Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ^Pörusme saati geldiğinde onıın beklediğim in san olduğunu anlamakta gllçlük çektim. Arafat'ta bir liderde bulunması gereken ve insanı ilk anda parftim ya da tokat gibi çarpan o/el liklerden hiçbiri görünmUyordu. En çarpıcı yanı gür Arap bıyıkları ve adeta bir parçası haline gelmiş otomatik tiıfeği idi. Boyu kısa, elleri ve ayakları kuçuklu. özellikle ayakları, şişman bacakları kalçalarıyla, şiş midesini taşıyamayacak kadar kuçuk görünüyordu. Yüzü karanlıkta biıılerce kişi arasından seçilebilecck bir aktör yüzü gibiydi. Bu seçilebilirliği sall siyah gözlüklerinden değil, yüzündcki yırtıcı bir kuş ya da kızgın koç ifadesinden kaynaklaıımaktaydı. Yanak ve alın bölgesi yok denecek kadar dardı. Yü/iı, kıııııı/ı ve elli du daklı geniş bir ağız, saldırgan bir burun ve kara camların ardından sizi hipnotize eder gibi bakan bir çift iıi ve delici, parlak gözden oluşmuştu. Şimdi o gözler bana çevrilmişti. Yumuşak adeta scvecen bir sesle konuşarak, iki dakıka soııra si/iııle olacağını dedi. Konuşurken çıkardığı garip ıslak sesine adeta kadınsı bir hava vcrmekteydi. Arafal'ın varlığmın genelliklt? bulıınduğıı ortanı larda olağanustu bir heyecan uyandırdığı söylenmesine rağmen, bende böyle bir i/lenim doğmadı. Bu insanın oııcıııli hiri oldugıınıı anlaınak için şimdiye dek göı ınediğinı irilik ve güçteki koruyucıılarına bakmak zorunda kaldım. Görüşmc odasında bir masa, birkaç sandalye ve bir sıradan başka bir şey yoktu. Odaya girdiğimde tüfeğini gösterişli ve abartılmış bir jestle masanın üzerine koyarak, kurt dişlerini andıran sivri dişleriyle bana gulunısedi. Ortam resmi, ancak umutlandırıcı değildi. Da ha ilk görüşmede Arafat'lan anlamlı yanıtlar alamayacağımı sezinlemiştim. ünunla görüşmemiz, her dakikası politik ve aydınlalıcı olmaktan uzak yanıtlarla dolu bir buçuk saate yayıldı. Bu adamın önceki yıllarda bir mesleği olmuş muydu? Kendini F'ilistin direnişinin lideri olarak seçlirip dünyayı dolaşan ve "Bir elde ıtytin dalı dlgerinde silah" diye bağıran bu adam mıydı? Beni hiç kimse Filıslin davasımn haklılığı gorüşünden va/geçiıeme/. Ancak acı olan, haklannın yetcrsiz insanlar tarafından savunulması. Umarım tarilı Kissingeı 'a yaptığı gibi Arafal'ın da gerçek değerini yeniden tarlacaklır. Fallaci: Abu Ammar si/iııle ilgili çok şey soylenmesine ragmen hakkınızda hilinen çok az şey var... Arafal: Benimle ilgili olarak söylenebilecek tek şey sıradan bir Filistin savaşçısı olduğum. ()1kemi barbar işgalinden kurtarmak için 1947'de ben de tüm aile üyelerimle beraber davaya katıldım. Kallaci: Kaç yaşındasınız? Arafat: özel sorulara yanıt vermiyorum. Kallaci: Abu Ammar, yalnızca kaç yaşında oldugunu/u sorııvorııııı. Ktıdın nlınariı&ını/u gore bu liir sorulara yanıt vermenizde sanırım bir sakınca yok. Arafat: özel yaşamıma ilişkin sorular sormayın. F'allaci: Abu Ammar, yaşını/ı bile söylemek istemediginize göre, neden lüm dünyanın dikkatini çekip kcndini/i Filistin direniş hareketinin başı olarak gösUTİyorsunıız? Arafal: Ben Filistin direnişinin lideri değilim, ol mak da istemiyorum. Sadece ınerke/i komitenin kararlarını bildircn bir aracıyım. Beni direnişiıı buşı olarak düşiınmek büyük hatadır. (, üıı kıı Filistin direnişinin başı yoktur. Biz gerçekte tUm zorluklarına rağmen kolleklif liderlikten yanayız. Böylelikle de sorumluluk