Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 SİY\Sİ7T84 'Dert dinleme toplantıları"nda milletvekilleri Özal'ı dinledi C A N A N YAZGANGİL "Ya erit, ya da ceA nkara Turgutgobeginiarkadaşlarının ketini biiyüt." Başbakan Özal, "Şaban ağa" diye scslcndiği Kastamonu milletvekili Şaban Küçükoğlu'na espri ile karışık bu öneriyi getiriyordu. özal, Kastamonu'da beklenmedik, coşkulu bir kalabalık tarafından karşılanmış, Genel Sekreter Mustafa Taşar'ın Avrupa'dan getirdiği "sinir ölçme aleti" de mavi bir renk alarak hem Başbakan'ın, hem de vatandaşın moralinin düzgün, sinirlerinin sağlam olduğunu ortaya koymuştu. Ne Yunanistan'ın Limni Adası'ndaki kuvvetlerini NATO emrine vermek istemesi, ne Avrupa Konseyi ile Türkiye'nin kopma noktasına gelen ilişkileri, ne de yeniden saldırganlaşan Ermeni terörü Başbakan Turgut özal'ın "çelik gibi saglam" sinir sistemini etkilemişti. özal, sağda yeni parti girişimleri ve DYP'deki "taze kan aktarımını" da çok ciddi politik değişmelere yol açacak bir gelişme olarak görnıüyordu. Buyük Anadolu Partisi adı altında sağda yeni bir parti oluşturulması çabalarını, "İsteyen herkes parti kurabilir, kursunlar bakalım, hayırlı olsun" sözleriyle ciddiye almadığını da gösteriyordu. Yurt dışında eşinin tedavisiyle uğraşan Vural Ankan'ın, kardeşi Türkfin Ankan'ın partiden bir yıl süreyle ihraç edilmesinin istcnmcsi üzerinc ansızın Türkiye'ye geri dönüşü de, Başbakan'ın keyfini hiç bozmuyordu. MESUT YILMAZA 30 MİLLETVEKİLİ "Benim 30 tane millelvekilim olsa, mııhalefel olsam, bir tek kanun bile geçirtmem." Devlct Bakanı Mesut Yılmaz, muhalcfetin usul ve iç tüzük hüküınierini kullanarak cngellcmcyc çalıştığı, sulama alanlarında arazi düzenlenmesine ilişkin Tarım Reformu Yasa Tasarısı'nın gece geç saatlerde kabulünden sonra, ANAP kulisinde memnun ve mutlu bir şekide ANAP'lılara böyle diyordu. Mesut Yılmaz'a göre, muhalefet tasarıya karşı çıkarken samimi değildi, "tsteselerdi, tasarımn çıkarılmasını engellemek için 30 milletvekili bile yeterliydi." 50 yıldır tartışılmasına ve birçok kez TBMM gündemine getirilmesine rağmen bir türlü çıkarılamayan Tarım ve Toprak Reformu Yasası, ANAP'lıları oldukça uğraştırıyordu ama "işbilirici hükümet" sayesinde Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu'nun ilk toplantısında tasarı kabul ediliyor, muhalefetin tüm engellemelerine rağmen, tasarı genel kuruldan toplam 6 saat içerisinde kabul edilerek çıkıyordu. Aslında hükümet, alanlarında arazi düzenlenmesine dair Tarım Reformu Yasa Tasarısı'nın iki saat içerisinde kabul edileceğini hesaplamış olmalıydı ki, tasarının genel kurulda görüşüldüğü gün 4 bakan ve 27 milletvekilinden oluşan ANAP'lı bir grup gazetecilerle saat 17.00'de Karadeniz'e doğru yola çıkmak üzere sözleşiyorlardı. TBMM'nin ANAP kulisi çıkış kapısı önune Karadeniz yolcularını taşıyacak otobüs geliyor, ANAP'lı milletvekilleri ve geziye katılacak gazeteciler, ellerinde bavul ve çantaJarı, spor kıyafetleri ile ANAP kulisinde, tasarının genel kurulda kabul edilmesine bağlı bir bekleyiş içerisine giriyorlardı. Geziyi düzenleyen Şadi Pehlivanoglu'na kalsa, "oylamayı beklemeye gerek yok"tu, "tasarı nasıl olsa çıkacaktı", ama muhalefet salonda çoğunluk olmadığını öne sürerek yoklama yapılmasını isteyince, özal, tüm milletvekillerinin genel kurula katılmalarını istemişti. ANAP Grup Başkanvekilleri Erciiment Konukman ile Karadeniz yolculan, ovlama var, salona! HP'li Cüneyt Canver, "18 yaş için bir imza" karşılığı çiçeklerle süslü çerçeveler vaat etti, ama hiçbir ANAPlıdan imza almayı başaramadı. Pertev Aşçıoglu, her önerge ve madde