23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 StYASfT »1 Iıtsaıtlar. sokaklar Küçük posta kraliçesi KARTPOSTAL "Altın Çağ" kartpostallanndan biri: "Okyanusun kıyısında" temalı bu kartın yüzünde, "Siz de havanın sıcak olduğunu düşünmüyor musunuz?" yazıyor. B ritannica'ya bakılırsa, ilk kartpostal 1869'da, Avusturya'da basılmış, biryıl sonra, ilk kez Ingiltere'de kullanılmaya başlanmış. Geçen yüzyılın sonuna denk gelen ve 1920'li yıllara dek sürüp giden "Altın Çağ*"ında, haftada 1,5 milyotı kartpostal pullamp dolaşıma çıkıyortnuş. Bugün durum iyiden iyiye gelişkin bir portre koyuyor önümüze: "Time dergisinde, bu yıl içinde yayımlanan bir incelemcye bakılırsa, yalnızca ABD'de, her iş günü 400 milyon gönderi postalanıyor ve bunun yaklaşık sekizde birini kartpostallar oluşturuyor. Bir kartpostal tarihi yazacak olsak (bu konuda bini aşkın yapıtın yayımlanmış olduğunu anımsatalım), başlangıçta, onun bir bakıma 'iletisim aracı' işlevi de gördüğünü vurgulamamız gerekir. Gerçekten de, bir transatlantiğin ilk seferini, Fransız ordusunun 17 Ağustos 1907'de Kazablanka'da gösterdiği başarıyı, ilk Zeppelin uçuşunu sanki televizyon ekranına bakar gibi kartpostallardan izleyebilirdiniz yüzytl başında. O dönemde, Figaro lllustre gazetesince "Küçiık Posta Kraliçesi" olarak vaftiz edilen (1904) kartpostal, inanılmaz ölçüde gözdeydi. 1889 Paris Sergisi için Libonis tarafından hazırlanan beş kartpostal birkaç günde toplam 300 bin adet satmıştı. "Belle Epoque" döncminde öylesine etkisi artmıştı ki, "Parasız Yatıh"nın yazarı Fürüzan'ı bir kartpostal üzerinde düşünebiliyor musunuz bilemem ama, Colette, sık sık kartpostallar için poz vermeye başlamıştı bile. 190410 yılları arasında, yalnızca Fransa' da 123 milyon kart basılmıştı. "Art Nouveau" sanatçıları, ünlü ressam ve çizerler kartpostalı bu yıllarda tam anlamıyla bir sanat dalı haline sokmayı başarmışlardı. Walter Benjanıin'in fotoğraf için söyledikleri, kartpostal için fazlasıyla geçerliydi: "Teknik Çoğaltılabilirlik Çagında Sanat Yapı Bugün, tek kartpostalların değerini bir ölçüte bağlamak pek kolay değil: Toulouse Lautrec tarafından ha/ırlanmış bir kart 180 bin liraya alıcı bulurken, 1925'te basılmış olmasına karşın, kimin yaptığı bilinmcyen "Âşık" konulu karta topu topu 40 lira değer biçiliyor. MataHarili kartlar 10 bin liraya kadar yükselmiş durumda, oysa Hitler'li kartlara kimse kulak asmıyor. Paris Kitaplığı'ndaki 2,5 milyon adeti bulan koleksiyona dudak bükülüyor artık, aynı şehirde yaşayan bir papazın tek başına, kilise ağırlıklı konulara eğiIen 1 ınilyonu aşkın kart toplamış olması da bu kuçumseme edasını haklı çıkartıyor. ö t e yandan, ünlü kartpostal koleksiyoncusu ve uzmanı Neudin, çok sayıda kartpostal biriktirmektense, nitelikli ve tutarlı bir koleksiyonculuğa yönelmenin önemli olduğu görüşünde: Nicelik açısından bir amatörünkinden uzun uzadıya farkı olmayan kişisel koleksiyonu 10 bin parçadan oluşuyor. 1920'li yılların en nitelikli koleksiyoncularından biri de çağımızın büyük şairlerinden Paul Eluard'ındı ve o da 5 bin parçayı aşmıyordu. özetlemek gerekirse, kartpostal biriktirirken "dizi'Mere yönelmenin geçerli olduğu fikri bir hayli yaygın. Belli sanatçıların ya da belli bir akımın ürünlerine ağırlık vermek çözüm yollarından biri. Uüvenilir bir yol da "tema'Marın ya da "konu'Marın dümen suyuna girmek: Bir şehri, bir hayvanı, mezarlıkları, tramvaylan işleyen kartpostallardan oluşan "dizi'Mer hem daha anlamlı, hem de daha ticari görünüyor. Bizde posta etkinliklerinin kamu hizmeti sayıiması Tanzimat Fermanı'yla başlar. tlk postane ise 1840'da açılmış Papantoine'm Istanbul k artpostalların dan hirinde, Beyberbeyi Sarayı'nın bir kapısı. Istunbul sarayları ile ilflili kartlar