ve prestiji biı tek kişide toplamamn sakıncalarını önlediğimizc inanmaktayız. Eğer bir gün ölürsem bu gerçeğin farkına si/ de varacaksınız. Kallaci: Gerillalarınızın ölmenize izin vereceklerini sanmıyorum. Kilislin halkı canlıyken daha yararlı olduğunuzu düşünüyordur. Arafal: Tam tersine, benim ölünıüm Filistin direnişi için yeni bir başlangıçtır. Bizlerin öliimu Filistin için bir trajedi değildir. Ben ölscm bile ElFetih'i temsil edecek ve savası yönetecek başkaları çıkacaktır. ölmekten korkmuyorum, can güvenliğimi de dUşUndüğUnuz kadar öncmsemiyorum. Arsdatz StYASET 84 Gür bıyıklı ve tüfekli Kallaci: Kakal bir devletin varlıgı onun cngrafi sınırlanyla da belirlenir. S'ue tekrar soruyorum. Kilistin'in co^rafi sınırlan neresidir? Arafal: 1918'de Ingiltere ve Fransa arasında imzalanan anlaşmayla Filistiıı'iıı sınırları belirtenmiştir. Kallaci: Kakat bu sınırlar Batı Ürdün'U de icermiyor mu? Arafal: Demin de söylediğim gibi, önemli olan sınırlar değil Arap BirligTdir. Kallaci: Sınırlar basku bir millelin sınırları icinde olduklarında önemlidirler, Abu Ammar. Arafal: Sizin Batı Ürdün dediğiniz yer aslında Filistin'dir. Kallaci: Arap ulkeleri kendi sorunlannı çözemezken, hatta Kilistin davasında bile l'arklı iraksiyonlar yer alırken bir Arap Birligi'nden ııasıl sö/ cdebilirsini/? Arafal: I ler devrimin kendine özgü sorunları vardır. Ce/ayır Savası ve Nazilere karşı direnişlt cllerimizle geri alana kadar da savaşa devam ede ceğiz. Amacımız, uzlaşma ve barışa ycr vermeden Israil'in sonunu görmektir. Zira barış yalnızca Israil'e, emperyalistlerin işine yaramaktadır. Davamıza karşı çıkan Arap ulkelcri barış yoluyla kendi çatışmalarını çözmek çabasındalar. Bütün bunlar, bizi ElFetih'i yaratan ilkelerimizden vazgeçiremez. Kallaci: Yani, herkesln umut ettigi barışlan yana degilsiniz. Arafal: Hayır, biz barış değil savaş ve zaferden yanayız. bizim için barış Israil'in sonundan sonra mümkUndUr. Kallaci: Gerillalannızın çogu Ürdün ya da I übnanlı. Her iki ulkt de savaşlan bıkmıy gorünüyor. Bu iilkeler artık sizi desteklemek isleme/lerse onlara da sıvaş açar mısınız? Arafal: Bu tür olasılıklar bizi bağlamaz. TUm Arap Ulkeleri istediklerini yapmakta serbesttirler. Biz Israil'le savaşa yalnız kalma riskini göze alarak girdik, hiçbir uzlaşmaya yanaşmadan ül Orası benim vatanım Kallaci: Abu Ammar, sizin sanınm iki kere Israil sınınnı geçli^iniz, tam yakalanmak iizereyken de kaclıgını/ bilinmekle... Arafal: Si/iıı Israıl dediğiniz yer benim öz vatanım. Oraya istediğim zaman vatanıma gitmcnin verdiği lUm haklarla girerim. ŞUphesiz ha/.ır bekleyen Thomsonların altında bu hakları kullanabilmek oldukça güç olmakta. Yine de düSÜnüldüJünden daha kolay. I'amamen şanlara ve giriş noktalarına bağlı. FALLAC'İ Roporlaj yaplıgı bütün liderler gibi Arafat'ı da kızdırmışlı. mJ nlü İtalyan gazeteci Oriana Fallaci 1972 martında, Filistin Kurtuluş Hareketi çeşilli eylemlerle clünya politika sahnesinin asli unsurlarmdan biri olarak kendini kabul etlirdiği sıralarda Yaser Arafat'la bir roporlaj yapmıştı. Mesleğini her zaman eleştirel ve "aykırı" bir tavırlu sürdüren Fallaci'nin yazdıkları o dönemde, "Arafat'ı küçük düşürdügü" gerekçesiyle çok eleştiriye uğramıştı. Filistin Kurtuluş Hareketi'nin tarihi bir dönemeci yaşadığı bugünlerde, anlamlı bir hatırlatma aracı olacağınt düşünerek, daha önce bazı bölümleri Turk basmında yer almış olan bir röportajı geniş şekliyle yaytnlıyoruz. Abu Ammar 1972 martında Fallaci'ye, "Amacımız tsrail'in sonunu görmek," diyordu. "Biz bu savaşa yalnız kalma riskini göze alarak girdik." Arap ulkeleri sizi desteklemezse onlara da savaş açar mısınız? şoruşuna Arafat şu yanıtı vehyordu: "Bizi bağlamaz. İstediklerini yapsınlar. Hiçbir uzlaşmaya yanaşmadan ülkemize dönme hakkına sahibiz. Hoşlansaıar da hoşlanmasalar da bu savaş sürecek." Kallaci: Direnişi daha ne kadar sürdürmeyi dıışıınııvorsıınıı/? Arafal: Bi/ bu Itıı hesaplamalara giremeyiz. llenuz savaşın başındayız ve kendimizi de nesiller boyu devaın edecek bir miıcadeleye ha/ıı lanıak /orundayi7. Duııya 1920'lerde Siyonistlere karşı savaşan babalarımızı unutmamıştır. O zamanlar /ayıftık. (,'unkü işgalciler Ingiltere, Amerika ve diğer emperyalistler tarafından korunmaktaydılar. 1965 ocağında ElFetih'in doğıışııııdan beri güçlüyü/. Gerilla lekniklerimiz gelişmekte, direnişçilerimiz yeni dcncyimlcr kazanmakta. Aslında bu soru, ''Israıl ne kadar dayanabilir?" olnıalıydı. israil'i Filistin topraklanrulan atana dek durmayacağız. Arap Birliği de bize bu mucadcledc yardım edecektir. kemi/c dönmc hakkına da sahibiz. Kallaci: Bu çok politik bir yanıt Abu Ammar, ancak sorunun yanıtı drgil. Ben size ('rdıin artık sizi istemezse onlara da savaş acıp açmayacagını/ı sordum. CEPIIKDi: FKÖ liderinin >ü/ünde henüz bııgünkii yıpranmıslık ifudesi yok. O du silah laşıyor. Fallaci'yı Miylediğinin aksine, go/lüğünü çıkarmış Arafal, ama uyumuyor. de birden fazla f'raksıyon çarpışnıamış ınıdır? Filistin direnişınde ElFetih, savaşanların yuzde 97'sini çıkarmaktadır. Zaten George Habbaş ile aramızda amaçlar açısından bir Parklılık yok lur. Fallaci: Moşe Dayan hakında ne dUşllnüyorsunuz? Arafal: Bu soru nasıl yanıtlanabilir? Umıt ederim bir gün kendisine zeki lider ünvanı yakışlı rılmıs bu insan savaş suçlusu olarak yargılanacaktır. Fallaci: DUşmanlarınıza saygı dııyar mısıııı/, Abu Ammar? Arafat: Bazen evet. Kabul eiıneliyim ki savaş taktikleri takdire şayan sayılır. Ancak insan olarak saygı duyabilmem pek mumkün değil. Ka nımca Israil içinde bir neh/e insaıılık kalmamış barbarlar gibi davranmakta. Bugün Israil'in zaferindcn çok sık bahsedilmckte. Oysa 1956'daki "zaferlerinin" ardında Ingiltere ve Fransa desteği vardı. Bugün de Israil'in attığı her adımda Amerikan teknolojisi ve emperyalistlerin desteği var. Fallaci: Fakat kabul etmeliyiz ki, eldeki fırsal Hoşlansalar da hoşlanmasalar da Arafal: Ben bir askerinı. Dolayısıyla da sır tularım. llcriyc dönük planlarımızı şimdiden size anlatamam, ancak söylediklerimden bir sonuca varabilirsini/. Tekrar söylüyorum, başkaları hoşlansa da hoşlanmasa da direniş stlrecekKallaci: Şu anda Lübnan'dasınız, daha önce başka yerlerdeydini/. Kilislin'in cografi sınırlanna ilişkin neler soyleyeceksinlz? Arafat: Bizim için Batılı sömürgeciler tarafından saptanmış sınırların önemi yoktur. Filistin Atlantik'ten Kızıldeniz'e kadar uzanan Arap Okyanusu'nun bir parçasıdır ve Filistin bu alan uzerinde bir yerde kurulacaktır. Araplar desCeklemiyor ki Kallaci: Abu Ammar sürekli Arap Birligi'ndrn bahsediyorsunuz, ancak Arap ulkeleri si/.in davanızı pek de deslekler görünmüyorlar. Birçogu da, Nasır'ın da belirttigi gibi barışlan yana. Arafat: Biz barış beklemiyoruz. Filislın'ı kendi