oylamasmda kulise geçerek, "oylama yapılıyor" diye uyarınca, ANAP kulisindeki "Karadeniz yolculan" genel kurul salonuna koşturup oyu kullanıyor, sonra da kendilerini yeniden kulisteki sohbetin içerisine atıyorlardı. Genel kurul salonu ile ANAP kulisi arasında koşuşturmaktan en çok yorulan milletvekili ise Nejat Abdullah Gülecek oluyordu. Balıkçı yaka kazak ve deri mont ile genel kurul salonunda fazla oturmasına olanak olmayan Gülecek, oylama sırasında salona girip oyunu kullanıyor, sonra kendini kulise atıyordu. Tasarının görüşülmesi uzayınca, TBMM kafeteryasından getirilen peynirli sandviçlerle karınlarını doyuran "Karadeniz yolculan", ancak gece saat 22.00'de yola çıkabiliyorlar, Pehlivanoğlu'nun deyimiyle "olan geziye oluyor"du. Muhalefetin engellemelerine rağmen gecikmeyle de olsa Tarım Reformu Yasa Tasarısı kabul edildikten sonra ANAP kulisinde görülmeye değer bir tablo yaşanıyordu. Bakanlar, milletvekilleri ile kucaklaşıyorlar, birbirlerini kutluyorlar, "Karadeniz yolculan" Ankara'da kalacak bakan ve parti yöneticileri ile öpüşüyor, vedalaşıyor, çanta ve bavullar TBMM önünde bekleyen otobüse taşınırken, ANAP kulisi, bir parlamento kulisini değil, bir otobüs terminali veya tren garını andırıyordu. "Vural bey bütçe göriişmelerini izlemek için Türkiye'ye döndü." ANAP Grup Başkanvekili Ercüment Konukman, partide "Ankan olayı" diye bir sorunun olmadığını tekrarlarken, Maliye ve Gümrük eski Bakanı Vural Arıkan'ın, Türkân Arıkan'a verilecek ceza ya da yeni parti kurma girişimleri ile ilgili olarak değil, bütçe görüşmelerini izlemek için Türkiye'ye döndüğünü söylüyordu. "Ne de olsa 1985 yılı bütçe tasansı Vural Ankan (arafından hazırlanmış bir tasanydı." Başbakan Turgut Özal da grupta, Meclis çalışmalarına katılma konusundaki yazılı uyarıdan sonra, hükümetin ilk bütçesi olan 1985 Bütçe Tasansı ve Vergi Usul, Çay, TRT Gelirleri Yasa Tasarılarfnın "çok önemli" olduğunu belirterek, tüm milletvekillerini eksiksiz genel kurul çalışmalarına katılmaya çağırıyordu. Başbakan'ın milletvekillerine TBMM ça lışmalarına katılma konusundaki uyarılarına rağmen, ANAP Kıyı Yasa Tasarısı ile Polis Yüksekoğrenim Kurumu Yasa Tasarılan'nın görüşülmesi sırasında oldukça zorlandı. Muhalefet, bu kez usul ve iç tüzük engellemeleri ile yetinmemiş, ikinci kez genel kurul salonunu tcrk etmiştı. ANAP kulisinde oylamayaicatılma çağrıları yapılırken, HP'li Cüneyt Canver, kolunun altında bir dosya ile Mustafa Taşar'ın yanına geliyordu. "18 yaş için bir imza lütfen. İki MDP'Iİ arkadaş da imzaladı. Siz fmzalarsanız imzanızı çerçeveye alacağım, etrafını da çiçeklerle süsleyeceğim." Canver, seçmen yaşının 18'e indirilmesı için hazırladığı anayasa değişikliği önerisini imzalamaları için Devlet Bakanı Sudi Türel ile Halil Şıvgın'a da "çiçeklerle süslü çerçeve" vaadinde bulunuyor, ancak tüm vaadlerine rağmen hiçbir ANAP'lıdan imza almayı başaramıyordu. DERT DtNLEME TOPLANTILARI Başbakan Turgut özal, ArıkanTannyar tartışması, hükümette değişiklik, kongrelerin yol açtığı örgütsei sorunlar ve son olarak Türkân Ankan olayının milletvekillerinin kafalarında yarattığı soru işaretlcrini gidermek için geçen yıl olduğu gibi "dert dinleme" toplantıları düzenlemeyi uygun buldu. Geçen yıl, TBMM'de tüm ANAP grubunun katıldığı "iftar sohbetleri" biçiminde yapılan "dert dinleme toplantıları", bu kez basından oldukça iyi korunan Başbakanlık Konutu'na kaydınlıyordu. Bir ANAP'hnın ifadesiyle: "Hangi ANAP'lı milletvekili Başbakan'ın Konutu'nda, Başbakan Turgut özal'ın ha/ır bulundugu içkiliyemekli bir akşanı sohbetindc sıkıntı ve dertlerini dile getirebilirdi." Bu, "grubun eleştirilerini getirecegi bir toplantıdan çok, iç dökerek rahatlama toplantısı olabilirdi." Nitekim öyle de oldu. ANAP'lılar önce kokteyl ile başlayan toplantıda, çevresi Halil Şıvgın, Mehmet Keçeciler, Ercüment Konukman vc bakanlarla sarılı Turgut Özal'ın yanına fazla sokulamadılar. Uzun bir masada verilen içkili yemekte de özal'a dertlerini anlatma olanağı bulamadılar. ANAP'lı milletvekilleri daha çok kendi aralarında dertleşirlerken, Başbakan Turgut Özal da milletvekillerine sağda yeni bir parti kurma girişimlerinin sonuç vermeyeceğini, ANAP'ın ekonomide başarı sağlamasından sonra sağda yeni bir parti umutlarının söneceğini anlatarak moral verdi. Sağda hedefi Ergenekcm gösterdi RAFET GENÇ nkara Sağ kanatta, A leşme"çalışmalan uzunaslında "birsüreden beri devam ediyor. Son DYP atağı "kaynaşDYP Genel Başkan Yardımcısı Gökberk Ergenekon, tepkiye "tepkiyanıt" veriyor, "Kuyucak örnegi galiba uykularını kaçınyor" diyordu. Gün ışığına çıkan birleşme ya da bütünleşmenin yanı sıra MDP de seçimlerden sonra "kaybettigi tabanını" bulmak için çalışmalara başladı. Gerçi bu parti kurulduğu günden bu yana bir türlü oturamadığı için bir türlü çalkantıdan kurtulamamıştı. Genel Başkan Turgut Sunalp da, sonunda bu birleşme çalışmalarına "bir yön verme" ve bunun başına gecme amacıyla, geçen ay içinde İstanbul'a giderek eski Cumhurbaşkanı Olal Bayar'la uzun süren bir konuşma yapmış ve sağdaki birleşmede destek isteyerek "odak noktasımn" partisi olmasını istemişti. Fakat, MDP'de bu işler uzun zamandan beri sürdüğü için ve belli ölçüde kamplaşma, daha doğrusu kimin nereye gidebileceği yolunda eğilimler ortaya çıktığı için, Genel Başkan'ın neye, nereye kadar "hâkim" olacağı şüpheli görünüyor. Şu sıralarda MDP'den bir grup, Doğru Yol Partisi ile "dolaylı" olarak temas nama"nın durduğuna bir işaret sayılmamalıdır. Kapatılan Büyük Türkiye Partisi'nin kurucularının Doğru Yol Partisi'ne alınması konusu, zaten kendi gundemlerinin birinci sırasıydı. Bazı isimlerin Genel Başkan Yıldırım Avcı'nın haberi olmadan listeye sokulması nedeniyle birkaç gün süren sürtüşme halledilmişti; "araya girenler" tarafından.. Meclis dışında bu hareketler bir noktada somuta ulaşıp meyvesini verirken, buna tepki öncelikle ANAP kanadından geldi. Geçen hafta, milletvekillerinin "dertlerini dinleme" yemeklerine başlayan Başbakan Turgut özal, "DYP bitmiştir. Zaten yaşama şansı olmayan bir parti idi. Ancak bizim de sıkı bir şekilde çalışmamız lazımdır. Bunlann gelişmesi bizim başanmula ters orantılıdır" diyordu. Ama, ANAP'lıların sağdaki gelışmeleri, söylenenin aksine "kuşku ile" izlcdiklcri açıkça görülüyordu. linde bulunuyor. Bir kısmı yeni bir parti kurma girişimlerini inatla sürdürüyor. Ara sıra gazetelcrde çıkan "Büyük Anadolu Partisi kuruldu, kuruluyor" haberleri, henüz somuta ulaşmamış durumda.. Yeni bir parti adı daha geçen hafta ortaya atıldı: "Büyük Millet Partisi." Ancak bu isimlerin ardında kimlcrin olduğu, kimlerin desteklediği konusunda sadece dedikodular var, şimdilik. Ancak kapatılan Büyük Türkiye Partisi'nin kurucuları ve eski parlamenterlerin Doğru Yol Partisi'nde bulunmaları sağdaki gelişmelere sanınz "yeni bir ufuk" getirdi. Şimdi lstanbul'daki sağ kanadın başında bulunan eski demokratlarla (Sebati Ataman, Celal Yardımcı gibi) MDP arasındaki birleşme çalışmaları pek sonuç vereceğe benzemiyor. Doğru Yol Genel Başkan Yardımcısı Gökberk Ergenekon, "ANAP'ın iki güduk aşırı kanadı kalacak sonunda, ilk genel seçunlcrde grup kurup kuramayacaklannı merak edlyorum dogrusu" derkcn, "hedefin" ne olduğunu açıkça söylüyordu.