16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SlYASET 84 SEDAT ERGtN nkara ABD Büyükelçisi Robert A StrauzsHupe, Çankaya'da Beyaz Saray'ııı küçük bir modclini andıran konu tunun alt katındaki konferans salonunda ilginç bir davetli topluluğunu biraraya getirınişli. Politikacılar, Dışişleri'nden genel müdürler, "YÖK'çüler", "YÖK zedeler", 1402 sayılı yasayla görevine son verilmiş öğretim üyeleri, gazeteciler, Batılı ülkelerin büyükelçileri hepsi biraradaydı. Konuklar arasında Cuhurbaşkanlığı Ekonomi Danışmanı tsmail Hakkı Batuk da dikkat çekmekteydi. Çoğunluk film gösterilerinin yapıldığı salonda sahnenin yanındaki kürsüye çıkan genç şahıs, ABD Dışişleri Bakanı George Schultz'un insan haklanndan sorumlu 36 yaşındaki yardımcısı Elliot Abrams'dı. Konuşmasına, "Türkiye'nin Balı savunmasındaki merkezi rolü"nden başlayan Abrams, şöyle diyecekti: "özgürlük aşıgı olanlar, Türkiye'nin büyiik özverilerc katlanıp, NATO'nun Giiney kanadını, Baü'nın gıivenligi ve öıgurlügünü korudugunu hiçbir zaman unutmayacaklardır." Abrams, Başkan Reagan'ın insan haklan siyasetini açıklarken, bu alanda yürütülecek bir siyasctin her şeyden önce, "Antikomünist" olması gerektiğini vurgulayacak ve şöyle devam edecekti: "Diinyada egemenlige, siyasal özgürliiklere ve insan haklanna en büyiik lehdidin, Sovyeller Birliği'nden geldigini Batı savunmasının en ön saDannı tutan si/ I urklcr'e anlatmama gerek yoktur, sanırıtn. Sınır bölgenize gidenler, demirperdenin kendilerini özgürlügün kucagına atmak isteyenleri engellemek için orada durduğu gerçegini göreceklerdir." AÖDTürkiye ilişkilerinde insan hakları konusu Abrams ne demek istedi? Bir şey demek istedi ıııi? nelerdeki koşullar, işkence iddiaları, akadcmik özgurlüklere getirilen kısıtlamalar, ifade özgürlügünün kısıtlanması..." Abrams crtcsi günü bir grup Türk gazetecisiyle yaptıgı sohbet toplantısında, "Basın özgürlüğü ve sendikal haklara getirilen sınırlaraalan" da, "Ciddi kaygı" duydukları uygulamalar arasında sayacaktı. Bu kaygıları ifade ederken, Abrams'ın Avrupalılardan belki de tek farkı bu beklentilerini Türkiye'yi karşısına almayacak dengeli bir üslup içinde dile getirmesiydi. Konfcransı izleyen bir diplomata göre, Abrams'ın konuşma metni, "Büyiik bir ustalıkla" hazırlanmıştı. Haritaya bakmayanlarla, kitapgazete okumayanlar... ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, bu girişten sonra, 12 EylUl sonrasında, "Balı'da eslirilen" Türkiye'ye dönük "Eleştiri fırtına"sına değinerek Avrupa'nın tutumuna çatacaktı. Elliot Abrams'a göre, Türkiye'yi eleştirenlerin büyük bir böiümü dört kategoride toplanabilirdi: 1 Haritaya bakmayanlar: Bu kişiler Türkiye'nin coğrafi konumu ve komşularının kimliklcri hakkında bilgi sahibi değillerdi. 2 Gazete okumayanlar: Bunlar, 12 Eylül öncesinde Türkiye'de aşırı unsurların yabancı hUkümetlerle işbirliği içinde yarattıkları kaostan habersiz olan kişilerdi. 3 Genel kültürü eksik olanlar: Bu kimseler Türkiye'nin tarihsel ve kurumsal gelişmesi konusunda, "Büsbütün cahildiler." Bu konuda tek bir kitap bile okumamışlardı. (Abrams Türkiye'ye gelmeden önce unlü Amerikalı tarihçi Bernard Levvis'in "Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin Temelleri" konulu kitabını okumuştu). 