Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR ALTERNATİF MART SALI YAZICI U luslararası Marmara Judo Ümitler Şampiyonası, geçen hafta 16 ülkenin katılımıyla İstanbul’da yapıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Tesisleri’ndeki mücadeleye ilgi büyüktü. Çekişmeli mücadelelere sahne olan şampiyonada Feyyaz Yazıcı, +90 kiloda şampiyonluğu yine kimseye bırakmadı. Şampiyonluğa Ermeni, Bulgar ve Alman rakiplerini ipponla geçerek ulaşan Yazıcı, turnuvanın en hızlı ipponunu da yaparak teknik kapasitesini yerli ve yabancı antrenörlere bir kez daha gösterdi. Feyyaz Yazıcı şampiyonluk sonrası mutluluğunu Ulusal Judo Ümitler Teknik Sorumlusu Salim Abanoz’la paylaşırken, “Her şampiyonluğumu yeni bir başlangıç olarak görüyorum. Avrupa ve dünyada ağabeylerimin bıraktıkları yerden bayrağı devralacağım. Judoda en genç olimpiyat şampiyonu olacağım” ifadesini kullandı. 12 yıldır “Nazım Canca” ismiyle Ankara’da düzenlenen şampiyonayı bu yıl İstanbul’a almaya karar veren Judo Federasyonu Başkanı Yusuf Yıldırım, “Ankara’da yapılan Nazım Canca Turnuvası’na 6 ülke katılırken, ilk olmasına karşın İstanbul’da 16 ülkeyi bir araya getirdik. Önümüzdeki yıl ülke sayısını 25’e çıkarmak istiyoruz. İlk olarak Avrupa Judo Birliği (EJU) programına girdik” dedi. Federasyon olarak altyapıya önem verdiklerini de söyleyen Yıldırım, “Eğer altyapı sağlam değilse gelecek yoktur. Biz parayla judocu almıyoruz. Kendi çocuklarımız için çalışıyoruz. Ama kolay olanı tercih edersek Yunus Şaştım, Feyyaz Yazıcı, Tuğba Zehir nasıl yetişecek? Ben judonun geleceğine talibim. Biz bu şampiyona için 110 sporcumuzu kampa çağırdık. Türkiye judo tarihinde gençler ve büyüklerde 110 sporcuyla kamp yapılmış mı? Biz ne kadar destek olursak o kadar başarı gelir” şeklinde konuştu. rakip tanımıyor KÜBRA ÖZTÜRK yaşamı mat etti C E N G İ Z H A N Ç E L İ K nnesi, babası ve felçli dedesiyle Mamak’ın Tepecik Mahallesi’nde bir gecekonduda büyüdü Kübra Öztürk... 7 yaşında, okuluna gelen bir etkinlik sayesinde satrançla tanışan Kübra, bugün ABD üniversitelerinin peşinden koştuğu genç şampiyon adayı. Almış olduğu burslarla hem ideali olan hukuk fakültesi hayalinin peşinden gidiyor hem de hayata sımsıkı tutunmasına sebep olan satrançla başarıdan başarıya koşuyor. Gelecek planlarınızdan bahseder misiniz? K.Ö.: Gelecek sene gireceğim ÖSS sınavının ardından üniversitede hukuk okumak istiyorum. Avukat olma hayalimi gerçekleştirebilmek adına. Satrançta ise herkesinde bildiği gibi WGM (bayan büyük usta) olmak hedeflerim arasında. Müsabakalardaki gibi bir sonraki hamleyi düşünerek geleceğini planladığınız oluyor mu? K.Ö.: Kesinlikle oluyor. Hangi işe başlıyorsam “Acaba bunu yapsam ne olacak” diye düşünüyorum. Avukat olma idealine acaba ulaşabilecek miyim? Bana uygun bir meslek mi? Mutlu olacak mıyım? Soruları kafama takılıyor. Yurtdışından gelen teklifleri değerlendirecek misiniz? K.Ö.: Aslında çok cazip gelen teklifler var. Ama pek olumlu bakmıyorum. Çünkü 1718 yaşlarında Amerika gibi büyük ülkeye gitmek bana biraz korkutucu geliyor. Belki ileride olabilir. A Satranç ve hayat arasında bir ilişki kurmanı istesek nasıl bir bağlantı kurabilirsiniz? K.Ö.: Her zaman dediğim bir söz vardır; ‘satranç hayatın ta kendisidir’ diye. Satrancı bir savaş oyunu olarak tanımlıyorum ama tatlı bir savaş… Çünkü taşlara verilen isimlerde bunu gösteriyor. Hayatta yapılan basit veya zor düşünceler satrançta olağan şeylerdir. Taşların ilerleyişi insanın ömrü gibi, mesela bir piyon yavaş yavaş ilerlemesine rağmen tahtanın son karesine geldiğinde vezir, kale, at ve fil gibi taşlar oluyor... Bu da insanın hayatta yavaş yavaş ilerleyip daha sonra hızlı bir gelişme ile tekrar hayata dönmesi gibi… 3 Nisan’da taşıyacağınız olimpiyat meşalesi sporcuların her zaman hedefleri arasında olmuştur, bu şansı genç yaşınızda yakalamış biri olarak ne söylemek istersiniz? K.Ö.: Haberi ilk aldığımda çok şaşırmıştım. Çünkü beklemediğim bir durumdu. Ayrıca satranç olimpik bir spor olmamasına rağmen böyle bir teklif geldi. Gerçekten benim için o an sporculuk hayatımda unutamayacğım bir an olacaktır. Sporculuk hayatımın meşale ile birlikte devam etmesi benim için gerçekten anlatılamayacak kadar büyük bir mutluluktur. Satrancın okullarda seçmeli ders olarak verilmesi bu sporun gelişimi açısından çok önemli... K.Ö.: Bu sistem satrancı geliştirme, tanıtma açısından oldukça faydalı bir program. Çünkü küçük yaştaki çocukların gerçekten öğrenmesi gereken ve severek oynayacakları, derslerine katkı sağlayacak sayısal zekayı geliştiren bir spor 11