du koleksiyoncunun ilgisini çekiyor HÜnümü'zde. Bir posta kartındaki bu yağız delikanh, 18S6 yılında, özel giysileri içinde bir "posta tatarı"nın görünüşünü temsil ediyor. tı"nın anlamı ve boyutları görülmemiş biçimde zorlanıyor, kartpostal da bu bağlamda önü çekiyordu. tlk koleksiyoncular da "Altın Çağ"da ortaya çıkmıştır. Büyük gazetelere sayısız küçük ilan verilmiş, amatörler için 30 kadar dergi yayımlanmış, zengin ailelerin koleksiyonlarına 'Modern Style' bezenmiş, üzerinde altın yaldız zehirli çiçek motifleri taşıyan dev, lüks albümleri hazırlanmıştı. 1920 yılında bu salgın başladığı gibi kesildi. Kartpostallar ve kartpostal albümleri ya yok pahasına elden çıkarılıp çarçur oldu, ya da evlerin karanlık bodrumlarında, farelerin ve örümceklerin üzerinde cirit attığı bavullara kaldırılarak unutuluşa terk edildi. Yaklaşık yarım yüzyıl sonra, kartpostal koleksiyonculuğunun yeniden doğum biçimde gündeme geldigi 1966 yılında, "arkeoloji" çalışması yapan bir 'profesyonel', aileden kalma metruk bir evin bodrumunda tıkabasa kartpostal dolu on bir bavul bulduğunda Arkhime. des'in ünlü çığlığını atacaktı. Son yirmi yıl içinde, ikinci "Altın Çağ'Mnı yaşamaya başladı kartpostal. 1920 sonrasında kitlelerin ilgisizliği sanatçıların ilgisizliğiyle düz orantılı olmamıştı; bunların değerlendirilmesi hem zaman aldı, hem de çok ilginç sonuçlar doğurdu. Sözgelimi, Cheret, Daumier gibi ünlülerin tanınmamış ürünlerine rastlandı; Klee'nin yalnızca 100 adet basılmış bir kartpostalına tam 1 milyon lira değer biçildi; Orens ve Sager gibi sanatçıların en önemli yapıtlarını kartpostallarda verdikleri anlaşıldı. Neudin ve Fielder türü büyük yayımcılar 'Kartpostal Yıllığı' yayımına giriştiler. Chalon'da bir kartpostal müzesi açıldı. Müzayedelerde satışlar gene kırankırana geçmeye başlamıştı. 60 koleksiyoncunun katıldığı son açık arttırmada, toplam 140 milyon liralık kart satıldı. tır. XIX. yüzyıl tstanbul'unda yabancıların kendi posta sistemleri ve postaneleri vardı. Kartpostal, belki de bundan, pek gecikmeksizin girmiştir dünyamıza. Yaztşma alışkanlığı gene de uzun süre sınırlı kalmış, daha çok azınlıkların yaşamında kartpostalın önemli bir yer tuttuğu gözlcmlenmiştir. Geçen yüzyılın sonunda, bu yüzyılın ilk çeyreğinde lstanbul'da satılan kartpostallarda Fransız ve Alıııan beğenisi ile Rumların mührü belirgindir. Sokak satıcıları, modern Osmanlı kadtnı, kıyafetler, lstanbul'un panoramik görünümleri ve kesit görüntüler, gündelik yaşamdan sahnelcr, sefaret binaları, sultan portreleri, törenler, anıtlar önde gelen konulardır. Bizde kartpostal koleksiyonculuğu da, bir iki istisna sayılmazsa, yenidir, işin ticari boyutlar kazanması da; daha çok tarihçilerin ve araştırmacıların ilgi alanındadır. Oysa her ailenin elinden iriliufaklı birer koleksiyon oluşturabilecek sayıda kart geçmiştir. Şiındi sahaf dükkânlarında, eski eşya satan dükkânlarda, pulcularda yavaş yavaş yer tutmaya başlayan kartpostalların arasında kimbilir hangi ender bulunabilen ürünler dolaşıyordur. Geçtiğimiz yıl, Üsküdar bit pazarında, bir Rıını aileden kalma birkaç kalın albümde, çoğu OrtaAvrupa ülkelcrinden işgal istanbul'una gönderilmiş yüzlerce kartpostal gormüştüm: Tuna nehrinde pır pır tekneler, Prag köprüleri, Salzburg'daki güleç kış çocukları; Schopenhauer'in bir portresi bile vardı aralarında. Evet, kartpostal gariptir, kültürlü ve kalıcıdır, arkasındaki öyküyle müthiş hüzünlü, yüzündeki çizgi ya da fotoğrafla da bazen bir tansık gibidir: 11. Dünya Savaşı'nda yerlebir olan Varşova, yeniden, eski haline dönüştürülmek üzere ele alındığında, en önemli ve va/geçilmez kaynağı 1940 öncesinde basılmış Varşova kartpostalları oluşturmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle