Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİVASKT 84 Antalya'daki güzel otelin, tatlı güneşıne bağrını açmış olan 9 holdıngcimız ıçın beklemek nedir k i Oturur Antalya'da bekler, Istanbul'da bekler, izmir'de bekler. Biz nasıl bekliyeceğiz ki!.. Beklemek, durmadan beklemek, bır şairimiz ne dıyordu: "Kalbım benım oldukça bu imanla beraber I Üç yüz sene, dört yüz sene, beş yuz sene bekler " Şaırler bekler, ama sevgililerıni bekler, ekonomik sıkıntıları değil. Hıç ekonomık sıkıntının gönül rızası ile bekleneni olur mu? Hem ekonomik sıkıntıyı çekmek için bekleyenler kimlerdır? Dar gelirli kesime önerıyoruz beklemeyı. . Hıç bır eli yağda, bir elı balda olanlara ekonomik sıkıntı öneriyor muyuz? Hem önersek dinletebilir miyız? "Sıkıntıya düşerseniz villalannızı satın" demiştı, kıme dınletebıldi? Hıç kimseye. Villalarını satmadıkları gıbı, gene banka kredılerine yüklendiler, ucuz pahalı demediler, kullandılar, kımi bankalan da zarara sokup Ziraat Bankası'nın sırtına yükleyiverdiler. Buna banka dayanmıyor ki can dayansın! "Bakın," diyor. "Beni alkışlıyorlar." Gerçekten de, gördüm, Gazeteciler Cemıyetı'nin önünde bırıkmış olan meraklılar Özal çıktığında alkışlıyordu. Niye alkışlıyordu, zam yaptığt, zammı benimsediğı ıçin mı? Hayır efendim değıl. Bızim halkımızın tuhaf bır özelliği vardır, bır devlet büyüğü görmesin hemen alkışı basar Bu kez de onu yapıyordu. Birine sordum, "Niye alkışlıyorsun?" "Koskoca Başbakan," dedı. "Onu alkışlamayacağım da kimi alkışlayacağım?" Donma sırası bana gelmıstı. "Zamlan yapan da bu değıl mı?" "Yok," dedı "Bu adam zam yapmaz, baksana hep gülüyor.'' Böyledır ışte, kimine bunca zammın kamburunu taşımak ıçın bır gülücük yeter. "Va, zam mı yapılmış, neye yapılmış?" diye bılmezlıkten gelırken bile güluyordu. O güldükçe de zamcılar bindırıyorlardı. Benım şaşası olduğum bır şey var Bütün bu zamları, bütun bu sıkıntıları başkası yapıyormuş gıbı anlatmalarıdır. Sankı birilerı gelmiş bu zamları yapmış, bu sıkıntıların tohumlarını ekmış, sonra da çekıp gıtmış, şimdı tasası bunlara düşüyormuş gıbi... Olur mu yıllardır bizi sıkıntıya sokanlar da onlar, şimdi sıkıntıdan kurtaracağız, dıyenler de onlar. Ama o vakitler onların adı genel müdürmüş, müsteşarmış, bakanmış da; bugun başbakan, bakan olmuş... Ne çıkar? Şımdi bunlardan bızi kurtaracaklarını, hele biraz sabır etmemizi söyleyenler de onlar değıl mi? Yanı döven de onlar, seven de onlar. Ama öyle bir büyülü değnek var ki ellerinde, halka zamları getirenle, zamları götürenlerin ayrı ayrı kişilermiş gibi olduğunu yutturabiliyorlar. Bir eski malıyecı arkadaşım bir gün demişti kı: ' Şaşıyorum şu polıtıkacılara, Menderes'i ipe gönderen maliyeciler şımdi yeni Başbakan 'ın çevresini almışlar, ona damşmanlık ediyorlar. Bu Başbakan Menderes'in yaşamını görmedi mi de onlara aldanıyor?" Evet, görmüyordu. Allah selamet versin, önünde hiçbir dur, durak bulunmayan özal zamları yapıyor da, yapıyor. Elbette bu defterın de yaprakları tükenecek, son sayfası gelecektir. Biz o zaman görürüz efendimizı... Şimdi kimseyi inandıramıyoruz. Beklemenin acısı Bır Arap atasözü, "Beklemek ateşten gömlektır." der Sayın Özal'ın ekonomık programının sonunu beklemek nedır? Kimine göre, cenneti alâda serinlemek, kimine göre cehennemde yanmaktır. Şu zam üstüne gelen zamları hangı bağrı yanık dar gelirli karşılayabilir? . Gelen zamlara da talih, kader, kısmet gözüyle bakanlar vardır. içımizde en cok kadere ınananımız ıse Özal'dır. Özünü kader atına vermiş gidiyor. Yolu açık olsun, bakalım nereye kadar varacak? Vehbi Koç hemşerimız bir yıl daha beklememizi öneriyor Hıç olmazsa bir yıl mı, yoksa gıdı gıdına bir yıl mı? Gcreğinco önlencmiycn buUıık haıUlıklarduı biri!.. arsiv konusuyor 7 1 1 1 * 1 1 Çk Davul, turna sadece düğünlerde, bayramlarda çalmaz, politikada da çalar. Çok panili siyasal ya, Mı U l 1 1 €X fama girdikten sonra, her siyasal toplantıda davul, zurnaya da muhlaç olduk. Birpolitikacı bir köye mi geldi,'hemen davul, zurna ile karşılanırdı. Bir yerde bir ocak, bucak, ilçe mi kuruldu, hemen davul, zurna ile açılıs löreni yapılır oldıı. Demokrat Parti'nin, demokrasiyi iyice askıya aldığı bir dönemde, Ankara'mn Yenidoğan semünde açılan Menderes ocağı davul zurna ile kutlanarak açıhyordu. Oysa aradan bir yıl geçmeyecek, davul, zurna ile açılan ocaklar, bucaklar, ilçeler kapatılacaktı. Sadece örgütün kuçük dallan değii, genel merkezi de kapatıldı.