23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MAEVO yorlar. "Büyiik" eki kabileylc ilk karşılaşan beyazların (muhtemelen tngilizlcr) eklediği bir takı. " S " harfi de tngilizcc çoğul belirttiğinden kabilenin adı olmuş "Büyiik Nambas". Pekiyi, beyazların aklına "Biiyük" demek nereden gelmiş? Daha önce de belirtildiği üzere adanın güneyinde yaşayan bir kabile toplumu daha var. "Küçiik Nambas" denen bu kabilenin erkekleri de cinsel organlarını benzer bir sargıyla sararlar. Bu sargı Buyük Nambaslardaki gibi püskUl püskül değil; ınuz yaprağından yapılma olup boyutları da onlarınkine kıyasla biraz daha ufaktır. O nedenle buralara gelen Batılılar, bu iki toplumu "cinsel sergi"nin ölçüsüne göre "Biiyük Nambas", "Küçük Nambas" diye isimlendirmişler. :r sa, erkek ilişki kurduğu kadının kocasına hediye vererek "cezasını" ödemesi gerckiyor. Hediyeler genellikle kabilenin günlük yaşamında önemli yer tutan maddeler arasından seçiliyor. Domuz; yam, taro, manyok gibi patatesgillerden nişastah kök sebzeler ile yerel içki yapımında kullanılan " k a v a " adlı bitkinin kökleri en değerlileri. Günümüzde buna şeker, pirinç, viski ve kumaş da eklenebiliyor. Evli bir erkek bekâr bir kızla ilişki kurarsa bu kez kızın ailesine hediyeler sunmak zorunda kalır. Eğer evli bir kadın kocasını aldatırsa aldattığı erkek, kadının kocasına yüklü bir "hediye paketi" sunuyor. Ayrıca koca karısını döverek veya kırbaçlayarak cezalandırabiliyor. Daha eski devirlerde evli kadın böylesi bir ihanetin bedelini ya taşlanarak ya da diz kapaklarının arkasına kızgın taşlar bağlamp, taşların yol açtığı yanıkların iyileşme sırasındaki yapışıklıklar sonucu dizini açamayarak kötürüm kalmasıyla ödüyormuş. Bu ikinci yolun genellikle kabile reislerinin eşleri için uygulandığı belirtilmekte. Evli bir kadın hamile kaldığında, doğumuyla ilgilenecek olan kadına geçmişteki " t ü m günahlarım" itiraf etmekle yükümlü. Böyle yapılmadığı takdirde "kötü ruhlar"ın İcadını cezalandıracağı yani kadının çocuğunu düşureceği, ölü doğum yapacağı veya doğumdan sonra çocuğun öleceğine inanılıyor. Erkek için sağdıcına bu tür bir "iıiraf'ta bulunması diye bir töreye rastlanmıyor. önce de söz edildiği gibi erkeğin evlilik öncesi ilişkilerinden çocuğu olmamışsa "Erkektir, yapar" düşüncesi geçerli. 11 o(J kadar adadan oluşan Vanuatu'nun ikinci büyük adamı Malekula'nın kuzeyindeki "Amok" yaylasında bir kabile yaşıyor: Büyük Nambas. Büyük Nambaslar, giyinişleri, gelenekleri ve sosyal yapılarıyla klan izlerini fıâlâ sürdüren iki üç topluluktan biri. asıh iki, üç adet saz etek... Çevremiz kısa sürede reisin çocukları tarafından sanldı. Bir kısmı anadan doğma, diğerlerinin üstünde yalnızca don var. F.rişkin yaştaki kızları ise entarili. Çoğu şiş karınlı, kıvırcık esmer saçlı, çikolata renginde çocuklar. Kömür siyahi gözleri fıldır fıldır. Vanuatu'daki tüm yaşıtları gibi sevimli mi sevimli... Reis 13'ü erkek, 1 l'i kız olmak üzere tam 24 çocuk babası. En büyükleri 35 yaşlarındaki Nisai, en küçük çocuğu da henüz l yaşında. Nisai, baba ocağından ayrılıp daha önce de sözü edilen Unmet köyüne taşınmış. Reis ve ailesi dışında Amok'ta kimse kalmadığından Viranbat, Büyük Nambasların resmi reisliği unvanını Nisai'ye devretmiş. Kendisi şu anda manevi reis durumunda. Ancak Amok'u terk ederek deniz kıyısındaki köylere yerleşen Büyük Nambaslar arasında şimdi yeni yeni reisler türemeye başlamış ve her reis kendi bölgesinden sorumlu. Viranbat'ın köyde kalan çocuklarının sayısı 15. Diğerleri iş, evlilik ve okul gibi nedenlerle ayrılmış. tçlerinden 2'sinin başkent Vila ile ikinci büyuk şehir Santo'da memur olarak çalıştığını da belirtti gururlanarak... önceleri evlerine