Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 St YASET 84 Katliamın üstünden iki yıl geçti; unuttuk mu? CENGİZ ÇANDAR T ki yıl önce bugün, yakın tarihin tanık 1 olduğu en insafsız ve vahşi katliamlardan biri Beyrut banliyösünde, Sabra ve Şatila adını taşıyan, birbirine bitişik iki Filistin mülteci kampında gerçekleştirildi. 17 eylül günü başlayan ve 18 eylül günü olanca hızıyla ve kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk demeden kamplardaki Filistinlilerin tam anlamıyla hunharca boğazlanmasıyla süren katliam 19 eylül günü duyuldu. Katliamın ortaya çıkmasıyla tüm insanlık vicdanı derin bir yara aldı. Tüm tslam ülkcleri uzun süre öfkeyle sallandı. Sabra ve Şatila katliamının yarattığı uluslararası çalkantı gün geçtikçe arttı ve önce İsrail'in güçlü adamı, Savunma Bakanı Ariel Şaron'un, daha sonra da giderek Başbakan Menahem Begin'in başını yedi. Askeri alanda, Lübnan'da Filistinliler üzerıne mutlak bir askeri başarı elde eden Israil, bu katliamla birlikte bambaşka bir sürecın içine, askeri kazançlarını siyasi sonuçlara dönüşturemedı, hatta sıyası ve ahlaki bir bunahmın çıkmazına girdi. Katliamın aritmetik bilançosu tam bilinmiyor. Israil ve katliamı bilfiil yürürlüğe koyan I übnanlı Falanjist güçler, öldürülen Filistinlilerin (ve bir kısım Lübnanlının) sayısını 300400, yabancı basın çevreleri 14001500, FKÖ lıderi ise 3 bin 200olarak açıkladılar. Kuşkusuz, dünya tarihi Sabra ve Şatila katliamından çok daha geniş çaplı katliamlara tanıktır. Sabra ve Şatila katliamının yarattığı çalkantının bunca güçlü ve etkili olmasında, katliam görüntülerinin çok çabuk ve bütun çıplaklığı ile milyonlarca kışının gözlcri önüne getirılebilmiş olmasının onemli rolü olmuştur. Katliamın tarihi, zamanlaması, yapılış biçimi ve katillerin kimliği de sıyasal sonuçlarının çok ağır olmasına neden oluşturmuştur. Bilindiği gibi, Sabra ve Şatila katliamı, İsrail'in 1982 yazında Lübnan'ı işgalinin ve iki ay süren Beyrut kuşatmasının ardından gelmiş ve çok acımasız ve amansız bir savaşı doruk noktasına çıkararak, zaten gunler boyu uluslararası vicdanı rahatsız eden bir durumun yol açtığı tepkileri de doruk noktasına uluştırmıştır. desteğinde 1,übnanlı Hıristıyan silahlı güçler, Falanjistlerin askeri kolu olarak pek de doğru olmayan biçimde nitelenen Lübnan Kuvvetleri'nin lideri Beşir Cemayel, tsrail süngüleri altında yapılan bir seçimle Lübnan Cumhurbaşkanlığına seçilmişti. Beşir Cemayel görevi devralmasından bir hafta önce, 14 Eylül 1982'de bir sabotaj sonucu öldürüldü. 15 eylülde Batı Beyrut kapılarında bekleyen tsrail ordusu, Beşir Cemayel'in ölümüne Hıristıyan kesimde doğacak tepkilerin yol açacağı kanlı gelişmeleri önlemek bahanesiyle Müslüman Batı Beyrut'a girdi. 