Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 SİYASET85 lunca değişik tonlarda sesler çıkarıyor. Eski devirlerde ise tokmak olarak, yakalanan düşmanların uyluk kemikleri kullanılırmış. "Nimangi" töreni genellikle üç gün sürer. İlk gün kadın ve çocuklar, ikinci günü erkekler değişik danslar sunar. Son günü ise tören alanına dikili sırıklara ki bunlar hindistancevizi meyveleriyle süslenmiştir domuzlar ve yemler bağlanır. Kurban edilecek domuzlann çoğunun alt köpek dişleri halka yapacak şekilde ağızlarının yanından dışarı taşmış durumdadır. Buna, Bislama dilinde "kıvrımlı domuz dişi" anlamında "pig task" deniyor. Domuzlann üst köpek dişleri küçük yaşta çekilir. Böylece büyüme serbestliğine kavuşan alt köpek dişleri yukarıya doğru kıvrım oluşturarak yarım halka biçiminde büyür. Domuzun değeri bu kıvrımların sayısına göre artar. Daha sonra bu dişler ya gerdanlık olarak boyuna asılır ya da değişik suslümelerde kullanılır. Rütbe törenlerinde, Kıvrımı fazla olan domuzlardan ne kadar fazla kurban edilirse reisin aldığı rütbenin değeri o derece artar. Kuşaktan kuşağa, "Falanca reis, nimangisinde falanca sayıda üç kıvrımlı domuz oldürmüştii.." diyerek anlatılır gider. Her bir törende kurban edilen domuz sayısı 5060 kadar. öldürülen her domuz yerine, domuzun büyüklüğüne göre tören meydanına taşlar dikilir. Bu taşlar reisin rütbe töreninin nesillere geçecek kanıtı olarak kalır. Her reisin tören alanı ayrı ayrıdır. "Nimangi" töreninde Uçüncü gün, kadınlara yasaktır. RUtbe alacak reis, kardeşleri eşliğinde, başına tüyler takmış, vücudu boyanmış ve yeni "namba"sını giymiş olarak tek sıra düzeninde domuzlann etrafında döne döne dendi mi bitti. Bazılarım değiştirmek olanaksızdır. Bazı "tabu"ları yerinden oynatabilmek geleneksel anlaşmaları, törenleri gerektiriyor. Zaten birçok "tabu"nun doğaüstü güçlerden destek gördüğü inancından dolayı bunlarla oynamak hastalık, ölüın gibi felaketleri getireceğinden kimsc de cesaret edemiyor. Anlaşmayla çözümlenebilen "labu" örneğini kabilenin çevre kabilelerle olan toprak ilişkilerinde gözlemek olası. Herhangi bir nedenle komşularıyla anlaşmazhğa düşen reis, kabilesinin toprağını"tabu" ilan ediyor. Arazinin sınırına dikilen bir sırık ve bunun üstüne konan kava dalı yasağın göstergesi. 5060 sene öncesine kadar yasak işaretini asarak kabilenin toprağına girenin cezası ölümmüş. Uzlaşmak isteyen kabile reisi, "tabu"yu koyan kabilenin reisine önce elçiler aracılığıyla haber salar sonra da her iki reis sırığın yanına gelerek görüşmelere başlarmış. Anlaşma sağlandıgı takdirde suçlu tarafın re1si barış bedeli olarak belirli sayıda domuz ve yam vermesi gerekirmiş. Kabilenin maddi gücü istenilen miktan ödemeye elvermiyorsa karşılık olarak kabile arazisinden toprak verildiği belirtilmekte. Bu gelenekler, karşı tarafı "öliimle cezalandırmak" dışında günümüzde de geçerliliğini korumakta. Büyük Nambasların artık geçmişte kalan yamyamlık törelerinde yalnız erkek savaş esirleri "tanrılara kurban" edildiği gibi, kadınların bu "kurban eti"nden tatması da yasakmış. Esir alınan kişi köy meydanında bir direğe bağlanıp kafasına "nal nal" adı verilen erkek cinsel organı biçimindeki bir tokmakla vurulup öldürüldükten sonra tamtamlar eşliğinde "zafer" dansları yapılırmış. KABILEDE YAŞAM Reisin eşlerinden biri hasta çocuğunun getirdi. Ateşler içinde yanıyor; dalağı da oldukca iri. Büyük bir olasılıkla sıtma. Zaten, sıtma Ulkenin en ciddi sağlık sorunu. Onu tüberküloz, solunum yolu enfeksiyonları, eksik beslenme ve olumsuz çevre sağlığı koşullarının getirdiği diğer rahatsızlıklar izlemekte. Afrika ve Asya'nın sıcak kuşağında görülen garip tropikal hastalıklara burada rastlanmıyor. Kıtaların uzağında kalmış olmasının bunda önemli bir payı var. Birçok bulaşıcı hastalık (verem, frengi, kızamık, grip gibi) Pasifik adalarına ilk kez beyazlar tarafından getirilmiş. Böylesi hastalıklara karşı doğal bağışıklığı olmayan yerli halkın adeta "kırıldıgından" söz ediliyor. Evinden ayrı bir yerde, köyü çevreleyen çitin dışında Viranbat'ın "Nakamal" adı verilen kendine özel, kadınların girmesi kesinlikle yasak olan bir makamı var. Reis zaman zaman buraya gelir, varsa konuğunu da getirerek "kava" içip sohbet edilir. "Kava" yalruz Nambaslarda değil, tüm Güneybatı Pasifik toplumlarının yaşantısında önemli yer tutan bir içki. Aynı isimdeki bodur bir ağacın (Latince: Piper Methysticum) köklerinin havanda ezilip su ile karıştırılarak elde ediliyor. Görünümu, kokusu ve tadıyla çamurlu suyu andıran içkinin etkisine varabilmck îçin aç karnına içmek gerek. Geleneğe göre bir dikişte içilip bardağın dipindeki tortu yere dökülüyor ve ardından da tükürülüyor. Kavayı ayakta içmek lörelere aykırı; bu nedenle içerken diz çökülüyor. Bardak yerine hindistancevizi kabuğundan kâseler kullanılmakta. Bir iki kâseden sonra insanda tatlı bir uyuşukluk başhyor. önce dili ve dudakları sonra da tüm bedeni mayıştıran bir etkisi var. Alkolden çok narkotik özelliği olduğu belirtilmekte. Büyük Nambaslarda kava, kadınlara kesinlikle yasak. Değil içmeleri içilen yerin yakınuıdan bile «eçmeleri, içen erkekleri gözetlemeleri ağır cezalar getiriyor. En azından, kava içenleri gözetleyen kadınlan taşlayarak uzaklaştırıyorlar. Kadınlar da bunu iyi bildiklerinden /.aten yaklaşmamaya özen gösteriyorlar. Viranbat'a kavanın neden kadınlara yasak olduğunu sorduğumda yanıtı şu oldu: "Biz kavayı huzur bıılmak için içeriz. Kava içilcn ortamın çok sessiz olması gerekir. Kava içen kişi gürüllüye, yüksek sese, fazla konuşmaya gelemez..." Reisin bu açıklamasında belirli bir oranda gerçek payı olabilirse de asıl neden "erkegin üstünlüğü" inanışından kaynaklamyor olmalı. Son yıllarda, Avrupa'da kavadan kadınların aybaşı sancıları için ctkili bir ilaç uretmeye başlamaları da "Kava olayı"nın bir diğer yönü... Kava Bıınlaı da "kuçuk" Sumbas. "htıçuk"un nedeni, cinsel organlarmı örtmede kullandıkları ve "namba" adını verdikleri "giysi"nin "Büyük" Nambaslarınkine