ve köyün diğer köşelerine saklanjp bizi gözetleyen eşleri, reisin çağırmasıyla teker teker ortaya çıktı. Biri ikisi elimizi sıkarken diğerleri yine uzakta kalmayı yeğledi. En yaşlısı 55, en genci 35 yaş civarında. Göğüsleri çıplak, sazdan bir etek bellerini sarıyor. Saçları re Aile ve kadınerkek ilişkileri Reis Virinbat 65 yaşlarında, oldukça dinç görünümlü bir kişi. Hepimizin elini teker teker sıktıktan sonra Bislama diliyle "Hoşgeldin dokta (hekitn demek), bizi ziyarete geldiğin çok iyi oldu. Zira çocuklarımdan biri çok sıcak (ateşi var). Kastım lif (kocakarı ilacı) dencdim ama pek fayda etmedi" diyerek köyü çevreleyen bambu duvardaki tek giriş aralığını örten sırığı kaldınp bizi içeriye buyur etti. Bir kişi hariç.. Beraberimizdeki sıtma savaş teknisyeni arkadaş Manase bu kabileden. Çocuk yaşta, ailesi, Amok'tan göçüp aşağılara yerleşmiş. Manase koşullarını zorlayarak sağhk memur olmuş, daha sonra da Papua Yeni Gine'de sıtma kursu görmüş. BUyük Nambas törelerinin bir çoğuna anlam getirebilmek güç. Antropologlar kabilenin sosyal yapısının çok karmaşık, bazı özelliklerini ise anlamanın olanaksız olduğunu söylüyor. Manase, Viranbat'ın yeğeni. Reisin yakın akrabast olan erkeklerin köye girmesi, hele hele eşleriyle konuşması yasak, daha doğrusu " t a b u " . Kabilede aile ve akrabalık ilişkileriyle ilgili yasaklar oldukça çeşitli ve çeşitli olduğu kadar da ilginç. Viranbat'ın en büyük oğlunun karısının Viranbat'ın yakınına gelmesi ve kendisiyle konuşması da yasak. Ayrıca, erkek kardeşlcrin en büyüğü kendisinden sonra gelen kardeşlerin eşleriyle görüşüp konuşamaz. Küçük kardeşler ise ağabeylerinin eşleriyle görüşme, konuşma hakkına sahip. Eğer ağabey ölürse dul kalan karısı bir sonraki kardeşle evlenir; erkek kardeş evliyse bile onun ikinci eşi olur. Çocuklar da onun bakımı altına girer. Dillerinde "amca"yı belirten özel bir kelimenin olmayışı, "amca" yerine "küçük baba" denmesi de bu olguyu destekliyor. Bu konu Freud'un ünlü "Totem veTabu" yapıtında da yer alıyor. Eserinin "Mahremle Cinsel İlişkinin Dehşeti" adlı ilk bölümunde Frazer adlı antropoloğun şu gözlemlerini aktarır: "Yeni Hebrid Adalan'ndan (Vanuatu) Lepers'le (bugünkü Ambae Adası) ergenlik çağına gelen genç baba evini terk ederek, düzenli olarak yiyip içebileccği kulüpevi'ne (nakamal) taşınır. Bu arada yine baba evine gidip yemek isteyebilir. Ancak kızkardesi evdeyse yemek yemeden derhal geri dönmek zorundadır. Eğer kı/.kardeşi evde degilsc kapı eşiğine oturur, yemegini yiyip, hemen oradaıı ayrılır. Kızkardeşine yolda rasllayacak ulursa, kı/kardeş saklanmak veya kaçıp uzaklaşmak zorundadır. Erkek ne şekilde olursa olsun kızkardeşinin adını hiç söylememekle yükümliidiir". Frazer'in gözlemleri Vanuatu'nun başka bir adasında, Büyük Nambaslar kabilesinde benzer biçimde çağımızda da canlılığını koruyor. Araştırıcılar bu geleneklerin "mahremle cinsel iliskidın" sakınılmasıyla ilgili olduğunu ileri sürüyorlar. Vanuatu Kültür Merkezi Kütüphanesi'nde rastladığım, H.Fox tarafından hazırlanmış bir çalışmada (Avoidance Terms Amongs Big Nambas, 1979 Büyük Nambaslarda Söylenmesi Yasak Olan Terimler) Büyük Nambaslarda kadınların özel bir kelime dağarcığına sahip oldukları, bunun erkek YENİ GİNE •SOtOMON AOL VANUATU .. »Jl <* ERROMANGO TANNA\; YENİ KALEDONYA AVUSTUMLYA NORFOLK V ZHANDA/f Vanauatu, Oüneybatı Püsifîk 'te bir adalar devleti. ler tarafından bilinmediğine değinilerek, erkeklerin bulunduğu toplumda bazı eşya ve fiiller için kendilerine özgü kelimeleri kullandıklarından söz ediliyor. Yine aynı eserde, yazarın 1979 yılındaki gözlemleriyle Freud'un söz konusu kitabındaki örnek arasındaki şu benzerlik de ilgi çekici. Fox'un Büyük