17 eylül günü de, İsrail'in eğitip silahlandırdığı Falanjist Partisi'nin Tsrail ile yakın ilişkiler içindeki unsurları, Lübnan Kuvvetleri'nin ileri gelenlerinden Elias Hobeika'nın emrindeki Hıristıyan milisler, tsrail gözetimi altında Sabra ve Şatila'ya girerek katliamı yürürlüğe koydular. Sabra ve Şatila katliamının açığa çıkması üzerine, hiç kimse katliamı üstlenmeye yanaşmadı. tsrail yetkilileri, katliamın LUbnanlı Hıristiyan milisler tarafından gerçekleştırıldiğini tekrarlarken, Falanjistler ve Beşir'in yerine Lübnan Cumhurbaşkanhğına seçilen ağabeyi Emin Cemayel, tsrail suçlamalannı doğrulamaktan kaçındılar. Emin Cemayel'in başlattığı katliam soruş(uıııuiM bııguııc kadaı soıuıoı ıılaşmadı Lübnanlı Falanjistler, olaydan tsrail'i sorumlu tutar bir tavır takındılar. 1718 eylül 1982'de Beyrut'un banliyösündeki iki Filistin mülteci kampında kimine göre 1.4001.500, kimine göre 3 bin insan katledildi. 19 eylül günü bütün dünyamn içi kalkarak öğrendiği, fotoğraflannı gördüğü olay, hem İsrail'de bir siyasitoplıımsal bunalıma yol açtı, hem de Orladoğu bunalımım karmaşıklaştırdı. çekleştirıldiği zaman, Israil, LUbnan'ı işgali sırasındaki amaçlarına zaten ulasmıştı. Katliam, güvenlikleri FKÖ'nün Lübnan'ı terki şartına bağlanan bir anlaşma ile uluslararası taahhüt altında bulunan silahsız ve masum halka yöneldi. Böylece, Sabra ve Şatila katliamı, bu noktada şu gerçeği su yüzünc çıkarttı: İsrail'in LUbnan'ı işgalinin gerçek nedenlerinin ilan ettiği amaçlarla bir ilgisi yoktur. Dahası, uluslararası camia, güvenlikleri kendilerine emanet edilen günahsız insanların boğazlanmasını engelleyememiş olmanın ayıbı altına sokuldu. rail'in iktidar doruklarında tırmanan Ariel Şaron, savaş kazanan muzaffer bir komutan olmasına rağmen gözden düştü. Başbakan Menahem Belgin de olayın sarsmtılarıyla sallandıktan sonra iktidardan çekildi. lsrail'deki siyasi bunalım hâlâ önü alı namayan biçimde sürüp gidiyor. 2. Çok Uluslu Kuvvet, Sabra ve Şatila olayı üzerine Beyrut'a dönmek zorunda kaldı. Çok Uluslu Kuvvet'in Beyrut'a dönmesiyle birlikte Lubnan ve tüm Ortadoğu'da siyasal sürecın kalıplan, boyutları ve yönü değişti. özellikle ABD giderek Lübnan mayın tarlasının içine daldı. Büyük askeri kayıplar verdiği saldırılann hedet'i oldu. Lübnan'da empoze etmek istediği sistem çöktü ve başta Amerikan deniz piyadelerı, Batılı askerler çaresizlik içinde Lübnan'ı terkettiler. Bu gelişmclerin sonucu olarak, Ortadoğu bunalımı daha da karmaşık bir duruma kaydı. SabraŞatila: Bir insanlık ayıbı Güven bunalımı Nitekim, bu olay, iki müttefik güç, lsraıl ve Falanjistler arasında bir güven bunalımı yarattı. Lübnan'da bazı yetkililerin «e basın mensuplarının elinde dola^an ve İsrail'in yeni Lübnan politikasının mimarı Uri Lubrani tarafından hazırlanmış raporda "Hıristiyanlsrail bunalımı" başlığı altında şu bölüm yer alıyor: "Israil, Lübnan'da Hırisfiyanların imhasına razı ulmayacaklır. Ancak, bu ulkede her şey u/erinde Hırisliyunlunn ıgemenligini f{etiren 1943 lormulune geri donülmesini de artık kabul etmeyecektir." Raporda, Lübnan Hıristiyanlarının lsrail'e karşı " 3 buyuk" hata ışlediklerine işaret edildikten sonra bunlar şöyle sıralanıyor: " 1 . Beyrut'ta bizlm kuvvetlerimize katılmamak. 2. Sabra ve ijatila'nın suçunu bize yiiklemek. 