5'tir, sanayileşme gercekleştiren dahalesı sonucunu verir. timine ibşkin izin verilen Fiilen gelen yabancı 14.47 19711975(ortalaması) oran Sovyetler Birliğj vardır. son bir noktaEkonomik ve siyasal bu aynı Yıllar yabancı sermaye sermaye (net) 19761979 (ortalaması) 23.53 ya değınilmebnalımdan çıkış, ekonomide 199093 üç ydı Bu ortamda ve Çok aynntılı 1 1950 1980 89.25 5 dir. Istaüstik planh gebşme yaklaşımı siya için yılda %56. teknik çauşmalardan sonra 1960 1981 132.30 10 24 Enstitüsü'nün sette de daha demokratik bir 6'dır. ülke "devletçüik" uygulamaKısaca, 1970 184.90 1982 88 56 neredeyse ortamdır. sma gecmiştir. Türkiye, iirettiuygulanan 1980 1983 280.00 97 18 Cumhuriyetle ği hammaddeleri işteyerek teTürkiye 1960'b yülara gel ekonomi pobti1983 1984 442.50 103 46 yaşıt olmasına mel tüketim >e kağıt, çunento, diğinde, sanayileşmede temel kası enflasyona 1984 1985 574.00 271 113 karşın. ülkedemirçeh'k gibi yaşamsal ara tüketim ürünlerinin yerb üre yenik düşmüş1985 1986 755.90 235 99 mizde ekonomiurünleri üreten sanayi kurmuştimini gerçekleştinniştir. tür. Enflasyo1986 1987 1018.35 364 125 ye ilişkin veritur. Ana amaç bu urünleri yeGündem, yerb üretime dayab nun nedenleri, 1987 1813.02 1988 665 106 ler, özellikle isterti ölçüde yerti üreterek dîşa sanayileşmenin ikinci aşa ulusal gelirin 2311.37 1988 1989 821 354 tihdam verileri, bagunlüığı örtadan kaldırmak masım gerçekleştirmek; oto %1015'i do1989 1990 2927.13 1.512 663 düzenü ve güven ya da Kadro'da Şevket Süreymobil, buzdolabı, çamaşır layında bulunan 1990 1991 5074.83 1.861 713 verici bir biçimya'tun (Aydemir) vurguladığı makinesi ve TV alıcısı gibi kamu kesimi 1991 1992 8555.85 1.967 783 de toplannuyor. gibi bu ürünlerde 'İstiklal" dayanıkh tüketim ürünleri açıklan ve izle1992 1.820 779 oysa günümüzsağlamaktır. Dışabm yenne nin yerb üretimini sağla nen para pobtiKaymak: (îmönctsi) DİE, İstatistik Göıtırde özebkle yerli üretim biçiminde sanayimaktır. Bu işlevi önceleri, bu kasıdır. Gerçekgeler, 19231990 s 29091 DPT: Ekonomik ve Sosval Gelişmeler, 19501992 s. 26 aybk,üç aybk leşme denilen bu yaklaşım ile urünleri dışandan getiren ten dolaşımdaki (1980sonrasıl T.C Merke: Bankası. DçAyii BOttn 1993J l,s.8Û issizlik oranTürkiye daha sonraki yıllarda özel sermaye üstlenir. Ya para miktan siyasal bağımsızbklanna kabana sermayeyi ve KİTi de 1970'te 12 milyar liradan 1980'de 218 milyara ve lannı ekonomik dunımun bir göstergesi olarak vuşan ülkelere örnek olmuş ya da öncülük etmiştir. yanına alan özel ticari sermayenin dış rekabet 1990da da 11.4 trilyona yükselmiş bulunuyordu. almayan anlayış, kesinbkle çağdışı kalmış sayıbr. Ekonominin geleceği sorunu. Türkiye insanının Burada iki noktanın altı çizilmebdir. Bunlardan bi karşısında "konıaan" bir ortamda sanayi üretimine son üç yılda da bunun yaklaşık beş katına üüretim süreçlerine katılma biçimiyle açıklık kazarincisı, devletçi sanayileşmenin, dış ticaret ve bütçe yönelmesi sağlanır. Sanayileşme surecinde KİTin rmanıyor. açığı verilmeden gerçekleştiribııiş olduğudur. Ülke işlevi, Sovyet kredilerinden de yararlanarak petroEkonominin dış ödeme sorununa çözümü de nacaknr. Türkiye, özel mülkiyetkamu mülkiyeti bu politikalar sonucu olarak o dönemde daha son kimya, alümınyum, demirçebk gibi ara mallann dış borçlanma ve yüksek faiz uygulamasına da gibi tartışnıaların ötesinde, sermaye kaynaklannı raki on yıllann "sürekhlik kazanan hastalığı" enf üretımini yapmakür. yab kısa süreb yabana (sıcak) paranın ekonomiye ileri teknoloji kullanarak dış pa/arlarda rekabet lasyon olgusuyla ve dış ödeme güçlüğü ile karşılaşEkonomi 1960'h yıllarda sendikal haklann işler girişidir. 1980 sonrasında dış pazara çok yüksek edebilir üretim >apan süreçlerini nasd yakalayabimamıştır. tkincisi de genel kanının tersine, devletçi bk kazandığı bir ortamda hızb bir büyüme göstenr oranb parasal devlet desteğiyle açılan sanayi, ken leceğiın kararlaştvrnaudır. Tartışılması gereken bğin özel kesime karşı olmadığıdır. Uygulamayı se de iç ve özelbkle "haşfaaş" sorunu gibi dış etmen disini teknolojiye dayab rekabete hazırbyor, deni ana soru budur ve çıkacak sonuca göre öncebkle Ekonomi Bakanı olarak yürüten Celal Bayar'ın de ler ünlü demokrasiekonomık gelişme ikilemini ye lemez. Asbnda 1980 sonrasının ekonomi pobti verilecek üriinler ya da sektörler bebrlenecektir. yimiyle kamu sanayii özel girişimleri beslemiş, on niden gündeme getirir ve 1971'de yeni bir askeri kasında sanayileşme tümüyle piyasa koşullannın Bu tür bir gebşme süreci, çağın gerektırdiği hak ve İann "süt anası" olmuştur. müdahale ile bu kez hak ve özgürlüklerin sını yaratacağı yatınm dürtülerine bağb olarak gelışe özgürlüklerin egemen kılınması, kurumlann deEkonomi, II. Dünya Savaşı'nm sanayileşnıeye ge rlandınlması yoluna gidiür. cektir beklentisi ya da görüşü geçerbdir. Ancâk mokratik işieyişe ve etkinüğe kavuşturulması ve intirdiği kesintiyi, sa\aş sonrasında çok farklı bir niteTürkiye'nin ekonomi politikalannı simgeleyen KİTin "özeUeştirme" düşüncesiyle sanayi yatın sangücünün niteliksel getişmesine öncelik verilmeBksel değişinüe birlikte sürdürmüştür. hızla sanayileşme özlemi 1970'li yülarda yeni bir ni mlannı neredeyse tümüyle durdurmasının da siyle sağlanabttir. Cumhunyetin ekonomik gebşABD'nin dış yardım ve kredileri, önceki yillarda teliğe bürünür. Daha 1950'lerin sonunda başvuru katkısıyla sanayiin gelişrnesi ekonominin günde me özü de budur. umhuriyet yönetiminin çok önemli ekonomi politikası yaklaşımı, kamu maliyesi kuramında altın ilke denilen kurala uymasıdır. Buna göre devlet bütçesi açık vermemeliydi. Gerçekten de kuruluş yıllanndan başlayarak yaklaşık çeyrek yüzyıl, büyük bunalıma, devletçüik uygulamasına ve II. Dünya Savaşı koşullanna karşın, 1950'ye dek denk bütçe yaklaşımı sürdürülmüştür. Amaçlanan, enflasyona yol açmayacak kararlı bir ekonomik ortamdır. C Bu hikaye belli ber efsanedir; fakat harpten evvelki Amerikalıların para harcamaya karşı olan iptilası esasen herkesçe malumdur. Bu devirde Amerikan banka ve tasarruf kasalarında halkın yaptığı küçük tasarruf miktan ancak; 6.181.000.fJ00dolardır. Halbuki 1926'da bu miktar; 16.395.000.000 dolar olmuştur. Harpten sonra yalnız ilk mekteplerde yapılan tasarruf propagandası neticesi olarak 19191920 ders yılı zarfında Amerikalı çocukların tasarruf sandıklarına yatırdıkları para: 2.800.000 doları bulmuştur. Şu halde yeni Amerika eski Amerika'ya nazaran daha hesaplı ve tutumludur. Fakat bu hal yalnız Amerika'ya mahsus bir hal değildir. Sovyet Rusya halkının 1923'te tasarruf kasalarına yatırdıkları küçük tasarrufat yekünü 11.500.000 ruble olduğu halde bu miktar 1926'da 115.000.000 rubleye baliğ olmuştur. Şu halde Sovyet vatandaşı gittikçe hesaplılaşıyor. Çünkü memleketin menfaati hesaplı ve tutumlu olmaktadır. Diğer bir yerden misal alalım: Avustralya'da harpten evvel, yani 1913te tasarruf teşkilatlarına yatırılmış küçük tasarrufat miktan; 80.000.000 sterlinden bu miktar 1926da 194.400.000, yani bizim paramızla 1.950.000.000 liraya baliğ olmuştur. Halbuki Avustralya'nın nüfusu harpten evvel 4.872.000 ve harpten sonra 6.111.000 kişiden ibaretti. Nüfus başına bizim paramızla 325 lira biriktirilmiş demektir. Hülasa: Cihan biriktiriyor. Cihan gittikçe daha tutumlu ve daha hesaplı oluyor. Harpten sonra mUletlerin hesaplarını şaşırdıkları ve kendilerini akıntıya kaptırdıkları hikayeleri doğru değildir. Bilakis; harpten evvel birşahsi ve ailevi emniyet meselesi olan tasarruf davası, harpten sonra bir milli kudret ve hayatiyet meselesi oldu. Memleketimize gelince; bizim küçük tasarrufat yekunlarımızda, butun diğer iktisadi işlerimiz gibi cihan istatistik neşriyatına aksetmiyor. Fakat bu yekunlarelde mevcut perakende malumata nazaran bizi cihan müvacehesine çıkaramayacak kadar azdır. Emniyet Sandığı ile diger bankalarımızdaki küçük tevdiat yekunu ancak 13.000.000 lira etrafındadır. Yani nüfus başına tasarruf edilmiş yalnız bir liramız var. Halbuki, yalnız kötü gramofon plaklarıyle ecnebi içkilerine ve lüks mensucat emtiasına verdiğimiz paraları tasarruf etsek bu yekunu bir sene içinde hatırı sayılır bir dereceye çıkarabiliriz. Vatandaş biriktir. Çünkü biriktirmekzarureti vardır. (Cumhuriyet12 Aralık 1930) eksiklik saymış ve "Arkadaşımdan daha az para harcamaya tahammül edemem. Borcumu Hd kat olarak ödeyeceğim" demiş. Aü Ulvi Ersoy SAKARYA TOPRAĞI Yendim bir bozkır ordusuyla Dudaklan yalama köylü askerlerimle Ve haziran gülünü Üsküdar'da bırakmış Harbiyeli teğmenlerimle Ağustos yangınını emperyalizmin Ardunda kağnı tekeri güneş Önümde bozbulanık ağıt Sakarya suyu. İZMİR TOPRAĞI Ordular! riağımsızlık Ordulan! Ymarlayın koca kalesini Afyonkarahisann tzmir'in önlerine Ve ovoın yalçın kayalara İzmir denizine karşı En güzel sözümü benim: "Ya bağımsızbk! Ya ölüm!" İşte bağmsızhk Çeker gider gemiler. Işte ölüm Bağımsızhk bahçesinde gül ağaa yiğitler! ULUSAL TOPRAKLAR Türkçeden bir güldür Gelincik ve buğday Beşiği türkünün Gömütü ağıdın Ve bir köylü cigarasında MalatyaKurtalan treni Bucak müdürlüğündeki solgun bayrak Ve köy okulunda öğretmen: Kemal Ataturk Ulusaltoprak! CE^TIUN ATUF KANSU