Nambas kadınlanyla olan gözlemleri şöyle: "Her kadın, evlendikten sonra kocasının erkek kardeşleri, kayınpederi ve erkek yeğenleriyle akrabalık ilişkilerini sıfıra indirmek zorundadır. Bunların kimler oldugu, geline kaynanası larafından ögretilir. Gelin bu kişilere bakamaz, onlarla beraber oturup yemek yiyemez. Selamlaşamaz. Eğer yolda onlardan biriyle karsılaşacak olursa, yüzyüze gelmemek için çalıların arasına gidip saklanmak zorundadır. Herhangi bir nedenle bu kişilerin ismini bile söylemesi yasak olduğu gibi, bu isimlerden birini çağnşlıracak diğer kelimeleri de kullanama/. Örneğin, kocasının erkek kardeşlerinden birinin adı 'Göktaş' ise ne şekilde olursa olsun 'gök' veya 'taş' kelimelerini kullanama/. Onun yerine so/u edilen özel dağarcıgından bir kelime seçer." Büyük Nambaslarda kadınlarla ilgili törelerin içinde " ö n üst kesici dişlerden birinin çeldlmesi" geleneğinin öneınli bir yeri var. Kabilede ergenlik çağına gelen her kızın ön üst kesici dişlerinden biri törenle çekilir. Bu, kadının artık cinsel olgunluğa eriştiğinin simgcsidir. öte yandan, âdet kanaması sırasında kadınların "kirli k a n " akıttıklarına ve bu kanın "kötü ruhlarla bulaşlığına" inanıldığından, bu süre içinde kadının kulübeden dışarı çıkması, bir işle uğraşması ve diğcr kadınların yanına yaklaşması yasaktır. Kadın kulubesinde oturup surenin geçmesini bekler. Evliyse kocası, bekârsa annesi veya bir yakını kulübenin kapısından içeri girmeksizin yemek uzatır. Kabilede, evlilik öncesi cinsel ilişkiler pek hoş karşılanmamakla beraber öyle katı kurallar da getirilmiyor. "Gözden uzak" olduğu, dallanıp budaklanmadığı sürece göz yumuluyormuş. Eğer erkeğin " b u kaçamaklardan" bir çocuğu olur ve de çocuğun annesiyle evlenmezse, kadının ailesine hediyeler vermek zorunda. Kadın başkasıyla evlendiğinde çocuk artık annenin ve üvey babanın olup, erkek kendi çocuğu üzerinde bir hak ileri süremez. Evlilik sonrası "ihanetler" ise yine gelenekler yoluyla çözülüyor. Evli bir erkek evli bir kadınla ilişki kurup da bu kalibede duyulur Amok köyü Aralıktan geçip, bambu duvarı aştıktan sonra muz ağaçlarının gölgelediği dar ve kısa patikayı izleyerek, homurdanan domuz yavrularının, cılız köpeklerin, tavuklann ayak altında dolaştığı bir alana ulaşılıyor. Alanın etrafı Viranbat'ın eşlerine ait kulübeler ve mutfak yerine geçen bir çardakla çevrelenmiş. Kulübeler 56 m boyunda, 23 m genişliğinde... Bir tür palmiye (sago palmiyesi veya yerel adıyla natangora) yapraklarından örülme, en yüksek yeri 1.80 m'yi geçmeyen çatının etekleri toprağa kadar değerek hem dam hem de duvar görevini görüyor. ö n ve arka yüz S Büyük Nambas kabilesinin geleneklerinl surdürdüğü köyün genel manzarast. ler ise bambudan yapılmış ancak tekrar aynı tür palmiye yapraklarıyla örtülmüş. Böylece evlerde iyi bir ısı yalıtımı sağlanıyor. Tek kişinin iki büklüm girip çıkabileceği bir delik, kulübenin hem kapısı hem de penceresi. Geceleri önü iri bir kalasla örtülüyor. lçi zifir gibi karanhk. Reisten izin alarak girdiğim bir kulübede el fenerinin yardımıyla göze çarpanlar şunlardı: İki ayn yerde sönmeye yüz tutmuş ateş, yatak olarak kullanılan birkaç hasır ve ipte isin önüne taktığı şeyiıı büyüğüyle örtülü. Kadınlar bu örtüyü başlarına rahatça oturtabilmek için saçlarını oldukça kısa kesnıek zorunda kalıyorlar. Reisin eşlerinin isimleri de ilgi çekici. En başa "büyiik reisin karısı" anlamına gelen " a h a b a " kelimesi geliyor. Sonra kadının doğduğu köyun adı ve en sonuna da babasının ismi ekleniyor. örneğin reisin en yaşlı karısının adı şöyle: "AhaoaAtlev Avla". "Atlev" doğduğu köy, "Avla" da babasının ismi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle