Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL NİSAN SALI BERMEK:KİMSEYE ÖDÜN VERMEDİM TUĞBA HACIBAYRAMOĞLU F utbolun yönetimini çoğu kez futboldan daha çok konuşuyoruz. Gönül isterdi ki Ayhan Bermek ile Türk futbolunun gelişimini tartışalım. Ancak bugünkü karışık ortam bizi seçim konuşturmaya zorladı. Ulusoy’a karşı 4 oy farkla kaybeden Ayhan Bermek uzun süredir sessizdi. Gelişmeleri dışarıdan takip etmekle yetiniyordu. Bu sessizliği çocukluğumun gazetesi dediği Cumhuriyet için bozdu. Ve çok çarpıcı açıklamalar yaptı…. Başkanlık seçimini az bir oy farkıyla kaybettiniz. Haziran’da Mali Genel Kurul var ve o genel kurulda seçim kararı alınması gündemde. Son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? A.B:Aslında bu sorunu 3813 sayılı kanunu baz alarak “kanundan önce” ve “kanundan sonra” olarak ikiye ayırıyorum. Bu kanundan önce de yönetimlerde yer aldım, sonra da. Bu kanun sonrasında Türk futbolunun nereden nerelere geldiğini ve ne tür olanaklara sahip olduğunu biliyorum. Futbol kamuoyunun içinde bulunan herkesin en temel görevi Türk futbolunun manevi şahsiyetini korumaktır. Ne yazık ki A’dan Z’ye görevini yapmayan insanlar topluluğunun meydana getirdiği karışık bir ortam yaşıyoruz. Türk futbolunun patronu Futbol Fedarasyonu’dur. Futbol Federasyonu otoritesinde eksiklik gösterdiği anda bu zaafiyetler başlar. Seçim sisteminin erozyona uğraması bunları doğurur. Oy uğruna futbolun olmazsa olmazlarından vazgeçilemez. Ben seçimlere katıldığım zaman seçimi kazanmak bir hedefimdi ama ana hedefim iktidar olmaktı. Seçimi kazanabilirsiniz belki ama iktidar olamazsınız. Haluk Ulusoy seçimi kazandı ama iktidar olamadı mı? Bence olamadı. Bütün karmaşa da bundan mı kaynaklanıyor? Bence bundan kaynaklanıyor. Ben 4 oyla kaybettim. Çünkü ben Mustafa Çulcu’ya “Gel seni MHK’nin başına geçireyim” demedim. X veya Y kulübüne “MHK’nin başına bir adam teklif edin de onu oraya koyalım” da demedim. Aynı şey tahkim kurulları ve disiplin kurulları içinde geçerli. Birilerine ödün vermediniz yani bundan seçimi kaybettiniz... Ödün vermedim. Ödün vermek diyet ödemenin başlangıcıdır. Bu konuşmayı yaptığınız anda siz bitmişsinizdir. Türk futbolunu sekteye uğratmışsınızdır. Şu anda gücümü oradan alıyorum. 223 delege var. Hiçbirine taviz vermedim. Diyeceksiniz ki “Sen taviz vermezsen seçilemezsin.” Aslında Türk futbolunda özlenen olay, seçimi kazanıp iktidar olacak bir futbol federasyonu meydana getirmektir. 223 delege bundan sorumludur. Türk spor basını, futbol kulüpleri bunun vebalini taşır. Herkes sorumluluğunun bilincinde hareket etmeli. Bugünkü ortam hoş bir ortam değil. Bugünkü ortamdan memnun musunuz? Bugünkü ortamdan memnun olacak kimse yoktur spor kamuoyunda. Hatta bu işin sorumluları bile üzüntü duymaktadırlar ama bazıları da ortada şov yapmaya devam etmektedir. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı’nın seçimin hemen ardından yeni yönetimi sıkıştırması sizce doğru mu? İnsanlar görevlerini yapmak zorunda. Sayın Bakanın yıpranmak pahasına da olsa, kamuoyunda yaptıklarının yanlış anlaşılması pahasına da olsa doğru hareket ettiği inancındayım. Çünkü denetim görevini yapıyor, başka bir şey yapmıyor. Ona düşen denetlemektir. Futbol Federasyonu’na “Sen git o gelsin” dediği yok, yalnız denetim görevi var. Özerklik denetimsizlik demek değildir. Özerk müesseseler de kamuya, devlete hesap verirler. Denetlenirler. Futbol Federasyonu 3813 sayılı kanunla hukuki, idari bağımsızlık ve ekonomik bağımsızlık vermiştir. “Gelirleri yap, topla ve kanun öngördüğü ölçüde harca” der yasa. Bunun da denetlenmesi lazım. Buna karşın UEFA neden Futbol Federasyonu ile ilgili olarak Bakanı toplantıya çağırdı? UEFA’nın birşey dediği yok. 3813 sayılı kanun UEFA’nin bilgisi dahilindedir. Bu kanunun ruhuna uygun davranışta bulunan hiç kimseye UEFA birşey diyemez. Bakan buna uygun davranıyorsa UEFA buna birşey diyemez. Toplanan 120 tane imza var. 8