4 NATO'nun duşmanları: Değil Türkiye, dünyanın hiçbir yerinde insan haklarının durumuyla ilgili olmayan bu çevrelerin amacı Batı savunmasının "hayati bir Uyesi"ni yıpratmaktı. Abrams'a göre, eleştiri kaınpanyasını yürütenlerin görmernekte ısrar ettikleri tek bir nokta varsa, o da, "12 Eylül öncesindeki kaosun geride kaiması ve demokralik gelişmenin olaganüstü bir ilerleme gostermesiydi." Sembolizm pragmatizm aynmı Abrams, isim vcrerck bellı ihlallerden sözedip, "İşkence durdurulmalıdır" diyecek kadar açık bir dil kullanırken, aslında Avrupa'nın çizgisine yanaşmaktaydı. Bu Uslup, Carter döneminin "açık diplomasi"ye dayanan "sembolizmi"nden sonra Reagan ile birlikte yerini pragmatizm ve "Kapalı diplomasTye bırakan ABD'nin insan hakları siyaseti açısından da bir çelişki oluşturmuyor muydu? Abrams, ABD'nin insan hakları siyasetinin bir numarah sorumlusu olarak, "Constnıctive Engagement" diye adlandırılan, Türkçe'ye, "yapıcı müdahale" diye çevrilebilecek politikanın baş savunucularından biriydi. Bu politika, Başkan Carter döneminde yapıldığı gibi, belli bir ülkedeki insan hakları ihlallerini dünya kamuoyuna lanse edip baskı yapmak yerine, kapalı kapılar ardında diplomatik kanallardan telkin yönteminin kullanılmasını esas almaktaydı. den geldi?" sorusuna yanıt ararken, öncelikle ABD'nin insan haklanndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısını Ankara'ya göndermiş olması olgusu üzerinde durmak gerekirdi. "Ziyaretin yapılmış olması başlı basına anlamlıydı." Zamanlama da not edilmeliydi. Orneğin, genel seçimlerden önce yapılsaydı, bu nitelikteki ziyaret ABD'nin Türkiye'deki yönetime verdiği destek açısından bir dizi spekülasyona ve değişik algılamalara yol açabilecekti. Aslında eskiden beri Ankara'ya gelmek isteyen Abrams, ziyaretinin zamanlamasını bu "hassas" duruma göre hesaplamış, sivilleşme sürecinin belirginleştiği bir sırada Ankara'ya gelmiş ve bu süreci destekleyen çıkışlar yapmıştı. Kongre faktörii 2 Abrams, Kongre'de Türkiye'de insan haklarının durumu konusunda yöneltilen eleştirileri bu ziyaretiyle etkisiz hale getirebilecekti. Böylelikle özellikle kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken, Reagan yönetimi Turkiye'de insan haklarının durumuna ilgisiz kaldığı yolundaki suçlamalan hUkümsuz kılacaktı. Türk yetkililer de, "ısrarla" Abrams'ın ziyaretini "yalnızca" bu boyutundan gördüler. Dışişleri Bakanlığı'nın Ust düzeydeki bir yetkilisi, Abrams'ın ziyaretini Cumhuriyet'e şöyle değerlendirecekti: "Abrams, Türkiye'yi yakından bilen, gelişmeleri olumlu açıdan mütalaa eden bir yetkilidir. Bu ziyaretinde de elini kuvvetlendirmek üzere daha fazla bilgi toplamışiır." 3 Abrams, Kongre'ye dönük "imaj degişikliğini" sağlarken, bir yandan da Türk makamlarını karşısına almayacak bir şekilde Reagan yönetiminin insan hakları alanındaki belli beklentilerinin altını çizmişti. Her sözü ya da yönelttiği her soru belli bir mesaj olarak ahnabilirdi. Abrams, resmi temaslan ve açıklamaları sırasında, bazı toplu mahkemelerin (Barış Derneği davası gibi) sonuçlanmasının neden zaman aldığını, demokratik hak ve özgurlüklere ilişkin dilekçeye imza atanlar hakkında neden soruşturma açıldığını nazik bir üslupla sordu. Türk yetkililerde, "Çok iyi hazırlandıgı" izlenimini bırakan Abrams, "Neden"leri çok iyi bildiği halde, bu sorularla ABD yönetiminin üzerinde durduğu konuları "ince diplomasi" yoluyla karşı tarafa hissettirmekteydi. Bu açıdan söyledikleri geçen ay Federal Alman Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genseher'in Bonn'da, Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu'na söylediklerinden farklı değildi. Avrupa'da eleştiri konusu olan belli alanlarda gösterilccek ilerlemeyle Türkiye'nin Avrupa'da zaten düzelmekte olan görüntüsü daha olumlu bir tabloya bürünebilir. Bu da Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerinin düzelmesi sürecini hızlandırırdı. Aynı görüntü değişikliği kuşkusuz yardımlar konusunda ABD Kongresi'nin tutumunu da olumlu yönde etkilerdi. Ilginç olan Türk yetkililerin Abrams'ın bu alanlarda beklenti ifade etmiş olmasını "yorumsuz" ve "tepkisiz" karşılamalarıydı. Aydınlara doğru yumuşak iniş... 4 Abrams, ziyareti sırasında, Türkiye'deki sol aydın çevrelere, "Yumuşak iniş" yapma ve ABD'nin bu çevrelerdeki görüntüsünü değiştirme çabası içindeydi. Örneğin konferansında açıkça 1300 imzalı dilekçeyi ima ederek şöyle diyecekti: "Türkiye'yi dışarıdan gözleyenler, hükümetlerlne dilekçe veren vatandaşların soruşturmaya ugramalannın Türkiye'de meydana gelen demokratik gelişmelere ters düştügü izlenimini edinmişlerdir." Ayrıca, YOK düzenlemesi sonrasında ya görevine son verilen, ya da görevinden ayrılmayı yeğleyen öğretim üyeleri ile görüşmesi Abrams'ın ziyaretinin dikkat çcktiği bir yönünü oluşturmakdaydı. Abrams, bu temaslarda da, "Kaygılan' nı" yineleyecek, ayrıca şu soruya yanıt arayacaktı: "Türkiye'deki aydın çevreler 12 Eylül sonrasında demokrasi anlayışı açısından ABD ve Avrupa'yı farklı gözlerle mi görmekteydiler?'' Elliot Abrams, yanıtı kendisi verecek ve ABD'nin Türkiye politikasının yalnızca, "GUvenlik ihtiyaçlarının ipotegi altında olmadıgım" söyleyecekti. Abrams'ın ziyaretini yakından izleyenler arasında Ankara'daki Avrupalı diplomatlar da bulunuyordu. Üst düzeydeki bir Avrupalı diplomata göre, ziyaretin en önemli sonuçlarından biri "artık" Türk yetkililerinin insan hakları konularını Batılılarla açıkça konuşmaya başlamaları yolunu açmasıydı. Türk yetkililer ise, bu yolun eskiden de açık olduğunu belirtip, "Yeter ki, müfettişlik yapmaya gelinmesin" diyeceklerdi. Federal Almanya Parlamentosu'ndan insan hakları alanında incelemeler yapmak üzere Türkiye'ye gelmek isteyen heyete Türk makamlarınca izin verilmeyişi hâlâ hatırlardaydı. Telkinlerin tonu ne olmalı? Reagan yönetimi, 12 Eylül sonrasında Türkiye'de insan haklarının durumunu gerek uluslararası kamuoyu, gcrck kendi kamuoyunun gündemine getirmekten titizlikle kaçınmıştı. Buna karşılık, Barış Derneği ya da gazxte kapatmaları gibi gelişmeler karşısındaki "görüşler"ini diplomatik kanallardan Ankara'ya "sessizce^ iletmişti. Reagan yönetimi, "Özellikle" kongredc tepki yaratacağı gcrekçesiylc ilcttiği telkinlerinin tonunu her seferinde ABD'li diplomatların dcyimiyle, "En mükemmel" düzeyde seyreden TürkAmerikan ilişkilerini etkilemeyecek bir şekilde ayarlamıştı. Oysa, Abrams'ın ziyaretiyle Reagan yönetimi açıkça bu yöntemden aynlmakta ve "açık diplomasi"ye yönelmekteydi. Abrams ve ABD'nin beklentileri Abrams, konuşmasının ikinci bölümunü Türkiye'de insan haklarının içinde bulunduğu duruma ayıracaktı. Bu konuyla ilgilenmelerinin gcrckçcsini Abrams şöyle ifade etti: "Türkiye ile ilişkilcrimizc o kadar deger veriyoruz ki, aramı/daki baglann sıcaklığını tehdit eden konulan görmezden gelmemiz mümkiin değildir." Bakan Yardımcısı, bu sözlerinden sonra Avrupalıların başından beri eleştiri konusu yaptıkları uygulamaların neredeyse tümünü tek tek sıralayacaktı: "Hapisha Abrams neden geldi? Bu noktada Abrams'ın Ankara ziyaretinin "nedenlerine" ve "amaçlanna" açıklık getirmeye calışalım. Amerikan diplomasisi Abrams'ı Ankara'ya göndererek, aslında bir taşla birden çok kuş vurmaya çalıştı. Şöyle ki: 1 Kimi Közlçmcilere göre, "Abrams ne
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle