Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Türkler geliyor SİYASET84 STRASBOURG BÎLETt GtoİSDÖNUŞ MÜ? İJst düzeydeki danışmanlann katıldıklan toplantılardan sonra, Dışişleri görüşünü belirledi: Yetki belgelerinin reddedilmesi riski göze almaya değerdi. Türk parlamenterlerin Strasbourg'a gitmeleri uygun olurdu. özal itiraz etmedi. Cumhurbaşkam'nın karşı olmadığı anlaşıldı. Liderler zirvesi düzenlendi. Calp ve Sunalp de "olur" dedi SEDAT ERGİN M urkiye, içinde bulunduğumuz ayın son haftasında Strasbourg'da başlayacak Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi kış dönenıi toplantılarına TBMM'den bir heyetın günderilip gönderilmemesi konusunda ciddi bir açmazla karşı karşıyaydı. Iki seçenek söz konusuydu. Türkiye Assamble'ye TBMM heyetini gönderebilirdi. Ancak heyetin yetki belgelerinin reddedilmesi olasılığı karşısında bu seçenek belli riskler taşımaktaydı. Ikinci seçenek ise Avrupa Konseyi çevrelerinden gelen telkinlere uyarak heyetin gidişini mayıs ayına ertelemekti. Her iki seçenek de etkileri yalnızca TürkiyeAvrupa Konseyi ilişkileri ile sınırlı kalmayacak bir dizi siyasi sonucu da beraberinde getirecekti. Şöyle ki: TBMM heyeti uç yıllık bir aradan sonra Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi'ne gittiğinde Strasbourg'da, Turkiye'de seçimler yapıldı diye bir bayram havasıyla karşılanmayacaktı. Aksine, üzellikle Sosyalist Grubun Türkiye'ye dönük eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve Türk parlamenterlcrin yetki belgelerine itiraz edilmesinin kesinleştiği anlaşılmaktaydı. Yetki belgelerine itiraz edilmesi ağır sonuçlara gebe bir gelişme olacaktı. Bu durumda itiraz önce yetki belgelerini inceleme komisyonuna, oradan da tüzük komisyonuna havale edilecek ve buradan kesin karar için Assamble Genel Kurulu'na inecekti. Oylamada Genel Kurul yetki belgelerine yapıian itirazı onaylarsa, Turk parlamenterlere salonu terkedip Strasbourg'dan ayrılmak ddşUyordu. Bu risk göze alınabilir miydi? özellikle seçimlenn ertesinde yetki belgelerinin reddedilmesi aynı zamanda yeni TBMM'nin reddi anlamına da gelmeyeeek miydi? i u r m t ' Strasbourg. Avrupa Konseyi. llter Turkmen (soldan İ.) henuı Dışişleri Bakanı. ugıiMj Yanında, tahmin edebileceğiniz nedenlerle bugünlerde işi başından askın olan, Avrupa Konseyi nezdindeki Turk Daimi Üelegesi Buyuketçi Selçuk Korkut (soldan 2.), Washington'dan donup Enformasyon Genel Müdurlüğunu ustlenen elçi Yalım Eralp, Turkmen'in arkasına saklanıyor ama objektikıen kaçamıyor. Ç'ok taraflı Siyasi tlişkiler Genel Mudürü Rıza Turmen (sağdan 3.) şlmdi Avrupa Konseyi ile ilişkileri duzeltmek için çaba harcayanlardan. Onun arkaunda Dışişleri Bakanı özel Kalem Mudürü Raşil Gürun (kısmen) gözüküyor. l'lanlama Genel Muduru ömer Ersun (sağdan 2.) Strasbourg'un soğuğundan olsa gerek, eldivenlerini Avrupa Konseyi koridorunda bile çıkarmamış. En sağda Selim Kuneralp; Sadece Diplomat'ın yazarı emekli Buyukelçi Zeki Kuneralp'tn oğlu. Selim Kuneralp o sırada Turkmen'in özel danışmanıydt. Şimdi yine onun yamnda, Cenevre'deki BM Ofisi'nde Türk temsilciliğinde görev yapıyor. (Fotoğraf: SEDAT ERGtN) TBMM'nin fiilen çalışmaya basladığı günlerde Avrupa Konseyi'nin gerek Sekreterya, gerekse Assamble kanadından gelen telkinlerın tümü bu doğrultudaydı. Bir kere, Doğru Yol Partisi ve SODEP'in seçimlere katılmasına izin verilmeyişi nedeniyle Konsey'de 6 kasım seçimlerine soru işaretleriyle yaklaşılmaktaydı. Avrupa Konseyi ayrıca yeni Ozal hükümetinden içte siyasi af, hapishanelerdeki koşulların iyileştirilmesi gibi jestler beklemekteydi. lşte bütün bu nedenlerle Avrupa Konseyi Türkiye hakkında kesin bir tutum takınmadan önce bir sure beklemeyi yeğlemekteydi. Eğer heyet mayıs ayından önce gelirse, plan altüst olacak, Türk üyelenn yetki belgelerinin iptal edilmesi gibi istenmeyen sonuçlar doğabilecekti. lşin ilginci, bu telkınlerı getirenlerin önemli bir bölümü de Konsey'de "Türkiye'nin dostu" olarak tanınan kişılerdi. "Eger" demekteydiler, "heyet ocak ayında gelirse Türkiye'ye karşı eleslirel bir lulum içinde olan komünlstler ve Kos,yalis(ler ile zaten Turkiye'yi dışlamak için fırsat kollayan Yunanlı parlamenterlere koz vermiş olursunu^." Strasbourg'a heyet gönderilip gönderilmemesi daha Türk kamuoyunda tartışma konusu olmadan çok önce, Ankara'da düzenlenen bir dizi toplantıda Türkiye'nin nasıl bir tutum takınması gerektiği araştırılıyordu. Bu toplantılara Dışişleri Bakanlığı'nın teknisyenleri ile "bazı iist düzeyde danışmanlar" katılmaktaydılar. Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen bu toplantılarda, heyet gönderilmesinin rıskı Lerazide tartışılırken, Türk parlamenterlerin Strasbourg'dan geri döndürülmeleri halinde, Türkiye'nin tepkisini, bunu onur meselesi yapıp Konsey üyeliğınden çekilmeye dek götürebileceği hesaplanmaktaydı. Heyetin gidişinin mayıs ayına ertelenmesini destekleyenler de vardı. Ancak heyet gönderilmemesi, yeni TBMM'nin Avrupa Konseyi'nin demokrasi konusunda yönelttiği eleştirileri kabullenmesi anlamına gelmeyeeek mıydı? Söz konusu toplantılarda üzerinde durulan bir başka husus Avrupa Konseyi'nin Strasbourg'a kadar gelmiş Türk parlamenter heyetini geri gönderme sorumluluğunu göze alıp alamayacağıydı. Bazı danışmanlar, Konsey1 in "siyasi faturası" bu kadar yüksek bir karara yönelemeyeccğini savlamaktaytlılar. "En kölumser ihlimal, heyetin yetki belgelerine yapıian itirazının incelenmesi surünceme>e bırakılır. Tıizuge gore, itiraz kesin bir sonuca baglanmadıgı surece uyeler Assamble toplantılarına katılma hakkına sahip olurlar. Boylece soru n Türkiye ile Avrupa Konseyi arasında bir kopmaya varmaz." Benzer bir durum Assamble'nin geçen nisan ayındaki toplantısına 18 yıllık bir aradan sonra katılan Kıbrıslı Rum parlamenterler için geçerliydi. Kıbrıs Rum Ulusal Meclisi Başkanı Ladas'ın yetki belgesine yapıian itirazın sonuçlandırılması askıda tutulduğundan, Kıbrıslı Rum parlamenter butun uyelik haklarından yararlanarak salondaki koltuğunda oturmaya devam etmekteydi. İşte "üsl düzeydeki" danışmanların katıldıkları toplantılarda bu görüşlerin yüksek sesle ifade edilınesinden sonra Dışişleri Bakanlığı görüşünu belirledi: "Risk göze almaya degerdi. Türk parlamenterlerin Strasbourg'a gitmeleri uygun olurdu." Dışişleri Bakanı Vahlt Halefoglu Bakan lığın görüşünü Başbakan Turgut özal'a iletti. özal, heyet gönderilmesi düşuncesine ıtiraz etmedi. Kuşkusuz Çankaya'nın da görüşü alınacaktı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de karşı olmadığı anlaşıldı. Bu anlaşılınca, iş resmi düzeyde kararı almaya geldi. Bu amaçla TBMM Başkanı Necmettin Karaduman'ın başkanlıgındd "liderler zirvesi" düzenlendi. Halefoglu, burada konuyu liderlere uzun uzun anlattı. Zirvede ana muhalefet lıderi Necdel Calp ve MDP Genel Başkanı Turgul Sunalp de olurlarını bildirdiler. Bu karardan sonra TBMM'de Konsey'e gıdecek heyetin oluşturulması ile ilgili çalışmalar başlatıldı. Ocak sonundaki Strasbourg toplantısı yaklaşırken, TürkiyeAvrupa Konseyi ilişkileri şu ikilemin üzerine oturmuştu: 12 Eylül sonrasında askeri yönetım Türkiye'nin demokrasiyle yönetildiğı iddiasında bulunmamış, bu üç yıl boyunca Türkiye'nin Konsey uyeliği sürmuştü. Halbuki şimdi, Turkiye'de seçimler yapılmış, sıvıl bir hük'ümet kurulmuşken, bunun tersi bir sürecin işlemeye başlamasıyla ilişkilerde bır hesaplaşma havasına girilmekteydi. Geride bıraktığımız hafta Strasbourg'dan alınan haberler Ankara'yı ferahlatıcı nıtelıkte değildi. Kaba deyimiyle, yapıian bir "kafa hesabı" Assamble'deki bir oylamanın Türk pariamenterler açısından olumlu sonuçlanmayacağını göstermekteydi. Havayı yumuşatmak uzere SODfcP ve DYP'den Strasbourg'a gö7İemci heyetlerı gönderilmesi duşüncesinin ise "kuvveden fiile" çıkmayacağı anlaşılmaktaydı. Mayısa ertelenirse ne olur? Ikinci seçenek görünüşte daha makuldu. TBMM heyetinin gidişi mayıs ayına ertelenecekti. Böylelikle seçimlerin hemen sonrasında Avrupa Konseyi ile "vahim" bir surtüşmenin çıkmasının önüne geçilebilirdi. Nitekim Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi'nin Sosyal Demokrat Başkanı Federal Alman milletvekili Karl Ahrens daha geçen kasım ayında Strasbourg'da kendisini ziyaret eden Dışişleri eski Bakanı Büyükelçi llter Türkmen'e şu tavsiyede bulunmuştu: "Aceleci davranmayın, heyeCi mayıs ayında gonderin."