oranla daha "küçük" olması. Minnet Sünnet, Büyük Nambaslarda günümüze kadar sürüp gelen ve hatta Hıristiyanlığı kabullenmiş olanlarında bile devam eden bir gelenek (sünnet yalnız Büyük Nambaslarda değil birçok Pasifik toplumlannda da uygulanmakta). Büyük Nambaslardaki sünnet tekniği Müslümanlık ve Museviliktekinden biraz farklı. Sünnet derisinin tamamı değil yalnızca üstü, ucu sivri ve keskin bir bambu çubukla kesilerek derinin cinsel organm altında toplanması sağlanır. Kabilede sünnet erkeklik simgesi olarak değerlendiriliyor. Erkek çocuk ancak sünnetten sonradır ki "namba" örtüsü takma, köy odasına girebilme ve toplumdaki rütbe alma basamaklarını tırmanabilme haklanna sahip olur. Çocuklar genellikle 1012 yaşından sonra ve kasım şubat ayları arasında toplu olarak sünnet edilirler. Sünnet için kabile reisinin onay vermesi gerekmekte. Eğer reisin sünnet çağı yaklaşan oğlu veya yeğeni varsa ve de onları gelecek yıl sünnet ettirmeyi tasarlıyorsa içinde bulunulan yıl için sünnet törenlerine izin vermez. Sünneti izleyen 30 gün, tüm çocuklar köy adasında yatıp kalkarlar. Sürenin sonunda çocukların saçları üç tutam saç kalacak şekilde kökünden kesilerek törenlc dışarı çıkarlar. Bu sırada aile büyükleri erkekler, sazdan yapılmış püsküllerle çocukların sırtlanna vurarak oğullarının artık "erkek" sayılmasından duydukları gurur ve mutluluğu belirtirler. Kabile reisliği Kabile reisliği babadan oğula veya kardeşten kardeşe geçen bir makam. Reisliğin 12 deıecesi var. En üst rütbeye ulaşanlar isimlerinin sonuna "mal" eki alıyor. Reis kabilesi üzerinde etkili tek kişi. Kabilesini yöneten, anlaşmazlıkları çözen, kararları veren ve uygulayan odur. Kabile halkı da karşılığında ürünlerinden pay verip, özel günlerde çeşitli hediyeler sunarmış. Yine söylendiğine göre reisin kabiledeki istediği kadına sahip olma hakkı da varmış. Ancak, zaman her şeyle birükte reisin etkinliğini de değiştirdiğinden bugün, Viranbat'ın ve oğlunun Büyük Nambaslar üzerindeki gücü eskisi kadar değil. Eskidendiujtnanları öldürmede kullamlun cinsel organ biçimindeki tokmak ve maskeyle dans eden Büyük Nambas yerlisi. dans etmeye başlar. Dans sırasında kabilenin diğer üyelcri tamtamlar çalıp şarkılar söylcyerek ortama coşku katarlar. Danstan sonra reis elindeki tokmağı domuzlann başına vurarak kurban işlenıini tamamlar. öldürmek istemediği genç domuzların başlarına tokmakla hafifçe dokunarak geçer. Bu domuzlar beklenmek üzere reisin yakın akrabalarına hediye edilir. Doğum, hastalık ve öliim Doğumdan sonraki ilk 10 gün annenin yattığı kulübeye kabile ebesiyle yakını bir kaç kadın dışında kimse giremez. Bebek babaya bile kapının eşiğinden bir an gösterilir o kadar. Onuncu gün dolunca bebek yine törenle dışarı çıkartılırken, kabilede iyi huyu ile tanınan bir kişi (bebekle aynı cinsten) aile tarafından davet edilerek bebeğin ağzına bir damla su damlatır. Böylece, doğan çocuğun büyüyünce o kişi gibi iyi huylu olacağına inanılır. Doğaüstü güçler, ruhlar Büyük Nambaslarda yaşamın her devresinde etkin rol oynar. Tüm her şeyi yaratan, yönlendiren gücün adı "Tana"dır. Bir kişi güçlüyse ve kabilede saygınlığı varsa o kişi için "Tana'sı kuvvetli" deyimi kullanılır. öte yandan "iyi ve kötü ruhlar" kişilerin her zaman çevresındedir ve her davranışı yakından izler. Hastahkların, belaların, ölümlerin nedeni hep bu "kötü ruhlar"dır. örneğin gece ateş yakılmaksızın herhangi bir yiyeceğe el sürülmez. Karanlıkta yiyeceğe "kötü ruhlar" bulaşır. Ancak ateş yakılırsa bunlar ışıktan korkup kaçarlar. Bir kişi hastalanmışsa muhakkak bedenine yine böylesi ruhlar girnıiştir. "Kötü ruhlar"ın bedent girmesine yol açan en büyük neden kişinin kabile törelerine, "tabu'Mara uymaması veya reislerine, köyün etkin kişilerine saygısızlık etmesinden kaynaklanır. Karşılık olarak töreler (kastim) kişiyi cezalandırmış, bedenine "kötü nıhlar"ı sokmuştur. Veya bir düşmanı kendisine büyü yapmış da olabilir. Artık bunlann hangisi olduğunu ve de çaresini yalnızca köyün büyücü hekimi bilecektir. ölüm "kötü ruhlar"ın en ağır cezasıdır. Kişi öldüğünde ruhu bedenden ayrılsa da yine köyün yakınlarında bir yerlerdedir, bedeninden fazla uzağa gitmemiştir ve ailesine, yakınlanna gereğinde yardıma koşabilir. O nedenle de yaşadığı kulübesinin içine gömülür. ölen kişi kabile şeflerinden biriyse, önce törenle makamına (nakamal) taşınır. Bambudan bir platformun üstüne konur. Platformun altında hafif bir ateş yakılıp ancak sönmemesine dikkat edilerek ceset böylece 100 gün tutulur. Sürenin bitiminde platformun üzerinde kalan iskeleti ormana götürülüp bırakılır. Büyük Nambaslarda şefler asla gömülmez. Gömülenler sıradan kişilerdir. Fakat ölen kişi her kim olursa olsıın ailesi ve yakınları, ardından 100 gün sürecek bir matcme başlar. Bu sürede çalışmak, traş olmak yasaktır. Malekula adasının güneyindeki "Küçük Nambaslar" kabilesindc ölen kişinin kafatası korunarak heykeli yapılıp, köy odasında saklanır. • •• Çağın çarkı buralarda biraz ağır dönse de hızı, kabile toplumlarını değiştirmeye yeterli olabiliyor. Vanuatu'da Amok, Amok çevresinde de Viranbat, Büyük Nambas geleneğini surdürme çabasında. Tropikal yağmurlar hızlıdır, bereketlidir. Budanan toprak iki, uç haftada gür bir yeşilliğe bürünür. Reis Viranbat'tan sonra, kabilenin kıyılara göçmüş olanlarında geleneklerin "ruhlan" yine köylcri çevresinde yer yer dolaşacak olsa da, Amok'un kısa sürede otlarla, sarmaşıklarla örtülüp kaybolacağına hiç kuşku yok... Dr. Nadır Paksoy, Vanualu 'da BM görevlısi olarak bulunmakla, çevre sağlığı konusunda uraşttrma yapmaktadır. Rutbe alma (Nimangi) törenleri "Nasara" köyün merâsim meydanına verilen ad. Çevresine, 22,5 m boyunda garip biçimlerde insan yüzleri oyulmuş tamtamlar dikilmiş. Tamtamlar sert bir ağacın (örneğin ekmek ağacı) gövdesinden iyi oyularak yapılır. Tahta tokmaklarla vuru "TabıT'lar "Yapılması kesinlikle yasak" anlamına gelcn "tabıT'lar Büyük Nambasların günlük yaşamında önemli yer tutar. Bir şeye "tabu"