3. Bizimle bans anlaşması imzalama konusunda yurekli davranmamak. Hiçblr Arap ve elbette ki Israil, artık onlann yanında degildlr. " tsrail'in Lübnan'da özel olarak Hıristiyan yanlısı bir politika izlemekten yan çizip, tüm mezhepleri birbirine karşı oynayan ve ülkenin mezhebi temcller üzerinde parçalanmasını öngören politikasının harekete geçirilmesinde, bu anlamda, Sabra ve Şatila katliamının "müttefikler arasında" açtığını gediğin rolü açıktır. Sabra ve Şatila katliamı, İsrail amaçlarına karşı direniş ruhunu sindirmek ve halkta terör yaratmak niyetine dayanıyordu. Lübnan Hıristiyanları ıse bu kanlı ve kirli işe, ırkçıdinci kan davası güden zihniyetlerinin sonucu elerini bulaştırdılar. Sonuç, kimsenin yaptığı işi, aldığı rolu savunamayacağı utanç verici bir facia oldu. Bölgesel ve uluslararası siyasi sarsıntılar yarattı. Ancak, Sabra ve Şatila katliamı tarıhtekı yerıni 1980'leıde ıılııslaraıası dıplomaside ve Ortadoğu politikasındaki etkileriyle almayacaktıı. Bu katliam, insanlık tarihinde, tıpkı Nazilerin Aushwitz, Dachau gibi temerküz kampları ve Varşova gettosu türü örnekleriyle aynı sınıtiandırma içinde, acı bir anı, bir insanlık ayıbı olarak yerleşecektir. Kimin "güvenliği"? Israil, 6 Haziran 1982'de LUbnan'ı işgal etmcyc başladığı zaman işgalin amacını "ku/ey sınırlannı giivenlik altına almak ve bu amaçla FKÖ kuvveClerini Lühnan'dan çıkartmak" olarak belirlemişti. tsrail askeri makınesi bir silindir gibi önüne çıkanı devirip 13 Haziran 1982 akşamüstü başkent Beyrut kapılarına dayanmış ve kenti kuşatmıştı. Aralıksız bir bombardıman altında sürdürülen başkentin Müslüman kesimin direnmesi FKÖ lideri Yaser Arafat'ın ve FKÖ gcrillaların 12 ağustos tarihinde bir anlaşma sonucu kenti terketmeyi kabul etmeleriyle sona ermiş, bir anlamda Israil amacına ulaşmıştı. Arafat'ın ve FKÖ savaşçılarının Beyrut'u boşaltması işlemleri ağustos sonu ve eylulun ilk günlerinde tamamlanmıştı. Karmaşa arttı Bu iki unsur şu sonuçları beraberinde getirdi: 1. Sabra vc Şatila katliamı, Israil devletinin güçlülüğünün başlıca dayanağı olan Yahudi toplumunun iç dayanışmasını alt üst etti. Yahudi etiğinde derin bir gedik açarak, moral bir krize yol açtı. Israil tarihinin en büyük gösterileri katliam üzerine patlak verdi. tsrail nüfusunun onda biri oranında, 300 bin kişinın katıldığı gösteriler patlak verdi. Bu, Türkiye'de 5 milyon kişilik gösterilerin yapılmasıyla eş anİamlıdır. Israil toplumunda bir kutuplaşma doğdu. "tsrail Kralı Arik" adıyla anılan ve İs Uluslararası ayıp FKÖ kuvvetlerinin kentten ayrılmalarından sonra, Beyrut'ta kalan Filistinli sivil halkın güvcnliğı, 12 ağustosta ABD Başkanı Reagan'ın özel temsilcisi Philip Habib'ın imzasını taşıyan anlaşma uyarınca ABD, Fransız, ttalyan askerlerınden olu>acak Çok Uluslu Kuvvet'in (MNF) taahhudune bağlanmıştı. Ne var ki, Çok Uluslu Kuvvet eylul oıtalarına doğru, görevlerini yerine gctirdikleri kanısıyla ya da gerekçesiyle Beyrut'tan ayrıldı. Dolayısıyla, Sabra ve Şatila katliamı ger Katliamın sorumlusu kim? Sabra ve Şatila katliamının bunların yanı sıra Lübnan'ın iç dengelerine ve Israil ile Lübnanlı müttefiklerinin ilişkilerine yaniiyan, dolayısıyla İsrail'in, Lübnan ve Lübnan'ın kişiliğinde tüm bölge politikasını etkileyen sonuçları da bulunuyor. Tartışmasız kabul edilen olgu, hunhar katliamın İsrail'in gözetiminde ve lojistik